# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
ARCHSPIRE – Relentless Mutation
| 16.10.2017

Bu albüme not veremiyorum, yardımlarınızı bekliyorum.

Metal-arhives ARCHSPIRE’ı teknik death metal kategorisine sokuyor. Ben böyle olduğunu düşünmüyorum. Bu tarz gruplar için başka bir tanım bulunmalı. “Computer-assisted steroid tech-death” gibi bir şey mesela. ARCHSPIRE, canım gibi sevdiğim, harika zamanlarımın geçtiği Vancouver’dan bizleri selamlıyor. Aynı şehirden Devin Townsend’ın de çıktığı düşünüldüğünde, Vancouver gibi aşırı huzurlu ve rahat bir şehrin manyak yetiştirme konusunda beklenmedik düzeyde verimli olabildiğini görüyoruz.

ARCHSPIRE gerçekten de aşırı derecede hızlandırılmış, GuitarPro’lanmış, trigger’lanmış, kusursuz prodüksiyonlanmış, her şeyi deli manyak düzeyde çok çok çok çok çok fazla yapan bir grup. Gitarlar, davullar, baslar, vokaller; her şey, afedersiniz DELİ SİKMİŞ GİBİ kulağımıza kulağımıza bağırıyorlar.

Grup elbette ki bunu bilerek yapıyor. Yani sadece çok kompleks, çok teknik olmaktan söz etmiyorum; ARCHSPIRE; müziği ile yormayı, aşırı mekanik ve duygusuz bir biçimde ortaya bir gövde gösterisi koymayı hedefliyor. Dinlerken elemanların süper müzisyenler oldukları gerçeğini görmezden gelmek zorunda kalacak düzeyde bilgisayarsı; gitarın, davulun, basın ve mikrofonun yanına mouse’u ve klavyeyi de koymak zorunda hissettiğiniz bir müzik yapıyorlar. Aslına bakarsanız, müzik yapmaktansa, “nota boşalıyorlar”.

Bu tarz müzik yapan başka gruplar da var elbet. BRAIN DRILL’i, yahut %200 hızlandırılmış bir THE ZENITH PASSAGE veya THE FACELESS’ı aklınıza getirirseniz, ARCHSPIRE sapıklığını belli oranda kafanızda canlandırabilirsiniz. Grubun bu her şeyi abartma ve kasıtlı olarak imkânsız gibi duyulma arzusunu ele veren başlıca olay, davulların kick’leri. Birbirine çok yakın aralıklarla vurulan 2 kick vuruşu olayını 3-4 kick vuruşuna çıkaran grup, aralara TRRRAK TRRRAK diye soktuğu bu kick’lerle, “BEN BİLGİSAYARDA AYARLANDIM” hissiyatı amacına güzelce ulaşıyor.

ARCHSPIRE ve “Relentless Mutation”a dair bahsedilmesi gereken bir numaralı ilginçlik ise hiç şüphesiz vokaller. Bunca anormal süratlere çıkan enstrümanlarla aynı ekstremliği sağlamak isteyen vokal; 30 dakikalık albüm boyunca çok az yerde susuyor. Suratımıza patlayan enstrümanlardan geri kalmamak adına adeta brutal vokalle scat yapıyor, 3 saniye içinde “Incarnation of every witnesses hallucination, reaveling and breeding into its hyper kinetic makeup” gibi cümleler yardırıyor. Bunu da elbette ki “İnkarneyşınofevrivitnısıshalusineyşınrevılingendbriidingintoitshaypırkinetikmeykap” şeklinde, boşluksuz, soluksuz, tek bir kelimeymiş gibi söyleyerek yapıyor.

Bu durumdan dolayı da albüm çok, çok ama çok fazla söz içeriyor. Yüz binlerce nota basan gitarlara ve bir o kadar kez trampete vuran davula yetişmek ve onlar kadar ekstrem olmak için, vokalist arkadaş albüme yaklaşık 3400 kelimelik söz yazmış. Bu incelemenin toplam 602 kelime olduğunu söylersem, “Relentless Mutation”daki sözlerin ve vokalin nefes almazlığının korkutucu boyutlarını anlarsınız. Adam yarım saat içinde bu yazının 5 katından fazla kelime söylüyor.

Bu noktada çok garip bir yere geliyorum ve albüme not verme kısmında tıkandığımı fark ediyorum. “Bu ne lan böyle” deyip 1 vermek de, “Oha bu nedir böyle” deyip yüksek not vermek de olası. Benim adıma olası değil de, bakış açısına göre ikisini yapana da bir şey denemez. Ortada aşırı mekanik bir 31 şovu olsa da, bence ARCHSPIRE’ın yaptığı şey, misal bir BRAIN DRILL’in sweep içinde boğulan müziğinden daha ilginç. Lakin ARCHSPIRE müziğinde de en ufak bir groove yok, kafa sallamanız büyük oranda imkânsız ve her şey aşırı robotik. Bu noktada gerçekten de albüme vereceğim not konusunda kararsızım. Metal basınındaki hatırı satılır siteler albüme hep yüksek ve çok yüksek notlar verdiler ve ben bu konuda nerede durmam gerektiğine henüz karar vermedim.

