Yeni bir röportaj/söyleşiden daha merhaba. Bu sefer bir değil tam 6 konuğumuz var. 5 Mart’ta KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşecek Headbangers’ Weekend, önceden duyurulan yabancı grupların ülkemizde yaşanan üzücü olaylar neticesinde Türkiye’ye gelmekten vazgeçmesi sebebiyle, bildiğiniz gibi çeşitli talihsizlikler yaşadı. Yine de konu metal olduğunda, bu müziğin sadık dinleyicilerinin festivale sahip çıktıklarını görmek gerçekten sevindirici. Kadroda kalan ELUVEITIE ve KALMAH dışında, ülkemizden 6, kendi ülkesinde performans sergileyemeyen 1 adet de İranlı grup bu yılki Headbangers’ Weekend sahnesinde olacak. Biz de, katılan herkesle birlikte gayet tutkulu geçeceğine inandığımız Headbangers’ Weekend’de yer alacak 6 yerli grubumuzla kısa bir soru cevap gerçekleştirdik. Hazırsanız, SABHANKRA, HELLSODOMY, YAŞRU, FURTHERIAL, KHEPRA ve MITHRA’dan oluşan yerli kadronun şu sıralarda neler yaptığına, yakın gelecek planlarına ve Headbangers’ Weekend’le ilgili yorumlarına geçelim.
SABHANKRA:
Şimdiye dek çıkan 3 albümünüz, 3 EP’niz ve bir de konser albümünüz var. Şu sıralarda neler yapıyorsunuz, yeni albüm için şarkı yazmaya başladınız mı?
Savaş: Yeni albümümüzün müzik yazım süreci bitti sayılır. 2017 sonunda 3-4 şarkılık bir EP ve daha sonrasında 2018′de yeni albümümüzü Haarbn Prods. etiketiyle yayınlayacağız. Bunun dışında festival hazırlıkları var. Headbangers’ Weekend performansını daha önce Roxy konserinde yaptığımız gibi kaydedip yayınlayacağız. Anlayacağınız grubun yoğun bir iş takvimi var şu sıralar.
SABHANKRA müziğini biraz tanımlar mısınız? Grubu kurarken kimler sizi gaza getirdi ve müziğinizin genel karakterini nasıl özetlersiniz?
Savaş: Önceleri bol klavyeli melodic death metal diyebileceğimiz bir sound’a sahiptik, zaten temelde grup baya ambient bir proje olan Constantinopolis’ten türeme olduğundan hâlâ etkileri görülebiliyor, fakat yazdığımız son şarkılarda klavyenin yükü bir hayli azaldı. Melodiler gitarlara daha çok yüklendi. Her ne kadar SABHANKRA’nın tarzı biraz çorba olsa da yurt dışında blackened thrash metal olarak kategorize ediliyor. Ben melodilerdeki epikliği biraz daha önemli bulduğum için epik metal diye genelleyip işin içinden çıkıyorum. Sanırım bizi (beni ve diğer gitaristimiz Süha’yı) en çok etkileyen gruplar AMORPHIS, LOST HORIZON ve MITHOTYN. İskandinav metali yükselmeye devam ediyor, sanırım yakında bizi etkileyen gruplara THYRFING, ISTAPP ve NORDJEVEL de eklenecek. Bu aralar bunlara takmış durumdayız.
Şarkı yazım safhası genelde nasıl gelişiyor? Bir SABHANKRA şarkısının nasıl oluştuğundan bahseder misiniz?
Savaş: Süha bir şeyler düşündüğünde kaydedip bana yolluyor. Ben zaten devamlı aklıma gelenleri kaydediyorum. Bazen aşırı uyumlu şeyler yazmış oluyoruz ve “bu rifler birbirine çok uydu hadi bunu düzenleyelim” diyoruz ve ortada bir yapı yokken birden şarkı oluşuyor. Bazen de ben veya Süha kendi başımıza bir kıta ve nakarat melodisiyle bitiriyoruz olayı. Şarkının giriş çıkışını trafiğini oluşturduktan sonra dünyanın en sevimsiz işi olan söz yazımına geçiyoruz ve dayaktan, toptan, tüfekten, agresyon ve metalden yeterince bahsettikten sonra kayda giriyoruz. Keşke her grubun bir DEMONAZ’ı olsa da söz yazıp getirse bize…
Headbangers’ Weekend’e gelecek olan dinleyicilere neler söylemek istersiniz?
