Taptaze ve eti kemikten sıyıran bir grindcore albümü dinlemek gerçekten büyük zevk arkadaşlar. Özellikle de sabah 7′de kalkmış ve kulaklarınızı cayır cayır distortion’la, dayaksı davullarla ve yırtıcı vokallerle doldurmaya ilk andan karar vermişseniz. “Bugün THE DRIP’i yazayım” diye uyandım bu sabah. Son bir haftadır sıklıkla dinlediğim ve yazılacağı anı beklerken kulaklarımda demlenen grup, çıkardığı 3 EP’nin ardından çıkan bu ilk albümüyle 2017′nin en iyi grindcore işlerinden birini bize daha Ocak ayının ilk yarısında verdi.
“The Haunting Fear of Inevitability” pek çok anlamda harikulade bir grindcore albümü. Türden isteyebileceğimiz pek çok şeyi bize lafı hiç dolandırmadan, bilakis ince uzun kullarını boğazımıza dolayarak veren THE DRIP; grindcore’un kardeş ve kuzen türleriyle iç içe geçmiş olmasıyla da sunumunu güçlendiriyor. NASUM, ROTTEN SOUND ekollerini başarıyla yansıtan THE DRIP, d-beat, powerviolence death metal ve crust ögeleriyle de “The Haunting Fear of Inevitability”ye renk ve can katıyor.
Albümü dinlerken kabak gibi ortada olan ve istemsiz şekilde fark ettiğimiz ilk konu, THE DRIP’in ciddi anlamda çok çok iyi şarkı yazıyor oluşu. Bunu sadece şarkılar güzel diye söylemiyorum. Şarkıların kendilerine ayrılan ortalama 2 dakikalık sürede bu denli dolu, anlamlı ve karakterli şeyler sunabilmeleri, karman çormanlığa bir an bile bulaşmadan itinayla yardırıp bir de üstüne belli bir sofistikeliği korumaları ciddi anlamda takdire şayan.
TOXIC HOLOCAUST’tan Joel Grind’ın canlı ve yırtıcı prodüksiyonuyla iyice sevilesi bir hâl alan albüm, gitardaki thrash metalimsi ton dolayısıyla kimi grindcore dinleyicileri için biraz fazla steril gelebilir ve bir önceki “A Presentation of Gruesome Poetics” EP’sindeki HM-2′ye bulaşmış FAZİ ve KIRANÇİ tonu aratabilir; lakin bu albüm özelinde ve adını daha geniş kitleye duyurarak daha temiz bir kimlik ortaya koyma amacı doğrultusunda, “The Haunting Fear of Inevitability”nin olduğu gibi değerlendirilmesi ve kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yine o EP’deki -trampet başta olmak üzere- davul tonunun da gayet güçlendiğini söylemek gerek, ki EP’deki çiğ tona da şahsen bir şikâyetim yoktu.
Yarım saat süresi içinde birbirinden terli ve hırpani 13 şarkı sunan ve bu sebeple çok da didik didik etme gereği duymadan açın dinleyin diye özetleyebileceğim “The Haunting Fear of Inevitability”; grindcore adına 2017′nin ilk çok iyi albümü olarak kayıtlara geçiyor. Grindcore adına yıl sonu listelerinde tartışmasız kendine yer bulacağını düşündüğüm “The Haunting Fear of Inevitability”yi ve daha genel anlamda THE DRIP’i, grindcore sevenler başta olmak üzere adrenalini işitsel yoldan almak isteyen herkese hiç düşünmeden öneririm.
Kadro Brandon Caldwell: Vokal
Bobby Mansfield: Gitar
Blake Wolf: Gitar
Talon Yager: Bas
Shane Brown: Davul
Şarkılar 1. Blackest Evocation
2. Anathema
3. Gruesome Poetics
4. Dead Inside
5. Covered in Red
6. Terror War Industry
7. Painted Ram
8. Wretches
9. In Atrophy
10. The Answer
11. Exile
12. Consigned to Fate
13. Bone Chapel
EP’lerini beğenmiştim ve geçen senenin ortalarında falan yeni albüm haberlerini almıştım, dinleyip grubu paylaşacaktım siz benden önce davrandınız. Şimdiye dek 2017 model albüm dinlemedim.
@P L A G U E, ben o kıyaslama işine Voices’ı ilk dinlemem bittiği an karar vermiştim, “yeni grindcore albümlerini Voices’la kıyaslamamak lazım yoksa hiçbirini tam beğenmeyeceğim” diye düşünüp o fikri kafamdan atmıştım.
@Ahmet Saraçoğlu, sanırım benimde öyle yapmam lazım, durum hakkaten sıkıntılı. o kafadan çıkamazsam bi çok harika albümden beklediğim verimi alamam. haklısın.
EP’lerini beğenmiştim ve geçen senenin ortalarında falan yeni albüm haberlerini almıştım, dinleyip grubu paylaşacaktım siz benden önce davrandınız. Şimdiye dek 2017 model albüm dinlemedim.
22.01.2017
@Osman Gümüş, Shaarimoth hariç.
23.01.2017
@Osman Gümüş, Shaarimoth dahil yaklaşık 10-12 civarı 2017 albümü dinledim, hiç birini beğenmedim. bu hariç. öküz toynağı gibi albüm.
painted ram çok iyiymiş. nasum tadı aldığım hiç bir grindcore’a hayır demem.
Çok iyi albüm.
Valla çok iyiymiş, şimdiden 2017 listesine girecek gibi.
albüm çok iyi tamamda nedense bende voices ı dinlediğimdeki kamyon çarmış etkisini yaratamadı. ama hakkaten iyi albüm ona laf yok.
26.01.2017
@P L A G U E, ben o kıyaslama işine Voices’ı ilk dinlemem bittiği an karar vermiştim, “yeni grindcore albümlerini Voices’la kıyaslamamak lazım yoksa hiçbirini tam beğenmeyeceğim” diye düşünüp o fikri kafamdan atmıştım.
26.01.2017
@Ahmet Saraçoğlu, sanırım benimde öyle yapmam lazım, durum hakkaten sıkıntılı. o kafadan çıkamazsam bi çok harika albümden beklediğim verimi alamam. haklısın.
Lyrics’ lerini bulamıyorum.
Albümü her gün en az 2 kez çevirir oldum. Sıkılmamak için de albüm bitince başka grindcore albümlerini dinliyorum.
Keşke yeni albüm çıkarsalar