Duygusu 0, tekniği 10 bir şey dinlemek sizin için sakınca teşkil etmiyorsa, albüme pekâlâ 8, 9 verebilirsiniz. Ama “az da olsa duygusu, müzikalliği de olmalı” diyenlerdenseniz, albüme 3-4’ten fazlasını vermeniz epey zor. İşin garibi arada durmak da mümkün değil; 5-6 versem bu sefer ortaya konan gövde gösterisini yok saymış olacağım. Dolayısıyla albüm tam anlamıyla bir ya sev ya terk et durumu.

Bu yüzden de “Relentless Mutation”a not vermiyorum. Sonuçta site benim, ne kasıcam. Bu konudaki yorumlarınızı merak ettiğimi söyleyerek yazıyı tamamlıyorum. Albüme dair ne düşündüğünüzü söyleyin, hangi tarafın ağır bastığını hep birlikte görelim.

Albümün okur notu: 12345678910 (7.43/10, Toplam oy: 126)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2017
Şirket
Season of Mist
Kadro
Oli Peters: Vokal
Tobi Morelli: Gitar
Dean Lamb: Gitar
Jared Smith: Bas
Spencer Prewett: Davul
Şarkılar
1. Involuntary Doppelganger
2. Human Murmuration
3. Remote Tumour Seeker
4. Relentless Mutation
5. The Mimic Well
6. Calamus Will Animate
7. A Dark Horizontal
  Yorum alanı

“ARCHSPIRE – Relentless Mutation” yazısına 45 yorum var

  1. Eric E. says:

    Teknik Death Metal’i beynim gercekten almiyor, cok teknikler, iyi calmislar falan filan ama gercekten dinlenecek birsey degil bence. Ayrica Ahmet’in soyledigi studyoda yapilmis bilgisayar hileleri cok belli olmus, cok fazla oynanilmis. Ozetle bu yil dinledigim en kotu albumlerden birisi.

  2. Ouz says:

    Zamandan tasarruf etmek için YouTube üzerinden izlediğim/dinlediğim programları 1,5 ya da 2 hızda takip ediyorum. Aynı sayfa üzerinden önerilen videolar arasında haşin gaddar metal albümleri gördüm mü dayanamayıp açıyorum ve sayfa daha önceki hızı o videoya da uyguluyor. Ezcümle, albüm şu hâliyle benim pek de sevebileceğim bir şey değil ve 1,5 hızda ilerleyen teknik death metal albümü gibi resmen. Hızı düşürsünler, iyi puan vereyim keratalara. Şu durumda puanım biraz düşük.

  3. Rashid says:

    Banger, Metal Injection’da filan gazlandığını görünce ve grubun yaptığı müziğin de teknik death metal(en sevdiğim türlerden biridir) olunca hemen dinlemek için bandcamp sayfalarına atladım ama yalnızca 2 şarkıya dayanabildim. Sonra sitelerden durmadan iyi notlar aldığını görünce kendimi kasıp albüme bir kez daha şans verdim ama biraz daha zorlarsam teknik death’e nefret edeceğimi anladım. Fazla mekanik bir şey olmuş. Bakın müzik bile demek istemiyorum. Çünkü canlı performansta kusursuz çalma ihtimalleri yok gibi bir şey. Tamam ortaya konan şeyin hayvani bir iş olduğunu anlıyorum ama “Teknik death yapacaz” diye ortaya böyle bir şeyin konulmasını da sevmiyorum. Sitelerden de hala yüksek puanlar aldığını görünce iyice deliriyorum. Sırf deli manyak bir şey olduğu için böyle övgüler almasını anlamıyorum. Böyle olunca yeni-yeni piyasaya girmek isteyen gruplar da bu yola sapıyor ve ortam saçmasapan albümlerden geçilmiyor. Bilgisayardan yardım almak kötü bir şey değil ama dozunu kaçırmayacaksın işte. Bakın mesela bunu en iyi yapan gruplar denildiğinde aklıma ilk Rings of Saturn geliyor. Adamlar dozunu iyi ayarlıyor. O mekanik hiss gene orada oluyor ama şarkıların dinlenilebilirlik seviyesi de yüksek oluyor. RoS müziğine bayılıyorum ama Archspire albümüne 2. şansı vermeyi düşünmüyorum bile. Yine de 1 vermemek adına ve ortada en azından hayvani bir müzik olduğunu varsayarak 4 verdim.

    Doğukan Büyükkaraca

    @Rashid, bu şarkıların aşırı zor livede çalınamaz olduğunu düşünüyorsan şöyle ufaktan bi malmsteen lickleri çalışmaya bşalasan iyi edersin. metronomu düşür iyice yavaştan başla hızlıya doğru çık :)

    Rashid

    @Rashid, Fikrim tamamen değişti albüme karşı :D Yeni albümlerini aşırı beğenince Relentless Mutation’a bir şans daha vereyim dedim. İyi de yapmışım. “Bleed the Future” kadar olmasa da gayet beğendim bu albümü de. O zamanlar neden bu kadar küfürler yağdırmışım anlamadım açıkcası. Artık çok mu ters bir vaktime mi gelmiş ne :D

  4. All2 says:

    Görünüşe göre sitedeki çoğunlukla aynı fikirdeyim, ideal death metal benim için de bu değil ancak farklı bir iş. O yüzden sevdim açıkçası.
    İyi ki çıkmış böyle bir albüm. (grubun önceki albümlerini dinlemedim)

  5. poison says:

    yapay zeka metali.

