Kendisi de hacca gidene kadar çok iyi derecede fal bakan ve baktıkları kısa süre içerisinde gerçeğe dönüşen, güçlü sezgileri olan müteveffa komşumuz, annesinin gizli ilimlerle ilgilendiğini ve görünmez varlıklarla toplantılara gittiğini anlattı yıllar önce. Tabii komşumuzun annesi, böyle varlıklarla bir araya gelmek için uçarak seyahat ediyormuş. Şu an yazarken bile içimi sıkan bu konunun detayları daha da enteresan. Annesini, sabahları çok yorgun ve bitkin gören komşumuz, annesine neden bu hâlde olduğunu sorduğunda aldığı yanıt “Gece çok uçtum ve yoruldum. Bugünkü toplantı çok uzaktaydı…” şeklindeymiş. Bu durum birkaç defa tekrarladığında ise olayın gerçekliğini sorgulamak adına bir gün uyuyor numarası yaparak odasına çekilen komşumuz, annesinin gece saatlerinde uçarak gittiğini görmüş. Olayın ürkütücülüğünü üzerinden atamayan komşumuz, sabaha kadar annesini beklemiş ve gün doğarken annesinin yine uçarak eve geldiğini dehşetle izlemiş.
Komşumuz bir sohbet esnasında annesiyle ilgili olayı eşine ve aile dostlarına anlatmış. Ev sahibi “Kendi gözlerimle görmeden inanmam,” diyerek komşumuzu, eşini ve annesini misafir olarak sonraki gün için evlerine davet etmiş. Davetliler gelmeden önce pencereleri içten ve dıştan sürgüleyen, misafirlerin gelişinin ardından da kapıları sessizce kilitleyip anahtarları saklayan ev sahibi, olayın gerçek olup olmadığını anlamak için sohbeti uzatmış. Fakat işler umduğu gibi gitmemiş ve kendisi de dâhil olmak üzere davet edilen herkes aniden uykuya dalmışlar; bir kişi hariç tabii: Komşumuzun annesi. İlerleyen saatlerde kendiliğinden uyanan ev halkı sürgülü pencerelerin ve kilitli kapıların ardına kadar açık olduğunu görmüş. Sabaha kadar süren meraklı bekleyişin sonrasında “toplantıya” gittiğini söyleyen anne, yine süzülerek eve gelmiş. Annesinin eteğinin uçlarından suların sızdığını gören komşumuz “Eteğin niye ıslak anne?” diye sorduğunda “Gölün üstünden uçarken biraz aşağıdan gitmek zorunda kaldım,” cevabını almış. Fakat ilginç olan nokta, bulundukları yere en yakın göl, bırakın yürüme mesafesini at arabasıyla bile neredeyse yarım günlük mesafedeymiş ve ormanlık alanda, kadının üstünü bu kadar ıslatabileceği hiçbir yer yokmuş.
Zifir’in son albümünü dinleyip yazmaya karar verdikten sonra böyle bir olayı anlatarak giriş yapmamın uygun olacağını düşündüm. Çünkü elimizde, bu yıl çıkan ve altında, bu topraklardan birilerinin imzası olan en karanlık, en esrarengiz ve en iç karartıcı işlerden biri var. Farklı gruplarda da emek verip zihinlerinde hayat bulan müzikal karanlığın belki de zirve noktasını “Kingdom of Nothingness”ı ortaya koymak için bizlere sunan Zifir, black metalin zaman zaman doom kimliğine bürünebilen ve genellikle ruhanî formda seyreden türünü başarıyla icra ediyor albüm boyunca.
