Melodik death metal, thrash metal, black metal, power metal, pagan metal, folk metal gibi çeşitli unsurları bir arada kullanan ve hepsini epik bir anlayışla bir araya getiren İstanbullu grup SABHANKRA’yı, Headbangers’ Weekend performansı öncesinde sitede ağırlayalım dedik.

Albümsüz geçen 8 yılın ardından 2014′teki “Seers Memoir“la geri dönen SABHANKRA, geçtiğimiz yıl da “Revenge” adlı son albümünü çıkarmış ve 16 yıllık kariyerine 3. albümünü eklemişti. Bu kadar çok türü bir arada nasıl kullanıyorlar sorusunun cevabı aslında düşünüleceği kadar zor değil. Grup tüm bu türlerden ögeler taşıyor ve bunları farklı şekillerde kullanıyor olmaktan ziyade, akıllara hepsini getiren bütün hâlinde bir metal yapıyor. Bir şarkının bir yerine clean vokal koysanız power metale dönüşebileceğini, bir diğerine ufak bir melodi ekleyip daha pagan bir biçime sokabileceğinizi hissediyorsunuz. Kısacası SABHANKRA müziği; ufak oynamalarla bu türlerin herhangi birine daha yakın hâle getirilebilir.

Albümde yer yer kullanılan klavye melodilerinin sonraki albümlerde daha çok kullanılabileceğini düşünüyorum. 53 dakika süren ve hiç de kısa olmayan albümdeki müzik, bu tarz bir klavye desteğine gayet açık. “Revenge”in açılışını yapan You Will Die’ın başındaki SUMMONING’vari klavye kullanımı bunun ve bu formülün daha sık kullanılmasının SABHANKRA müziğini daha zengin hâle getireceğinin net bir göstergesi. The Moonlight gibi ilk dönem şarkılarda görülen doksanlar AMORPHIS etkilerini şu an belki fazla kullanmıyor ve daha dıgıdıgı atarlı taraflara kayıyorlar, ancak SABHANKRA müziğinin zenginleşmesini sağlayan bu unsurları da geri plana bırakmamaları herkes adına daha iyi olur kanaatindeyim.

Prodüksiyon namına albümün daha gümbür gümbür, daha dolgun olabileceği ortada. Gitarlar daha yırtıcı, daha etli olsalar, böylesi gitar bazlı bir müzik çok daha etkileyici hâle gelebilir. Grubun ileriki albümlerinde bu konuya daha çok özen göstermesi hem grup hem de dinleyici için daha iyi olacaktır, zira benzer türdeki yabancı gruplarda karşımıza çıkan kayıtlar için bu tarz şikâyetlere yer bırakmıyor.

SABHANKRA’ya dair en ilginç taraflardan biri de, grubun kimi melodilerinde yakaladığı Türk popu kıvamı. I’ll Die With Your Love gibi şarkılarda karşımıza çıkan melodilerde çok net bir doksanlar Türk popu etkisi var ve başta yadırgar gibi olsam da, sonradan bir şekilde bu doksanlar Türkiye’si griliğini, kalıtsal hüznünü SABHANKRA’ya çok yakıştırmaya başladığımı söylemek isterim. Hüzünlü bir Tükrçe pop şarkısının nakarat melodisi gibi duran bir melodi, SABHANKRA’nın üstüne basa basa vurgulayan yaklaşımı sonucunda bir şekilde grubun alametifarikalarından birine dönüşebiliyor.

Bunun yanı sıra, albümün en kırıp döken bölümlerinden bazılarına sahip olan kapanış şarkısı Abandoned By the Gods da yine SABHANKRA’nın diğer bir yüzünü görmemizi sağlayan; doksanlar Göteborg havasını sofralarımıza getiren bir yapıt. Tarama melodiler ve blast beat’lerle köpüren şarkı, 1.41′de giren klavye tonu tercihi ile şaşırtıyor, sonra yardırmaya kaldığı yerden devam ediyor. Bahsettiğim prodüksiyon konusunun gelişmesi hâlinde bu gibi agresif bölümler çok daha güçlenip, çok çok daha etkili hâle gelebilir.

SABHANKRA ülkemizin uzun soluklu gruplarından biri ve ne yapmak istediklerini iyi biliyorlar. Son yıllardaki üretkenlikleri düşünüldüğünde, daha güçlü bir prodüksiyon ve biraz daha kendi kendini edit’leme ile daha kompakt, daha vurucu bir SABHANKRA sunmaları gayet mümkün.