  6. Emre says:

    Acikcasi muzigin hangi yolla uretildigi bana onemli gorunmuyor. Aslolan bize ulasan ses. Bunun icin her tur arac kullanilabilir. Simdiye kadar yapilmis en mukemmelliyetci ve teknik metal isini sunmuslarsa eger, en basta bunu takdir etmeyi dusunurum ben. Boyle bir sey yapmaya calisan bircok grup komik durumlara duser. Oysa ortaya konan bestelerin standardi gayet yuksek. Involuntary Doppelganger ornegin.
    Isin garip tarafi, ben progresif death metale bayilsam da, adlandirmasini da cok komik buldugum teknik death metali pek sevmem. Bana olgunlasmamis veya abazan gelir o tarzin gruplari. Archspire “olmus” bir is sunmus bence. Muzikleri bana diger bircok teknik death metal grubundan daha organik geliyor. Zaten o alanda teknik-duygu dengesini tutturabilen cok az grup var. The Faceless, Virvum, Vipassi… The Faceless’i, daha dogrusu Autotheism’i benim icin death metalin ve belki de genel olarak metalin muzikal olarak en heyecan verici ornegi yapan da bu: Son surat bir makine mukemmelligiyle inanilmaz hisli gitar sololarinin butunlugu. Archspire o seviyeden uzak tabii, ama bulundugu yer hic fena degil!

  7. Firat Tale says:

    death metali ne kadar sevsemde bu gruba 2 sarkidan fazla katlanamadim, acaba canli performanslari nasil?

  8. oğulcan says:

    bence biraz fazla haksızlık edilmiş. Teknik olarak düşündüğümüzde gayet başarılı, hatta belki de bu sene çıkmış en iyi teknik death metal albümü olabilir. Sadece 250 bpm hız olması başta şaşkınlık yaratıyor ama orijinal bir iş çıkmış. Şu an ofiste albümü baştan sona döndürüyorum. Güzel motivasyon aracı. Öneririm. Benden 8 puan işler

  9. hickdead says:

    yazacaklarımla dallama bir imaj çizmemek için elimden geleni yapacağım. öncelikle kritikte gruba fazla yüklenildiğini ve peşi sıra gelen yorumların da biraz sürü psikolojisine bağlı olarak aynı acımasızlığı sürdürdüğünü düşünmekteyim. haa öyle değilse de başımın üstünde yeri var yazılanların hepsinin.

    dinlediğim, takip ettiğim, ilham aldığım, hayranı olduğum grupların gerçekten önemli bir çoğunluğunu teknik death metal diye anılan gruplar oluşturuyor benim mesela. lakin ben bu isimlendirmeden cümle içinde “teknik death metal diye anılan gruplar” diye bahsedecek kadar fazla iğreniyorum. zaten kategorizasyonun kendisiyle pek arası olmayan ben, bir müzik tarzının teknik death metal diye sikimsonik bir şekilde isimlendirilmesini cidden hazmedemiyorum. pürüzlü olan kısım tahmin edebileceğiniz üzere teknik ibaresi. kaldı ki müzik gibi kulağa hitap eden bir sanat dalında hangi gerzek dinlediği şey için teknik yeterlilik arıyordu da birileri böylesine bir etiket ile grupları birbirinden ayrıştırma ihtiyacı hissetmiş cidden aklım almıyor. tabi benim tüm yapabileceğim böylesine çözümlemeler, varsayımlar yapmaktan ibaret zira dönemin medyatik koşulları nasıldı bilemiyorum. kısacası bana kalırsa işin teknik boyutu, bir müziği pazarlamada bu kadar öne atılarak anılmaması gereken bir kavram. şahsen ben uğraştıkları işte müthiş şeyler yapan insanlara tanıklık etmek istesem, kendisinden tech-death diye bahseden bir grubu dinleyip, “vay be adamlar ne hızlı çalıyo aq” demektense işin kategorizasyon kısmını medyaya bırakmış, müziği sadece müzik olduğu için yapan (mesela yani) bir grubu dinleyip “vay be adamlar negzel müzik yapıyo aq” demeye öncelik veririm. zira ilk bahsettiğim sınıf süper enstruman çalmaya yoğunlaşarak işin daha çok şov kısmını öne çıkarıyor yahut öyle bir izlenim uyandırıyor ben de. yanlış anlaşılmasın, elbette ben de bir müzisyenin teknik yeterliliğinin müziğinde ki yaratıcılığını ve vizyon sahipliliğini nasıl parıldattığının farkındayım ama dediğim gibi, bir insan kendine müzisyenim diyebiliyorsa ortaya koyduğu işte ki önceliği müzikalite olmalıdır. teknik yeterlilik ise gerekli boşlukları dolduracaktır zaten. elinde ki silahları yanlış kullanan çok fazla grup var piyasada. her süper enstruman çalan grup kurmaya kalkışırsa olacağı bu tabi. örnek verecek olursam suffocation, gorguts gibi gruplar ortamlarda teknik death metal diye anılıyor ama ben adamların hiçbir röportajında falan “biz teknik death yapıyoruz” benzeri bir söylemine rastlamadım. zaten benim de bahsettiğim grupları dinlerken kafamda beliren belki de son şeydir çalınanların ne kadar zor şeyler oldukları. genellikle bir şarkının ne kadar zor olduğu kanısına anca o şarkıyı gitarda çıkarmaya çalışınca falan varıyorum zaten o da ayrı mevzu hahah. neyse bu paragraf gereksiz uzadı.