Savaş: Gelecek olanlara bir şey söylemeye gerek yok. Onlar zaten metalcilik yapıp içmenin, ileride çocuklarına anlatacakları şeyler yaşamanın önemini kavramış durumdalar, bilinçliler. Bu işleri yapmak da yapılanlara şahit olmak da gitgide zorlaşıyor. Hele ülkenin şu durumunu da göz önüne alırsak artık bu kültürün ayakta kalabilmesi hepimiz için daha da bir önemli. 90′ların ikinci yarısından beri metal yapıyorum ve ülkede bu kültür adına olan biteni takip ediyorum. Yanımıza gelen gençlere sadece 2010′da KüçükÇiftlik Park’ta beraber çaldığımız AMORPHIS, CANNIBAL CORPSE, DARK FUNERAL gibi gruplardan bile bahsettikçe kaçırdıklarına yanıyorlar. Tavsiyem şudur ki, daha fazla yanmaya gerek yok. KALMAH gibi gaz bir grup izleyeceğiz. 2001′den beri KALMAH’ı takip ediyorum. Canlı canlı bir Hades, bir Withering Away dinlemeyi kim istemez ki?
Ha, bir de dinleyicilere şiir okumak isterim ;
Yapılır idi METAL Türkiye’nin illerinde
TIKA TIKA davullar metalcilerin dillerinde
Gel kardeşim gel, bu 5 MART çok güzel
KALMAH ALTINDA SABHANKRA İZLEMEK ÇOK ÖZEL
KÜÇÜKÇİFTLİK PARKTA METAL ÜSTÜNE METAL
METALİNE SAHİP ÇIK, BİLET AL, BİRA AL…
5 Mart’ta görüşmek üzere, SABHANKRA’dan sevgiler.
***
HELLSODOMY
2015′teki “Sodomy is Nigh” EP’nizin ardından “Chaostorm” adlı ilk albümünüz geçen sene piyasaya çıktı. Albümün yazım sürecinden biraz bahseder misiniz?
Yunus: Albümdeki parçaların hepsi farklı dönemlere ait. Kayıttan 1 ay önce tamamlanan parça da var, demo öncesinde yazılmış parçalar da var. “Chaostorm” ile grubun ilk evresini kapattık.
HELLSODOMY müziğini biraz tanımlar mısınız? Grubu kurarken ilham kaynaklarınız kimlerdi ve müziğinizin genel karakterini nasıl özetlersiniz?
Yunus: Hepimiz tarz ayırt etmeyen METAL fanlarıyız. Bu yüzden ayrım yapmadan sevdiğimiz her şeyi parçalara yansıtıyoruz. “Bu bizim tarza uymadı” diyerek çıkardığımız tek bir rif bile yok. Müziğimiz genel olarak death metal, thrash metal ve black metal üçgeninde dönüyor.
Yeni şarkı yazımına başladınız mı? HELLSODOMY’nin bundan sonraki müzikal gelişimi adına neler söylemek istersiniz?
Yunus: 2. albüm için şarkı yazımı tamamlanmak üzere. Müzikal anlamda herhangi bir hedefimiz veya idealimiz yok. Daha önce olduğu gibi şimdi de tamamen içimizden geldiği gibi, plansızca hareket ediyoruz.
Headbangers’ Weekend’e gelecek olan dinleyicilere neler söylemek istersiniz?
Yunus: Pek çoğumuzu ayakta tutan tek şey metal. Sonuna kadar bunun tadını çıkarın.
