Mr. Big denilince benim aklıma hep “örnek süper grup” sıfatı geliyor. Malum, kişisel olarak ünlü ya da enstrümanında virtüöz olan adamları bir araya toplarsanız bu her zaman olumlu sonuç vermiyor. Mr. Big ise bunun tam antitezi, virtüözlüğü dozunda kullanıp hep iyi şarkı yazımı ve müzisyenliği ön plana çıkarmış, bunun sonucunda 80’ler sonu ve 90’lar başında hatırı sayılır bir kitleye ulaşmış bir grup. Hard Rock ile biraz ilgilenip de Wild World, Addicted to that Rush, To be With You gibi şarkıları duymayan yok gibidir. Grup 2002’de dağılıp 2009’da orijinal kadrosuyla tekrar bir araya geldiğinden beri oldukça üretken bir grafik sergiliyor. “Defying Gravity” grubun bir araya gelmesinden bu yana çıkan 3. Albüm, ve önceki iki albümde olduğu gibi grup hem tarzını hem de kalitesini koruma konusunda yıllara direniyor. Yazının sonunda değineceğim prodüksiyon kusurlarını göz ardı edersek, “Defying Gravity” Mr. Big’den beklediğiniz her şeyi sonuna kadar veren oldukça sempatik bir yaz albümü.
Grup yüksek kaliteli radyo hard rock müziği olarak adlandırılabilecek tarzına bu albümde de devam ediyor. Bu tarz hard rock gruplarında duymaya alışık olduğumuz stadyum bağırtma amaçlı yazılmış nakaratlar ve dinleyeni anında kucağına alan şarkı yapıları albümde bol bol mevcut. Mr. Big’i asıl farklı yapan şey ise bu gibi ana akım rock gruplarında duymaya alışık olmadığımız üst seviye gitar ve bas işçiliği. Gilbert ve Sheehan çoğunlukla kendilerini dizginleseler de kritik yerlerde içlerindeki canavarı ortaya salıyorlar ve normal şartlar altında radyoda duyma imkânınızın olmadığı shred gitar soloları, ışık hızında bas geçişleri ve çeşitli teknik hareketler ile Mr. Big’in çok farklı bir ligde olduğunu hatırlamamızı sağlıyorlar. Yukarıda yazdığım paragraf aslında Mr. Big’in müziğini tanımlayan genel bir ifade, ama “Defying Gravity”de grup aynı tarzı koruduğundan dolayı söylediklerim bu albüm için de sonuna kadar geçerli.
Albümde benim özellikle hasta olduğum şarkılar; sadece Gilbert’ın elinden çıkabilecek müthiş gitar rifi ile “Defying Gravity”, eşlik etmemenin çok zor olduğu nakaratı ile Nothing Bad ve grubun kariyerinin ilk yıllarında To be With You ile nasıl patlama yaptığının hikâyesini anlatan 1992 oldu. Geriye kalan şarkılar da gayet iyi, herkese hitap edecek bir şeyler var. Led Zeppelin soslu gaz gitar odaklı şarkılar da mevcut, vokal melodisi merkezli power baladlar da. Özellikle Forever and Back’te Eric Martin 80’ler sevenleri mest edecek bir vokal performansına imza atmış.
Albüme 8 ve üzeri bir puan veremememe yol açan tek etken prodüksiyon. Maalesef Gilbert’ın gitar tonu eski albümlere kıyasla çok cılız kalmış. Hem miksajda olması gerektiğinden geride, hem de ton olarak tizleri çok kısık. Bu yüzden özellikle ilk dinlemelerde albümden istediğiniz coşkuyu ve elektriği alamıyorsunuz. Örneğin geçen paragrafta övdüğüm “Defying Gravity” şarkısının nakaratında basılan power chord’ların gürleyerek gelmesi gerekirken arkada boğuluyor, bu yüzden tam arzu edilen gücü hissedemiyorsunuz. Özellikle eski albümler ile karşılaştırmalı dinlerseniz, gitar tonu daha iyi olsaydı albümün verdiği keyfin çok daha yüksek olabileceğini görebilirsiniz. Bunda belki de albümün stüdyoda canlı olarak kaydedilmiş olmasının da bir etkisi vardır, bilemiyorum.
Bir başka sıkıntı ise davul tonu, o da kulağa kuru ve yapay geliyor. Fakat bunun üzücü bir sebebi var. Davulcu Pat Torpey’ye Parkison hastalığı teşhisi konulduğu için albümün büyük kısmı drum machine ile kaydedilmiş. Turnede de gruba Ace Frehley davulcusu Matt Star eşlik edecekmiş, kendisini “Defying Gravity” ve Everybody Needs a Little Trouble kliplerinde Pat ile beraber izleyebilirsiniz. Bu can sıkıcı olaydan dolayı davul sound’u hakkında daha fazla olumsuz yorum yapmak istemiyorum.
Sheehan ve Gilbert için pek bir şey söylemeye gerek yok, elemanlar yıllardır aynı kalite standardında gidiyor. Özellikle 1992 şarkısında her ikisi de ağır yardırmış, sakın es geçmeyin. Beni en çok şaşırtan ise vokalist Eric Martin oldu. Adam kendine nasıl baktıysa 60 yaşında bile hem imaj hem de ses olarak taş gibi. Stüdyoda vokal hileleri filan kullanılmadıysa kendisine helal olsun diyorum, hem ses aralığı hem de yorum gücü olarak döktürmüş kendisi.
Prodüksiyon ile ilgili sıkıntıları bir yana koyarsak, eğer Mr. Big seviyorsanız bu albümü almamanız için hiçbir sebep yok. Baştan aşağı keyifli ve bağımlılık yapıcı şarkılarla dolu, tam da içinde bulunduğumuz mevsimin atmosferine süper giden bir albüm.
Kadro Eric Martin: Vokal
Paul Gilbert: Gitar
Billy Sheehan: Bas
Pat Torpey: Davul
Şarkılar 01. Open Your Eyes
02. Defying Gravity
03. Everybody Needs a Little Trouble
04. Damn I'm In Love Again
05. Mean To Me
06. Nothing Bad (About Feeling Good)
07. Forever And Back
08. She's All Coming Back To Me Now
09. 1992
10. Nothing At All
11. Be Kind
Çok pis metalciler yine seri eksilemiş. Kemal abinin de dediği gibi prodüksiyonun kötü olması haricinde gayet keyifli (tamam süper değil) tam araç kullanırken dinlemelik bir albüm olmuş.
VArlığı ile sevindiren bir albüm…Mr. Big, Racer X, David Lee Roth (Eat Them and Smile)… bunların bende yeri ayrı. Türkiyede kurulan ilk death metal gruplarından birinde gitar çalmış bir adam olarak bunu söyleyebiliyorum :)
Sitede Hard Rock kritiği görünce acayip mutlu oluyorum. Mr. Big zevkle dinlenebilecek bir albüm yapmış. Prodüksiyona da alışınca tadına doyulmuyor.
Çok pis metalciler yine seri eksilemiş. Kemal abinin de dediği gibi prodüksiyonun kötü olması haricinde gayet keyifli (tamam süper değil) tam araç kullanırken dinlemelik bir albüm olmuş.
VArlığı ile sevindiren bir albüm…Mr. Big, Racer X, David Lee Roth (Eat Them and Smile)… bunların bende yeri ayrı. Türkiyede kurulan ilk death metal gruplarından birinde gitar çalmış bir adam olarak bunu söyleyebiliyorum :)