7 yıl, bir teknik death metali için hayli uzun bir süre. Bir önceki “Polarity”nin 2010’da çıktığı düşünüldüğünde, Pasifagresif’in yayına başladığı 2009’dan bu yana geçen 8 yılda sadece 2 adet yeni DECREPIT BIRTH albümüne tanık olmuş olmak hayli garip. Albüm çıkardı mı da baya sağlam turlayan bir grup olduğu düşünüldüğünde, DECREPIT BIRTH’ün bu kadar uzun süre ara vermesi ve olası turne gelirlerinden mahrum kalması ilginç bir durum. Özellikle de grup üyelerinden biri homeless bir arkadaşken.
DECREPIT BIRTH, “Polarity”de iyice ayyuka çıkan bir DEATH, CYNIC etkilenimine sahip, ancak bunu kendi karakterine yedirmeyi başaran bir teknik death metal oluşumu. Grubu sıra dışı ve özgün kılan unsurların başında, DECREPIT BIRTH’in karakteristik bir melodi anlayışının olması geliyor. Schuldiner ve Masvidal’den alınan ilhamlarla süslenen solo, rif ve melodi paternleri, ilk 2 albümünde daha sert, “Polarity”de ise daha ruhani bir yaklaşım sergileyen grubun en önemli silahları arasında.
Yepyeni albüm “Axis Mundi”ye baktığımızda, grubun verilen bu arada sağlam body çalıştığını ve kas yaptığını görüyoruz. “Polarity”deki sofistike melodilerin, entrikalarla dolu gitar oyunlarının yerini, ilk iki albüme daha yakın duran, kaslı, kazımalı, tekme tokatlı bir death metal almış. Grup teknik sıfatının hakkını vermeye devam ediyor, ancak olayın death metal yönü iyice ağır basmış ve karambole bağlayan, beyne çekiç vuran kazımasyonlar çok daha ön plana çıkmış. Bunun etkilerinden biri, gruptaki DEATH ve CYNIC etkilerinin biraz törpülenmesi olmuş.
“Axis Mundi”yi bu açıdan değerlendirdiğimizde ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Şöyle ki; grup sofistike tarafını asgariye indirip hayvansı tarafını öne çıkarmasına rağmen, önceki albümlerdeki hisli yanını da tamamen bırakmamış. İşte bu noktada DECREPIT BIRTH’ün başarılı yanlarından birine tanık oluyoruz ve grubun tüm bu kafa göz dalmalı death metal içinde bile kendi karakterini net şekilde sergilediğini görüyoruz. Rifler birbiri ardına çağlayıp nefes aldırmaz bir kimliğe bürünse de, Samus blast beat konusunda hiç olmadığı kadar cömert davransa da, “Axis Mundi”yi dinlerken aklınızdaki tek şey DECREPIT BIRTH dinlediğiniz oluyor.
Sonunda bir METALLICA, bir SEPULTURA ve bir de SUFFOCATION cover’ı barındıran “Axis Mundi”ye dair dikkat çeken bir diğer unsur, Bill Robinson’ın hiç olmadığı kadar derin bir brutal vokale geçmesi ve söylediklerinin önceki albümlere göre daha anlaşılmaz olması. Belki de grup bu uzun aranın ardından daha sert bir dönüş yaparak dinleyicileri şaşırtmak istedi, yahut “bu ara bizi hantallaştırmadı” demek adına böylesi steroid katkılı bir hâle büründü. Sebep her ne olursa olsun, karşımızda yine DECREPIT BIRTH var; eski özgünlüklerinden bir kısmını biraz boş vermiş olsa da…
“Axis Mundi” sağlam bir death metal albümü. Teknik death metalden ziyade, teknik dozu yüksek işlere de girişen bir death metal albümü demek daha doğru olabilir. Optimist taraftan bakarsak, grup kimliğini kaybetmeden sertleşmiş diyerek kendimizi gaza getirebiliriz. Pesimist taraftan bakarsak, DECREPIT BIRTH’ü DECREPIT BIRTH yapan kimi şeylerin ortadan kalktığını düşünüp üzülebiliriz. Tamamen bakış açısıyla ilgili.
abi bakış açısına bağlı demişsin ya, bence bu albümü sevmeyen ölsün. Wintersun hezimetinden sonra bu albüm tedavi resmen.
27.07.2017
@ali, bakış açısına göre iyi ya da kötü demedim zaten, son paragraftaki konu özelinde bakış açısı dedim. Albüm gayet iyi.
yayınlanan ilk şarkı biraz acaba dedirtmişti ama şükür olsun, albüm hayvan oğlu hayvan çıktı yine. dying fetus, suffocation ve decrepit birth’ün yaklaşık birer ay aralıklarla albüm çıkarması galaksinin en kral olaylarından biri.
Yine uzun uzun yazdım ama aq hata verdi. Ne zaman Mac den yazsam böyle mecbur tabletten yazıyorum artık.
Allah kahretsin bu metal piyasasını. Bu grup benim için eşi benzeri olmayandı. 7 sene boyunca gele gele bu geldi. Önce ki dünyada eşi benzeri var mı bilmiyorum o iki albüm sonrası yine adamın zihnini sikecek bir şey gelecek diye umut ederken gele gele bu amına koduğumun ruhsuz albümü geldi. Resmen o ilk çıkardıkları ruhsuz davar gibi teknik ve gürültü kastıkları albüme dönmeye başlamışlar. Ulan o ilk albümleri benim diskografim de yok bile. Kaç kere dinledim yedirmeye çalıştım ama yok sonradan çıkardıkları iki lüksün yanında o ilk albüm yüzüne tükürmezsin aq. Hoş yeni albüm de farklı değil. Harika isim harika cover yarrak gibi parçalar. Var ya anasını amı gibi hayal kırıklığı yaşadım. Vokal her zamana ki gibi harika ama parçalar yarrak gibi. Grup resmen kendini bitirdi aq. Eşsiz ola grup kendini bitirdi resmen. Yazıklar olsun albümü bu hale getirenlere. Bir tane mind-blowing riff bir tane melodi bir tane brutallik bir duygu bir ruh yok aq bir tane parça yok. Lanet olsun cümle metal piyasasına. 10/4
ilk albümleri hariç Decrepit Birth sevmeyen, hatta teknik death metal sevmeyen biri olarak yaptığım yorum ne kadar kayda değer olur bilemiyorum ama bana göre en iyi Decrepit Birth albümü olmuş bu. epey beğendim.
Yaptıkları coverlar çok kötü ya. Birebir aynısını çalıp kaydetmişler, ne bir orijinallik, ne kendilerinden herhangi bir şey katma. Açıp orijinalini dinlerim o zaman amına koyim adam mı sikiyorsunuz.