Hepsi de arkadaşım olan insanlardan kurulu FURTHERIAL ile birlikteyiz bugün. Grup birkaç gün önce yeni bir EP çıkardı ve ben de şu anda bu EP’yi inceliyorum. Hepsi de arkadaşım olan insanlardan kurulu olduğu için tabii ki de FURTHERIAL’ı kayıracak ve “Through Struggle: Part One”ın dünyanın en iyi EP’si olduğunu söyleyeceğim, 3 şarkılık bu EP’yi sayfalar dolusu övgüyle anlatacağım.
Aslında böyle bir şey yapmak istesem yapılırmış bak… Boru değil; EP’nin vokalleri bizim evde, tam da şu an bu satırları yazdığım odada, hatta hatta şu an oturduğum yere kurduğumuz mikrofon ve kayıt kabini ile kaydedildi. Grubun gitaristi Bora, vokalist Başer falan hep buradaydılar.
FURTHERIAL’ın bir önceki albümü “Un Mondo Infinito“nun altındaki “yerli gruplara verilen notlar” konusu, yerli yabancı binlerce albüm incelemiş bir insan olarak benim de canımı en çok sıkan şeylerden biri. Olayı mevzubahis EP’nin dışına çıkarmak istemediğimden bu konuyu uzatmayacağım, ancak bu EP’nin altında not görmeyecek oluşunuzun sebebi EP’ye vereceğim not konusunda kararsız kalmam değil, özel bir durum olmadıkça single’lara ve 3-5 şarkılık EP’lere puan vermiyor oluşumuzdan kaynaklanıyor. Bunu baştan belirteyim ki “Un Mondo Infinito”nun yorumlarından etkilendiğim şeklinde bir fikir uyanmasın.
Şimdi “Through Struggle Part One”a geçebiliriz.
Tıpkı bir önceki albüm gibi, eski Pasifagresif yazarı arkadaşımız Gençay Aytekin’in elinden çıkan bir kapağa sahip olan “Through Struggle: Part One”, FURTHERIAL’ın ilk albümünden itibaren başlayan organik gelişiminin ve karakter oturtma yolculuğunun doğal bir adımı olarak gördüğüm bir çalışma. EP’ye dair anafikri anlamak için FURTHERIAL’ın müzikal karakterini şöyle bir bilmek yeterli aslında.
FURTHERIAL’a baktığımızda, grubun ilk albümden bu yana içinde barındırdığı çeşitli duygusal dinamikleri ve bu duyguları çeşitli şekillerde ortaya döküşünü görüyoruz. Bunun içinde gaza gelmek de var, hırs da, öfke de, isyan da, hüzün de, acı da, ızdırap da. FURTHERIAL bu duygularını bize anlatmak için bazen bir masal anlatıcıyı başrol koltuğuna oturtuyor, bazen de tarihteki yitip gitmiş şahsiyetleri. Grubun bu pek çok farklı dinamik içeren müzik içerisindeki bir sonraki adımını belirleyen şey ise, büyük oranda grup elemanlarının o dönemdeki duygusal durumları, hisleri oluyor. Eğer FURTHERIAL müziği yazıldığı sırada grup elemanlarının canını sıkan, üzen şeyler çoğunluktaysa, karşımıza daha yoğun, daha damar şeylerle dolu bir FURTHERIAL çıkıyor. Yazım süreci sırasında bir öfke, bir başkaldırı durumu söz konusuysa, daha tekme tokat bir FURTHERIAL buluyoruz.
“Through Struggle: Part One”da karşımızda duran bu 14 dakikalık FURTHERIAL, büyük oranda ilk tarafı yansıtan, kederli ve düşünceli bir ruh hâline sahip. “Un Mondo Infinito”daki “bilge” havanın korunduğu, ağır başlı, derin ve düşünceli bir müzik var. Daha ilk şarkının başından FURTHERIAL’ın bu kederli yapıyı oturmak istediğini hissediyoruz. EP boyunca korunan nispeten minimal ve duru bir hava var ve üç şarkıda da benimsenen bu tavır EP’nin kendi karakterini kazanmasını sağlıyor, olayı “üç tane iyi şarkı yazdık, yeni materyal olsun diye yayınladık”ın ötesine taşıyor.
Grubun önceki işleriyle kıyaslandığında, bahsettiğim bu kederli havadan dolayı daha gözü yaşlı bir FURTHERIAL söz konusu ve bu durum, 14 dakikalık EP’nin neredeyse üçte birlik kısmının clean gitardan oluşmasıyla da kendini belli ediyor. Dediğim gibi, bu EP’deki müzikal yapının grubun dönemsel hissiyatını yansıttığını ve sonraki işlerinde bu karakterin devam etmesi gibi bir zorunluluğun olmadığını düşünüyorum. Bir sonraki EP’de veya albümde pekâlâ blast beat’e bağlayan, kafa göz giren çok daha progresif bir FURTHERIAL görebiliriz. Bu sebepten de “Through Struggle: Part One”ı bir geçiş EP’si yahut sonrası için bir hazırlık olarak görmüyorum.
