Bilgisayar oyunlarıyla arası olmayan bir insan olarak, “Halo temalı deathcore grubu” şeklinde bir ifade duyduğumda ne düşünmem gerektiğinden çok da emin değildim. Halo’nun ilk oyununu yıllar önce 5 dakikalığına oynamış biri olarak, bu serinin deathcore, yahut metal düzlemine nasıl yansıyabileceği konusunda herhangi bir fikrim yoktu.
Neyse ki imdadıma SHADOW OF INTENT yetişti. Grup, her ne kadar okusam da oyunla bağlantı kuramayacağım için sözlerini okumasam da, Halo konseptli bir deathcore icra ediyor. Bu albümün çıkışından bu yana sağda solda övülmesinin, çeşitli kişilerce bana övülmesinin sebebiyse, SHADOW OF INTENT’in kuru kuruya değil, epey renkli, oyuncu cümbüşlü bir deathcore yapıyor oluşu.
Aslında olayın Halo kısmından da bahsetmek isterdim, lakin konuya dair en ufak bir fikrim yok. Dolayısıyla da “Maksadın Gölgesi” nedir, “Reclaimer” denen şey neyi reclaim ediyor, şarkı isimlerinde geçen Mad Tyrant kimdir, Prophet necidir, Tartarus ne olmaktadır, kapaktaki yer neresidir, en ufak bir fikrim yok. Başlık ilgi çekici olsun diye araştırıp ana karakter olduğunu tahmin ettiğim arkadaşın adını da yazdım, umarım anlamlı olmuş.
Konsept kısmında durum böyleyken, işin müzik tarafından elbette ki konuşabilirim.
Yukarıda dediğim gibi grup epey olaylı bir deathcore icra ediyor. Gayet kodu mu oturtan vokaller içeren albüm, yer yer, The Horror Within’de olduğu gibi başarılı bağırmalı vokaller gibi tatlarla çeşitlilik dozunu da artırıyor. Yırtıcı rifler büyük oranda formüllere sadık kalsalar da, ortada sırtını break down’a yaslayan bir deathcore anlayışı yok.
Prodüksiyon olarak ilginç şekilde MORS PRINCIPIUM EST’in 2005 çıkışlı albümü “The Unborn”u hatırlatan bir mekanikliği ve soğukluğu olan albüm, klavye kullanımı, haaaaa huuuuu’lu altyapıları ve yer yer giriştiği teknik olaylarla da bu benzerliği sürdürüyor. “The Unborn”u bilenler, “Reclaimer”ı dinlediklerinde neden bahsettiğimi rahatça anlayacaklardır. Bu açıdan baktığımızda SHADOW OF INTENT, deathcore’un hastası olmayan ama MORS PRINCIPIUM EST gibi atarlı yırtıcı (daha çok ilk dönemleri) melodeath sevenlerce de benimsenebilir.
“Reclaimer”ı dinlerken fark edeceğiniz şeylerden biri grubun müziğini gayet bütünlüklü olarak düşündüğü. Bu şekilde, albüm boyunca çıplak bir gitar, davul vokal duyduğumuz neredeyse bir an bile olmuyor. Hep bir altyapı desteği, hep bir doluluk, yer yer piyano vuruşlarıyla yaratılan duygusal dokunuşlar, yer yer daha fütüristik çılgınlıklar, “Reclaimer”ı zengin ve dolu bir çalışma haline getiriyor.
SHADOW OF INTENT, başta Halo oynayanlar olmak üzere deathcore ve atarlı modern melodeath gibi kavramları sevenlerin çok hoşuna gidebilecek bir grup. En başta gitarları etkin kullanmaları ve bahsettiğim her anlamda doluluk sayesinde güç kazanan “Reclaimer”ı, yazıyı okurken “meh” demeyenlere önerebilirim.
Bence mükemmel bir albüm, özellikle The Catacombs’un breakdown kısmının vokallerinde ağzım açık kalmıştı.
8.5/10
Albüm baştan sonra harika,herkese hitap edecek bir şey içeriyor.Vokalist Ben’in deathcore camiasındaki vokallere savaş açan vokalleri,klasik deathcore un aksine super melodik gitarlar,gitarlari destekleyen semfonik klavyeler albümü deathcore camiasında 1 numaraya taşıdı.Özellikle son 2 şarkıda black metal esintileri görüyoruz,Ben in screamlerinin black metale ne kadar yakıştığını anlıyoruz.Albümün ortalarına doğru hayvanımsı breakdownlarıda katınca albüm 2017 nin açık ara en iyi deathcore albümü oluyor kanımca.Yukardaki arkadaşında dediği gibi the catabombs un breakdown ı adam öldürtür.
9/10