Kanadalı grupların ilginç bir çekiciliği var diye düşünüyorum. Belki hem ABD’nin hem de Kuzey’in özelliklerini taşımasından, belki de hayatımın en güzel yıllarından birini orada geçirmiş olmamın verdiği pozitif ayrımcılıktan… Her ne olursa olsun, kesin olan bir şey varsa o da kaliteli metal grubu çıkarma konusunda Kanada’nın epey iyi bir istatistikle oynadığı.
Konu Kanada ve thrash metal olduğunda akıllara elbette ki ANNIHILATOR, RAZOR, VOIVOD, SACRIFICE, EXCITER, SLAUGHTER gibi isimler geliyor. Dikkat edileceği üzere bu grupların tümü seksenlerin ortalarından itibaren ortalarda olan ya da bir yerlerde pes etmiş oluşumlar. Elbet benzer durumlar pek çok ülkede yaşanıyor ve bu noktada imdadımıza retro thrash yetişiyor.
İşte TERRIFIER adlı çılgınlar bu noktada hayatımıza giriyor.
TERRIFIER, son zamanlarda duyduğum en iyi, eğlenceli, gaz, yaratıcı ve teknik olarak da etkileyici retro thrash metal gruplarından biri, bazı açılardan belki de birincisi. Dinleme şansı bulamadığım ilk albümünü 5 yıl önce çıkaran grubun şu anda bahsetmekte olduğum ikinci albümü çıkalı sadece 11 gün oldu. Albümün 11 gündür Spotify’a konmamasından dolayı 11 gündür hayata karşı yarattığı isyan bayrağı açmış durumdayım.
TERRIFIER çok canlı, yırtıcı, şiddetten uzak bir thrash metal yapıyor. Şarkı sözlerinin bazısı Gerçeğe Çağrı, bazısı Barbar Conan’la ilgili olsa da, grupta crossover’sal bir içelim eğlenelim, kaykaycı gençlik, yaşasın yavşaklık türevi bir tat yok. Enstrüman performansı olarak manyaklar gibi yardıran ve özellikle gitar şhov yapan solo gitaristiyle öne çıkan TERRIFIER; yazdığı riflerin gücüyle de müziğini epey bir kaslı hâle getiriyor. Albümü dinlerken bodoslama dümdüz cıgıcıgı bir thrash’ten ziyade; içi dolu, zengin ve buna rağmen atar dozu gayet kıvamında bir grup dinlediğinizi hissediyorsunuz.
Bunun yanına eklenen yırtıcı nazal thrash metal vokali ve fırsat bulduğu anlarda blast’e de girişen davulcuyu da ekleyince, karşımıza bir bütün hâlinde yardıran bir grup çıkıyor. Tüm bunlar arasında TERRIFIER’ı benzerlerinden ayıran bir numaralı unsur nedir diye sorarsanız, bu soru da çok net şekilde “sololar” diye cevaplanabilir. Çok iyi yazılmış ve icra edilmiş bu sololar, TERRIFIER müziğini ciddi anlamda çok iyi zenginleştiriyorlar.
Müziğinin şenlikli ve cayır cayır hâli dolayısıyla çok da didik didik edilecek bir yanı olmadığını düşündüğüm TERRIFIER’ı; EXODUS, TESTAMENT, KREATOR, DESTRUCTION, NUCLEAR ASSAULT, ilk dönem METALLICA gibi nefis şeyleri seven herkese öneririm. Albümü Bandcamp’ten dinleyin; zaten thrash metale karşı bir yakınlığınız varsa bir dinleme yetmeyecektir ve Bandcamp sizden artık albümü satın almanız gerektiğini söyleyip daha fazla dinletmeyene dek dinlemeniz olası, kendimden biliyorum.
cidden çok çok iyi bir albüm
İlk iki şarkıyı dinledim.İyi gidiyor.Sonuna kadar gideyim neler çıkacak..
Ocak ayında çıkan en iyi 2-3 albümden biri. Kesinlikle es geçilmemesi gereken bir albüm, kritikte de yeterince açıklanmış zaten, kritik için teşekkürler.
Nuclear Demolisher’ın 3:14′te başlayan solo bölümü tam bir “eski Testament’a saygı duruşu” ahah. Çok tatlı cidden.
çıktığından beri ara ara dinliyorum, cidden çok iyi albüm. riff yazımı üst düzey. vokalin paçozluğu olsun, sound olsun retro thrash ekolüne çok uygun. Iron Reagan tam thrash metal olmadığından dolayı bu albüme bu yıl çıkmış en iyi thrash albümü desem yanlış olmaz.
Of of bayıldım resmen. Skull hammer iken biliyodum bu adamları ama isim değiştirdiklerini bilmiyodum. Yavşak Havok’un yaşatacağı hayal kırıklığımı bunlarla giderecem gibi.
Bu ne ya. 80′lere gittim resmen. Ruhlu bir albüm olmuş. Aynı zamanda kaliteli Thrash Metal ziyafeti.
Drunk as fuck ve Sect of the Serpent parçaları ayrı bir dehşet. Baştan sona kadar muazzam sololar vardı. Gece yarısı uykudan eser kalmadı.
Nihayet yeni albümlerini çıkarıyorlar 2 güne. Süper haber.