# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
CARNOPHAGE
08.01.2017

“İyi olduğunu düşündüğünüz müziğe destek verin ki devam etsin.”

Yeni röportajımızdan herkese selamlar. Bu seferki konuğumuz Ankara’nın çıkardığı en değerli gruplardan biri olan CARNOPHAGE. Brutal ve teknik death metali bir araya getirdiği ezici müziğiyle tür adına ülkemizden çıkan en iyi gruplardan biri olan CARNOPHAGE’le yeni albüm “Monument“ı, grubun ilk albümünden bu yana geçen zamanda yapılanları ve bundan sonraki planları konuştuk.

Röportaj: Ahmet Saraçoğlu

Selam arkadaşlar. Umarız her şey istediğiniz gibi gidiyordur diyerek röportaja başlıyoruz.

Öncelikle albüm için kutlayalım. Düşüncelerimi zaten kritikte yazdım, çok iyi bir albümle geri döndünüz. Geri dönmek diyorum, çünkü bir önceki albümden bu yana 8 yıl geçti. Neden bu kadar uzun bir ara olması gerekti?

Mert: 8 yıl gecikme hiç arzu ettiğimiz bir durum değildi, bunun grup elemanlarının farklı şehirlerde yaşaması, askerlik vs gibi birçok nedeni olsa da hiçbirimiz tam zamanlı müzisyenler olmadığımızdan hayatımızı Carnophage’e göre şekillendiremedik ve bu uzun kayıp zaman dilimini yaşadık.

Oral: Tam bir bahane değil ama özellikle 2011 ve sonrası herkesin hayat yönü ciddi değişimlere uğradı. İş/kariyer, evlilik, askerlik gibi olaylar… Bunun yanında ben baba oldum. Bu tarz durumlar bazen hayatta müziğin önüne geçebildi, ama birey olarak hiçbirimiz ekstrem müzikten bir gün bile kopmadık. Tekrardan işleri hızlandırdığımızda her şeyin harika gitmesi ise zaten kurulmuş olan sağlam bağlar sayesinde oldu.

“Deformed Future // Genetic Nightmare”ı yazarken müziğe bakış açınızla “Monument”ı yazarkenki düşünceleriniz ne ölçüde farklılaştı? Bu 8 yıl size müzisyen ve şarkı yazarı olarak neler kattı?

Mert: “Deformed Future // Genetic Nightmare”, dünyada brutal death metalin klas yıllarını yaşadığı, yirmili yaşların başındaki heyecanla yazdığımız, çok fazla estetik kaygı gütmediğimiz gaz dönemlerdi. Death metal anlayışımız o günden bu yana pek değişmedi, sadece artık daha detaycıyız. Geçen yıllarda enstrüman hakimiyeti ve sahne tecrübemiz arttı.

Oral: Şahsi fikrim, albümün hazırlanışındaki istemsiz uzun süre gruba “3. albümü hazırlama” gibi bir ruh hali getirdi. Bu kadar uzun zaman diliminde olgunluğun artması kaçınılmaz. 2009’da yazılmaya başlanmış ve bitmiş şarkı ile 2015’te yazılmış şarkı arasında bakış açısı farklılıkları var

İki albüm arasındaki temel farkların neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Mert: ’Monument’’ ile her anlamda seviyeyi yükselttik; en önemlisi kayıt ve prodüksüyon konusunda dünya standartlarını yakaladık. “Monument”, üzerinde daha fazla düşünülmüş (8 yıl hahaha ), daha teknik, daha hızlı ve direkt bir albüm oldu. Albüme gelen tepkiler de benzer şekilde.

İlk albümün ardından yaşadığınız kadro değişikleri sonucunda CARNOPHAGE 5 kişiden 4′e indi. Bu durum albüm yazımına etki etti mi? Şarkı yazım süreci genelde nasıl ilerliyor?

Mert: 4 kişi olmamızın negatif yönde bir etkisi olmadı. Yeni albüm yazım sürecinde kardeşim Serhat gruba dâhil oldu ve ciddi katkı sundu. Gitar çalmaya çocukken beraber başladık, dolayısıyla çalım tarzlarımız ve zevklerimiz de birbirinden etkilendi. Serhat’ın yazdığı rifleri Carnophage müziğine adapte ederken çok zorlanmadık. Yeni albümde gitar ve basları beraber kaydettik. Şarkı yazım süreci genellikle parçaların evde bestelenip Guitar Pro ile diğer grup elemanlarıyla paylaşılması yöntemiyle oluyor. Onur davulları düzenliyor, son aşamada da Oral vokalleri yazıyor. Prova esnasında da şarkılar nihai halini alıyor. Şu anda eski bascımız Bengi gruba tekrar katıldı ve yolumuza yeniden 5 kişi olarak devam ediyoruz.

