BEFORE THE DAWN ve BLACK SUN AEON başta olmak üzere çeşitli Fin gruplardan tanıdığımız Tuomas Saukkonen’in, 2013 yılında devasa bir “SİKERLER” eşliğinde tüm gruplarını yok edip yola sadece yeni projesi WOLFHEART’la devam edeceğini açıkladığı gün “ay ben şok!” olanlar eqlesin…
Evet, bugün WOLFHEART’ın Mart başında çıkan ve promosu bize Şubat başında gelmiş olmasına rağmen şimdi yazma fırsatı bulduğumuz üçüncü albümü “Tyhjyys” ile birlikteyiz.
2013′te WOLFHEART’ı solo proje olarak kuran Saukkonen, 2014 yazında “bu projeyi sahneye taşımak lazım yoksa ekmek yenmez” demiş ve 3 müzisyeni daha yanına alarak Voltran’ı oluşturmuştu.
Fince’de “boşluk” anlamına gelen ve insana “kesin doğru telaffuz etmiyorumdur, “Tihyiis” diye okuyorum ama bunun aslı kesin başka bir şeydir” dedirten “Tyhjyys” (gerçeği “tühyüüs”müş); WOLFHEART’ın “kış metali” olarak adlandırdığı müziğinin hakkını veren, soğuk mu soğuk, epik mi epik, melodik mi me- üf sıkıldım bu ikileme kalıbından… Melodik, yırtıcı, tipik bir Fin metal grubu albümü.
Bu tabiri kullandığıma göre, hepiniz albümün yer yer atarlı, yer yer gizemli, yer yer kırılgan, hüzünlü, ama genel itibarıyla kışın çetinliğine yaraşır bir yapıda olduğunu tahmin etmişsinizdir.
Kış temalı albümlerde en sevdiğim taraf genelde bu oluyor. IMMORTAL’ın ismiyle müsemma şaheserinden tutun da daha pek çok grup ve albüm; kış temasını bu minvalde ele almak suretiyle başarılı oldu. Dünyanın en narin şeyi olan kar tanesinin kırılganlığı ile, bu kırılgan zerreciğin katrilyonlarcasının bir araya gelmesinin yarattığı beyaz kaosu bir arada sergileyen bu albümler; kışın çok yönlülüğünü ve ihtişamını başarıyla yansıtan çalışmalar olarak yıllardır kulaklarımızdan esirgemediğimiz çalışmalar.
WOLFHEART da aynı yaklaşımı, bu kez Saukkonen’in önceki işlerinin daha tehditkâr bir hâli olarak ortaya koyuyor. BEFORE THE DAWN ve BLACK SUN AEON’daki melodik, gotik ve doom ögelerinin üstüne, daha baskın bir death metal seren WOLFHEART; benzer şekilde black metal soğukluğundan ve epikliğinden de yer yer faydalanıyor. Bu da -bence- WOLFHEART müziğini Saukkonen’in önceki projelerine göre daha yoğun kılıyor.
“Tyhjyys”e baktığımızda, albümün akılda kalıcılık ve yıllara meydan okuma namına çok müthiş bir yerde durduğunu söylemek zor. Formüller, tahmin edilir kimi unsurlar albüm boyunca karşımıza çıkıyor. Lakin WOLFHEART’ın tekerleği yeniden keşfetmek gibi bir derdi yok ve elindeki silahları etkin şekilde kullanıp ortaya iyi bir şey çıkarmak adına üzerine düşeni yapıyor. İyi müzisyenlik, derli toplu şarkılar, dediğim gibi çok uzun ömürlü olmadıklarını düşündüğüm melodiler ve vasatın üstü bir ihtişamla, geride bıraktığımız kışın daha çetin yaşandığı coğrafyalardaki farklı yönleri bize sergiliyor.
Saukkonen’in önceki işlerini seviyorsanız, Fin grupların neredeyse tümünün sahip olduğu o buz beyaz karakterle ciddi düşünüyorsanız ve az biraz da üşümeye meyilliyseniz, “Tyhjyys”e ayıracağınız 44 dakikadan da pişman olmazsınız.
Tuomas efendi Wolfheart ile yaptığı işlerden sonra benim gözümde allahuekber dağlarında kendine yer edindi. Bir insan bu kadar müthiş olmamalı. Bu arada bence en az 8 hakkıydı.
Tuomas Saukkonen gayet sevdiğim, özellikle melodi yazımına bayıldığım bir abimiz oldu her zaman.Fakat daha epik olayım diye diğer tüm gruplarını -özellikle Before The Dawn’ı- bitirmesini hala hazmetmiş değilim.Wolfheart ile 10/10′luk albümler yapsa bir nebze adam buna yoğunlaştı diyeceğim ama öyle de değil.Before The Dawn’da duyduğum şeyler bunda da var.Hatta eksiği var, BTD’deki düz vokaller şahaneydi misal, Wolfheart’da yok.
Albüm fena değil.The Rift çok güzel ama ben subjektif bakıyorum işte Tuomas bizi BTD’den mahrum bıraktığından beridir ısınamadım kurtkalbine.İlerde ne olur bilmiyorum.
Ben the flood daki davulun ataklarını sevdim. Sanki orada deneysellikler yapmışlar
insomnium+swanö ortak yapımı 40dklık winter’s gate shitinden daha fazla dinlenesi.
Albüm notu kıt olmuş sanki kafadan bi 8 i var benim gözümde.wolfheart ın ilk iki albümünün karışımı gibi olmuş albüm baya gideri var.
Tuomas efendi Wolfheart ile yaptığı işlerden sonra benim gözümde allahuekber dağlarında kendine yer edindi. Bir insan bu kadar müthiş olmamalı. Bu arada bence en az 8 hakkıydı.
Tuomas Saukkonen gayet sevdiğim, özellikle melodi yazımına bayıldığım bir abimiz oldu her zaman.Fakat daha epik olayım diye diğer tüm gruplarını -özellikle Before The Dawn’ı- bitirmesini hala hazmetmiş değilim.Wolfheart ile 10/10′luk albümler yapsa bir nebze adam buna yoğunlaştı diyeceğim ama öyle de değil.Before The Dawn’da duyduğum şeyler bunda da var.Hatta eksiği var, BTD’deki düz vokaller şahaneydi misal, Wolfheart’da yok.
Albüm fena değil.The Rift çok güzel ama ben subjektif bakıyorum işte Tuomas bizi BTD’den mahrum bıraktığından beridir ısınamadım kurtkalbine.İlerde ne olur bilmiyorum.