Thrash metale verilen en büyük zararlardan birinin Big Four olayı olduğunu düşünüyorum. Hayır, bu dört grubun kendisinden bahsetmiyorum. Zaten özünde tembel olan insanoğluna “alın en iyi dört tanesi bunlar” şeklinde bir etiket verilmesi sonucunda taş gibi sayısız thrash metal grubunun mecburen geri plana düşmek zorunda kalmasından bahsediyorum. Sanki bu bir yarışmış, sanki bu dört grup dışındakiler kendilerince bir şeyler yapmaya çalışan ortalama girişimlermiş gibi bir yansıtma sonucunda, metal dünyası EXODUS’un, TESTAMENT’ın kalitesini falan tartışır oldu, “hayır abi bence şu hak ediyor, şu hak etmiyor” gibi saçmalıklara bulaştı.

Bu durum, özellikle thrash dünyasında sıkıntılı bir duruma yol açtı ve “Big Four ağğğbi…”, “Big Four bambaşka yeaeae” durumları eşliğinde tür içinde bu dört gruba özellikle bir yüklenme oldu, thrash sevdiğini iddia eden ancak bu dördü (hatta çoğu ANTHRAX’i de sevmez) artı KREATOR başta olmak üzere birkaç Avrupalı grup dışında (“Aaa eski SEPULTURA süperdir hacı…” da var tabii), thrash metal dağarcığı 10-15 grupla kısıtlı bir kitle peydahlandı.

TOXIK 1985′te kurulan ve ilk albümü “World Circus”ın akabinde çıkan “Think This” ile teknik thrash metali en iyi örneklerinden birini ortaya koyan çok sağlam bir grup(tu). Az önce bahsettiğim saçma sınıflandırmadan ötürü, TOXIK’in seksenlerin ikinci yarısında kurulan thrash metal grupları arasında nerede durduğundan bahsetmeyeceğim. Tek söylemek istediğim grubun çok iyi olduğu, belli özelliklerle türün en iyileri arasına girdiği.

Bunlara geçmeden önce, Ed Repka imzalı kapağından da anlaşılacağı üzere “Think This”in bir konsept albüm olduğunu belirtelim. Televizyonun insanlığı zehirlemesinden dem vuran, konsepti desteklemek amacıyla şarkı aralarına mini reklamlar sokan albüm, en güçlü tarafını ise gitar kullanımı, zeki besteleri ve son derece akılda kalıcı rif ve şarkı yazım karakteriyle gösteriyor. “Think This”i henüz dinlemediyseniz -ki thrash metal, özellikle de teknik thrash metal seviyorsanız MUTLAKA dinleyin- albümü ilk dinlemenizde fark edeceğiniz şeylerden biri, TOXIK’i bugüne dek duymadığınıza şaşırmanız olacaktır. Gerçekten de grup müzisyenlik namına ders gibi performanslar sunuyor, albüm boyunca resmen döktürüyor. İkincisi, şarkıların bu bahsettiğim akılda kalıcılığı teknik unsurlarla nasıl harmanladığı. RUSH ile WATCHTOWER’ı bir arada düşünün; ya da ANTHRAX ile FATES WARNING’i. Kafanızda bir şey canlanmıyorsa, açtığınızda bu bahsettiğim şeyin net şekilde “Think This”de vücut bulduğunu göreceksiniz.

İlk albüm “World Circus”a kıyasla çok daha teknik olan “Think This”teki diğer bir önemli nokta, grubun gitaristi Josh Christian’ın nasıl böyle bilinmez kaldığına şaşırmanız olacaktır. “Think This”teki gitar ve özellikle de solo performansı, bir thrash metal albümünde duyup duyabileceğiniz en muazzam, en sürreel gitar icralarından biri. Christian’ın 1989′da çıkan bu albümde attığı soloları notasına dokunmadan günümüzün büyük bir thrash metal grubunun albümüne koysak ertesi gün YouTube’da 500 tane solo cover videosu görürüz.

Yüksek oktavlarda dolanan vokal ve bu teknik müziği gayet sağlam destekleyen davul ve işitilebilir bas da eklenince, “Think This” gerçek anlamda sağlam bir işe dönüşmüş. Arada kaynamış demek istemiyorum, zira thrash metali yakından takip edenler için TOXIK elbette ki bilinen bir grup. Ancak genel baktığımızda ve günde yüz bin albümün üzerimize atıldığı günümüzün ilgi eşiği şaşmış dinleyici kitlesini düşündüğümüzde, TOXIK gibi bir grubun da Pasifagresif sayfalarından daha geniş bir kitleye ulaşmasının önemli olduğunu düşünüyorum.

Teknik thrash metal seviyorsanız, 28 yıl gecikmeyle de olsa TOXIK’i ve “Think This”i hayatınıza katmaktan çekinmeyin.