3. albüm için de uzun süre bekleyeceğiz gibi görünüyor mu? CARNOPHAGE’ın üretim hızının artma ihtimali var mı?

Oral: Geçen uzun süre ile ilgili çıkardığımız bazı dersler olmadı değil. Artık yeni albümün nasıl hazırlanacağına ve bu defa nelerin yapılıp yapılmamasına dair belli fikirlerimiz var. Ha bu arada yeni album rifleri de yazılmaya başlandı. 2017’de yeni albümün adımları da ciddi biçimde atılacaktır.

Şarkı yazımından devam edersek, bir şeyler yazma konusunda size en çok neler ilham veriyor? Yaşadığınız yer, yahut ülkemizde olup bitenlere yönelik olumsuz hisleriniz sizi bir şeyler yazmaya itiyor mu, yoksa çok daha içsel, daha kişisel etkilenimlerle mi bir şeyler yazıyorsunuz?

Oral: Rif yazan ve müziği oluşturan arkadaşların (hepimiz stüdyoda belli fikirler beyan ediyoruz o ayrı bir şey) fikirlerine dair bir şey diyemem, ama şarkı sözleri açısından gündeme bire bir bağlı olmak yerine bugüne kadar belli konular ve insanın kendisi hakkında şeyler ifade etmek istedim. Tabii ki bazı olaylar neticesinde yazdıklarımız var. Olacak da… Ama temelde bizi kendimizi ifade etmeye sevkeden motivasyon günlük olaylara dair hislerimiz değil, yaşama dair genel bakış açımızdır.

Yazılan rifler, melodiler konusunda bir grup içi demokrasisi var mı? Bir şeyin albüme girebilmesi için herkesin müşterek kararını arıyor musunuz? Grupların sağlıklı ilerleyişi adına, sizce grup içi demokrasi her grupta ve her zaman gerekli midir, yoksa müziği yazan kişilerin daha çok söz hakkı olmalı mı?

Mert: Grup içi demokrasiyi olabildiğince sağlamaya çalışıyoruz. Her ne kadar 5 kişinin ortak bir paydada buluşması zor gibi gözükse de grup elemanlarının yakın dostluğu ve müzik konusunda benzer kafa yapısına sahip olması karar alma kısmında işimizi kolaylaştırıyor. Olası bir fikir ayrılığında oylama yapıp iyi veya kötü bir karara varıyoruz. Grup içi demokrasinin her grup için gerekli olduğunu düşünmüyorum, çoğu grubun bir beyni vardır ve esas adam yazmaya devam ettiği sürece grup da var olacaktır.

Oral: Rifleri yazanlar gitaristler olduğu için doğal bir şekilde işler onların yazdığı riflere göre ilerler, ama albüm kaydında, şarkılarda bazı noktalarda herkesin oy kullandığı, buna göre şarkıların şekillendiği yerler de oldu. Yıllardır gruplarda söylemiş, çeşitli gruplarda bulunmuş biri olarak edindiğim tecrübe şudur; gitaristlerin rif getirmesi ve şarkıları yönlendirmesi normaldir. Bu da müzikal akışın başlı başına önemli bir yüzdesidir. 1 ya da 2 kişinin şirket olup herkesi ve her şeyi “böyle olacak şöyle olacak” diye zorlaması ise o grubu bitirir. Bu sıkıntıyı 10 senedir açıkçası 1 dakika bile yaşamadık. Farklı düşünceler kabul, ama diktatörlükle o işler yürümez. Her albümde yeni elemanlarla çalışırsın. Onun da sonu yok bence. Carnophage’de bu işlerin karşılıklı saygı ve yıllar içinde hem artan kişisel olgunluk hem de artan müzisyenlik tecrübesi ile doğru bir şekilde ilerlediğini söylemem gerekir.

