Üretken grupları seviyorum. Özellikle de belli bir kaliteyi her daim yakalayanlarını. Turlayıp ceplerini doldurmak adına her yıl albüm çıkarıp aynı 3-4 şarkı iskeletini albümden albüme tekrar eden ibiş gruplar elbette ki bu sınıflamaya girmiyor. Aynı şekilde TOOL’u bu yüzden sevmiyorum. Onların kalite konusunda sıkıntısı yok, ama benim açımdan hayranı olmak adına fazlaca dağınık ve “uzak” bir grup.
MASTODON bu konuda gayet iyi bir örnek. Sık ve şık üretiyorlar. Her albümlerinde yüksek bir kalite bulacağınızı önceden biliyorsunuz. Grubu sevmeyen bir dolu insan tanıyorum, ama satışlarından turnelerine, basının ilgisinden elemanların etkin tavırlarına bakıldığında, MASTODON’un başarılı bir grup olduğu tartışma götürmez bir gerçek.
Grubun bu denli seviliyor ve el üstünde tutuluyor olmasının sebeplerinden biri, MASTODON müziğinin derinliği ve içe işleyen bir karakterde olması. Bunun başlıca sebebi de MASTODON üyelerinin yaşadıkları, bocaladıkları, çaresiz kaldıkları, kısacası zaten hayatları olan şeyleri anlatmaları. Bu bazen ölen bir kardeş, hayatını kaybeden bir dost yahut kanserin pençesine yakalanmış bir aile üyesi olabiliyor. Grup albümlerindeki derinliği bu gerçeklikler üzerine kuruyor; bazen henüz 14 yaşındayken hayatına son veren Skye adlı kız kardeşe ithaf edilen bir albüm oluyor, bazense grubun ölen muhasebecisinin “mutluluğu ne pahasına olursa olsun ara” sözü etrafında şekillenen The Sparrow gibi bir şarkıyla çıkageliyor MASTODON.
Üstesinden gelmekte zorlandığı acılarını ve geçmiş kederlerini paylaştığımız MASTODON üyesi köşemizin bu seferki konuğu, eğlenceli gözükse de içinde kalıtsal bir hüzün barındırdığını şahsen yıllardır hissettiğim güzel insan Brent Hinds. Zamanında yaşadığı çok sancılı bir ilişkiyi konu ettiği ve tümünü tek başına yazdığı bu EP’yi başta solo olarak çıkarmayı düşünen Hinds, sonradan bu şarkıların MASTODON adı altında çıkması konusunda diğer grup üyeleriyle hemfikir olmuş ve bu dört şarkı MASTODON diskografisi içindeki altıncı EP olarak piyasaya sürülmüş.
EP adına baktığımızda, “Soğuk Karanlık Yer”den, Hinds’ın geçmişindeki unutmak istediği bir yer/kişi/zaman/hatıra olduğu tahmininde bulunsak da, sözlere baktığımızda bu “Soğuk Karanlık Yer”in aslında Brent’in kalbi olduğunu görüyoruz. Brent, yakın zamandaki bir röportajında EP’nin konusunu “yaşama kavramı ve hayatta olmanın ne kadar çok acı verdiği” şeklinde ifade ediyor. EP içerisinde belki de kendisiyle farklı hesaplaşmalar yapan, itiraflarda bulunan Hinds, elbette kendisi kadar empati kuramasak da, bu şarkıların yaşanmış olaylardan alıntılandıklarını bize hissettirecek kadar da iyi bir besteci olduğunu her şarkıda kanıtlıyor. Hinds’ın bunu yaparken daha önce bir MASTODON albümünde yer vermediği bir enstrüman olan Sho-Bud 13-telli pedallı steel gitar kullanmış olması da olaya ayrı bir boyuta taşıyor, derinlik ve kişilik katıyor.
EP’deki müzik büyük oranda “Once More ‘Round the Sun” dönemi MASTODON’una yakın dursa da, grup kendine özgü vokal oyunları, dolambaçlı gitar oyunları ve samimiyetten kırılan duygusal boşalmalarıyla “Cold Dark Place”i kendi başına ayakta durabilecek sağlamlıkla bir esere döndürmeyi başarıyor. EP’nin en sevdiğim şarkısı ikinci sıradaki Blue Walsh olsa da, EP boyunca sırıtan, “bu da çok kişisel olmuş” dedirten hiçbir şey yok. Brent bu EP’ye pekâlâ sadece kendisi için anlam ifade edebilecek ama genel dinleyiciyi bayacak veya şaşırtmayacak bir şeyler de koymayı seçebilirdi; lakin 21 dakika süren EP boyunca her an gerçek, saf bir MASTODON çalışması dinlediğiniz hissediyor ve olayı Brent’e indirgemiyorsunuz. Tabii bunda şarkıların sadece Brent tarafından söylenmemiş olmasının ve Brann ve Troy’un da nefis MASTODON tatları katmasının da etkisi büyük.
Nihayetinde “Cold Dark Place” bir albüme göre fazla kısa, bir ara sıcağa göreyse fazla derin bir çalışma. Çayırlarda hantal hantal dolaşıp ot yiyen gerçek mastodonların soyu tükenmiş olsa da, bizim dönemimizde de farklı bir MASTODON’a tanık olmak son derece güzel. Grup sadece dört şarkıyla ne kadar iyi olduğunu gösteriyor ve bize de bir kez daha “ne yaşadıysanız iyi ki yaşamışsınız” demek düşüyor.
Bu güzelliği epeydir dinlemiyordum, şimdi bi hafıza tazeleyeyim demişken, hele PA’da neler yazılmış diye bir de baktım ki incelemenin altında hiç yorum yok. Bir sebepten ötürü reset falan mı atıldı bu sayfaya? Gayet 44 kişi tarafından not verilmiş görünüyor üstelik.
Her neyse, ben hortlatayım bari. Albüm kapağını ayrıca seviyorum bu işin.