Oğuz Sel
İçinde “Core” geçen ekstrem müzik akımlarının, kendi tarzları dışındaki alt dallara da bulaşması, ana türlerin kemik dinleyici kitlesinin pek hoşuna gitmese de yeniliğe açık dinleyiciler tarafından olumlu karşılanıyor. Yaptığı müzikle yer yer brutal death metal, yer yer slam kimi zamansa sırtını deathcore tarafına dayayan Vulvodynia, “Psychosadistic Design” adlı ikinci albümüyle bu seferki konuğumuz.
Güney Afrika’dan çıkan ve yaşları epeyce genç arkadaşlardan kurulu taze grup Vulvodynia, brutal sularda geziyor ancak bunu umarsız bir hayvanlıkta yapmıyor. Çoğunlukta orta tempo devam eden, bazense hayvanî kazımalarla şenlendirilen parçalar dinleyiciyi havaya sokarken, araya giren “breakdown”lar “beatdown”lar, “Core” diyarlarından gelen eğlencelik esintiler olarak karşınıza çıkıyor. Vokallerin ve gitar tonlarının diplerde dolaştığı “Psychosadistic Design”, genel olarak akılda kalıcı rifler yerine ritmve groove bazlı gitar bölümlerinin hâkim kılındığı bir eser. Her ne kadar program olsa da atmosfere hayli iyi uyum sağlayan davullar, şarkıların gidişatını en az gitarlar kadar net şekilde belirliyor. Ancak bazı şarkıların kendi içlerinde deathcore kısımlarına fazlaca gömülmesi bence, albümün akıcı olmasının önündeki en büyük engel hâline geliyor. Buna, davul tonlarında bir karar birliğine varılamamış olması da eklenince, albüm bütünlük sergilemekten biraz uzaklaşıyor.
“Psychosadistic Design”, haşin brutal death metal dinleyicileri için çoğu noktada cazip olmasa da kendi içinde ilginçlikler de barındırmıyor değil. Daha önceki albümü ve EP’sinde olduğu gibi bu albümde de Vulvodynia’ya destek olan çok sayıda ses sanatçısı bulunuyor. Genellikle hardcore, deathcore ve metalcore gibi türlerdeki icraatlarıyla tanınan sanatçılar, guttural, brutal, pig fuck gibi şirin ses oyunlarıyla şarkılara ayrı bir renk katıyor.
Eser miktarda melodi barındıran, akıcılıktan uzak ancak kendi türü içinde değerlendirildiğinde olmuş sayılabilecek “Psychosadistic Design” daha çok türün sıkı takipçilerine hitap ediyor. Eğer içinde “Core” bulunmayan ve “slam” tarafa kaymayan bir brutal death metal dinleyicisiyseniz, albüm size hitap etmeyebilir ve hatta sıkıcı bile gelebilir.
sene sonu listemde yer eden harika bir iş. şahsen hoşuma giden herşey mevcut albümde.
ismail vilehand e selam olsun:)
slam death türünde uzun zamandır dinlediğim en iyi albüm. tam bir gövde gösterisi. öyle pek tarif edilecek bir tarafı yok, albümü açın ve kendinizi yerden yere vurun.
Baya bildiğin kazımasyon. Tam kafa dağıtmalık albüm. Bir tek davul problem. Gitar tonlarına filan nazaran fazla yumşak bir ton seçilmiş. Türü icabında öyle ahım-şahım bir albüm değil ama brutal death/deathcore karışımı bir albümden beklediğiniz her şeyi de size veriyor.
Şimdi ben gecenin bir vaktinde bu gazla nasıl yatacağım onu bilemiyorum ama :D