Oğuz Sel
Carnal Decay’in son albümünü dinledikten sonra zihnimde beliren ilk cümle bu oldu. Metal sahnesine, bir başka Avrupalı türdaşı Severe Torture gibi azman şekilde başlayıp, önceki albümüyle ufak ufak tür değişikliklerine gideceğinin sinyallerini veren topluluk, brutal death metalin sağından solundan kanlar akan pislik tarafından sıyrılıp, biraz daha steril, biraz daha gençleri coşturmaya yönelik türüne doğru adım atıyor.
İsviçre’nin Hütten şehrinden çıkıp 2002 yılından bu yana varlığını, onlarca azılı rakibine karşın sürdürebilmeyi başaran Carnal Decay, ilk albümlerindeki; tencere tava etkili davul setini, dişleri paslanmış testere sesli gitarları, derin growl vokalleri, “You OweYou Pay” ile iyiden iyiye rafa kaldırıyor. Artık birçok grupta işitmeye alıştığımız bir sound ile yoluna devam eden ve bunu yaparken, başından sonuna dinleyeni bir hoş eden brutal death parçaları hazırlamaktansa hardcore etkilenimini hiç gizlemeye gerek duymayan, breakdown’larla donatılan, taş gibi brutal death şeklinde başlayıp deathcore ve slam havuzunda kulaç atmaya yeltenen şarkılar oluşturuyor.
Albümün benim açımdan puan kaybetmesine neden olan temel etken de maalesef bu oluyor. Şarkılar mis gibi başlarken, belki de uzun liriklerin parçalara yedirilebilmesi için tempo düşüyor, kaçamak uzatmalara girişiliyor, bu sırada devreye giren bağırmalı çağırmalı vokaller, bence brutal death atmosferi yerle yeksan ediyor.
Tamam, ortada ciddi bir enstrüman eforu var, ekibe yeni katılan davulcu, aman dileyene geçit vermiyor filan ama parçaların genel kompozisyonları, öküz brutal death bekleyenlerin tadını kaçırabiliyor. Puan düşüren bir başka etmense “İşte bu Carnal Decay’in ellerinden çıkma!” dedirten, yaratıcı bir şeylere denk gelememem.
35 saniye kazıya kazıya başlayan, sonra sıradan deathcore kafasında ilerleyen şarkılar, 2017 yılının sonuna geldiğimiz şu günlerde görmek isteyeceğim son şeylerden. Tabii bu türde işlere hasta olanlar için durum başka.
Carnal Decay’in dönüşümünü tamamladığı açık ama bu dönüşümün ne kadar hayırlı olduğu konusunda şüphelerim var. Grubun yapmak istediği, İsviçre’den çıkıp bu işlerin membaı kıvamındaki ABD’deki dinleyicilere hoş görünmekse, daha sıra dışı parçalara hayat vermeleri gerekli. Yok, benim düşüncelerimin aksine dönüşüm devam edecekse grubun son hâlinin ne olacağını bekleyip görmek lâzım.