# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
WOLVES IN THE THRONE ROOM – Thrice Woven
| 12.10.2017

WOLVES IN THE THRONE ROOM’culuk oynayan WOLVES IN THE THRONE ROOM.

Kuzeybatı Pasifik’in görkemli doğası ve mevsimlerini vurgulama gücü gerçekten de görsel ve manevi bir şölendir. Hayatının bir senesini Vancouver’da, sonraki yıllarını ise Vancouver’ı özleyerek geçirmiş bir insan olarak, oradaki doğanın insanı içine çeken güzelliğini anlatmakla bitiremem. Yaşadığım yere arabayla 3,5 saat mesafede konuşlanan WOLVES IN THE THRONE ROOM da varoluş sebebini işte bu doğadan ve bu doğanın özellikle sonbahar ve kış mevsimlerindeki kudretinden alıyor.

İlk 4 albümünde efsane işler yapan ve özellikle de “Two Hunters” ile “Celestial Lineage”da tarih yazdığını düşündüğüm grup, sonrasında kendini şaşırmış ve deneysellik uğruna kendi kendine büyük bir darbe vurmasına yol açan “Celestite” ile ciddi bir yara almıştı. Atmosferik black metalin bu hisli ve pastoral çocuğu, bir anda TANGERINE DREAM ve KRAFTWERK’e özenmiş, bunu da deneysellik kisvesi altında yutturmaya çalışıp kafa üstü düşmüştü.

Aaaaaah şu “köklere dönüş”ün çekiciliği… Ah şu nostaljiye olan barzo merakımız…

Grup yeni albümünde köklere döneceğini söylediğinde elbette ki tüm WOLVES IN THE THRONE ROOM sevenler olarak bizim de içimiz bir “yhaaaaaa :D” etti. Bundan kaçamazdık; grup geçmişinde müthiş şeyler sunmuş, ülkesinin bu türdeki en birincil öncülerinden biri olmuştu. Vatandaşları WEAKLING’den aldıkları ilhamı allayıp pullayıp bir tutam turuncu yaprak, bir avuç kar, biraz rüzgâr ve birkaç damla da gözyaşıyla donatan WOLVES IN THE THRONE ROOM, olur da eski ihtişamına dönebilirse, bizi ciddi anlamda müthiş şeyler bekliyor olacaktı. Ay hadi işşşşşallahtı…

“Thrice Woven” asla ve asla kötü bir albüm değil diyerek başlayayım. Böyle başlamam dolayısıyla albümü genel olarak çok da beğenmediğimi anlamışsınızdır. Bunun sebebi 2-3 kelimeyle açıklanacak bir şey değil. Albümü beğenmemekten ziyade, belli açılardan yeterli bulmadım, kimi açılardan ise altı doldurulmamış bir temel üzerine inşa edildiğini düşünüyorum. “Elbette ki çok iyi yerler, çok güzel fikirler var” şeklindeki zoraki ön açıklamayı yaptıktan sonra, albümün bana göre başlıca falsosu olan şeye geleyim: “Thrice Woven”da WOLVES IN THE THRONE ROOM büyük ölçüde WOLVES IN THE THRONE ROOM’culuk oynuyor. Bu demek değil ki bu “köklere dönüş” içlerine sinmeyen, aslında istemedikleri ve sadece “Celestite”in eleştiriden geberen havasından sıyrılmak adına yapılmış göstermelik bir çabadan ibaret; elbet bunun da etkisi vardır, ancak asıl sıkıntı albümün “Celestite”te denen pek çok şeyi yokmuş gibi saymasının yanına (ki bu iyi bir şey), grubu değerli kılan formülleri de sadece yeniden gündeme getirilmiş formüller olarak sunması. Albümü dinlerken “biz bunları çok duyduk” demekten müziği dinleyemiyorsunuz gibi bir durum yok, ancak sunulan şeyin bir “WOLVES IN THE THRONE ROOM formülleri bütünü” oluşunu da göz ardı edemiyorsunuz.

