Konu death metal olduğunda kendimi şanslı görmemi sağlayan çeşitli anlar ve durumlar var. Bunların en önemlilerinden biri, 12 yıl önce “Souls to Deny” turnesindeki SUFFOCATION’ı Mullen, Hobbs, Marchais, Boyer, Smith kadrosuyla izlemiş olmam. Vancouver’daki bu konserde grup efsane bir setlist çalmış, ABORTED, DESPISED ICON ve CRYPTOPSY ile birlikte hayatımın en hayvan konserlerinden birine tanıklık etmemi sağlamıştı (Souls To Deny, Thrones of Blood, Infecting The Crypts, Deceit, Catatonia, Subconsciously Enslaved, Liege of Inveracity, Breeding The Spawn, Tomes of Acrimony, Effigy of The Forgotten, Pierced From Within, Prelude To Repulsion, Devoid of Truth).
Bunları sadece reklam olsun diye değil, SUFFOCATION önemli bir grup olduğu ve bunları duymak bir SUFFOCATION sever için anlam ifade ettiği için söylüyorum. Tıpkı ofisinde oturan o gözlüklü elemanın Infecting the Crypts performansının bir internet fenomenine dönüşmesinin SUFFO’cular için önemli bir şey olması gibi, grubun doksanların başında çıkardığı her şeyle tarih yazmasının death metal açısından çok ama çok önemli olması gibi.
Grup yeni albüm haberini verdiğinde hem albüm isminden hem de kapaktan dolayı epey şaşırmıştım. İkisi de, özellikle de kapak, hiç ama hiç SUFFOCATION değildi ve “Pinnacle of Bedlam” da dâhil grubun tüm diskografisinde bağıran “DEATH METAAAAAL!!!”in aksine, “…Of the Dark Light” çok daha “light” bir grup izlenimi veriyordu.
“Pinnacle of Bedlam”ı sadece seven ve çıktığı dönemden sonra 1-2 kez dinleyen bir insan olarak, kadro konusunda büyük çaplı git geller yaşayan grubun bu albümde kendinden beklenen ezicilikte bir şey yapmasını diliyor, bunu gerçekten istiyordum. Bu grup SUFFOCATION’dı, sadece iyi olması yeterli değildi; mahvetmeli, paramparça etmeliydi.
“…Of the Dark Light” “Pinnacle of Bedlam”dan kesinlikle daha iyi bir albüm. Daha dinamik, daha yaratıcı ve SUFFO’yu SUFFO yapan özelliklere daha fazla yer veriyor. Önceki albümdeki birtakım “sevimli” şeyler (mesela solo karakterleri) bu albümde grubun alışık olduğumuz tavrına daha yakın, daha tatsız, daha çirkin. Bu açıdan albüm birkaç sene önceki SUFFOCATION deneyimimize göre ağızda daha lezzetli tatlar bırakıyor. Mesela giriş şarkısı Clarity Through Deprivation’ı ele alalım. yardıran bir rifle giriyor, Mullen’ın karakteristik havlamalarıyla şekilleniyor, grubun imza kazımalarını kafamıza kakıp 2. dakikayı geçerken konserlik bir break down sokuşturup yoluna devam ediyor.
Albümün genel soğuk ve ölü havasına iyi bir açılış yapan bu şarkının akabinde gelen şarkıların bazılarında grubun benzer karakteristikler kullandığına tanık oluyoruz. Açıkçası SUFFOCATION kariyeri boyunca yaptığı işi iyi, çok iyi ya da en iyi yapan grup olsa da, sound’unu çeşitlendirme açısından çok da uğraştığı söylenemez. “…Of the Dark Light”ın bir derdi varsa, bu da kimi şarkıların çok acayip ayrıştırılırlıkları, öne çıkarlıkları olmaması diyebiliriz. Kendi başlarına çok iyi olsalar da, bir araya geldiklerinde benzer görevler üstleniyor gibiler. Aynı orta sahada birbirinin görevini üstlenebilecek benzer karakterli çok oyuncu olması gibi.