    bu bağlamda archspire’da bahsettiğim gibi kendini aşırı yanlış pazarlayan gruplar arasına giriyor. adamlar “stay tech” gibi bir sloganla müziklerini pekiştiriyorlar ya ötesi olabilir mi? bu konuda bu kadar bariz bir tavırları olmasa en azından kendilerini daha güçlü tezlerle savunabilirdim herhalde ama n’apalım adamların kendisi diyor STAY TECH diye…

    bugüne dek belki yüzlerce albüm dinlemişimdir kimisi aşırı sert olup dahilinde içine girilebilirliğe dair bir şey barındırmayan, kimisi de aşırı teknik olup içinde müzikalite barındırmayan. archspire’ın müziğinin samimiyeti tartışmaya açık orası tamam ama ben gerçekten de bu grubu burada yazılanlara benzer bir şekilde eleştiremezdim. çünkü hakikaten sürüyle boktan şey dinledim aynı skala içerisinde yer alan (birebir isim vermediğim sürece kimi gruplardan boktan diye bahsetmemin sakıncası yoktur sanıyorum) ve archspire kalan o tüm grupların yanında en azından özgün bir soundunun oluşuyla dahi takdiri hakeden bir konumda duruyor benim için.

    ha bir de 300 bpm müziği diye bahsedilmiş ama bence 5 yıl düzenli olarak gitarda death metal vb.. şarkılar çalmış olan birçok kişi archspire’ın şarkılarını, veya en azından içinde yer alan partisyonları çalabilir. ortada robotik denebilecek zorlukta veya katmanlılıkta bir şey göremiyorum. hatta bu albümde yer alan en zor şarkı bile spawn of possession’un en kolay şarkısının yanına yaklaşamaz zorluk konusunda (işte bu iddialı oldu kabul).

    toparlayayım artık. albüm benim için kesinlikle içine girmesi zor bir albüm olmadı. önce ki archspire albümlerinde en fazla 2-3 tane catchy şarkı olurdu. bu albümdeyse hala tam olarak sindiremediğim sadece iki şarkı oldu ki bu büyük bir gelişme. dinlemesi gayet zevkli bir albüm ama daha kaç kez açıp tekrar dinlerim emin değilim. notum 7

    sevgiler, saygılar :)

    Ahmet Saraçoğlu

    @hickdead, süper yorum, eline sağlık.

    Vithblár

    @hickdead, “Teknik X” değişi bir tür ismi olarak antipatik gelmesini anlıyorum, ama tamamen de alakasız bir şey değil. Yani teknik olarak belli bir altyapınız yoksa, eğitim almadıysanız ya da kendinizi geliştirmediyseniz çalmanızın imkansıza yakın ya da zor olduğunu belirtmek için güzel bir deyiş.

    Bana asıl antipatik gelen Dream Theater’ın bir elemanından gelen “bizim müziğimizi ancak eğitimli kulaklar tam anlayabilir.” gibi deyişler. (Bir yerde okumuştum, ne kadar doğru bilmiyorum.). Eğitimli kulak iyi bir şey, ama herkes her tür müzikten bir şeyler anlayabilir. Analiz boyutunda akademik bir yaklaşım gerekebilir; (ki DT’de öyle ahım şahım bir gereklilik olduğunu düşünmüyorum.) ama ben Berkeley’de müzik profesörü bile olsam Dream Theater’ın müziğinin %85′ini sevmeyeceğimi düşünüyorum. E sevmediğim bir şeyi de anlamaya uğraşmazdım, en basitinden.

    deadhouse

    @Vithblár, Metallica’ya bile bu ne be adam niye bağırıyor ne derdi var diyenlerin dünyanın büyük çoğunluğunu oluşturduğunu düşünürsek; Metallica’ya göre çok daha karmaşık ve kompleks bir müzik yapan bir grubun elemanının ”bizim müziğimizi ancak eğitimli kulaklar dinleyebilir” demesi kadar doğal bir şey olamaz. Herkes her tür müzikten bir şeyler anlayabilir demek çok iddialı bence. Bu site sakinlerini baz alalım, hepimiz hatırı sayılır derecede müzik dinlemiş insanlarız, ama her tür müzikten bir şeyler anlarız diyemezdim doğrusu, hiç olmazsa kendi adıma kesinlikle böyle düşünüyorum. Anlamadığım bir sürü müzik türü, müzisyen var.

    Rashid

    @hickdead, kategorizasyon kısmı ilgili bir sorum olacaktı. Eğer hepsine yalnızca metal diye ayırırsak peki sevdiği tarzda müzik dinlemek isteyen insan o müziği nasıl bulacak? Yine kategorilendirmiş olacağım ama biri illa “black metal” dinlemek istiyor ama tüm grupların türü kısmında metal diye geçiyor. Yılda binlerce albümün çıktığını da göz önünde bulundurursak o insanın kendi sevdiği tarzda olan müziği bulması için ne yapmalı?

    hickdead

    @Rashid, benim ki sadece kendi çapımda bir çıkış canım yoksa kimseye bu konuda dayatmada bulunamam tabi ki. tepkili olduğum kısım pornogrind, nsbm, vs.. gibi abukluklar. aslına bakılırsa tech-death bu saydıklarımın yanında gayet masum bile kalıyor hahah.