“Befog” ile karşılaşacağınız şeyin tekinsiz, grubun adı gibi zifir kıvamında, kasvet ve ürkütücülük dolu olduğunu en başından ilân eden “Kingdom of Nothingness” ilk dönem Satyricon albümlerinden izler de taşıyor. Gerek enstrümantasyon gerekse şarkıların tasarımıyla 1990’lı yıllardan kopup gelmiş gibi bir havası da olan albüm, grubun önceki iki eserinden olgunluğu ve yaratılmak istenen atmosferin yansıtılabilmesindeki başarısı açısından hayli farklı konumda yer alıyor. Şarkıların ilk birkaç dinlemede kavranamayan, tahmin edilebilirlikten uzak tasarımları, arka planda dönen mistik sesler/konuşmalar/fısıltılar, rahmanî gibi görünen ama şeytanî olduğunu da gizleyemeyen bölümler, yapımın kimliğinin yapı taşları arasına giriyor. Buna bir de aralara serpiştirilen rifler, ezoterik melodiler ve albümün başarısına başarı katan ilginç davul kullanımı da girince, “Kingdom of Nothingness” black metal sevdalısı her bünye için mutlaka dinlenmesi gereken yapımlar kategorisine dâhil oluyor.
Zifir’in kendi içinde dönüşüm geçirdiği ve bu dönüşümün gruba yaradığı su götürmez bir gerçek. Şu an hakkında bir şeyler karaladığım bu albümü grup ismini vermeden bana dinletseydiniz, muhtemelen Avrupalı veya Amerikalı gruplardan biridir derdim. Kapak tasarımı, müzikal kurgusu, atmosferi güçlendirici ögeleri, başarılı enstrüman ve vokal kullanımıyla akıllardan çıkmayacak birçok şarkıyı içinde bulunduruyor “Kingdom of Nothingness”. Yalnızca ülkemizden çıktığı için değil 2017’nin kaliteli black metal işlerinden biri olduğu için de dinlemenizi tavsiye edeceğim eser, grubun bana kalırsa şimdiye kadar yaptığı en güçlü albüm.
Bunun gibi nice kaliteli albümde görüşmek üzere. Hepiniz, albümün en güçlü parçalarından biri olan “Abet”e emanet olun.
Kadro Onur Önok: Vokal, gitar, bas
Can “Nursuz” Gürses: Davul
Şarkılar 1. Befog
2. The Relief in Disbelief
3. Mina
4. 769
5. Diabolis Praescriptum
6. Common Insanity
7. A State of Chaos
8. As Weak as Your God
9. Abet
10. Echoes from Nowhere
11. The Ascension
12. A Crowded Nothingness
inanılmaz bir albüm,aslında zifir bu ülkeden çıkmış en profesyonel ve kaliteli black metal gruplarından biri,hep yer altından sessizce gitmiş karanlıklarda,gölgelerde dolaşmış bir lanetli,bana 90 larda her yere yayılan sonra birden kaybolan özellikle Ankara menşeili acemi ama gerçekten samimi ve karanlık black metal gruplarını hatırlatır hep
Albümü gerçekten almak ve bu gruba destek vermek istiyordum,ancak Duplicate Records tan albüm almak mozambikten hellim peyniri siparişi vermek gibi bir şey,hiçbir bağlantı,connect bulamadım adamlarla,sadece biz norveçte bir yerlerde bir kayıt şirketiyiz,o kadar tavrı var,şimdi sanal ortamda satılıyormu bilmem ama bayağı uğraştım albüme ulaşırken,albüm beklendiği gibi çok karanlık ve yoğun,dinlerken bir trans hali içerisinde gibisiniz,şarkılarda inanılmaz bir ambient var,yalnız albümdeki tempo çok değişken,769 la uçarken,Diabolis Praescriptum la kopuyor,boyut değiştiriyorsunuz,sonra bir sert,bir ağır ama sürekli yoğun ve karanlık halde sanki hepsi korkunç bir gece ayini gibi dönüp bitiyor,şarkıların bitip başladığını çok zor hatta anlayamıyorsunuz,kesinlikle her metalcinin dinlemesi elzem olan bir albüm bence
Albüm kapağından, parça içeriklerine kadar hem gurur duyulası, hem de takdir edilesi bir çalışma olmuş. Umarım ilerleyen yıllarda daha büyük kayıt şirketleriyle çalıştıklarını da görürüz.
