Açıklama: Bildiğiniz gibi bir süredir Cuma günleri “geri planda kalmış thrash/deathrash/teknik thrash metal albümleri” seçkisi yapıyoruz. Şu anda okumakta olduğunuz EXODUS – “Bonded by Blood” elbette ki bu kategoriye girmiyor. Albüm zaten tüm thrash metal sevenler tarafından bilinen, sevilen efsane bir albüm. Ancak kırk yılda bir yaşanan bir durum oldu ve birbirinden habersiz iki okurumuz, 2 gün arayla bu albümün incelemesini bize gönderdiler. Biz de hazır Cuma günüyken, bu yüzden bu Cuma gününü bu albüme ayırdık.
Cemil Okumuş
1980′li yılların başlarında Almanya ile birlikte ABD’de daha sonra death metal ve black metal gibi alt türlerin de oluşmasına büyük katkı sağlayacak olan thrash metal akımı, Slayer, Metallica, Megadeth gibi daha sonra oldukça popüler olacak grupların ilk albümleriyle kendi yapısı ve müzikalitesini büyük ölçüde ortaya koymuştu. Bununla birlikte bu grupların ilk albümleri hala belli ölçüde NWOBHM ve speed metal etkileri taşıyordu. Diğer taraftan bu grupların (özellikle Metallica’nın) daha karakteristik bir müzikleri vardı. Bu gruplarla aynı dönemde kurulan Exodus ise ilk albümü Bodned by Blood ile radikal bir adım atıp thrash metalin NWOBHM ve speed metal ile olan bağlarını bütünüyle kesip atacak, thrash metali tam anlamıyla ekstrem bir tür olarak ortaya koyacaktı.
Bodned by blood iki açıdan çok önemli bir albümdü: Birincisi, thrash metalin kalıplarını ve müzikalitesini bütünüyle bağımsız, belirgin ve ideal bir şekilde ortaya koyup sadece kendinden sonraki thrash metal gruplarına değil, aynı zamanda death metal ve black metal gibi türlere de üzerinde yükselebilecekleri ve bunun üzerinden kendi orijinal yapılarına doğru yol alabilecekleri bir temel sunması; ikincisi, kendi kalıbının ve elementlerinin sınırları içinde hemen hemen kusursuz bir müzik ortaya koyuyor olmasıydı. Exodus’un böyle kusursuz ve efsane statüsüne sahip bir albüm yaratabilmesinde Gary Holt gibi bir gitariste ve Paul Baloff gibi bir vokale sahip olması en önemli etkenlerdendi.
“Bonded by Blood”da şarkılar basit yapıda şarkılara sahip. Albümün başarısı bu basitliğin ve sade müzikal yapının kusursuz bir şekilde işlenmesine dayanıyor. Parçalar belirli bir iki rif üzerine inşa edilmiş. Rifler kendi içinde basit bir organizasyona sahip. Davul da standart ritimlerle parçaları sürüklüyor. Exodus’un başarısı, yapı ve müzikalite sade iken, sade olduğu ölçüde müzikten alınan zevki zirveye çıkarmasında.
Albüm oldukça doygun, vurgulu, kulağa gelen bir gitar sound’una sahip. Sound ve sertliğin çok iyi ayarlanmış olması, dinleyicinin doğal bir şekilde kendini albümün akışına bırakmasını sağlıyor. Exodus, teknik kasmayan, son derece rahat, coşkulu ve kendinden emin enstrüman kullanımıyla basit yapılı parçalarını her zaman akılda kalacak ve hiç bir şekilde dinleyiciyi sıkmadan defalarca dinlenebilecek hale getiriyor ki Exodus’u diğer pek çok gruptan ayıran en önemli noktalardan biri bu. Exodus hız, sertlik, distorsiyon gibi unsurların hiçbirini dinleyicinin dikkatini sadece belli bir noktaya odaklamak ve sırf müziğini brutal göstermek için kullanmıyor. Bu unsurların hepsi, yaratılan seri, coşkulu, doğal müziğin her zaman bu müziği en iyi şekilde sunmak için kullanılan parçaları olarak karşımıza çıkıyor. Tüm rifler kendi içlerinde doğal bir sürükleyiciliğe ve birbirleri arasında oldukça rahat bir geçişkenliğe sahip. Davulun ve gitarların gidişatının kusursuz birlikteliği yaratılan enerji, solo gitar ve ritim gitarın birbirlerinin tamamlayıcısı olarak akıp gitmeleri ve karşılıklı olarak büyük bir uyum içinde değişmeleri Bonded by Blood’ı eşsiz kılan unsurlar. Albümü bir efsane yapan en önemli unsurlardan biri de hiç şüphesiz Paul Baloff’un vokalleri. Balof’un canlı, içten, yaşama davet eden vokalleri, sözler de parçalarla oldukça uyumlu olunca parçaların her yerinde bu içten ve samimi albümün doğal ve ayrılmaz bir unsuru olarak karşımıza çıkıyor. “Bonded by Blood” baştan sona her anı neşeli, coşkulu, dinleyicinin dikkatini hep üzerinde tutan bir albüm.