Bu şarkılar arasından öne çıkan ve belki de albümün en iyi şarkısı olan parçalar; melodik yapısıyla Some Things Should Be Left Alone ve özellikle de ayılıp bayıldığım trafiği ve düzenlemesiyle Caught Between Two Wolds. Tek kelimeyle muazzam bir death metal şarkısı. Bu açıdan bakınca, ben iyi bir başlangıç yapan albümün ortalarında biraz ortalamalaşıp, sonradan tekrar açıldığını düşünüyorum. Misal çok ayılıp bayılmadığım şarkılardan biri olan Your Last Breaths ve The Violation benzer birtakım özellikler barındırıyorlar; özellikle ilk 2-3 dinlemede “bu çalan üçüncü şarkı mı yoksa beşinci mi?” diye düşünmeden edemedim.
Bunlar haricinde, “…Of the Dark Light” yeterlinin üstünde bir teknik/brutal death metal albümü. Aslında ne çok teknik ne de çok brutal, ancak SUFFOCATION’ın o kıvamı yerinde potasında gayet iyi bir denge tutturmayı başarıyorlar. Ha, SUFFOCATION için “yeterlinin üstünde” olmak ne kadar kabul edilir, orası ayrı bir konu. Yine de grup hâlâ taş gibi bir performans ortaya koymayı başarıyor. Gitarların kimi anlarda ders verdiği, yeni davulcu Eric Morotti’nin görevini gayet iyi yaptığı , grubun bir bütün olarak geçmişinin gerisinde kalmadığı bir albüm.
Sonuçta ne derler bilirsiniz: form geçicidir, kalite kalıcı.
Dying fetus kritiği ne zaman gelecek?
23.06.2017
@crowkiller, yakında.
suffocation gibi gruplar zamanında yapacağını yaptığı için yeni albüm haberlerinden aşırı büyük beklentilere girmiyorum şahsen. hani benim için ivmeyi düşürmesinler yeter. bu albümde suffocation suffocation’lığından taviz vermiyor (kapak falan hariç), hala etrafta ki her şeyi yok etme isteği uyandırıyor ya insan da, fazlasına gerek yok.
suffocation <3
genel anlamda teknik death metal türünden hiç haz etmeyen bir Suffocation fanı olarak (evet durum o kadar acayip) 2006 çıkışlı self-titled albümle birlikte 2000′li yıllarda çıkmış en iyi Suffo albümü olduğunu düşünüyorum. grup ikinci bir Pinnacle of Bedlam yapsaydı muhtemelen beni kaybederdi, o bakımdan değişime giderek en doğrusunu yaptıkları kanaatindeyim.
Pierced from Within’den beri grubun en hayvan breakdownları bu albümde, gitar soloları nefis, Frank Mullen kükremeleri boru gibi ve daha bir çok güzel detay var. ancak ne Blood Oath kadar karanlık, ne de Pinnacle of Bedlam kadar teknik bir albüm. bunları olumlu veya olumsuz olarak algılamak dinleyiciye kalmış.
birde kapağın neden bu kadar sevilmediğini anlayamıyorum. bence renk paleti, logonun yeri falan çok güzel. muhtemelen tişörtüne denk gelirsem alacağım.
The Warmth Within the Dark 1:00 – 2:07 arası tanımsız bir mükemmellik söz konusu. her defasında üstümü başımı parçalıyorum.
Geçen yazayım dedim unutmuşum, şimdi yazayım. Derek Boyer’in, albümünde veya sahnede bas çaldığı gruplardan bazıları:
SUFFOCATION
DYING FETUS
DEEDS OF FLESH
DISGORGE
DECREPIT BIRTH
VITAL REMAINS
Dördüncü parça yemin ediyom Criminal Element’in albümüne koy sırıtmaz, o grubun albümündeki şarkı yapılarına biraz dur-kalk biraz teknik eklemişler sadece.
Albüm çıkalı 3 sene olacak ben daha yeni ısınmaya başladım. Çıktığından beri sounduna alışamadım. Kick ve snare tonları bana çok baskın ve fazla tok geliyordu. Hala biraz öyle ama bu aralar en çok dinlediğim albüm bu.