5. yy ile 8. yy arasında şu anki Fransa’nın güney batısı ile İspanya ve Portekiz’in tümünü oluşturan İber Yarımadası’nı kapsayan bir krallık kuran Vizigotlar, doğudaki Ostrogotlar ile birlikte Cermenler’den oluşan dev Got kabilesinin iki kolundan biriydi. Kavimler Göçü sırasında çılgın atan bu arkadaşlar, Batı Avrupa’nın şekillenmesi adına önemli rol oynamıştı.
Şu anda Ukrayna/Moldova olan bölgeden yola çıkan bu çılgın Cermenler; Trakya, Mora Yarımadası, Avusturya, İtalya’nın en güney ucu ve oradan da Fransa’nın güney kıyısı boyunca ilerleyip, Toulouse’da başkent kurup günümüzde Sevilla olan yere kadar gelmiş ve böylece Vizigot (Doğu Gotları) adını almıştı. Bu arkadaşlara “orman halkı” deniyordu ve Roma’yı iki kez kuşatacak, Edirne’de Roma İmparatorluğu’na tarihinin en ağır yenilgisini tattıracak kadar da cesur insanlardı.
700’lerin başlarında Emeviler’in aşağıdan gelip İspanya taraflarını ele geçirmesiyle birlikte yukarı ya doğru kaymak zorunda kaldılar ve bu sefer de Frenk kimliğinin ve medeniyetinin oluşmasına katkıda bulundular.
Kısacası bu Vizigot topluluğu gerçekten de özü sözü bir, elindekileri akıllıca kullanarak baya bir şey yapmış, devasa mesafeler kat ederek göç etmesine rağmen arada kaynamamayı ve ulaştığı noktada da güçlenmeyi başarmış, başarılı bir gruptu.
“Tıpkı VISIGOTH gibi…” diye iğrenç bir şekilde konuya bağlayayım mı? Bağlayayım mı? Yapayım mı bu ucuzluğu? Of hem de ne yaparım he… Bak yaptım bile.
VISIGOTH, 2010’da kurulan ve 2015’teki ilk albümü “The Revenant King” ile heavy metal çevrelerinde güzel bir ilk intiba bırakan bir heavy/power metal grubu. Efsane çizer Kris Verwimp elinden çıkan ve diğer bir efsane çizer olan Michael Whelan’ın CIRITH UNGOL kapaklarını anımsatan kapaklarıyla kendini -ve içindekini- belli eden VISIGOTH; kılıç, büyücülük, fantezi, kahramanlık temalı çok nefis bir heavy metal yapıyor. En yakın referanslar olarak yıllardır doyamadığım SUMERLANDS’i, ETERNAL CHAMPION’ı ve “Iron Will” dönemi GRAND MAGUS’u dile getirebileceğim VISIGOTH, bunlardan ilk ikisine göre daha bir gaz, daha taka tuka bir heavy metal/ABD power metali kırması icra ediyor.
Bunu yaparken duygusunu ve derinliğini de geri plana atmayan VISIGOTH; armonik gitar oyunları, karakterli vokalleri ve leziz prodüksiyonuyla uzun vadede kendini devamlı dinlettirecek bir iş sunuyor.
Grubun 2 hafta kadar önce çıkan yeni albümü “Conqueror’s Oath”ta, ilk albümdeki kalitenin devam ettirildiği, VISIGOTH karakterinin güçlendirildiği bir yapı görüyoruz. Grup; elindeki özde basit, fikren standart unsurları bile akıllıca ve pragmatik biçimde kullanarak elle tutulur, ayakları yere sağlam basan besteler ortaya koyuyor. Daha ilk şarkı Steel and Silver’ın açılış melodisinden VISIGOTH’un karakterini şıp diye anlıyor ve türe karşı en ufak bir yakınlığımız varsa, sunulan şeyi “yhaaa” diye benimseyiveriyoruz. Çığlık çığlık olmasa da grubun müziğine gayet güzel giden vokaller, enfes davul tonu (altolara bittim resmen), duyulur bas ve elbette ki alevli gitarlarla “Conqueor’s Oath” çok net şekilde keyif veren bir dinlemelik hâline geliyor.
Grubun tarzı, duruşu ve karakteri son derece net olduğundan öyle uzun uzadıya deşilecek, alt metinler aranacak bir şey söz konusu değil. Ortaya konan müzik de, işlenen konsept de, her şeyiyle apaçık, fazladan parantez açtırmaya gerek duymayan bir biçimde önümüze seriliyor. VISIGOTH güzel müzik yapıyor ve bunu da hiç dolambaçlı yollara girmeden, şaşırtma amacı gütmeden, son derece saf biçimde bize sunuyor. Seksenlerde konuşuyor olsak başkaydı, ancak günümüzün geometrik şekilde artarak ekstremleşen metal ortamında giderek niş bir kitleye yönelen bu tarz kaliteli grupları el üstünde tutmak, pamuklara sarmak önemli. VISIGOTH da bu gruplardan biri, o yüzden bu arkadaşlara her türlü ilgi ve alakayı göstermenizi salık vererek Steel and Silver yazısının solundaki beyaz üçgene bir kez daha tıklıyorum.
