Cemil Okumuş

Her türde saygın olmayı başaran grupların en önemli özelliklerinden biri, müziklerinin özünü orijinallik yaratma takıntısıyla gereksiz ve yabancı unsurlar ile bozmadan özgünlüklerini müziklerinin temel yapısını geliştirip bu yapı içerisinde yeni biçimlere sokarak yapmaları ve tarzlarına ait olmayan unsurları da başarılı bir şekilde kendi tarzlarına aktarıp onları uyumlu bir destekleyici olarak kullanmalarıdır.

Darkthrone black metal icra ettiği tüm kariyeri boyunca bu ilkeyi çok iyi yerine getirerek sadece birkaç iyi albümle anılan bir grup değil, bir marka haline gelerek black metalin kurucularından biri oldu. Black metali sade bir biçimde ortaya koyan grup, bu sadeliği her defasında oldukça etkileyici bir şekilde bize ulaştırmayı başardı. Teknik denebilecek bir death metal albümü olan “Soulside Journey”nin ardından radikal bir değişiklikle black metale geçen grup, yaptığı müzik sade olduğunda da ne kadar etkileyici ve çarpıcı olduğunu göstererek yeteneğini kanıtlamıştı.

Darkthrone ilk üç black metal albümünü çıkardığı dönemde bu müziği her defasında daha saf daha yoğun ve daha sade hale getirmişti. Müziği basit olsa da bu müziğin içerisindeki zeka ve hissiyat o kadar kuvvetliydi ki bu albümler her zaman black metal tarihinin en iyileri arasında yer aldı. 1995 yılında ise grubun bir başka demirbaş albümü “Panzerfaust” yayınlandı. “Panzerfaust” Darkthrone’un kendisine kadar çıkardığı albümlerdeki birikiminin bir ürünü olarak ortaya çıkıyor ve kendi içinde belirgin bir farklılığa da sahip bulunuyordu.

Darkthrone bu albümde raw black metalin tüm olanaklarını kullanıyor, tüm parçaları bu tarzın sade güzelliğini yansıtacak ve her şeyi black metal havası içerisinde eritecek şekilde kullanıyordu. Parçalar raw black metal yapısına uygun olarak düz ve akıcı bir şekilde inşa edilmiş, bazı parçalarda belli ölçüde death metali andıran rifler ve double kick’li davul kullanılmıştı. Black metal standardının biraz dışında kabul edilebilecek bu unsurlar black metal yapısını hiç bozmayacak şekilde müziğin içine karışıyordu. Darkthrone sade bir müzikle güçlü bir his yaratılabileceğini bu albümde de kanıtlamıştı.

“Panzerfaust” grubun ilk üç black metal albümüne kıyasla daha dışa vurumcu bir izlenim ile kendini belli ediyordu. Darkthrone bu albümde bütünüyle karanlığa odaklı olmaktan ziyade daha açık hissedilen bir sound yaratmıştı. Albümün kaydı daha belirgin ve daha güçlüydü. Rifler daha melankolik hale gelmişti. Hem enstrümanlardaki hem de vokallerdeki duygu yoğunluğu belirgin biçimde ön plana çıkıyordu. Vokaller daha vahşi, daha güçlü, acıyı ve melankoliyi daha bir içten ve öfkeyle haykırır hale gelmişti. Davul tonu bu albümde daha belirginleşmiş, ritim hissi artmıştı. Darkthrone parçaların hem hızlı hem orta tempo yerlerinde parça ve duygu bütünlüğünü koruyan bir enstrüman kullanımı sergiliyor, karanlık enerjiyi, öfke ve bunalımı her an dinleyiciye ulaştırıp onun zihniyle bütünleştirmeyi başarıyordu. Hafiften teknik denebilecek bazı kısımlar da black metalin enstrüman kullanımının içine çok iyi enjekte edilmiş ve müziğin doğal bir parçası haline gelmişti. Tüm bu yönleriyle “Panzerfaust”, Darkthrone’un black metalin temel yapısına sadık kalınarak müziğin kendi imkanı içerisinde o müziğe özgü bir özgünlük kazanabileceğini ve güçlü bir hissiyata sahip olabileceğini kanıtlıyordu. “Panzerfaust”u özel bir yere koyan bir başka şey ise “Quintessence” parçasının şarkı sözlerinin Varg Vikernes tarafından yazılmış olmasıydı. İnsanın tüm hücrelerine işleyip kendinden geçiren bu hastalıklı parça Vikernes’in ruhunu albüme katmış ve Darkthrone’un zekâsı ve yeteneğiyle de birleşerek “Panzerfaust”un ölümsüz olmasını sağlayan etkenlerden biri olmuştu.

“Panzerfaust” raw black metal temelinde bu müzikle yaratılabilecek tüm kaos, karanlık, öfke, melankolik dışa vurum unsurlarını en güzel biçimde yansıtan bir albüm olarak Darkthrone diskografisindeki yerini aldı. Diğer taraftan Darkthrone “True Norwegian Black Metal” etiketini bu albümde de kullanmış ve böyle bir müziğin yaratılması konusunda Norveçli olmanın farklılığını ortaya koymuştu. “Panzerfaust” gerek Norveç black metal sahnesi için gerekse black metal tarihi için bu türün ruhunu en iyi yansıtan albümlerden biri.