Bugün, sadece garip olduğu için PA sayfalarına taşımak istediğim bir gruptan ve albümden bahsedeceğim. Bizleri Yunanistan’dan selamlayan bu grubun adı WAMPYRINACHT. 1995′te kurulmuşlar ve ilk albümlerini de bu yıl içinde çıkarmışlar. WAMPYRINACHT’a dair en ilginç kısım bu. Grubu kurdukları sırada 20 yaşında oldukları var sayarsak, 21 ve 23 yaşına geldiklerinde bir demo ve bir EP yayınlamışlar, ardından ON DOKUZ SENE HIÇBIR ŞEY YAPMAYIP, 41 yaşına geldikleri 2017 yılında ilk albümlerini yayınlamışlar. Bu yaşları 2-3 sene erkene yahut geçe çekebiliriz; her türlü ilginç.

Metal dünyasında bu tarz durumlara rastlıyoruz elbet, ancak ta 1995′te kurulan ve neredeyse 20 yıldır hiçbir şey yapmayan bu albümsüz grubun bir anda albüm çıkarmaya karar vermesi bence gayet hoş bir şey. Müzikten bağımsız olarak değerlendirdiğimizde WAMPYRINACHT tuhaf bir vaka olarak karşımızda duruyor.

Müziğe baktığımızda, WAMPYRINACHT black metal yapıyor. Ancak bu, kapakta da yansıtıldığı üzere son derece sanatsal, şiirsel bir black metal. Yer yer akustik gitarlara yer veren, son derece melodik, öyle yırtıcı parçalayıcı bir kimliği olmayan, sapına kadar doksanlara saplanmış bir black metal. WAMPYRINACHT’ın esas adamı Necrolord aslında Helenik black metal sahnesi içerisinde belli bir yerde duran bir arkadaşa benziyor. Her ne kadar geçen sene yayınladığımız Yunanistan Metal Dosyası içerisinde isimleri hiç geçmediyse ve konuştuğumuz kişiler onlardan bahsetmediyse de, bu arkadaş NAER MATARON ve yakın zamanda sitede yer verdiğimiz ACHERONTAS gruplarında da yer alıyor. Buna rağmen, bu arkadaşlar bunca yıl sonra bu albümü ne amaçla çıkardılar bilemiyorum; muhtemelen sadece ellerinde biriken şarkıların boşa gitmemesini, 22 yıl önce kurulan gruplarının albüm çıkarmadan yok olup gitmemesini istedikleri için.

“We Will Be Watching – Les cultes de Satan et les mystères de la mort”a dair söylenmesi gereken başlıca şey, albümün 1995′ten kalma bir kaydının olduğu. Bu tarz ikinci dalga black metal gruplarına yakışan bu sound’u tercih etmiş olmaları, muhtemelen bu şarkıların yazıldığı zamanları anmak istemeleriyle alakalı olsa gerek.

Genel olarak yerleşik bir keder, hüzün hâli olan “We Will Be Watching – Les cultes de Satan et les mystères de la mort”, yer yer giren klavyeler ve gotik dokunuşlarla da “DOKSANLAAAAĞĞĞĞRRR!” diye bağırmadan edemiyor. Yırtıcı vokaller, melodik gitarlar, tahmin edilir yapılar ve hisli fikirlerle dolu olan albüm, muhtemelen en çok doksanlarda Yunanistan’da yaşayan ve Helenik black metal sahnesinin kokusunu alanlar için bir şey ifade edecektir.

Black metal dinlemeye 1998′de başlamış ve Yunanistan’a da ilk kez 2001 yılında gitmiş bir insan olarak, “We Will Be Watching – Les cultes de Satan et les mystères de la mort”u dinlediğimde edindiğim izlenim bu şekilde. Sanırım sizler de dinlediğinizde benzer düşüncelere kapılacaksınız ve müziği beğenme düzeyiniz de büyük oranda “doksanları hatırlatıyor”dan öteye gitmeyecek.

Dediğim gibi, sadece ilginçlikleri nedeniyle yazdığım bu albüm, 22 yıl önce kurulan ve 19 yıldır hiçbir şey yapmayan bir grubun, 20 yıl önceye saplanıp kalmış müzikal fikirlerini günümüzde tecrübe etmek açısından hoş (sadece hoş) bir deneyim.

Doksanlarda Yunanistan’ın karanlık köşelerinde neler olmuş öğrenmek istiyorsanız, henüz okumadıysanız Yunanistan Metal Dosyası‘nı mutlaka okuyun diyor, 22 yıl önce kurulmuş ve pek kimsenin bilmediği bir grubu albümsüz bırakılmaya gönlü elvermemiş birtakım black metal cengâverlerinin olduğunu bilmenin keyfiyle tebessüm ediyorum.