Fenriz’in deyişiyle Manilla Road, Cirith Ungol gibi grupları hala yaşatan “Underground Resistance” tayfasının Eternal Champion ile birlikte şu anda en öne çıkan grubu herhalde Visigoth. Gerçi pek underground yanları kalmadı Metal Blade ile iyi çıkış yaptılar ama yapsınlar zaten, sonuna kadar hak eden bir grup.
The Reverend King aşırı sevdiğim bir albüm olduğundan ve aramızdaki 2 yıllık maziden ötürü ilk albümleri şimdilik bir adım önde benim için. Bu albümde de şimdiden çok sevdiğim şarkılar var, zaman içinde dinledikçe daha da seveceğimden eminim çünkü hatırlıyorum ilk Visigoth albümünü de önce birkaç kez dinleyip kenara atmıştım. Sonra giderek ısınıyorsun, özellikle grubun bazı şarkılarındaki dışarıdan bakılınca basit gibi görünen ama işin ruhuna girmeye başladıkça hastası olunan kısımlar ve Jake Rogers’in vokalleri kulakta iyice yer ettikten sonra.
Bu aralar 2003-2008 arasında Dark Horse’un çıkardığı, Kurt Busiek’in yazıp Cary Nord’un çizdiği Conan serisini okuyorum, herkese öneririm. Bulabileceğiniz en iyi Conan çizgi romanları bence, işin özünü hem hikaye hem görsel anlamda daha iyi aktarabilene rastlamadım. Niye yazıyorum bunu, çünkü Visigoth dinlerken yapılabilecek en iyi şey Conan okumaktır herhalde.
26.02.2018
@şeyh hulud, Conan dedin, yeni Conan albüm haberini siteye girmeyi unuttuğumu fark ettim. Hemen bu gidişe bir son vereyim.
26.02.2018
@Ahmet Saraçoğlu, ilk kez şimdi duydum bu sene Conan albümü geleceğini, çok iyi haber.
Eternal Champion demisken Sumerlands’i da unutmamak lazim. Asagi yukari ayni tayfa zaten Eternal ile. Ikisinin de albumlerini es gecen varsa gecmesin, mutlaka dinlesin. Bu vesileyle In Solitude da keske dagilmasaydi, gerci onlar Visigoth kadar kilic kalkan ekibi degil ama onlara da cok yazik oldu, uzmuslerdi.
Sumerlands’in bir sonraki albumu metal adina en beklentili oldugum seylerin basinda geliyor.
26.02.2018
@Godless Killing Machine, son cümleye imza atıyorum, aşırı merakla bekliyorum ben de.
26.02.2018
@Godless Killing Machine, en çok özlediğim 2-3 gruptan biri In Solitude. 3 albümü de ayrı ayrı çok özeldir.
27.02.2018
@şeyh hulud, dağılmasına üzüldüğüm tek “heavy metal” grubu :(
Az önce Loudwire’ın paylaştığı yılın en iyi 30 metal şarkısı listesini dinledim. Yeminle en fazla 3 tanesini falan beğenebildim. Hepsini de sonuna kadar dinlemeye çalışıp; “Dio belanızı versin!” deyip çıktım. Yok ya artık kabul etmeliyim ki -core’lara, djent’lere, 8 tellilere gelemiyorum. Kendi neslime ayak uyduramıyorum lan. Bayağı dinozor metalcisiyim demek ki.
Ben de açtım Vizigoth’un son albümünü. Oh kulaklarım nasıl bayram ediyor. Sanki “Sen çok darlandın kardeşim. Al sana kılıçlı albüm. Doya doya dinle.” diye bana yapmışlar albümü. Şahane bir iş. Traditional Heavy Metal sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir eser.
Bu arada bu kritik süper ya. Beşinci okuyuşum falan. ““Tıpkı VISIGOTH gibi…” diye iğrenç bir şekilde konuya bağlayayım mı? Bağlayayım mı? Yapayım mı bu ucuzluğu? Of hem de ne yaparım he… Bak yaptım bile.” kısmının büyük hayranıyım.
14.12.2018
@Raddor, ahah
Visigoth yeni single çıkarmış 2 adet :)
Yeni albüm yapın zırhlı ibişler.
Yazar Vizigot’ları övmüş de övmüş en önemli şeyi söylememiş. Vizigot’lar diğer Cermen kabileleri gibi Barbardı. Roma’yı yıkıp Rönesans İtalya’sına kadar sürecek zaman diliminde Avrupa’ya karanlık çağlar yaşattılar.