***
YAŞRU:
Biri geçen sene olmak üzere şimdiye dek çıkan 3 albümünüz var. Bu albümlerdeki müzikal yapıyı nasıl karşılaştırırsınız? YAŞRU müziği 3 albümde nasıl evrildi?
Berk: ikinci albüm, ilk çıkan albümün hemen hemen re-mastered haliydi diyebiliriz. “Börübay” adlı son albüm öncekilere nazaran daha sert ve agresif tonlar ve yer yer brutal vokal ile desteklenmiş, ama doom ve folkorik yapıyı yine muhafaza eden ve daha profesyonel bir mastering ile dinleyicinin beğenisine sunulan bir albüm.
YAŞRU, ele aldığı konseptle öne çıkan bir grup. Türk mitolojisinden besleniyorsunuz ve bunu klişelere kaçmadan yapıyorsunuz. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Berk: Evet, sizin de belirttiğiniz gibi YAŞRU konsepti ile dikkat çekti. Bu konsepti az da olsa deneyenler oldu ama sadece şarkı sözleriyle kaldı, fazla da ilerlemedi. YAŞRU’yu öne çıkaran etmen, işlediği konulara ve türe uygun olarak, doğru melodi yapısı ve albümlerde kullanılan etnik enstrümanlarla müziğini besleyerek Türk folk metal kulvarında yerini almış olması. Dolayısıyla geniş bir dinleyici yelpazesine ulaştı.
YAŞRU müziğini biraz tanımlar mısınız? Grubu kurarkenki amacınız neydi ve müziğinizin genel karakterini nasıl özetlersiniz?
Berk: Eski grubum SERAPHIM 1999′da dağıldıktan sonra uzun bir süre müzik piyasasından uzak kaldım. 2007’de tek kişilik proje olarak tekrar çalışmalara başladım. Müzik çalışmalarım artık tarih ilgim ve sevgimle kaynaşmaya başlamıştı. Dolayısıyla müzik projemin yapısı kendi kendine yolunu buldu. Tabii bunda müziğin arka planındaki Türk tarihi, az da olsa mitoloji, inanışlar, erken dönem Türk müziği gam yapısı araştırmalarım, etnik enstrümanlar ile çalışmalarımın da etkisi büyük.
Headbangers’ Weekend’e gelecek olan dinleyicilere neler söylemek istersiniz?
Berk: Ülkemizin geçirmekte olduğu bu zor ve sancılı zamanlarda hem metal müzik piyasasını ve sanat etkinliklerini ayakta tutmak hem geleceğe umutla bakmak, hem de beraber güzel vakit geçirip kaliteli metal müzik dinlemeleri için herkesin Headbangers’ Weekend’e gelmesini tavsiye ediyorum. Zira bu kötü durumumuzda bizleri, Türkiye’deki metal müzikseverleri yalnız bırakmayan iki yabancı grubun güzel müziklerine katılmak, hem de festivalde birbirinden değerli ve kaliteli yerli gruplarımıza sahip çıkmak ve desteklemek için fırsatlardan biridir bu güzel festival. Hepimize HAYIRlı günler dilerim, esen Kalın.
***
FURTHERIAL
Şimdiye dek çıkan 2 albümünüz var ve şu sıralarda da yeni EP’nizin hazırlıkları sürüyor. Bize gidişattan, şu sıralarda neler yaptığınızdan biraz bahseder misiniz?
Başer: EP’nin süreci planladığımızdan çok daha fazla uzadı, fakat hâlihazırda yazılı bir 3. albümümüz var ve biz bu 3. albümü kaydederken izleyeceğimiz gidişatı, çıkmakta olan EP’mizle paralel yürütmeyi hedeflediğimiz için EP kayıt ve miks sürecindeyken imkânlarımız dâhilinde hemen hemen her yolu denedik. Şu an EP’nin miksi neredeyse bitti. Çizimleri ve muhtemel bir şirket anlaşmasını hallettikten sonra çıkacak. Sonrasında da hemen 3. albümümüzün kaydına başlamış olacağız.
