Oğuz Sel
Küçüklüğümde oturduğumuz yerin yolları çok da süper değildi ve asfaltlama çalışmaları yeni yeni yapılıyordu. O zamanlar en büyük zevkim de, taze dökülmüş asfalt kokusunu ciğerlerime çekmek -zevke bak- ve asfaltın düz bir hâle getirilmesini sağlayan, bana göre devasa boyutlarda olan asfalt silindirlerini izlemekti. Dökülen asfaltın düzleşmesi bir kenara, o koca aygıtın gümbür gümbür ilerlemesi, gürültüsü, heybeti filan beni acayip heyecanlandırıyordu. İşin ilginci, hâlâ sağda solda inşaat çalışması veya asfalt yenileme çalışması gördüğüm zaman, dönüp sanki çok ilginç bir şeymiş gibi izliyorum ve maalesef kendime bu konuda hâkim olamıyorum.
Dinlediğim türlerde yeni gruplar keşfetmeme yardımcı olan Spotify ve onun listelerinden zaman zaman bahsediyorum; yine ilgili platform sayesinde denk geldiğim bir gruptan bahis açmak için asfalt kokusu ve silindirle açılışı yaptım. Bu defaki konuğumuz Cranial Engorgement ve albümü “Horrific Existence”.
2007’den beri aktif görünen ve siftahı 2014’teki demosuyla yapan grup, “Horrific Existence”ı geçtiğimiz ay çıkardı. Kaliforniya usulü death metalle büyüyüp geliştikleri her hâllerinden belli olan grup üyeleri; brutal death metal sularında gezinen, zaman zaman da slam taraflarına kayan bir müzik icra ediyor. Beni bu albümü yazmaya itense, genelde çok da ısınamadığım slam işlerini, grubun hayli iyi kotarması ve brutal death ögeleriyle sağlam bir biçimde harmanlaması.
Girişte yazdığım asfalt ezen silindir gibi bir yapısı olan grubun pek çok şarkısı, özellikle davullarıyla dinleyiciyi dümdüz yapıyor. Kazımalardan ve çift kros davullardan kafasını kaldırabilenlerse gitarlardan çıkan hunharca rifler neticesinde aman dilenir hâle geliyor. Çift vokalin gücünü arkasına alan Cranial Engorgement, bunu son derece başarılı kullanıyor ve oluşturulmak istenen vahşi havanın pekişmesini sağlıyor. Albüme adını veren eser gibi tekinsiz şarkılarla, aslında isteseler daha değişik ve atmosfer ağırlıklı işler yapabileceklerini de gösteren Kaliforniyali cengâverler, Dying Fetus’tan tanıdığımız John Gallagher reisi de kafalayıp “Molded by Cruelty” parçasına konuk sanatçı olarak alıyorlar, çok da iyi ediyorlar.
Şaka maka, albümü övüyor gibi görünüyor olabilirim ancak “Horrific Existence”ta sıkıntılı yönler de yok değil. Bir defa, kimi sitelerde “Mastering’imiz şöyle başarılıydı, albüm cillop gibi biliyonuz mu?” tadındaki ifadeler, albümün mix tarafında sallandığını duymamam için bir gerekçe olamadı. Fena olmayan bir kulaklıkla albümü dinleyip zamanlama hataları, bas gitar bazında ton zayıflıkları ya da alâkasız şekilde az duyulma gibi durumları rahatlıkla tespit edebilirsiniz. Bunlar bilinçli mi yapıldı bilmiyorum ama beni hafiften rahatsız etti; tabii bunlara kafayı takıp albümü çöpe atmak olmaz.
Toplamda altı adet ikileme kullandığım (Evet, üşenmedim saydım.) kritiğin sonlarına gelirken, umut vadeden gruplar için sarf ettiğim sözleri “Horrific Existence”tan hareketle Cranial Engorgement için de söyleyeyim. Türe öyle ahım şahım şeyler katmasa da grup için güzel bir başlangıç sayılır bu albüm. İlerleyen yıllarda grubun çok daha iyi işler yapacağını düşünüyorum, takipteyim. Bu işlere meraklıysanız, siz de takipte kalın derim. Ha unutmadan, Spotify brutal/teknik death listesini de ara ara dinleyin, hakikaten baba gruplara denk gelinebiliyor.
“maalesef kendime bu konuda hâkim olamıyorum.”
ahahah
Eline sağlık süper açıklayıcı yazı olmuş, dinlemiş kadar oldum resmen. Ama tabii albümü de dinledim.
26.03.2017
@Ahmet Saraçoğlu, Rica ederim ne demek. :)
Bakalım daha sonraki yazılarımda hangi kepazeliklerimi anlatacağım. :D
26.03.2017
@Ouz, ya durup öylece iş makinası seyretmek, vidanjörün bok çekişini seyretmek ne biliyim yol kazanları seyretmek ülkenin genelinde var. Sen anlat anılarını ben severim başkalarının başından geçen şeyleri okumayı, dinlemeyi. Senin bundan önce yaşadığın olay hologram falan olmasın, gerçi o yıllarda var mıydı bilemem ama.
26.03.2017
@Osman Gümüş, Deeds of Flesh’teki olayı diyorsan o tam bir muamma. Olayın doğrudan tanığı bizimkiler olduğu için o tasvirlerle yetinmek durumunda kalıyorum. Ama her türlü bir mantığa oturtamıyorum annemin anlattığını, olay gayet enteresan. Şimdilik Blue Beam Project’tir filan diyorum ama dediğin gibi o yıllarda o teknoloji var mıydı bilemiyorum.
Kritik gerçekten çok güzel olmuş, yazı direk albümü dinlemeye itti beni. Dinledikten sonra tekrar buraya geleceğim.
26.03.2017
@Koralp, Çok sağ ol, şans verilmesi gereken bir albüm bence.
27.03.2017
@Ouz, açıkçası albümün içine giremedim ya, ilk dinleyişimde pek sarmadı ama belki birkaç kere daha dinlersem daha çok sevebilirim.