Mart ortasında çıkacak yeni FEN albümü “Winter”ı yazmaya oturmamla birlikte dışarıda tatlı tatlı kar yağmaya başlamasının yarattığı “ağğğğ ne tesaadüüüüvvv” hissi ve yüzümde beliren gülücükler… İngiliz atmosferik black metal grubu FEN’in yeni albümü “Winter”ın muhtemelen dünyadaki ilk incelemesinden merhaba.
Code666′ten gelen promo mail’ini görünce “oha daha albüme 1,5 aydan fazla var” diye şaşırdım, sonra da “sonuçta FEN” diye sevindim. FEN’le ilk tanışmam sitedeki “Malediction Fields” kritiğiyle olmuştu. Pasifagresif’in açıldığı yıl çıkan bu albümle, o sıralarda çok fazla dinlediğim “Ashes Against the Grain” arasında benzerlikle bulmuş ve FEN’i “AGALLOCH gibi ama onun kadar rererö değil” şeklinde özetleyerek kafamdaki “böyle bir grup var evet” klasörüme koymuştum. O sıralarda FEN benim için sadece varlığını bildiğim ve AGALLOCH sevdiğinden şüphe duymadığım bir oluşumdu.
Daha geniş bakarsak; FEN, türe aşina olanların ve gerçekten de AGALLOCH ve türevi grupları sevenlerin yabancı olmadığı, 10 yıldır ortalarda olan ve “Winter” ile 5. albümünü bizlere sunan bir grup. Bahsettiğim “Malediction Fields” ve müzikal anlamda daha bir güçlendikleri “Epoch” ile içinde bulundukları “kaliteli AGALLOCH klonu” tanımlamasını zaman içinde genişleten ve özellikle “Dustwalker”da saptıkları daha post yollarla nispeten ayrıştırılır olma amacı güttükleri kariyerlerinde; “Epoch” ile birlikte en iyi çalışmaları olduğunu düşündüğüm son ürünleri “Carrion Skies“ı 2014 yılında ortamlara salmışlardı.
Promosu şu an ellerimde bebekler gibi yatan nefis kapaklı “Winter”a baktığımda, şarkı isimlerinden de anlaşılacağı üzere konsept yapıda bir albüm görüyorum. Bugüne dek büyük oranda -en azından bilmeyene tarif etmek için- AGALLOCH referansıyla anılan, ancak her albümünde kendi karakterini oluşturmak için çabaladığını da hissettiren FEN, “Winter”da da %100 içinden gelen müziği yaptığını gösteriyor. Türün dinamikleri açısından, özgünleşme ve ayrışma konusunda bu türü icra eden her grup gibi belli bir mücadele içinde olan FEN, “Winter”a kattığı progresif anlayış ile benim gözümde AGALLOCH’tan ziyade “Isa” – “Axioma Ethica Odini” arası dönem ENSLAVED’ine daha yakın bir profil çiziyor. OPETH olmadığınız sürece; progresiflik, black metal, hüzün, gaz gibi kavramları bir arada kullandığınız bir müzikte aşırı ayrıştırılır ve diğer herkesten farklı duran bir müzik yapmanızın neredeyse imkânsız olduğu bir ortamda, FEN en azından sağlam bir karakter ve dozunda bir yaratıcılık sergilemeyi başarıyor. Bunun üstüne, bana nedense Bergman’ı anımsatan sinematografik bir de atmosfer gelince, albümün özellikle bazı anları tadından yenmiyor.
“Winter”ı dinlerken hüznü en derinlerde hissediyor, kış konsepti gereği çok başarılı yansıtılan görkemli, epik ve ağır havayı soluyor ve grubun kimi alışık olunmadık akor tercihleriyle kaydığı ENSLAVED progresifliğiyle birlikte renklenerek tek boyutluluk tuzağından anında sıyrılan anlayışını takdir ediyorsunuz. 75 dakikalık süresiyle grubun şu ana kadarki en uzun ve en büyük albümü olan “Winter”; içindeki çeşitliliği sayesinde, grubu takip eden kitlenin bir kesimi için bugüne kadarki en iyi FEN albümü dahi olabilir. “Epoch”u başka bir sebeple, “Dustwalker”ı başka, “Carrion Skies”ı başka sebeple en iyi olarak gören FEN sevenler, “Winter”ı da bu bahsettiğim yönleri nedeniyle zirveye koyabilirler.
Hem içeriği hem de boyutları dolayısıyla en az birkaç dikkatli dinleme ve içine girme ihtiyacı hissettiren “Winter”, FEN adına mutlak iyi bir çalışma. Kapağından müziğine, sözel konseptinden genel atmosferine, sanatsal bir ürün ortaya koymak için yaratıldığını belli eden ve bu anlamda yılın ilk iyi albümlerinden biri olan “Winter”ı, yazıda adı geçen grupları sevenler başta olmak üzere, yağan kardan işitsel olarak da faydalanmak isteyen herkese öneririm.
İnanılmaz bir grup, inanılmaz bir albüm. Black metalden beklediğim her zaman bu tarz işlerdi. Biranızı alın headbang yaparak kışın, soğuğun ve içerdeki öfkenin tadını çıkarın.
depresyona girdiğim ilk dönemlerde ciddi rahatsızlıklar geçirmiştim. Klinik tedavi, ilaçlara vs. başlamadan önce kendimi bu dünyada başıboş gezen bir ruh gibi hissediyordum. Hafif bir rüzgar esintisi bile beni incitebilir, ufak bir kapı gıcırtısı sinir krizine sebebiyet verebilirdi.
Tershane çıkışları minibüse binerken, bu albümü dinlerdim ve beni daha da soyutlaştırarak kendimden koparırdı. Bugün geldiğim noktada ise albümü dinlemeye korkar oldum. O günleri anımsatır diye.
Sabahtan aç, akşama kadar arkada dönsün dursun, öyle bir albüm. Sıkmıyor hiç, ayrıca seviyorum böyle işleri.
İnanılmaz bir grup, inanılmaz bir albüm. Black metalden beklediğim her zaman bu tarz işlerdi. Biranızı alın headbang yaparak kışın, soğuğun ve içerdeki öfkenin tadını çıkarın.
depresyona girdiğim ilk dönemlerde ciddi rahatsızlıklar geçirmiştim. Klinik tedavi, ilaçlara vs. başlamadan önce kendimi bu dünyada başıboş gezen bir ruh gibi hissediyordum. Hafif bir rüzgar esintisi bile beni incitebilir, ufak bir kapı gıcırtısı sinir krizine sebebiyet verebilirdi.
Tershane çıkışları minibüse binerken, bu albümü dinlerdim ve beni daha da soyutlaştırarak kendimden koparırdı. Bugün geldiğim noktada ise albümü dinlemeye korkar oldum. O günleri anımsatır diye.
öyle işte.