FURTHERIAL müziğini biraz tanımlar mısınız? Grubu kurarken ilham kaynaklarınız kimlerdi ve müziğinizin genel karakterini nasıl özetlersiniz?
Başer: FURTHERIAL ilk başlarda thrash ve death metal etkili bir müzik anlayışı ve yaklaşımına sahip iken, zamanla müziğine progresif metal etkileri de katıldı. Şu an tek yönlü bir müzikten çok uzağız. Dolayısıyla müzik tarzımızı herhangi bir tür ile nitelendirmemiz çok zor. Progresif etkili extreme metal diyebiliriz.
EP’deki müzik bildiğimiz FURTHERIAL sound’unda mı olacak yoksa yeni şeyler duyacak mıyız?
Başer: EP biraz daha kolay anlaşılır şarkılardan oluşuyor. Eski albümlerden etkiler elbette var, fakat genel olarak öncekilerden farklı bir çalışma oldu. Önceki tarzımızı koruyup, yerimizde saymadan yeni bir şeyler yapmaya gayret ettik ve sonuçtan memnunuz.
Headbangers’ Weekend’e gelecek olan dinleyicilere neler söylemek istersiniz?
Başer: Talihsizliklerle dolu bir yıl geçirdik ve yer alacağımız festival de bu talihsizliklerden maalesef çok fazla nasibini aldı. Biz kendi adımıza olanları üzüntüyle seyrederken, yerli grupların çoğunlukla yer aldığı ve desteklendiği bu organizasyonda, sizlerin de desteğini görmemiz çok önemli. Ülkemizin eğlence ve müzik sektörü, tıpkı diğer sektörler ve yaşam standardı gibi bu denli felaket durumdayken, ülkemizdeki metal dinleyicisinin müziğine sahip çıktığını görmemiz, bize o sahnede dimdik durup, yine aynı boyun eğmezlikle müzik yapmaya devam etmemizi sağlayacaktır. Her koşulda müziğe sahip çıkacak müzisyenleriz. Siz dinleyicilerin de bizimle aynı anlayışa ve özveriye sahip olduğunuzu biliyoruz. Herkesi bekliyoruz. Festivalde görüşmek üzere!
***
KHEPRA
İlk albümünüz “Cosmology Divine”ı geçen sene çıkardınız. Albümün hazırlık ve yazım sürecinden bahseder misiniz?
Kenan: Önceki sound’umuzdan daha farklı bir şeyler çıkarma motivasyonu ile yerel etnik enstrüman kullanımı fikri gelişti. İlk beste denemeleri de tatmin edici çıkınca bu fikre odaklandık. Ayrıca görkemli müzikler hep daha çok ilgilimiz çekti bizim. Bunu da orkestral ögeleri yoğun bir şekilde kullanarak yakalamaya çalıştık.
KHEPRA müziğini biraz tanımlar mısınız? Orkestral unsurların büyük önem taşıdığı müziğinizin genel karakterini nasıl özetlersiniz?
Doğukan: Basit bir tanımla senfonik death metal diyebiliriz. Ancak black metal, progresif metal ögeleri de var. Tabii belirgin bir etnik enstrüman kullanımı da mevcut. Pek fazla örneği yok bildiğim kadarıyla. Bağlama, ney, düdük, kemane, ud gibi Anadolu ve Mezopotamya’ya özgü enstrümanlar kullandık. Ortaya özgün bir metal cross-over tarzını çıkardığımızı düşünüyorum.
Yeni albüm için şarkı yazımı başladı mı? İlk albüm KHEPRA sound’unu özetliyor mu yoksa ileride sizden daha deneysel şeyler duyma şansımız olacak mı?
Doğukan: Yeni parçalar yazmaya başladık. 2. albümden önce yaza kadar 2 tane EP düşünüyoruz. İlki senfonik/ambient tadında, belki biraz da deneysel bir albüm olacak. Diğer EP ve albümün ise şu anda ne şekilde olacağını tam kestirmek mümkün değil, ama muhtemelen daha kalabalık, karanlık ve agresif olacak.
