Üretken müzisyen iyidir. Çok üretken müzisyen ise daha iyidir çoğu zaman. Abigor sayesinde metal dünyasının değerli bir emekçisi olduğu çoğu kişi tarafından bilinen Silenius gibi…
1990’ların başında Abigor da dâhil olmak üzere birçok projede görev alan ve kimi zaman vokaliyle kimi zamansa klavyeciliğiyle, sanat eserlerine ruh katan Silenius, 1998 çıkışlı Abigor albümü Supreme Immortal Art’ın ardından gruptan ayrıldıktan sonra müziği bırakmak bir yana daha farklı ve kimilerine göre daha başarılı işler yapmaya başladı. Bu işlerden veya projelerden biri de Amestigon.
Black metalle haşır neşir olanların bile gözlerinden kaçabilen Amestigon, Silenius’un öncülüğünde şekillenen ve 2000 yılından bu yana aktif olan bir grup; black metal grubu. Ancak ne Abigor’daki gibi alabildiğine enteresan ve beyin yakan ne de ilk ya da ikinci dalga black metal gruplarını takip eden bir tarzı yok grubun; Silenius’un Summoning albümlerindeki mistik ve bilinmez havanın başkalaştırılmış hâli gibi âdeta.
Albüme ismini veren parça başta olmak üzere albümün geneline yayılan ve adına ister kasvet, ister bunalım, ister başka bir şey deyin, garip ve bilinmez bir hava var kesinlikle. Oluşturulan riflerden kullanılan notalara, Silenius’un kendine has bol dolgulu vokalinden aralara giren bas sololarına kadar sayısız nokta, Amestigon’u benim nazarımda acayip değerli yapıyor.
Yer yer blast beat kullanılsa da vurucu ve hatta öldürmeyip süründüren doom atmosferiyle de doldurulan “Sun of All Suns” avantgarde işlerin peşinde koşan grupların yaptığı albümlerin bir kopyası olmaktan çok daha ötede çok daha başka bir yerde duruyor.
“Sun of All Suns” başlı başına bir olay bence; akıp giden, melodisiyle, rifiyle, şarkıların kompozisyonlarıyla tam bir “olgunluk çağı” albümü. Silenius’un Pazuzu ve Abigor’dan edindiği deneyimleri sonuna kadar gösterdiği yapım, insanı düşünceye gark eden yönleri ve black metal’in nerelere kadar esneyip kalite ve vuruculuğundan ödün vermeyeceğinin bir kanıtı. “Höllentanz” EP’lerinin aksine Abigor’la uzaktan yakından ilgisi olmayan ve pek az albüm için kullandığım nev-i şahsına münhasır sözünü sonuna dek hak eden “Sun of All Suns” geçen yıllara meydan okuyan albümlerden biri olmayı başarıyor.