AYREON’la tanışıklığım 1998’e, “Into the Electric Castle”a dayanıyor. O sırada tesadüfen bir şarkısını duyduğum AYREON’un Arjen Lucassen’in solo projesi olduğunu öğrenmem ise 2004’teki mükemmel “The Human Equation”a kadar gidiyor. O zamana kadar AYREON benim için Amazing Flight’ı açıp üstünde doğaçlama solo attığım hoş bir progresif metal grubundan ibaretken, “The Human Equation”la birlikte grup bambaşka bir konuma gelmiş, elbette ki o albümdeki konukların çok sükse isimler olması dolayısıyla AYREON ismi daha bir duyulur olmuştu. Boru değildi; Mikael Akerfeldt bir AYREON albümündeki ilk brutal vokalleri duymamızı sağlıyor, James LaBrie DREAM THEATER’daki son dönem performanslarının üzerine çıkıyor, Devin Townsend “sözlerini ben yazmazsam konuk olmam” tehdidiyle donattığı Loser’da yardırıyordu. O albümün çıktığı sene yaz aylarında, normalde metal dinlemeyen bir sürü arkadaşımı Childhood’u, Playground’ı arabalarında çalarken görüyor, sevindirik oluyordum.
O albümden sonra çıkan “01011001”, müthiş bir kadro barındırmasına rağmen biraz fazla sofistike olmaktan ya da sadece “The Human Equation”ın altında kalmaktan dolayı biraz mırın kırına yol açmış, bir sonraki “The Theory of Everything” ise muhtemelen yıldız vokalist eksikliğinden çok da öne çıkamamıştı. İyi bir albümdü, ancak beklenen sükseyi yaptığı da söylenemez.
Bir AYREON albümünü incelemek her zaman için başlı başına bir olay oluyor. Bunun sebebi AYREON’un her açıdan çok fazla şey içermesi. Bir dolu konuk, çeşit çeşit performanslar, kocaman bir konsept, grubun geçmişteki kocaman albümlerine yönelik karşılaştırmalar, bir dolu şarkı, bir dolu müzik. “The Source”da da gelenek bozulmuyor ve Arjen bize üzerine eğilmemiz, düşünmemiz, didiklememiz gereken 1,5 saatlik bir müzik bloğu sunuyor. Üstelik bu kez önceki albüme göre çok daha sansasyonel konuklarla.
“The Source” içerik olarak son iki albümden daha albenili bir karaktere sahip. Folk unsurlar epey geniş coğrafyalara yayılıyor, gitar tonları daha sert, konuk vokalistlerin karakteristik ses renkleri albüme çok fazla şey katıyor. Tobias Sammett, Hansi Kürsch, Russell Allen, James LaBrie, Flor Jansen, Simone Simmons gibi yıldız isimlerin yanı sıra, PAGAN’S MIND ve CIRCUS MAXIMUS vokalistleri ile ilk kez bir AYREON albümünde yer bulan BETWEEN THE BURIED AND ME vokalisti Tommy Rogers ve MYRATH’ten Zaher Zorgati de albüme imzalarını atan isimler arasında.
Müzikal olarak albüm 1,5 saati yeterince çeşitlilikle dolduruyor, ancak ne yapılırsa yapılsın, bu durum 1,5 saatlik bir albümü baştan sona dinlemenin kolay olmadığı gerçeğini değiştirmiyor. Albümde bir AYREON albümünden bekleneceği üzere çok fazla şey oluyor, gitarlar klavyeler, vokaller davullar havalarda uçuşuyor ve doygunluğu hissettiğiniz sırada henüz albümün yarısını anca geçtiğinizi hissedebiliyorsunuz. Bu elbette ki bir eleştiri değil; sadece “The Source”un özen, zaman ve dikkat gerektiren bir deneyim olduğunu ifade etmeye çalışıyorum.
Müzikal olarak albüm bildiğimiz AYREON progresifliğinin yanına Run! Apocalypse! Run!’da olduğu gibi çok saf power metal kullanımları da ekliyor. Bu durum albüme hatırı sayılır bir dinamizm katıyor, zira böylesi bir power metal soslu parçanın ardından, son derece değişken ve karakteristik bir yapısı olan Condemned to Life geliyor. İlk yarıdaki şarkılarda yakalanmaya çalışılan akılda kalıcı ve hit potansiyelli şarkı yapıları, ikinci tarafta yerlerini biraz daha enteresan trafiklere, denemelere bırakıyorlar. Bu eklektik denemeler ve zaman zaman PINK FLOYD’laşan genel hava, albümün ta 20 yıl öncesine, “Into the Electric Castle” dönemlerini hatırlatan pasajlara yer vermesini sağlıyor.