Bu durum özellikle müziğin epik ve hırçın tarafını bırakıp sükûnete gittiği, her şeyin durulduğu yerlerde kendini belli ediyor. Çok ümit veren bir giriş yapan Born From the Serpent’s Eye bile, duraklamalarıyla azalan heyecanını toparlamakta zorlanıyor. İkinci dalga black metale yaslanan kısımlar şiddetleriyle, öfkeleriyle olayı kurtarıyorlar, lakin albüm bittiğinde elinizde belli oranda etkilenme ve takdir, belli oranda ise yorulmuşluk ve bıkkınlık oluyor. Zeynep Öykü Yılmaz’ın arp çaldığı dördüncü şarkı Mother Owl, Father Ocean da, NEUROSIS’ten Steve Von Till’in akustik gitar çaldığı The Old Ones Are with Us da dönem dönem bu duruma dâhil. Bu da albümü WOLVES IN THE THRONE ROOM adına neredeyse diğer bir deneyselliğe dönüştürüyor. “Thrice Woven” bittiğinde elimizdeki hayranlık ve heyecan birikimi, albümü tekrar açıp tekrar aynı düzeyde etkileneyim dedirtecek kadar yoğun değil.

Bu durumu kıran şeyler yok mu? Elbette var. Misal son şarkı Fires Roar in the Palace of the Moon gayet iyi bir yapıt. Doksanların ikinci dalga black metalin pastoral düzlemini önümüze seren, epikliği, gücü, duygusu, her şeyi yerli yerinde bir çalışma. Ama bu samimi çaba albümün geneline yayılmıyor. Bunun sebebi WOLVES IN THE THRONE ROOM’un ilham konusunda sıkıntı çekmesi mi, kendi müziklerinden biraz olsun sıkılmış olmaları mı bilmiyorum, ama “Thrice Woven”ı dinlerken WOLVES IN THE THRONE ROOM’un ilk dört albümünün tutkusunu ve mücadelesini bulamadığımı gayet de iyi biliyorum.

Sonuç olarak “Thrice Woven” kötü bir albüm değil, ama büyük ölçüde bunun da ötesine geçemeyen bir albüm. İyi yanları var, özlenen WOLVES IN THE THRONE ROOM’u odalarımıza taşıyan olayları var, ama bunun yeterli olup olmadığı da büyük oranda bir soru işareti.

6,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.16/10, Toplam oy: 19)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2017
Şirket
Artemisia Records
Kadro
Kody Keyworth: Gitar, vokal
Aaron Weaver: Davul, synth
Nathan Weaver: Gitar, vokal

Konuk:
Don McGreevy: Akustik gitar (1)
Steve Von Till: Vokal, akustik gitar (2)
Anna von Hausswolff: Vokal (1, 4)
Phil Petrocelli: Perküsyon (4)
Zeynep Öykü Yılmaz: Arp (4)
Şarkılar
1. Born from the Serpent’s Eye
2. The Old Ones Are with Us
3. Angrboda
4. Mother Owl, Father Ocean
5. Fires Roar in the Palace of the Moon
  Yorum alanı

“WOLVES IN THE THRONE ROOM – Thrice Woven” yazısına 3 yorum var

  1. P L A G U E says:

    Two hunters a tapan bir adamim. Onun haricinde bu album icin en ii wolves albumu mu acaba? gibi sorular soruyorum kendime. Ben gercekten asiri begendim. Ozellikle 2. parca acik ara favorim albumde. Onun haricindeki her parcada hastasi oldugum detaylar mevcut. İlk parcada beni benden alan bayan vokal kismi bos bos bakinmama sebep oldu. Cok iyi yedirmisler. Sonuc olarak her anı beni fazlasiyla memnun eden son derece degerli bir albüm.

  2. Karizmatik Serkannn says:

    Celestial Lineage’den sonra bariz bir düşüş yaşadı ancak güzel toparladı kendini, bu albümü ilk seferde beğenmedim ama bizi şaşırtmayacak derecede de kaliteli bir albüm olduğuna inanıyorum

  3. Godless Killing Machine says:

    Hemen hemen konser veren bütün hatırı sayılır black metal gruplarının konserine gittim, canlıda bunlar kadar etkileyici ikinci bi grup yok. Türkiye’nin bu adamları görmesi lazım.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.