2001 yılında “Timeless Departure”, 2003’te “Mind Revolution” ve yalnızca bir yıl sonra,benim de için de bulunduğum çok sayıda müzikseverin göz bebeği olan “Spectral” ile gönülleri fetheden Skyfire bugünkü konuğumuz. Diskografiyi üşenmeyip tek tek sıralamış gibi görünebilirim ama son bir albüm daha kaldı akışı bağlamam için izin verin onu da yazayım hemen. 2009’da çıkardığı “Esoteric” ile ortalıklardan baya baya kaybolan Skyfire, sessizliğini nihayet bir EP ile bozdu, “Liberation in Death” ile…
Melodik/progresif death metal dinleyicilerinin büyük haksızlık yaptığını düşündüğüm İsveçli grup, melodi zengini şarkılarıyla türün gerekliliklerini hemen her albümünde yerine getirerek bana göre birçok klasiğe imza attı zaman içerisinde. 2009 çıkışlı albümünde hafiften tekrara düşse de, önceki albümleri o kadar başarılı ve haşmetliydi ki, zaten suyunun suyu kıvamında şarkılar bile üretseler, önceki albümlerini birebir taklit dâhi etseler, oturup memnuniyetle dinleyecek bir kitle var.Müsait bir zamanda diskografiyi şöyle uzun uzadıya yazayım, detaylarını o zaman derinlemesine paylaşırım.
Elimizdeki EP yaklaşık iki ay önce çıktı ve açıkçası beklediğimden daha az yankı uyandırdı. Öyle ki,malum ortamlarda bile paylaşan, konuşan eden pek kimse yok. Neyse, biz bize yeteriz diyerek ufaktan “Liberation in Death” hakkında birkaç kelam edeyim.Genellikle önemli olaylar atlatıp ölümden dönenler hep derler ya “Hayatım, bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti,” diye, “Liberation in Death” de tam bu kafada bir yapım. Grup, güçlü olduğu yanların farkında olarak o kısımların üstüne gidip akılda kalıcı rifler ve melodiler oluşturmuş, çok şaşırtmayan kompozisyonlarla ve ritimlerle yeni şarkılara hayat vermiş.Eski albümlerinden hit olan eserlere ciddi öykünmeler, ritim tasarımlarından trafiklere kadar pek çok alanda benzerlikler, dikkatli kulaklardan kaçmaz.
Yalnız Skyfire’ın genel karakteristiği;dinledikçe kan pompalatan, gaza getiren, dinleyende yersiz bir umut oluşturan yapıda olurdu. EP’nin geneli hayli hüzünlü, sanki adamların canları bir şeylere sıkılmış da şarkıları hemen bu olayların ardından yapmışlar izlenimi veriyor. Daha önce promo olarak yayımlanan “Like a Shadows” parçası müstesna, “Fading Reflections” ve “Realms of Silence” şarkıları, “Awake” dönemi Dream Theater’ın dertli klavyelerinden izler taşıyor. Bahse konu şarkıları dinlerken “Scarred”ın sonları, “Lifting Shadows Off a Dream”in başlarında ne hissediyorsam, ona yakın şeyler hissettim nedense.
Prodüksiyon tarafında gak guk edebileceğim bir şey yok ancak klavyeler konusunda azıcık problemim var. Klavyeden sorumlu Martin Hanner, anladığım kadarıyla arpejyatörden veya dijital taraftan biraz fazla destek almış ve bu durum maalesef, piyanoların bulunduğu kısımları epeyce ruhsuzlaştırmış. Arpejyatör kullanılmadıysa da fazla robotik çalınmış ve açıkçası gereksiz tekrara kaçılarak da şarkılar, durduk yere baltalanmış.
Benim adıma 2017’nin sürprizlerinden biri olan “Liberation in Death” türün takipçilerinin keyifle dinleyebilecekleri, türe uzak olanların da beğenebilecekleri bir eser. Hafiften 1990’lar esintili klavyelere sahip, kurgusu fena olmayan, rifleri/melodileri geçer not alan melodik death metal albümleri arıyorsanız, doğru yerdesiniz. Skyfire’a ait başka albüm yazılarında görüşmek üzere.