    şöyle de bir şey var ki tech-death adı altında ki gruplar cidden bambaşka bir sounda evrildi çıkış noktasından. nasıl ki neurosis ile slipknot aynı tarzda müzik yapıyor diyemeyeceksek bugün bir dismember ile psycroptic’te aynı tarz müzik yapıyor diyemeyiz. ama her grubu müziği icra ediş tarzına, şarkı sözlerinin içeriğine göre ayırmaya kalkışırsakta işin içinden çıkamayız. mesela nile’a egypt themed brutal technical death metal diyelim iyi hoşta between the buried and me’ye falan ne diyelim o zaman? işin içinden çıkamayız.

    isteyen istediğine istediğini desin tabi ama benim için bir müzik tarzını iki kelimeden fazlasıyla tanımlamak yorucu ve gereksiz.

    deadhouse

    @hickdead, Pornogrind, Nsbm gibi abukluklar demişsin. Ben abukluk olup olmadığını tartışma niyetinde değilim. Şunu soracağım: Tema önemsiz midir? Bir müzik türünü sadece teknikle kategorize etmek kabul edilebilir bir şeydir. Peki bir müziği baskın bir tema ile kategorize etmek neden kabul edilmez geliyor sana? Nile örneği Pornogrind gruplarına ya da Nsbm gruplarına göre biraz hafif kaldı sanki. Her grubun müziğinde çeşitli ya da baskın temalar olabilir. Ama Pornogrind ya da Nsbm gibi tarzlarda çeşit falan yok. Direkt müziğin dahi çok ötesine geçen temalar, fikirler, hayat görüşleri var. Bir Nsbm grubunu da klasik bir Black metal grubunu da Black metal olarak kategorize etmek dinleyiciyi zora sokar diye düşünüyorum.

    hickdead

    @deadhouse, abukluktan kastım bahsettiğim türlerin içinde ki gruplar değil tamlamaların kendisiydi. bir türün adını şekillendirmek için evet şahsen işlenen temaları yetersiz buluyorum. dediğim gibi isteyen istediğini desin ben sadece görüş belirtiyorum

  10. Tarum says:

    Bi Turk grubu vardi klavyecisi dürüm teytrla mu ne çalışmıştı o geldi aklıma o da bunun gibi bi teaser çıkartmıştı. Onu ne kadar sevmediysem bunu da sevmedim. Bence klavyeden kaynaklı bu arada.

  11. puhahahaha says:

    Bence yapılan yorumlar bahane edasıyla yapılmış. Uzunca bi süre mavi sakal dinlediğinizi ve o sırada bi yakınınızın bunu duyup dinlediğiniz şeyden hiç bi şey anlamayıp öğürtülü böğürtülü şeyler dinlediğinizi söylediğini düşünün. Halbuki siz o şeyi özümsediğiniz için anlamlı buluyorsunuz. İşte bu da onun gibi alışınca çok güzel gelmeye başlıyo. Tavsiyem bu ön yargılarınızdan arınıp dinleyin ve de biraz zaman verin. Keza öyle bi kere dinleyip bu ne yiaaa çok komplike ve karmaşık deyip kenara atılacak bişey değil.

    puhahahaha

    @puhahahaha, notum 9 bu arada. O da imajları 5 para etmediğinden ötürü.

  12. Maestro says:

    https://www.youtube.com/watch?v=2DCERYFpV0E

    Adamlar çatır çatır çalıyorlar “Computer-assisted steroid tech-death”lik bir durum göremiyorum. Ciddi bir algı sorunu söz konusu olmalı ya da önyargı.

  13. Maestro says:

    Bir de şu grup hakkında ne düşünüyorsunuz onu da merak ettim ki bu adamlara da davullar hızlandırılmış, efekt manyağı falan gibi iftiralar atılmıştı:

    https://www.youtube.com/watch?v=1x4cQnDufOc

  14. Archspire says:

    Selam herkese,

    Benim bu grupla ilgili gayet olumlu düşünmeme sebep olan durum eskiden hatta ve hatta çok eskiden teknik death metal dönemlerindeki enstruman kabiliyetini ve aksaklığı hızla vermiş olması. Gayet de Metal’e yeni bir soluk getirmiş olduğunu düşündüm albümü dinleyince. Bu yüzden 9 verdim.