Şarkıların birkaçından söz edecek olursak albüm Exodus’un en önemli hit parçalarını içeriyor. Albümle aynı adı taşıyan ve thrash metal tarihinin kült parçalarından biri olan Bonded by Blood tüm enstrümanların ve vokalin uyumu ve akıcılığı, Baloff’un hayat veren vokalleri ve solo ve ritim gitarın mükemmel birlikteliği ile akıllara kazınan bir parça. A Lesson in Violence yine aynı kalitedeki belirgin ve hissedilir enstrüman kullanımını hızlı ve seri bir şekilde sunan bir diğer unutulmaz parça. Pirhana ve Deliver Us to Evil thrash metal soundunun yine çok açık ve katıksız bir şekilde kendini gösterdiği, bana göre o dönemde henüz belirginleşmemiş death metalin sounduna ve gitar kullanımına ilham verdiği kabul edilebilecek parçalar. Bonded by Blood içinde gerçek anlamda boş olmayan, çaldığı her notada thrash metalin ne olduğunu öğreten bir albüm. Exodus sadece bu albümle bile her zaman bir efsane olarak anılacak.
Not: 10/10
Erhan Yiğit
1980′li yılların başında başlayıp Bay Area’dan bütün dünyayı bir ateş çemberi gibi saran thrash metal fırtınasının ön ayaklarından biri olan Exodus, tarihe adını kanlı harferle yazdırmış ve o yıllardaki genç ve hırslı ruh birliğinin en önemli halkalarından biri olmuştu. Sahi kaplan derisinden yapılma bu kült albüm, grubun dünya metal sahnesine sert bir adım atmasına vesile olurken, nasıl özgün olunur dersi de vermiştir. Gary Holt, gitar teknisyenliği ile başlayan müzik hayatına bu albüm ile yol vermiş ve kendisini kanıtlamıştır.
Exodus’un bu albümle kendi kariyeri adına başarılı bir hamle yapmasının yanı sıra, günümüze kadar devam edecek olan thrash metalin o çiğ hâlinin devamını da bir çok yeni grubu etkileyerek sağlamıştır.
Exodus deyince gözümün önünde nedense kan, bıçak, çığlık, sinek (evet sinek, neden ben de bilmiyorum) gibi şeyler gelir. Bunu yapmak gerçekten kolay bir iş değil. Ortaya döktüğün maharetleri, insanların birkaç kelime ile anlatabilmesi mükemmel ötesi bir şeydir. Exodus da zaten bunu çıkardığı her albümle bir kez daha gösteriyor.
Bu grubun en çok üzüldüğüm yanı zirveyi daha kariyerlerinin başında yapmış olmaları. Sadece Exodus için geçerli değil tabii, bu şekilde hak ettiği yeri bulamayan bir çok grup var. “Bonded by Blood” belki de Exodus’un tek efsane albümü. Daha sonra yaptıkları işler bu albümde kadar ses getirmedi. Rahmetli Paul Baloff’un yerini Steve Souza ile doldursalar da, Gary Holt “Bonded By Blood”daki üst düzey yeteneğini aynı şekilde başka bir yerde gösteremedi (Gary muhtemelen torbacısıyla kavga etti ve ne olduysa ondan sonra oldu). Ama bu demek değil ki gitaristimiz başka başarılı albümlere imza atmadı. Tabii ki de kariyer sürecinde birçok başarılı eserler ile yollarına devam ettiler, fakat dediğim gibi “Bonded By Blood” Exodus’un zirvesiydi ve bunun üstüne başka bir albüm gelmeyeceği de ortada.
İçerdiği 9 adet vahşi şarkı ile beyin damarlarına kan toplatan ve boynunuzun size kafanızı sallamanızı emrettiği “Bonded By Blood”, asla eskimeyen, geçen yıllara ve gelişen müzik endüstrisine rağmen, bakır gibi çıtır çıtır havasından zerre kaybetmeyen bir çalışma. Bence en çok önem arz eden şeylerden birisi de bu; ticari kaygı gütmeden, içten gelen cana yakınlık ile sanat icra etmek. Exodus, Testament, Forbidden, Death Angel, Flotsam and Jetsam ve adını saysam beş paragraf edecek bir çok grup, işlerini en az Big 4 denilen oluşumdaki gruplar kadar düzgün yapmış olsalar da, onlar kadar şanslı olamamışlardı. Zaten iyi dinleyici için popülaritenin kalite olayında fazla bir rolü yoktur ki bugün Metallica’dan dinleyemediğimiz old school tarzı bir sürü underground grubun icra ettiğini görmekteyiz.