@Ouz, mysh,o albümü hammerda türk gruplara bakarken bulup kapağı dikkat çekince sormuştum oradaki kişiye,(ölü orman)o da ankaralı bir grup,ohol yeg demişti,merak ettiğim bir grup,çok iyi olur kritiklerseniz
Belki bilen vardır; Fenriz, facebook da -Band of Week adlı bir sayfada- arada bir çalma listeleri hazırlıyor. Bugün koyduğu listede bu grubun “769″ adlı şarkısını da paylaşmış. https://soundcloud.com/heavytassen/radio-fenriz-36
10 sene sonra doğru düzgün bir albüm çıkartılıyor ve ordan burdan arak o da. Fenrizin türkiye merakı yeni değil, seneler önce de bir türk dergisinde darkthrone ismini görünce o dergiyle elinde poz vermişti falan filan. Kötü albüm de demiyorum ama türk grubu diye sevmek zorunda da değilim.
İlk 2 paragraftaki mesele çok ilginç, okurken ürperdim resmen.
inanılmaz bir albüm,aslında zifir bu ülkeden çıkmış en profesyonel ve kaliteli black metal gruplarından biri,hep yer altından sessizce gitmiş karanlıklarda,gölgelerde dolaşmış bir lanetli,bana 90 larda her yere yayılan sonra birden kaybolan özellikle Ankara menşeili acemi ama gerçekten samimi ve karanlık black metal gruplarını hatırlatır hep
Albümü gerçekten almak ve bu gruba destek vermek istiyordum,ancak Duplicate Records tan albüm almak mozambikten hellim peyniri siparişi vermek gibi bir şey,hiçbir bağlantı,connect bulamadım adamlarla,sadece biz norveçte bir yerlerde bir kayıt şirketiyiz,o kadar tavrı var,şimdi sanal ortamda satılıyormu bilmem ama bayağı uğraştım albüme ulaşırken,albüm beklendiği gibi çok karanlık ve yoğun,dinlerken bir trans hali içerisinde gibisiniz,şarkılarda inanılmaz bir ambient var,yalnız albümdeki tempo çok değişken,769 la uçarken,Diabolis Praescriptum la kopuyor,boyut değiştiriyorsunuz,sonra bir sert,bir ağır ama sürekli yoğun ve karanlık halde sanki hepsi korkunç bir gece ayini gibi dönüp bitiyor,şarkıların bitip başladığını çok zor hatta anlayamıyorsunuz,kesinlikle her metalcinin dinlemesi elzem olan bir albüm bence
Albüm kapağından, parça içeriklerine kadar hem gurur duyulası, hem de takdir edilesi bir çalışma olmuş. Umarım ilerleyen yıllarda daha büyük kayıt şirketleriyle çalıştıklarını da görürüz.
Ohol Yeg ve Zifir ile guzel bi atak yapildi umarim devami gelir.
@mysh, Ohol Yeg’i de yazılacaklar listeme aldım, önümüzdeki haftalarda sitede yer alır bir aksilik olmazsa.
10.10.2017
@Ouz, mysh,o albümü hammerda türk gruplara bakarken bulup kapağı dikkat çekince sormuştum oradaki kişiye,(ölü orman)o da ankaralı bir grup,ohol yeg demişti,merak ettiğim bir grup,çok iyi olur kritiklerseniz
@Ahmet Saraçoğlu, teşekkürler,harika olur nursuz a zor sorun
Çok başarılı gerçekten. Müthiş karanlık, takdir ettim.
Belki bilen vardır; Fenriz, facebook da -Band of Week adlı bir sayfada- arada bir çalma listeleri hazırlıyor. Bugün koyduğu listede bu grubun “769″ adlı şarkısını da paylaşmış.
https://soundcloud.com/heavytassen/radio-fenriz-36
10 sene sonra doğru düzgün bir albüm çıkartılıyor ve ordan burdan arak o da. Fenrizin türkiye merakı yeni değil, seneler önce de bir türk dergisinde darkthrone ismini görünce o dergiyle elinde poz vermişti falan filan. Kötü albüm de demiyorum ama türk grubu diye sevmek zorunda da değilim.
13.04.2018
@Hakan Hakansson, nereden arak onu da yazsaydın