Kariyerine 1981’de başlayan ve 1984’teki “Ample Destruction” ile metal tarihinin en iyi ilk albümlerinden birini çıkaran Coloradolu heavy/power metal grubu JAG PANZER’ın müthişlikler ve çöküşlerle, kısacası büyük oranda tutarsızlıklarla dolu dünyasına hoş geldiniz.
Adını 2. Dünya Savaşı’nda kullanılan ve “Av Tankı” anlamına gelen “Jagdpanzer”in daha kolay telaffuz edilebilen hâlinden alan ve kariyerinin büyük kısmında son derece kudretli bir Amerikan power metali icra eden JAG PANZER, son albümü “The Deviant Chord” ile bize ne kadar güzel olabileceğini bir kez daha hatırlatıyor diyerek yazıya girişelim.
İlk albümünden 10 yıl sonra, 1994’te çıkan ikinci ve korkunç kötü albümü albümü “Dissident Alliance” ile ciddi anlamda çöküş yaşayan ve vokallerinden miksine, kapağına dek her açıdan rezalet bir iş sunan grup, 1997-2004 arasını verimli ve belirli bir istatistiğin üstünde geçirmesini sağlayan peşi sıra 6 albüm çıkardıktan sonra, uzunca bir ara vermiş ve 2011’deki “The Scourge of the Light” ile dönmüştü.
Aradan geçen altı yılda grup baya güzel ilhamlar biriktirmiş olacak ki, yeni albüm “The Deviant Chord” gerçek anlamda tutarlı, sürükleyici, çok keyifli bir heavy/power albümü olarak karşımıza çıkıyor. JAG PANZER’a dair söylenmesi gereken şeylerin başında, grubun çok lezzetli bir melodiklik barındırdığı geliyor. Vokalist Harry “The Tyrant” Conklin’in sıcak, rüstik ses rengi ile birleşen bu melodiler, prodüksiyonun tadında vintage’lığıyla birlikte çok şeker, çok nefis bir bileşim oluşturuyor. Ses rengini %20 Blaze Bayley, %80 Oddleif Stensland (COMMUNIC) olarak özetleyebileceğim Conklin, hem yırtıcı ve çığlıklı bölümlerde hem de İrlanda halk şarkısı Foggy Dew’un başındaki gibi pamuksu, medieval kısımlarda çok sevilesi bir performans sunuyor.
Yaş ortalaması 56 olan bir grup içn gayet cayır cayır çalan JAG PANZER, “The Deviant Chord”u bir dolu kaliteli soloyla, pek çok akılda kalıcı vokal bölümüyle ve neredeyse her şarkıda karşımıza çıkan akılda kalıcı nakaratlarla süslemiş. Gerçekten de bazı şarkılardaki nakaratlar grubun bugüne dek yazdığı en iyi ve en parlak fikirli vokal yorumlarından bazılarını barındırıyor. Bu vokaller az önce vurguladığım melodilerle birleştiklerinde ise karşımıza çok sevilesi bir tat çıkıyor. Albümü ve JAG PANZER’ı özel ve güzel kılansa, grubun seksenlerin kalbinden geliyor olmasına rağmen olayı “biz zamanında böyle gördük, 35 yıl sonra da aynı şekilde devam ediyoruz” şeklinde algılamamış olması. Müziklerinin yeterli modernizeliğe uğrayıp canlanmasının yanı sıra, prodüksiyon olarak da “ah be amcacım siz 1984’te kalmışsınız” gibi düşünceleri bir an bile yansıtmayan, bilakis çok sıcak ve samimi tonlar kullanılmış.
“The Deviant Chord”u dinlerken hissettiğiniz duygulardan bir diğeri de az önce bahsettiğim vintage hava. Şarkılar ilerledikçe, bu adamların ta 1981’den (düşünün bak benim doğduğum yıl; o kadar eski) bu yana çıkan her şey gördüğünü, metalin her anına tanık olduğunu ve bunun neticesinde, inandıkları ve gerçekten iyi yaptıkları bu müziği ortaya çıkardıklarını görüp mutlu olmak. Evet evet, JAG PANZER ve yeni albümüne dair asıl duygu bence bu: mutluluk. Bu yaştaki adamların böyle bir şey yapmasının mutluluğu, bunca yıl sonra böylesi bir albümün alevini sağlayan tutkunun mutluluğu… Son yıllarda çıkan en iyi gruplardan biri olduğunu düşündüğüm ve ilk günden bu yana doyamadan dinlediğim, hatta hatta hayatta en sevdiğim albümler arasında soktuğum SUMERLANDS – “Sumerlands”i neden bu kadar çok sevdiğimi bana bir kez daha gösterircesine gerçek, çok ama çok gerçek duygularla yapılmış bir albüm “The Deviant Chord”.
Tüm bu nedenlerden ötürü albümü sevdim; baya sevdim. Prodüksiyonun vintage tadını ve Conklin’in başta “hmm…” dedirtebilecek ses rengini benimsediğiniz takdirde, hele bir de heavy metali ve cayır cayır Amerikan power metalini seviyorsanız, sizi çok tatlı bir 44 dakikanın beklediğini söyleyebilirim.
Hiçbir şey olmasa bile albüme adını veren şarkının ilk 3 dakikasını dinleyip Conklin’in nefis vokal yorumlarına tanık olun, zaten yarım saattir bırbırbır anlattıklarımın özünü bir çırpıda alacaksınız.
Önce yazıyı çok beğendiğimi belirteyim. Ample Destruction dan sonraki en iyi,en kaliteli,en samimi albümleri bu bence. Muhteşem olmuş.
Harry “The Tyrant” Conklin in sesini hep Graham Bonnet e benzetmişimdir, ama ne yalan söyleyeyim Bonnet e koyar, Conklin. Çünkü Bonnet in arasıra detone olduğuna şahitliğim var ama Conklin asla. İstediği kadar tonu aşağı indirse de detone olmuyor.Çok büyük bir ses. Albüm sayesinde tüm diskografiyi hatmettim.Yukarıda bahsettiğiniz 1994 albümü dışında (ki o albümde Conklin yok) hiç kötü albümü yok. Birbirinden güzel ve emek sarfedilmiş sanat eseri albümleri var.
10 şarkının 6 sı çok baba.
“Born of the Blame”
“The devinat Cord”
“Foggy Dew”
“Salacious Behaviour”
“Fire of our spirit”
“Dare”(başyapıt)
Öyle bir gaza geldim ki; Bu yazıyı yazanın ellerine, aklına sağlık, çok yaşa emi, diyor. Ve HEAVY METAL NEVER DIES! diye slogan atıyorum. HIIIAAAA!!!