  15. Kaan says:

    Yıllarca metal müzikten ayrı kaldım. Eski metallika, megadethlerle idare edip, türlü türlü deneysel, elektronik şeylerin peşinden koşuyordum. Metal piyadasında neler oluyor, çok da umursamıyordum. Sonra teknikıl det metale rastladım. Aslen metalciymişim lan ben dedim. Şu an evde, arabada sürekli archspire dinliyorum ve inanılmaz keyif alıyorum. Bulmaca gibi, albümletinin het yerinde keşfedilmeyi bekleyen sürprizlet var. Sizlet kadar metalci olmasamda, bir iki kez dinleyerek bu grup hakkında karar verebileceğinizi sanmıyorum. Çünkü gerçekten kolay dinlenebilecek bir müzik değil, dikkatiniz dağıldığı an bozuk çamaşır makinası hissi veriyor ama dikkatiniz dağılmazsa müthiş bir grup

  16. Doğukan Büyükkaraca says:

    abi kusura bakma ama duygu diyince biyulu biyulu bendli pentatonic rock solosu aklına geliyosa bu şarkılardaki duyguyu anlayamazsın. ön yargılı olduğunu düşünüyorum. vokal çok yaratıcı şarkılar bahsettiğin gibi masturbasyon felan da değil.çünkü aslında şarkının yapısı basit ve anlaşılabilir. bu şekilde dengeyi kurmuşlar.bu ”zorlukta” (kime göre neye göre zor orayı geçiyorum) bir şarkı abartı time signaturelar veya kulak tırmlayan zombi scaleları (engimatic, altered, double harmonic major vs) üzerine kurulu olsa belki dediğin doğru olabilir.fakat şarkıların armonik yapısı gayet net ve anlaşılır. teknik dozunda ve yerli yerinde kullanılmış abartı birşey yok şarkılar o kadar zor da değil. üstün körü ve ön yargı ile yapılmış bir kritik olmuş. kritiğine notum 3/10

  17. Koralp says:

    İlk dinlediğim zamanlar dehşete düşmüştüm ama nedense sonradan pek fazla dinlememiştim. Yaklaşık 3-4 hafta önce haftanın beş günü gittiğim okulun 15er dakikalık gidiş dönüş yolunda bu albüm tekrar aklıma geldi. Sabahın 9unda da, ambale olmuş bir şekilde akşamın 6sında dönerken de başka bir şey dinleyemedim. Bambaşka bir şey bu albüm. Gereksiz bulduğum tek bir nota, en ufak bir vokal performansı bile yok. Tech deathe aşina olup, bu albümün sarmadığı herkese önyargısız bir şekilde tekrar dinlemesini öneririm.

  18. Rust in Peace. says:

    Zamanında bu albümü bu kritik yüzünden dinlememiştim, çok büyük hata yapmışım. Kritikte birsürü karşı olduğum şey var. Mesela albümün duygusuz olduğuna kesinlikle katılmıyorum.
    Sabahtan beri Involuntary Doppelgänger, Remote Tumour Seeker ve Calamus Will Animate üçlüsünü döndürüyorum, harika cidden. Vokal çok iyi iş çıkarmış. Remote Tumour Seeker’ın nakaratı da aşırı groovy bence.

  19. Hexakosioihexekontahexaphobia says:

    Bu grubu yeni kesfettim inanilmaz gercekten.

    https://m.youtube.com/watch?v=jdQzixZfaYg

    Bilgisayar destekli falan denmis degil abi bu herifler birer deha bence.

  20. Sepulfly says:

    Grubu tesadüfen dinleyip hayran kaldım ve burada değinilmiş midir diye düşünüp baktım açıkçası yerden yere vurulacağından hiç şüphem yoktu. Yine haklı çıkmışım. Anladığım kadarıyla kendileri de enstrüman çalan tipler yazıyor kritikleri. Kendi çaplarını aşan bi müzik olunca da boklama yoluna gidiliyor.

    Börbır

    @Sepulfly, kritikte bahsedilen şey “BAKIN NE KADAR TEKNİĞİZ AAAAA 350BPM ŞARKI YAPIYOZ” kafasının duyguyu öldürmesi.
    Enstrüman olayında da bence bu kadar fazla DsO Ulcerate ve Gorguts fanının olduğu ortamda bunu söylemek pek mantıklı değil çünkü bu gruplar da teknik şarkılar kompleks yapılar kullanmasına rağmen delicesine övülüyor. Müzikte duyguya önem veren bir kişinin bu albümü beğenmemesi dünyadaki en normal şey. Yorumun, sevdiği şeyi başkası sevmeyince Kıskanmayın!!1!!! demek gibi olmuş.

    kemal

    @Börbır, grubun computer assisted vb alakası olmadığı defalarca belirtilmiş başka şeylerle gelin

  21. coregoremorecybershit says:

    Yapılan yorumlara sadece vokal konusunmda katılabiliyorum. Enstrüman kabiliyeti inanılmaz bir albüm. Bence enstrumental olabilirmiş daha hoş olurmuş.

  22. Marvin Yanbasanyan says:

    Sanırım sitede ahmet saraçoğlu imzası taşıyan kritikler arasında en katılmadığım, taban tabana zıt düştüğüm kritik bu. Özellikle “archspire müziğinde en ufak bir groove yok, kafa sallamanız imkansız” kısmına epey şiddetli itiraz ettim, nitekim bu albüm benim için baştan aşağı groove şöleni.

