“Kafası çok değişik çalışıyor.” cümlesini çok sık kullanırım günlük hayatta. Meselâ benim gördüğümde en az bir metre kaçtığım hamamböceğini konu edinip bir kitap yazmak nasıl bir yaratıcılık gerektirir? Ya da Yggdrasil’den etkilenip de nasıl “Orta Dünya” diye bir şey kurgulanıp, İkinci Dünya Savaşı’nın o pislik atmosferinde kocaman kitaplarda uzun uzadıya bu hayalî dünyaya dair hikâyeler anlatılır? Evet, bu ve böyle yaratıcı işler gerektiren insanlara hep “Kafası çok değişik çalışıyor.” diyorum. Sözü çotaaa diye Ophthalamia’ya bağlasam pek de hata etmem çünkü Ophthalamia da müzikal zenginliğini, geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz “It” müstear isimli Tony Särkkä kişisinin zihninden çıkan hikâyelerle bir araya getiriyor.
“Sevgili Şeytan, sen ne tatlı şeysin öyle.Sana bugün nasıl övgüler düzsem bilemedim ♥♥♥” türü liriklerin fink attığı 1990’lar black metal piyasasında bambaşka mevzular anlatan ve bu anlattıklarının başkalığı nispetinde müziklerle kendini farklı bir konuma taşıyan grup bitmek tükenmek bilmeyen rif ve melodilerin kucağına atıyor dinleyicisini. Marduk ile tanınırlığını arttıran Legion’ın vokalde olduğu ve az miktarda reverb eşliğinde mükemmel işlere imza attığı “Via Dolorosa” gitar ve basın çoğu zaman dans ettiği albümlerden biri. Tarama gitarlar ve kök notalarda gezinen baslar yerine daha farklı bir yol çizen grup üyeleri, gitarla sıklıkla aynı notaları dolaşan bas sayesinde gerçekten çok değişik bir hava yakalıyor. Gitardan çıkan notalar, It’in yarattığı hayalî dünyanın izlerini taşımıyor desem yalan söylerim, zira gerçekten garip oğlu garip melodi ve rifler, şarkıların benzersiz olmasını sağlıyor.
Bilindik black metal ögelerini doğrudan rafa kaldıran ve kendi bildikleri yolda ilerleyen grup, davul kullanımında da blast beat başta olmak üzere, şarkıları hırçın ve öfkeli hâle getirecek elementleri büyük ölçüde albümden uzak tutuyor. Sound kısmından sorumlu olan Dan Swanö’nün bilinçli şekilde yaptığını düşündüğüm gitarın öne çıkarılıp davulların biraz arkada bırakılması ise dinleyicinin belki de kendini melodilerin kucağında bulmasına hizmet ediyor.
Eşi benzeri var mıdır bilmiyorum ancak bildiğim bir şey var, bugün Ophthalamia gibi gruplara ve “Via Dolorosa” gibi albümlere acayip ihtiyaç olduğu.
İlginç ve daha önce pek yapılmamış şeylerin bolca denendiği ve genellikle de başarılı olduğu 1990’lı yılların black metal tarafındaki yıldız yapımlarından “Via Dolorosa”; haşin, gaddar, pislik, iğrenç black metal tutkunlarını cezbetmeyebilir. Ama bana göre türler üstü bir yapıya sahip albümün, bu tür müziklerle ilgilenen herkes tarafından dinlenmesinde de fayda var.
Huzur içinde uyu It, harbiden başarılı sanatçıymışsın.