Unique Leader eskiden çok daha tavizsiz ve brutal bir yaklaşıma sahipken, son dönemde Sumerian gruplarının da yükselişiyle birlikte portföyünde kimi değişiklikler yaptı. FALLUJAH ve INANIMATE EXISTANCE gibi modern eklentiler yaptığına, ya da kimi gruplarının daha kabul edilir sound’lara kaydığına, hatta kimilerinin bu sebepten Nuclear Blast gibi daha büyük şirketlere geçtiğine tanık olduk. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Unique Leader’ın CARNOPHAGE’a olan desteğinden memnun musunuz? Şirketin size yaklaşımı nasıl?

Mert: Unique Leader son yıllarda ticari olarak büyüdü ve çok daha fazla grubu bünyesine kattı, hatta bu sene bir dönem 2 haftada bir albüm yayınladı. Bu durum esasında bizi çok ilgilendirmiyor, sonuçta piyasada bahsettiğin modern gruplara yüksek talep var ve Erik de ayakta kalabilmek adına menüye sunumu güzel ancak lezzeti yarım yemekler katıyor. Yeni albümümüz eski Unique Leader ruhuna sadık kalmasından dolayı çok övgü aldı.

Oral: Albümümüzle ilgili Erik’in kayıt/ödemeler/bütçe ve sonrası ile ilgili yaptıklarından şahsen memnunum. Dürüst, sözünün eri bir adamdır ve kayıt/artwork/mix vb. tüm süreçlerde kimseyle bir sorun yaşamadan müziğe konsantre bir süreçle işlerin dönmesini sağladı.Bu arada son dönemler UL release’lerine bir şey diyemem, ama firmanın underground’da efsane mertebesine gelmiş albümlerinin hepsinin hayranıyım. Bir de önemli detay var ki, album çıktıktan sonra Erik’le yaptığımız görüşmelerde kendisi de albümle ilgili tepki ve satışlardan memnun.

Konserler konusundaki yaklaşımınız nasıl? Belirli talepleriniz oluyor mu yoksa davet edildiğiniz her yere gidiyor musunuz? Yurt dışı konser planları var mı?

Mert: Çok fazla konser olmadığından neredeyse davet edildiğimiz her konserde çalıyoruz, konser beğenmeme gibi bir tavrımız ve lüksümüz yok. Ölmeden bir Avrupa turnesi yapmak istiyoruz.

Onur: “Monument” albümünün hazırlık süreci uzadığı için 2013 yılı sonrasında konserlere ara vermiştik. Bu sayede de albüme odaklanarak 1,5-2 yıl içerisinde albüm çalışmalarını hızlandırma imkânımız oldu. Ancak bu, tüm grup elemanlarına sahneyi oldukça özletti. Şu an hem yeni albüm keyfini canlı olarak sunabilmek, hem de bu özlemi karşılıklı dindirmek adına mümkün mertebe konser tekliflerini geri çevirmiyoruz.

Çaldığınız türün yoğunluğu ve ülkemizdeki çoğu mekânın imkânları düşünüldüğünde, istenen kalitede olmayan bir ses sistemi ile CARNOPHAGE müziği, sizi ilk kez duyan biri için anlaması ve içine girmesi zor bir hâl alabilir. Sahnede temiz çalmak dışında kendinizi iyi duyurmak adına başvurduğunuz teknik destekler neler?

Mert: Rif yoğunluğu ve yer yer karmaşık olan kompozisyondan dolayı yeterli ses sistemi ve iyi bir tonmaister ummaktan başka bir şey yapmıyoruz. Sahnede hırs ve öfkemizi yansıtmak, moshpit’te kudurmuş insanları görebilmek esas amacımız.

Oral: Backline açısından asgari yeterlilikler sağlanırsa grubun tek yapmış olması gereken şey çok ama çok çalışmak.

Onur: Burada iş biraz daha organizasyonlara düşüyor. Yani sahnede iyi bir müzikal sunum olabilmesi için yaptığımız müziğin gereksinimlerini bilen ve ona uygun mekânlarda sahne ayarlamaları yapan kişilerin olması bizim için bir artı. Onun dışında elbette kendimiz de gerekli minimum ekipman bilgisini iletmeye ve elimizden geldiğince sahneyi destekleyici ekipmanları yanımıza almaya çalışıyoruz.

Death metal icra etmek adına size ilham veren, bu türü seçmenize vesile olan grup ve müzisyenler kimler? İlk hangi grupları, albümleri dinlediniz ve bu tarz müzik yaratmaya karar verdiniz?