    Bestelerin pek karmaşık olmadığını, fazlasıyla catchy olduğunu ve kesinlikle ortada 31′lik bir durum olmadığını düşünüyorum. Teknik ve hız zaman zaman sınırlarda gezse de, hatta kimi yerlerde sınırı aşsa da asla parçayı baltalamıyor. En uçlara gittiklerinde bile asla ortada brain drill, viraemia tarzı saçmalamalar yok bana göre. Ki zaten icra anlamında da görülmemiş düzeyde ekstrem bi durum yok, gitar işçiliği olarak çoğunlukla teknik death standartlarında seyrediyor. İnvoluntary doppelganger’da 2.13′te giren riff gibi saçmalık düzeyinde hızlı ve zor bölümler de var ama çoğunlukla o ayarda seyretmiyor. Vaktinde oturup 2 hafta boyunca sırf o riffe çalıştığım için kolay çıkmıyor aklımdan. Şöyle 10 kere peşpeşe hatasız çalmak imkansız gibi bir şeydi zaten, eğer eforsuz çalımınız çok iyi değilse her 4-5 denemede bir de şöyle eli dinlendirmek gerekiyodu çünkü sol elin adeta amına koyup patozunu sikip atan bir riff. Bu riffi parçada sadece 2 kere çalmalarının sebebinin de canlıda çalarken sorun yaşamamak olduğunu düşünüyorum, zaten dean de çalarken zorlandığını söylüyo. Bir de bu riff yavaş tempoda ayrı bi güzeldir. Hatta youtube’dan parçayı açıp 0.75x’te bu riffi dinlemenizi tavsiye ederim, pek slow motion’da dinliyomuş gibi hissetmeyeceksiniz. Albüm kusursuz bi albüm kesinlikle değil. Düzenmemeler fazlasıyla zayıf. Kısa bi es sonrası veya hızlı bi fade out’la tatlı clean section’a bağlama olayını seviyorum ama tek başına kurtarmıyor, hala fazlasıyla çiğ. Olayı komplike hale getirmeden groove’u verip geçelim mantığının ürünü olan palm mute’lu üst tel taramaları törpülenip farklı materyallerle çok daha zenginleştirilebilirdi albüm. Bir yerden sonra sıkıcı oluyor çünkü bu. Ama bu noktada bestecilerin bu yöndeki inisiyatifinin dinleyicinin yaklaşımı ve taleplerine yönelik bir tercih olduğunu düşünüyorum. Müzikal açıdan artı bi değer olacakken ticari açıdan olumlu etki ihtimali çok düşük olan gereksiz bir risk bu. E bu sahnenin boyutu da belli, alınacak bir risk değil. Mesela albümde bu basitliğe en çok başvurulan parça remote tumour seeker albümde en çok dinlenen 2. parça. Bu yüzden gruba da kızamıyorum. Yine güzel parçadır o ayrı ama diğerlerine kıyasla zayıftır benim gözümde. Neyse, asıl takıldığım nokta bu değil.

    Benim tuhafıma giden sitedeki yazarlarının kahir ekseriyetinin albümü beğenmemesi oldu. Bunun başta soundla alakalı olduğunu düşündüm. Death metal dinleyicilerini sounda bakış anlamında 3 gruba ayırıyorum: archspire gibi modern, steril, kristalize, mekanik soundu sevenler; modern sound’dan nefret edip death metalin daha hantal, ağır, old school tonunu tercih edenler; bir de ikisinin de arasında, gri tonda olanlar. Başta site kitlesinin de 2. gruptakilerden oluştuğunu düşündüm. Bu açıdan kimseye itirazım olmaz. O adam death metali o şekilde sevmiştir biz babadan böyle gördük şeklinde, o müziğin yeni formları onu cezbetmeyebilir. Bu noktada katılmasam da anlayabiliyorum bu kitleyi. “Sanırım PA’da 2. grup yoğunlukta” diye düşünürken aklıma 2 sene evvel çıkan infant annihilator albümüne yapılan yorumlar geldi. Bu noktada sorunun bu olmadığı kanaatine vardım. İki albümü yanyana koyup peşinden kitlenin yorumlarını kıyaslayınca durumu garipsedim. The battle of yaldaboath armoni ve melodi bağlamında bu albüme göre çok çok daha fakir; bu albüme kıyasla çok daha ekstrem; çok daha fazla programlanmış hissi yaratan; buna kıyasla daha duygusuz; fazlasıyla 31 barındıran; buna kıyasla akılda kalıcılığı daha az olan ve yine bunun gibi gayet modern bir prodüksiyonu olan bir albüm. The battle of yaldaboath benim de sevdiğim bi albümdür, kantara koyup ona sallıyorum veya elitist bi tutum sergiliyorum şeklinde algılanmasın. Relentless mutation’la kıyaslanacak bi albüm olduğunu düşünmesem de gayet keyifle dinlerim, severim. Bunu izafi bir mesele olarak ele alıp işin içinden sıyrılmak bu noktada çok doğru gelmiyor çünkü aynı tür olmasalar da bu albüme yapılan menfi eleştirilerin çıkış noktaları fazlasıyla ve daha kötü şekilde o albümde de var. En basitinden bu albümdeki gravity blast’larla the battle of yaldaboath’takilere bi bakalım; hangisi daha organik, hangisi daha bilgisayarsı? Bu birini sevip diğerini sevmeme durumu değil, komple bu mantalite eleştiriliyor ama daha sonra aynı mantalitenin daha ekstremine övgüler diziliyor. Site genelinde bu durum böyle. Ya sitedeki dinleyici profili 2 sene içerisinde çok değişti ya da biraz önkabulle yaklaşan veya biraz manipülasyona açık bir kitle var burda. “Bu albümü nasıl beğenmezsiniz ulan?” şeklinde bi çıkış yapmıyorum. Elbette bunu beğenmeyip onu beğenenler olacaktır, bu normal. Bana anormal gelen bu azınlık-çoğunluk ilişkisinin piyasa geneline göre bu sitede tam aksi şekilde olması. Kritik yazarının görüşü bu olabilir, bu kişisel ve gayet normal bir şeydir. Piyasa geneline bakıldığında istisna olan bu görüşün sitede piyasanın aksi şekilde fazlaca taraftar bulmasının sebebinin ben ön yargı olduğunu düşünüyorum ve bu noktada okurların albüme biraz haksızlık ettiğini düşünüyorum. Beğenenler olsa da benim yorumların genel seyrinden çıkardığım sonuç bu. Neyse, albümü beğenmeyenlere birkaç şans daha vermelerini tavsiye etmekten fazlasını yapamam.