Kadro Legion: Vokal
It: Gitar, ek vokal
Night: Bas, akustik gitar, ek vokal
Winter: Davul, perküsyon, ek vokal
Şarkılar 1. Intro; Under Ophthalamian Skies / To the Benighted
2. Black as Sin, Pale as Death / Autumn Whispers
3. After a Releasing Death / Castle of No Repair (Part II)
4. Slowly Passing the Frostlands / A Winterland's Tear
5. Via Dolorosa / My Springnight's Sacrifice
6. Ophthalamia / The Eternal Walk (Part III)
7. Nightfall of Mother Earth / Summer Distress
8. Outro; Message to Those After Me / Death Embrace Me (Part II)
9. A Lonely Ceremony / The Eternal Walk
10. Deathcrush (Mayhem cover’ı)
bambaşka bir dünyası var bu albümün resmen, ilk saniyesinden itibaren içine çekiyor. çok sevdiğim bir kitap gibi, baştan sonra kadar hiç bırakmıyor. bunu yapabilen çok az album dinlendim. tam anlamıyla bir başyapıt. kritik için teşekkürler…
Albümde çalan Night adlı arkadaşın Jon Nödtveit’ın kardeşi olduğunu ve daha sonra Deathstars adlı berbat grubu kurduğunu, halen bu grupta gitarist olarak yer aldığını, Jon’ın ise Ophthalaima’nın ilk albümünde vokalleri yaptığını ve yine bu albümde başı çeken IT ve Legion’un da Storm of the light’s bane albümünde konuk vokalleri yaptığını biliyor muydunuz ? (Ayrintici metalci bilgileri vol 154141) (ismail üstad, yanlışlık varsa müdahale et gari :)
’1990’lar black metal piyasasında bambaşka mevzular anlatan ve bu anlattıklarının başkalığı nispetinde müziklerle kendini farklı bir konuma taşıyan grup’
1990’lı yılların black metal tarafındaki yıldız yapımlarından “Via Dolorosa”; haşin, gaddar, pislik, iğrenç black metal tutkunlarını cezbetmeyebilir.
‘Bilindik black metal ögelerini doğrudan rafa kaldıran ve kendi bildikleri yolda ilerleyen grup, davul kullanımında da blast beat başta olmak üzere, şarkıları hırçın ve öfkeli hâle getirecek elementleri büyük ölçüde albümden uzak tutuyor.’
-Hocam bunun Black Metal olamayabileceği ihtimalini göz önüne alsaydınız biraz keşke… bariz bir şekilde progresif rock+ death metal…umarım vokallerden ötürü Black metal demiyorsunuzdur..
@siyah forma, Gruba Black Sabbath kafasında müzik yapıyor diyen de var doğrudan doom metal grubu diyen de. Ama referans kaynakları dikkate alırsak gruba black metal dememiz gerekiyor, It’in kendi FB hesabında yayınlanan röportajında da bu durumu inkar eden bir ifade yok. Sanatçı, kritikte de anlattığım gibi farklı bir yolda olduklarını söylüyor. Hatta Tolkien’le ilgili bir sorunun ardından “The Tolkien influence crap black metal came long after I initiated Ophthalamia in my mind.” şeklinde verdiği yanıt, It’in, grubunu black metal çerçevesinde gördüğünü ispat ediyor bence. Ama tabii topluluğun, albümlerinde progresif rock tınlayan noktalar yok mu, elbette var.
20 küsür sene sonra yapılan albüm kritiği:) ha albüm efsanedir tabi lafım yok. Şanslıyım çünkü albüm basıldığı dönemde kaset formatında alıp dinledim. Şanssızsınız çünkü bu albümü bulamayabilirsiniz.
’97′de metalden uzaklaştığı için bugün çok az tanınıyor olsa da Tony Särkkä İsveç black metalinin Euronymous’udur. İsveçli satanist grupları bir araya getiren True Satanist Horde isimli örgütün kurucusu ve yöneticisi oydu. Müzikal olarak ise hem Abruptum hem de Ophthalamia ile son derece özgün işler yaptı. Ophthalamia fotolarına bakarsanız Kızılderili imajı kullandığını görürsünüz. Konseptte de kesinlikle bunun etkisi var. Çok ilginç ama adamın babası Apaçi imiş. Black metalin en önemli kurucu figürlerinden birinin Kızılderili kökenli olması… 2010′da otobiyografisini yazmaktan bahsediyordu. Keşke yapsaydı. Okumayı çok isterdim.
