GUTSLIT 10 yıl önce kurulan Hint bir brutal death metal grubu. Çok temiz prodüksiyonlu, teknik dozu yerli yerinde bir BDM yapıyorlar. Geçtiğimiz Eylül ayında çıkan ikinci albümleri “Amputheatre”, adından da anlaşılacağı gibi “amputee” (bir uzvu kesilmiş kimse) ve ” amphitheater” (amfitiyatro) kelimelerinin bir birleşimi ve her şarkı adını bir işkence yönteminden alıyor.

Bu kritikte biraz değişiklik yapıp, şarkıları değil de işkence yöntemlerini anlatalım, böylece şarkıları duymak yerine okumuş oluruz.

Brazen Bull:
Antik Yunan’da kullanılan işkenceli bir öldürme yöntemi. Kişi tamamı pirinçten bir boğanın içine konuyor ve boğanın altı yakılıyor, Kurban içeride güzel güzel kızarıyor. Dendiğinde göre, bu boğanın kafası ve ağız kısmı, içeride bağıran, çığlıklar atan kişinin sesini dışarıya boğa böğürmesi gibi çıkartacak şekilde tasarlanmış. Kim düşünüp yaptıysa yazıklar olsun ona.

From One Ear to Another:
Bu yöntemi fazlaca açıklamaya gerek yok. Bir kulaktan sokulan şiş, bir şekilde öbür kulaktan çıkarılıyor. Tatsız tabii. Şöyle bir düşünelim, epey tatsız.

Necktie Party:
Tahmin edilebileceği gibi bu tabir asarak idam etmekle ilgili. Özellikle toplu idamlar için kullanılan bu ifadenin dışında, bir de bilenin bildiği, evlerden ırak “Columbian necktie” olayı var ki, onu ben açıklamayayım, dileyen araştırsın.

Blood Eagle:
Özellikle kuzeyli gruplardan alışık olduğumuz bu kavram, Kurbanın sırtının diklemesine ortadan yarılması ve kaburgalarının sağa sola açılması sonucunda kurbanın kanatlarını açmış gibi gözükmesinden ileri geliyor. Akıl almaz boyutlarda kan kaybedildiğinden, bu korkunç uygulamaya bu isim konmuş.

Brodequin:
Bu Orta Çağ işkencesinde, oturtulan kurbanın bacakları çok sıkı kasnaklar arasında sıkıştırılıyor ve kurbanın dizlerinin altındaki kemikleri aşırı düzeyde sıkılıyor, sıkılıyor, öyle sıkılıyor ki kemiğin içindeki ilik dışarıya çıkıyor. Gerçekten büyük şerefsizlik bu da.

Maraschino Eyeballs:
Bu ismin aslında neye ithafen kullanıldığını bilmiyorum ama maraschino bir kiraz türü ve muhtemelen kurbanın gözlerinin tamamen kan dolmasına sebep olan ve gözlerinin kör olup kıpkırmızı gözükmesini sağlayan bir işkence yönteminden bahsediliyor.

Scaphism:
İşkencenin iyisi kötüsü olmaz ama bu yöntem cidden akıl almaz bir şey. Kurban çırılçıplak soyulduktan sonra, iki sandalın veya içleri oyulmuş ağaç kütüklerinin arasına yerleştiriliyor. Kurbanın sadece kafası, elleri ve ayakları dışarıda kalıyor. Ardından kurbana sürekli olarak süt içirilip bal yediriliyor. Ayrıca böcekleri çekmek için kurbanın üstüne de bal dökülüyor. Bir noktadan sonra kurban içi ballı süt dolu bir teknenin içinde yüzüyormuş gibi duruyor. Bu süreç boyunca kakasını da bu süt ve bal karışımına yapan kurban, dışkı kokusuyla daha da fazla böceği kendine çekiyor. Bu böcekler kurbanın açıkta kalan etlerini yiyor, içlerine yumurtluyor, etin içine yuva yapıyor. Bu sebeple kurbanın kan dolaşımı -böcekler tarafından- tıkanıyor ve dört bir yanı kangren oluyor. İşkencenin uzaması ve kurbanın ölmemesi için beslenme işlemi devam ediyor ve nihayet kurban susuzluk, açlık, septik şok ve delirmeden kaynaklanan sebeplerle içten içe yenerek ölüyor. Kimin aklına geldiyse büyük şerefsiz, haysiyetsiz bir insanmış cidden.

Death Hammer:
Bu yöntemin de tam olarak ne olduğunu bilemedim, ama sonuçta işin içinde ölüm ve çekiç olduğuna göre yine can sıkıcı bir şey olsa gerek.

Sonuç olarak “Amputheatre” işte bu okuduklarınız gibi bir albüm. Baya iyi, baya gaz, kodumu oturtan bir albüm. Türü sevenler kaçırmasın, Hindistan’dan çıkan bir gruptan dinlediğiniz en iyi şey olabilir.