    Yeni albüm bu yıl içerisinde çıkacak, kayıtlar birkaç 1-2 ay evvel bitmişti diye hatırlıyorum. Bu yıl adına en merak ettiğim 3-4 albümden biri, pek hayal kırıklığına uğrayacağımı da düşünmüyorum.

  23. Kaan says:

    Canım death metal çektiğinde gidip Obituary, Death, Deicide, Morbid angel ve benzer grupların ilk birkaç albümünü dinler keyfime bakarım. Gruba sıfır puan, kritiğe 10 puan.

  24. Erhan says:

    Şu an bu albümü dinliyorum ve duyduğum şey beni allah katına çıkarıyor. Şu an böyle bir şeyi dinleme fırsatını ele geçirdiğim için kendimle gurur duyuyorum. Aferin lan kendim.

    Bilgisayar müdahalesi falan var demişler. Evet var lakin öyle abartıldığı gibi albümün her anına da yok anasını satayım. Yapay zekanın karıştığı noktaları tamamen çıkardığımı düşündüğüm de bile albümün hayvanlığından gram eksilmiyor.

    Son olarak geçen sene Code Orange rezaletine başyapıt diyordu herkes. O bundan 3 kat daha yapay bir albüm. Bazen bu sitede yapılan yorumların sürü psikolojisi taşıdığını hissediyorum gerçekten. Bal gibi, kaymak gibi akıyor albüm.

    9/10

  25. Erhan says:

    Ahmet abi duygu sıfır demiş lakin ben öyle düşünmüyorum. Eğer duygudan kasıt genel ise gitarların Yingwie Malmsteen gibi duygudan duyguya koştuğu hatta yer yer neoclassical diyebileceğim solo işlerine bile girdiğini söylemek isterim. Davulların Traakk trraak diye atıldığı kısımlar çok karakteristik olmuş ama olmasa daha iyi olurmuş sanki.

  26. TurkMetal says:

    Abiiii tesadüfen görüp bu neymiş la diye bakayım dedim çıkamıyorum şimdi de bu nedir. Yenilikçilik arayanlara trank diye yapıştırmışlar tokadı. Kaldı ki yeni olan her şeye ultra ön yargılı bi yapım var ama buna bayıldım. 9-10 vermezdim yine de ama bi 7-8 rahat çalışır.

    Birileri bilgisayar destekli falan demiş de alakası yok videolarına bakıversin ve o yorumu silsin bence.

  27. whileshesleepssevenbiri says:

    Human Murmuration nesin sen amk böyle.

  28. Erhan says:

    Sitede hakkı verilmemiş bir albüm.

    whileshesleepssevenbiri

    @Erhan, +1

  29. Rust in Peace. says:

    Hala daha bu sitede tersini en çok düşündüğüm kritik bu. Mis gibi albüm

  30. Marvin Yanbasanyan says:

    Grubun bahsi geçmişken ben de bir şeyden bahsedeyim. Tobias’ın picking hand’i her izlediğimde çok garibime gidiyor. Standart bi pena tutuşu yok adamın. Parça içinde çaldığı bölümlere göre 3 dakika içinde 7-8 farklı tutuşa geçiyo adam. Kolay bölümleri çalıyoken bi bakıyosun sanki gitar çalmaya dün başlamış gibi tele paralel tutuyo, tremolo picking yapacağı zaman 90 derece yapıyo ama olması gerekenin tam zıttı yönünde yani bilek hafif aşağı eğimli olması gerekirken yukarı bakıyo (başparmak kontrolüyle değil bilek-pena ayarına göre çalıyor, çoook eskiden paul gilbert da yapardı bunu), bi bakıyosun kalem tutar gibi penayı uca alıp sıkıyo öyle çalıyo, bi bakıyosun çay bardağı tutar gibi avuç içinden uzaklaştırıp öyle çalıyo. Adamı izlerken ben yoruluyorum amk. Dean’in tutuşu da biraz garip gelebilir ama o hybrid pickingi çok sık kullandığından öyle tutuyo, onu anlayabiliyorum. Ama bu tobias bu kadar karma ve tuhaf teknikle nasıl böyle çalabiliyor anlayamıyorum

  31. Dişlerimle “Involuntary Doppelgänger”ın davullarını baştan sona çalabiliyorum. Kick’lerin o “trrt trrt”larını falan birebir yapabiliyorum.

    Ben de böyle biriyim.

    kemal

    @Ahmet Saraçoğlu, kayıt isterük

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.