FURTHERIAL ülkemizin en iyi metal gruplarından biri ve ben de bu yolculuklarına yakından tanık olabildiğim için mutluyum. Üretkenliklerini devam ettirdikleri sürece FURTHERIAL’dan daha pek çok güzel şey göreceğiz.
Henüz tanışmadıysanız hiçbir şey için geç değil.
İlk etapta Un Mondo Infinito kadar sarmıyor diye düşünüyordum ancak debelendikçe içine çeken bataklık gibi dinledikçe içine çekiyor. Ruhu olan bir müzik. Canlı bir şey…
İki farklı yorum da bulunmak istiyorum. Birincisi; albüm gerçekten taş gibi, önceki albümlerinden beri severek dinliyorum ve beğeniyorum. Puanım: 8
İkinci yorumum ise şu;
”FURTHERIAL’ın bir önceki albümü “Un Mondo Infinito“nun altındaki “yerli gruplara verilen notlar” konusu, yerli yabancı binlerce albüm incelemiş bir insan olarak benim de canımı en çok sıkan şeylerden biri. Olayı mevzubahis EP’nin dışına çıkarmak istemediğimden bu konuyu uzatmayacağım, ancak bu EP’nin altında not görmeyecek oluşunuzun sebebi EP’ye vereceğim not konusunda kararsız kalmam değil, özel bir durum olmadıkça single’lara ve 3-5 şarkılık EP’lere puan vermiyor oluşumuzdan kaynaklanıyor. Bunu baştan belirteyim ki “Un Mondo Infinito”nun yorumlarından etkilendiğim şeklinde bir fikir uyanmasın.”
Bu konuya değinilmesine sevindim. Grubun yaptığı müziği seviyorum, verilen puanların da (önceki albümlerde, keza bunda puan yok sebebi de yukarıda belirtilmiş) yerinde verildiğine inanıyorum. Ama kritiklerden başlangıçta ”tamamı arkadaşlarımdan kurulu” vs gibi cümleler yazar iseniz bu tarz yorumlar elbet gelir, ki bence gelmesi kadar doğal bir şey olamaz. Yapılan yorumlar haklı veya haksız orası tartışılır. Önceki albümlerinin kritiğinin altında bir sürü tartışma çıkmıştı. ”türk gruplarına fazla puan veriyorsunuz, şu yabancı grubun puanı bu ise bizim ki nasıl bu” falan gibi. Benim tavsiyem bu gruplarımızın albümü gene takip edip dinleyenler tarafından yazılsın ama arkadaşlıkları bulunmayan kişiler seçilsin.
”Boru değil; EP’nin vokalleri bizim evde, tam da şu an bu satırları yazdığım odada, hatta hatta şu an oturduğum yere kurduğumuz mikrofon ve kayıt kabini ile kaydedildi. Grubun gitaristi Bora, vokalist Başer falan hep buradaydılar.” diyen birisi kritiği yazmasın BENCE. Neden böyle düşündüğümü sorarsanız şu; objektif olarak bakılıp albümlerin kritiğinin yapılmasının taraftarıyım. Belki başkaları da öyledir, bilemiyorum. Ha, derseniz ki yakından takip eden birisi çok sevdiği ve tanık olduğu için objektif bakmak yerine bu şekilde bir değişiklik yapıp siteye bu şekilde yazılsın. Onu bilemem, sitenin sadece bir takipçisiyim, neyin nasıl yapılacağına tabii ki karar veremem. Yalnızca bunun gibi bir öneride bulunabilirim. Umarım Haddimi aşmış gibi gözükmem.Lütfen yanlış anlaşılma olmasın kritiği yazana veya bir başkasına olan bir nefretim, gücenmişliğim de yok sadece aklımdakileri yazıyorum ve kimsenin de canını sıkmak istemiyorum. Ahmet abinin kritiklerini severim, yazdıklarını da beğenirim ama Ahmet abi yazınca, grubun bir üyesi olmasa da yakınlıklarını bu kadar dile getirdiği için zaten o albümlerde çoğu kimse abartı puan verildiğine ve başka şeylere inanıyor. Bu sebeple kritiği kendisinin yazmasını sadece doğru olduğuna inanmıyorum hepsi bu. Tekrar söylüyorum, grup taş gibi, müzik taş gibi ama bunları yazmam gerektiğini hissettim. Teşekkür ederim.
kaliteli iş yapıyorlar. naçizane, melodiden çok vokale önem veren bir vatandaş olarak sanki vokal bir iki tık geride kalıyor bazı şarkılarda. ama sorun değil elbette. tamamen şahsi takıntım.