Nihayetinde “The Source”, her AYREON albümü gibi üzerinde çok emek sarf edilmiş, çok fazla şey barındıran, yorucu ve bir o kadar da iyi bir albüm. Kanımca Arjen’in “The Human Equation”dan beri yaptığı en iyi albüm.
Vokalistler:
James LaBrie (DREAM THEATER) – “The Historian”
Tommy Rogers (BETWEEN THE BURIED AND ME) – “The Chemist”
Simone Simons (EPICA) – “The Counselor”
Michael Mills (TOEHIDER) – “TH-I”
Floor Jansen (NIGHTWISH) – “The Biologist”
Hansi Kursch (BLIND GUARDIAN) – “The Astronomer”
Tobias Sammet (AVANTASIA/EDGUY) – “The Captain”
Michael Eriksen (CIRCUS MAXIMUS) – “The Diplomat”
Nils K. Rue (PAGAN'S MIND) – “The Prophet”
Zaher Zorgati (MYRATH) – “The Preacher”
Tommy Karevik (SEVENTH WONDER/KAMELOT) – “The Opposition Leader”
Russell Allen (SYMPHONY X/ADRENALINE MOB) – “The President”
Gitaristler:
Guthrie Govan: Lead gitar
Paul Gilbert: Lead gitar
Şarkılar Disc I:
[Chronicle 1: The 'Frame]
01. The Day That The World Breaks Down
02. Sea Of Machines
03. Everybody Dies
[Chronicle 2: The Aligning Of The Ten]
04. Star Of Sirrah
05. All That Was
06. Run! Apocalypse! Run!
07. Condemned To Live
Disc II
[Chronicle 3: The Transmigration]
01. Aquatic Race
02. The Dream Dissolves
03. Deathcry Of A Race
04. Into The Ocean
[Chronicle 4: The Rebirth]
05. Bay Of Dreams
06. Planet Y Is Alive!
07. The Source Will Flow
08. Journey To Forever
09. The Human Compulsion
10. March Of The Machines
The Theory of Everything’in gerisinde bence. Güzel şarkılar var ama beklentim fazla olduğu için küçük bir hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim. 7 ideal.
Anlayamadığım bir sekilde bu sene geri plana itildi bu albüm.Halbuki Ayreon’ın uzun zamandır yaptığı en iyi iş bence de. Yine dolu dolu bir konsept, korkunç bir emek ve dehşet konuk performanslar içeriyor. Bir çok grubun müzik namına da şarkı sözü namina da salla pati işler yaptığı şu dönemde Ayreon’a çok daha deģer verilmeli bence.
Katılıyorum bütün olarak baktığımda The Human Equation’dan sonraki favori Ayreon albümüm oldu benim de. Kesinlikle boş, yani yapmak için yapılmış bir albüm değil aksine dinlerken üzerine bayağı uğraşıldığı belli oluyor ve tabii ortaya harika bir albüm çıkmış.
The Theory of Everything’in gerisinde bence. Güzel şarkılar var ama beklentim fazla olduğu için küçük bir hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim. 7 ideal.
Anlayamadığım bir sekilde bu sene geri plana itildi bu albüm.Halbuki Ayreon’ın uzun zamandır yaptığı en iyi iş bence de. Yine dolu dolu bir konsept, korkunç bir emek ve dehşet konuk performanslar içeriyor. Bir çok grubun müzik namına da şarkı sözü namina da salla pati işler yaptığı şu dönemde Ayreon’a çok daha deģer verilmeli bence.
Albüm harika olmuş bence. Yazıda keşke albümün hikayesinden de biraz bahsetseydin.
The Human Equation- James Labrie
01011001- Jorn Lande
The Theory of Everything-Tommy Karevik
The Source-Tobias Sammet
Katılıyorum bütün olarak baktığımda The Human Equation’dan sonraki favori Ayreon albümüm oldu benim de. Kesinlikle boş, yani yapmak için yapılmış bir albüm değil aksine dinlerken üzerine bayağı uğraşıldığı belli oluyor ve tabii ortaya harika bir albüm çıkmış.
The Human Compulsion’ın kısa ama vurucu melodilerine bir dönem taktığım albüm. Ayreon’un en olgun albümü bu. Muhakkak şans verilmeli