Buraya kadar albüm hariç her şeyden konuştum farkındayım, lakin albüm adına söyleyecek çok şey yok. Fazla dağıtmadan bağlayayım; Her şarkısına ayrı bir karakter yüklenesice bu albüm, Strike of the Beast ile And Then There Were None ile A Lesson In Violence ile eksiğini gediğini görmediğim bir kilometre taşıdır. Eminim ki uzun yıllar boyunca da böyle devam edecek. Esen kalın.
Not: 9,5
pleasures of the flesh worshipperı olsam da bonded by blood sonrası hiçbir exodus albümünün adının anılmamasını anlayabiliyorum sanırım. he bi de bonded by blood’un ana riffi dünyanın en süper rifflerinden biri <3
Yıl 1984 yerlerden Cotati, California işte bu bölge temmuz ayının sıçağında ve neminde Prairie Sun Recording Studios adlı mekana kendilerini hapsetmiş 5 kişilik peygamberler grubuna ev sahipliği yapıyordu. Nedeni ise Thrash tanrıları peygamberlerine kutsal albümün ayetlerini vahiy etmişti ve biz müminlere ulaştırılmak üzere kayıt edilmekteydi.
Yalnız bu kutsal albümün peygamberleri o kadar lanetli o kadar hırpani bir işçilikle kayıt etmişlerdi ki albümü o zamanda kadar Thrash tanrısı bile böyle bir şeye ne tanıklık nede peygamberlerine böylesine bir kutsal albüm bahşetmemişti.
Tabi sonra olanlar oldu önce peygamberlerle tanrının arası bozuldu sonra ise tanrı bu peygamberlere karşı tavır aldı.
Bunun sonucunda peygamberler ne yazık ki kutsal albümü 1 yıl gecikmeli olarak biz kullara ulaştırabildi ancak. Tanrı o kadar kinciydi ki sadece bununla kalmayıp başta Hz.Gary Holt (s.a.v.) olmak üzere tüm Exodus tanrılarına savaş başlatmıştı ve bu savaşla bu peygamberlerin peygamberlik kariyerlerini yerle bir etmeye çalışıyordu ve bunda zaman zaman başarılıda olmuştu. Hz.Paul Baloff (a.s.) canını bile almıştı.
Ama tüm bunlara rağmen biz müminler Hz.Gary Holt (s.a.v.) başta olmak üzere tüm Exodus peygamberlerine ve onların bu lanetli albümlerine iman ederek tanrının o koca kıçını her gün ne mutlu ki tekmeliyoruz elhamdülillah dinim amin..
04.08.2017
@junkman afatsum, bu albüme yapılabilecek en güzel yorum, tebrik ederim. Gerçek bir junkman’ sin. ^^
Yıllar evvel bir gün NFS Most Wanted oynarken, oyunun müziklerinden sıkıldığım için arka planda metalci bir arkadaşımdan aldığım büyük bir arşivi karışık yürütmeyle dinleyip bir yandan yarıştığım sırada aniden And Then There Were None’ın girmesiyle… O anki duyguları kelimelerle anlatmam ama o jilet gibi giren gitarlar.. Cidden muazzam bir andı be. An itibariyle Exodus hayranı olmuş, sonrasında arşivdeki albümleri dinlemeye koyulmuştum. O şarkıya ayrı bir hayranlığım var bu yüzden.
Paul Baloff’un sesine ayrı hayranım. Çok iyi şarkı söylediği için değil, tersine aslında söyleyemediği (bunu kendisi de dile getirirmiş) halde metal sevgisini ve ruhunu bu işe kattığını karşısındaki dinleyiciye hissettirerek vokal yaptığı için. Bu yüzden karşısındaki birine sinirlenip bağırıyor ya da zaman zaman konuşuyormuş gibi olan Paul Baloff’un sesini, kendisinden belki on kat daha profesyonel vokal yapabilen Steve Souza’ya tercih ederim.
O yarışı da kazanmıştım. Ee arkada cayır cayır Exodus çalarken kazanmamak mümkün değil zaten.
2017 yılında bu albüme puan vermek saçma
Vay anasını ne dinlerdik be hey gidi günler duygulandım. Birayla az dinlemez, headbang yaparken önümdeki bira bardağının içine saçım kaçar, saçlarım bira kokardı bu albüm eşliğinde. Unutmadık o günleri!!!111
Harbiden birayla en iyi giden albümler sıralaması yapsam zirveye oynar bu albüm.
Bira + Çerez = Bonded by Blood
Tam bir Thrash Metal. Efsane 10.