Mert: Death metalle tanışmam daha naif metal dinlediğimiz dönemlerde bascımız Bengi’nin ortaokul sıralarında bana Deicide dinleterek korkutmasıyla başladı ve sonraki yıllarda çok sıkı birer black/death metal fanı olduk. Slayer, Deicide, Emperor, Death, Obituary, Suffocation gibi ekol grupların yanı sıra Suicide, Cenotaph, Asafated gibi yerli topluluklar ve diğer onlarcası bu tarz müziğe yönelmemde etkili olmuştur. En çok dinlediğim favori albüm Deicide – “Once Upon The Cross”.

Oral: Death, Obituary, Suffocation, Cannibal Corpse. İlk olarak 1993 yılında “Human“ı dinledim. Hayatımda dinlediğim ilk death metal albümü oydu. Cannibal ve Suffo’nun müzikleri teenager yıllarımın özeti bunlara ek olarak. Bir de vokal yapmaya beni başlatan stil de John Tardy’nin eşsiz ve benzersiz stili. Sonradan farklı zevk ve tercihlere bağlı olarak evrildi/değişti ama geçmişin en kısa ve basit hikâyesi bu. Albüm olarak; “Human”a ek olarak “Tomb of the Multilated“, “Effigy of the Forgotten“, “Pierced from Within”, “Butchered at Birth”, “Cause of Death” ve “Slaughter of the Soul” bir çırpıda akla gelen çok kısa liste. Uzun cevaba bakmayın, her biri için oturup sabahlara kadar durmadan konuşabilirim de yeri değil, bu aslında kısa kesilmiş hâli haha.

Onur: Death metal ile buluşmam Morbid Angel, Death, Deicide gibi köklü gruplar ile oldu ve sonraki nesilden Behemoth ve Nile gibi gruplarla tarz olarak etkilenmem devam etti. Carnophage’i kurmadan evvel black/death ağırlıklı ve brutal death metalden açıkçası uzak bir müzik zevkim vardı. Sonradan ise Deeds of Flesh, Suffocation, Psycroptic, Origin, Necrophagist gibi gruplar beni en çok etkileyen ve müzikal açıdan katkı sağlayıcı olanlardı diyebilirim.

Bengi: Mert’le ortaokul yıllarından beri arkadaşız. Orta birinci sınıftayken Deicide – “Amon:Feasting the Beast” albümünün bir kaset kopyasını Mert’le paylaşmıştım. Tabii sonrasında Obituary ile birlikte Florida death metalini iyice pekiştirdik. Bir dönem Mayhem, Summoning, Hecate Enthroned, Immortal, Lord Belial gibi black metal gruplarını da çok yoğun dinledik. Son yıllarda ise en çok Decrepit Birth, Suffocation, Defeated Sanity gibi gruplardan etkilendim.

Ülkemiz metalinin son yıllardaki durumunu nasıl görüyorsunuz? İyiye giden ve yerinde sayan taraflar sizce neler?

Mert: Ekstrem metalin ülkemizde en iyi icra edilen tür olduğu su götürmez bir gerçek. Herkesin sıradan bir laptop ve ses kartı ile rahatça kayıt prodüksiyon yapabildiği bir dönemde eskiye nazaran çok fazla grubumuz yok, dolayısyla iyiye gitmenin aksine geriye gidiyoruz.

Onur: Özellikle ekstrem metalde son zamanlarda ülke içi bir dirilme olduğu kanısındayım. Eski grupların toparlanması ve genç nesilden yeni oluşumların da görülmesi, hatta bazı fanzinlerin geri dönmesi gibi… Bunda içinde bulunduğumuz gergin ve huzursuz Ortadoğu ortamı ne yazık ki etkili gibi geliyor. İnsanların özellikle stresini atmak için bu müziğe bağlanmaları önemli bir etken bence. Ancak metal ortamı anlamında bu ne yönde devam eder, 90′ların popüler metal ruhunu geri getirir mi bilinmez.

Bengi: İnternetin 56k modemli olduğu dönemlerde yeni bir şeylere ulaşmak şimdiye nazaran daha zordu. Çekme kasetleri, CD’leri arkadaş tayfasıyla değiş tokuş ederek yeni gruplar tanıyorduk. Hatta o dönem düzenli yayın yapan Non-serviam fanzini vardı, birçok grubu keşfetmeme yardım etmiştir. Eskiden müziğe ulaşmak şimdikine kıyasla hem daha pahalı hem daha zordu. Ama şimdi gerek Spotify, gerek YouTube olsun müziğe ulaşmak çok kolay. Ama bu “ulaşılabilirlik” metalin gelişiminin önüne set çekti bence.

