Yeni bir röportajdan daha selamlar. Bu kez İstanbullu yeni grup BITE THE DUST’la birlikteyiz. İlk EP’si “Dare to Fail“i yakın zamanda çıkaran grubun gitaristi Egemen’le söyleştik.
Röportaj: Ahmet Saraçoğlu
BITE THE DUST nedir, ne zaman kuruldu, kimlerden oluşur bize biraz bundan bahseder misiniz?
BITE THE DUST metal müzik yapan, gürültülü bir grup. 1 sene önce çok farklıydı, şu an çok farklı. Ben ve Bahadır’ın müzikal yakınlığımızı fark etmemizle başlayan bu hikaye, önce ortaya atılmış bir fikir, sonrasında tıkır tıkır işleyen bir proje ve çok kısa süre içinde de müzikal karakteri olan bir şeye dönüştü. Melih ve Ufuk’un katılmasıyla da gerçek bir grup oldu.
“Dare to Fail” EP’sinin yazım ve kayıt süreçlerinden bahseder misiniz?
1 sene önce grup adı, albüm adı, kapak gibi hiçbir konuyu düşünmeden sadece kafalardaki müziği kayda dökmeye başladık. Her ne kadar eski gruplarımızın tarzları birbirinden çok farklı olsa da beraber müzik yaparken bir uyum yakaladık. Biten şarkıların arasından 3 tanesini seçtik, miksledik ve EP tamamlandı.
EP’de blast beat ve sert vokallerle başlayan bir şarkı bir anda eşlik edilesi bir nakarata, oradan daha thrashy bir rife, oradan da blues gamlarıyla dolu bir soloya geçebiliyor. Şarkıları yazarken grubun müzikal karakteri konusunda kafanızda nasıl bir düşünce vardı?
Yazarken ‘groove, melodik, agresif’ gibi tanımlar yapıp şarkılara yön vermeye çalışıyorduk. Kafamızda direkt ‘şu tarz’ yapmalıyız diye bir hedef olmadı. Dolayısıyla EP’deki şarkılar, ikimizin de etkilendiği müzikler ve şarkı yazımına bakışımızın bir ürünü denebilir.
Yaptığınız müzikte farklı vokal tarzları ve metalin çeşitli türlerinden yansımalar var. BITE THE DUST müziğini nasıl tanımlıyorsunuz?
Tarzı baştan tanımlayınca o tarzın gereklerini yapmak zorunda hissetmek istemedik, ilk derdimiz şarkı yazmak olduğu için EP bitene kadar elimizde ne varsa, anlatmak istediğimiz ne varsa kaydetmeye çalıştık. Bu müziğe en uygun tarz “New Wave Of American Heavy Metal” diye düşünüyorum.
“Dare to Fail”, bugüne dek gitarist olarak bildiğimiz vokalistiniz Bahadır Sarp’ın ilk vokalistlik denemesi. Kendisi vokal konusunda EP öncesinde ne gibi bir hazırlık süreci geçirdi?
EP yazdığımız dönemde akşamları şarkıların vokallerine dair arabasından sesli mesajlar atıyordu. Onun haricinde ekstra bir hazırlık yaptığını görmedim.
Şarkılarda nelerden bahsediyorsunuz? Mesela Fear Not for I Am With’daki hanım arkada neler anlatıyor?
D.I.D., çoklu kişilik bozukluğu üzerine, 2. şarkı “Can A Blind Man Dream?” havaalanında Bahadır’ın karşılaştığı kör bir adamla ilgili, “Fear Not…” da geçmişinde tacize maruz kalmış bir kadının neye inanacağını bulamamasıyla ilgili.
Daha önce başka gruplarda çalmış müzisyenler olarak, BITE THE DUST ile neyi farklı yapma düşüncesindesiniz? Önceki gruplarınızdan aldığınız en önemli tecrübeleri neler olarak görüyorsunuz?
Farklı yapmayı planlamak çok işe yarayan bir plan gibi gelmiyor bana. Önemli olan, kendimiz olarak ortaya ne koyduğumuz ve bundan tatmin olup olmadığımız. Bir grubun müziğini sevmek ve farklı görmek dinleyenin o grupla kurduğu bağ ile çok ilgili. Önceki gruplarımızda edindiğimiz en ufak tecrübe bile işimize yarıyor.
Albüm yazımında ne durumdasınız? Albüm EP’ye benzer karakterde mi olacak?
Albüm yazımı sürecinin sonların geldik diyebiliriz. Albüm, EP’den farklılıklar gösterecek. Biz ne yapabileceğimizi EP ile gördük, bundan sonra her adımda bir öncekinin üzerine bir şeyler koyarak ilerleyeceğiz ve bu süreç çok hızlı olacak.
BITE THE DUST’ın konser planları ne durumda?
Konserlerimiz daha başlamadı, to do listemizde yapmamız gereken maddelerin çoğu gitti azı kaldı ama en önemlileri kaldı, zamanı geldiğinde internet sitemiz ve sosyal medya hesaplarımızdan konser haberleri dahil tüm gelişmeleri duyuracağız.
Grubu kurarken, ilham almak olmasa bile referans olarak gördüğünüz gruplar kimlerdi?
BITE THE DUST, bir başlangıç noktası belirlenip oradan gelişmeye başlayan bir oluşum olmadığından yıllardır dinlediğimiz, çaldığımız müzikler referans oldu. GOTTHARD’tan DEVILDRIVER’a, SOILWORK’e, BRING ME THE HORIZON’a kadar farklı şeyler var.
Ülkemizdeki metalin son 10 yıldaki değişimi ve gelişimi hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce iyiye giden yönler neler, gelişmesi gereken taraflar neler?
Türkiye’de metal müzik belli bir iki tarzdan onlarca tarza yayıldı, gruptan çok bireyselliğe dönüştü ve inanılmaz yetenekli müzisyenler ortaya çıktı. Şu an Türkiye’de, yurt dışında binlerce insana çalabilecek bir sürü grup var ve maalesef çoğunu biz bile tanımıyoruz. İşte tam bu noktada bu grupları izleyebileceğimiz ortamlar olmalı, maalesef grupların müziklerini insanlara sunacağı mekânlar bir elin parmaklarını hâlâ geçemiyor.
Son olarak söylemek istedikleriniz varsa onları alalım.
BITE THE DUST adına çok teşekkürler.
Aklıma direk “Bite The Pain” geldi. Ondan esinlenmişler herhalde
Grup üyelerine şunu sormak isterim. Hiç böyle müzik yapmak için bir yola girmek istediklerinde “mahalle baskısı” dediğimiz illetten çektiler mi? Biliyorsunuz ülkemizde sanat üzerinde sadece ekonomik ve siyasal baskı yok. Toplumda bizzat “engelin” kendisi sanat önünde..
EP’nin kapağı şahaneymiş yalnız.