bambaşka bir dünyası var bu albümün resmen, ilk saniyesinden itibaren içine çekiyor. çok sevdiğim bir kitap gibi, baştan sonra kadar hiç bırakmıyor. bunu yapabilen çok az album dinlendim. tam anlamıyla bir başyapıt. kritik için teşekkürler…
90′lı yıllarda çekme kaset olarak sadece kapağına bakıp almıştım.Bingo dediğim albümlerden biri olmuştu:)
Albümde çalan Night adlı arkadaşın Jon Nödtveit’ın kardeşi olduğunu ve daha sonra Deathstars adlı berbat grubu kurduğunu, halen bu grupta gitarist olarak yer aldığını, Jon’ın ise Ophthalaima’nın ilk albümünde vokalleri yaptığını ve yine bu albümde başı çeken IT ve Legion’un da Storm of the light’s bane albümünde konuk vokalleri yaptığını biliyor muydunuz ? (Ayrintici metalci bilgileri vol 154141) (ismail üstad, yanlışlık varsa müdahale et gari :)
’1990’lar black metal piyasasında bambaşka mevzular anlatan ve bu anlattıklarının başkalığı nispetinde müziklerle kendini farklı bir konuma taşıyan grup’
1990’lı yılların black metal tarafındaki yıldız yapımlarından “Via Dolorosa”; haşin, gaddar, pislik, iğrenç black metal tutkunlarını cezbetmeyebilir.
‘Bilindik black metal ögelerini doğrudan rafa kaldıran ve kendi bildikleri yolda ilerleyen grup, davul kullanımında da blast beat başta olmak üzere, şarkıları hırçın ve öfkeli hâle getirecek elementleri büyük ölçüde albümden uzak tutuyor.’
-Hocam bunun Black Metal olamayabileceği ihtimalini göz önüne alsaydınız biraz keşke… bariz bir şekilde progresif rock+ death metal…umarım vokallerden ötürü Black metal demiyorsunuzdur..
03.03.2019
@siyah forma, Gruba Black Sabbath kafasında müzik yapıyor diyen de var doğrudan doom metal grubu diyen de. Ama referans kaynakları dikkate alırsak gruba black metal dememiz gerekiyor, It’in kendi FB hesabında yayınlanan röportajında da bu durumu inkar eden bir ifade yok. Sanatçı, kritikte de anlattığım gibi farklı bir yolda olduklarını söylüyor. Hatta Tolkien’le ilgili bir sorunun ardından “The Tolkien influence crap black metal came long after I initiated Ophthalamia in my mind.” şeklinde verdiği yanıt, It’in, grubunu black metal çerçevesinde gördüğünü ispat ediyor bence. Ama tabii topluluğun, albümlerinde progresif rock tınlayan noktalar yok mu, elbette var.
20 küsür sene sonra yapılan albüm kritiği:) ha albüm efsanedir tabi lafım yok. Şanslıyım çünkü albüm basıldığı dönemde kaset formatında alıp dinledim. Şanssızsınız çünkü bu albümü bulamayabilirsiniz.
Albüm/grup bir süre önce Spotify’a gelmiş.
’97′de metalden uzaklaştığı için bugün çok az tanınıyor olsa da Tony Särkkä İsveç black metalinin Euronymous’udur. İsveçli satanist grupları bir araya getiren True Satanist Horde isimli örgütün kurucusu ve yöneticisi oydu. Müzikal olarak ise hem Abruptum hem de Ophthalamia ile son derece özgün işler yaptı. Ophthalamia fotolarına bakarsanız Kızılderili imajı kullandığını görürsünüz. Konseptte de kesinlikle bunun etkisi var. Çok ilginç ama adamın babası Apaçi imiş. Black metalin en önemli kurucu figürlerinden birinin Kızılderili kökenli olması… 2010′da otobiyografisini yazmaktan bahsediyordu. Keşke yapsaydı. Okumayı çok isterdim.