Headbangers’ Weekend’e gelecek olan dinleyicilere neler söylemek istersiniz?
Kenan: Özellikle son senelerde yerli gruplar çok başarılı işlere imza atıyorlar. Yabancı gruplarla karşılaştırılabilecek kalite ve düzeyde işler çıkıyor ortaya. Ancak bu işin daha da ileri gidebilmesinde yerli metal dinleyicisine iş düşüyor. Yerli grupları desteklerlerse; -destekten kastım, konser verildiğinde bilet alıp gidilmesi, albüm ya da diğer merchandise’ların satın alınması gibi- gruplar da müziğe daha fazla yatırım yapma olanağı bulurlar. Headbanger’s Weekend dinleyicisine ise şunu söyleyebiliriz: 2012 yılında Ukrayna’da aynı festivalde yer aldığımız KIMAERA grubunun kendi ülkelerinde (Lübnan) politik baskıdan dolayı metal etkinliği neredeyse hiç yapılamıyor. Özellikle dinleyiciler sevdikleri grupları dinleyebilmek için yurt dışındaki festivallere katılmak zorunda kalıyorlar. Türkiye’de bu tarz organizasyonlar yapılabiliyorken -iptallere rağmen- bu etkinlikleri ayakta tutmaya çalışan kişilere ve gruplara destek olunması gerekiyor diye düşünüyoruz.
***
MITHRA:
MITHRA müziğini biraz tanımlar mısınız? Grubu kurarken ilham kaynaklarınız kimlerdi ve müziğinizin genel karakterini nasıl özetlersiniz?
MITHRA, basitçe söylemek gerekirse bir melodik death metal grubu. Grubu kurarken özellikle bu müzik türünü icra edelim diye bir düşünce yoktu kafamızda, ama ürettiklerimiz hâliyle grubun ortak müzik zevkine göre şekillendi. Bu ortak müzikler de türün başlıca en çok bilinen isimleriydi (evet, KALMAH da dâhil :) ).
İlk albümünüz “Memories of the Moon” 2014′te, ikinci albümünüz “Utopia” da 2015′te çıktı. Üçüncü albümün yazımına başladınız mı? Yeni şarkılar hangi doğrultuda ilerliyor?
Üçüncü albüm için çalışmalara başladık. Önceki seferlerde yaptığımız hatayı yapıp, işi aceleye getirmeyi düşünmüyoruz bu defa. Yani oldukça ağırdan alıyoruz diyebilirim. Ama belirtmeden de geçemeyeceğim, daha önce bizden duyduklarınızdan daha farklı ve daha güçlü olacak gibi duruyor.
2017 MITHRA için nasıl bir yıl olacak? Bu yıl ve yakın gelecek için planlarınız neler?
Bu sene bizim için geçmiş senelere kıyasla dolu bir konser programı var. Konserlerden sonra ise yoğun bir çalışma ile sene sonu gibi albümü çıkartmak hedeflerimiz arasında.
Headbangers’ Weekend’e gelecek olan dinleyicilere neler söylemek istersiniz?
Bu yıl geçmiş festivallerden farklı olarak yerli grupların katkısı daha fazla olacak. Bunun iyi yanı; ülkemizde kendini göstermek için şans arayan önü açık, yetenekli ve canavar gibi gruplar var. Bunun festivale katkısı ise, en azından yerli gruplar adına konuşacak olursak, hepsi kendini kanıtlama arzusu ve sorumluluğuyla sahne alacak. Sadece kendi adlarına değil, yerli grupların bu tarz festivallerde daha çok yer bulabilmesi adına performanslar mükemmel olacaktır. Ülkemizin bu zor zamanlarında yabancı gruplar festivallerimize destek vermeyi tercih etmezken bizim ve seyircinin üzerine düşen ise bu ülkede müziğin ölmediğini, destek vererek göstermek olacaktır. 5 Mart’ta bu müziğe gönül vermiş herkesi KüçükÇiftlik Park’ta görmeyi istiyoruz.
Sabhankra yıkıcak küçükçiftliği