Ankara uzunca bir süre metal adına ülkemizin en üretken şehri konumundayken, son yıllarda yeni grup çıkarma konusunda İstanbul ve İzmir’in biraz gerisinde kalmışa benziyor. Ankara dendiğinde akla gelen gruplar büyük oranda uzun süre önce kurulmuş tecrübeli gruplar. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Mert: Sadece Ankara değil, İstanbul ve İzmir’de de yeteri kadar yeni grup kurulmuyor. İstanbul’daki yeni oluşumlar hepimizin bildiği adamların kurduğu yeni gruplar. Bireysel olarak çok yetenekli genç müzisyenleri YouTube, Instagram videolarında görüyoruz, ama esas mesele aynı ideali paylaşan genç arkadaşların bir araya gelmesi gerektiği.

Oral: Thrashfire, In Revel of Seduce, Rektal Tuşe gibi yeni nesil, müziğini de 10 numara çalan yeni gruplar yok değil. Yeni grup çok fazla ilde çıkmıyor. 90 sonrası doğumlu genç arkadaşların kurdukları grupların sayıca artması lazım. Bu konuda her yerde sıkıntı var. Bu arkadaşlar çok önemliler. Kendilerine ihtiyaç var. Ayrıca demek lâzım ki son zamanlarda kurulan, piyasaya çıkan pek çok grup başka grup elemanlarının bir araya gelip başka şeyler üretmesi ile oluşuyor. İstanbul’da da, Ankara’da da, İzmir’de de bu durum maalesef bu şekilde. Yeni çıkan iyi grup sayısı beklendiği gibi değil.

Ayrı ayrı soruyorum; teknik death metal ve brutal death metalde şu an itibarıyla türlerinin en iyileri olarak kimleri görüyorsunuz?

Mert: Ben her iki tanımı kullanan grupları daha çok tutsam da şimdilerde hiper teknik grupların çıkmasıyla sanırım bu ayrım artık daha net. Brutal Death: Defeated Sanity Teknik Death: Ulcerate

2016′da en beğendiğiniz 5′er albüm hangileriydi?

Mert:
Ulcerate – Shrines Of Paralysis
Defeated Sanity – Disposal of the Dead//Dharmata
Grave Miasma – Endless Pilgrimage
Unmerciful – Ravenous Impulse
Blood Incantation – Starspawn

Oral:
Defeated Sanity – Disposal of the Dead / Dharmata
Deftones – Gore
Watchtower – Concepts of the Math: Book One
El Topo – Ye’cüc Me’cüc
Unmerciful – Ravenous Impulse

Bengi:
Inanimate Existence – Call From a Dream
Defeated Sanity – Disposal of the Dead//Dharmata
The Zenith Passage – Solipsist
Suicide – Deafmute
Ulcerate – Shrines of Paralysis

Onur:
Defeated Sanity – Disposal of the Dead / Dharmata
Meshuggah – The Violent Sleep of Reason
The Zenith Passage – Solipsist
Animal as Leaders – The Madness of Many
Fleshgod Apocalypse – King

Başarılar dileyelim ve son sözlerinizi alalım.

Oral: Teşekkürler ederim bu fırsat için. Son söz; şu satırları okuyan insanları herhalde en mutlu eden şey müzik. Bunu kaybetmemek lâzım. İyi olduğunu düşündüğünüz müziğe destek verin ki devam etsin.

Onur: Pasifagresif’e bu keyifli röportaj ve ayrıca albüm kritiği için teşekkürler.

Mert: Röportaj ve desteğiniz için teşekkürler.

etiketler:
  Yorum alanı

“CARNOPHAGE” yazısına 5 yorum var

  1. alcide.nikopol says:

    90larda ya da 2000lerin başında extrem müzik piyasasında yurtdışına açılabilecek ve kabul görecek doğru dürüst grup olmamasından şikayet ederdik (cenotaph hariç). Şimdi ise Carnophage, Decaying Purity, Hellsodomy, Diabolizer ya da Thrashfire gibi tarzlarının şampiyonlar liginde oynayabilecek pek çok grup var. Kesinlikle yerli grupları desteklemek gerek.. Ülke boktan. Ama metalcileri iyi :) Bu arada röportaj gayet güzel olmuş. Eline sağlık.

  2. Koralp says:

    Güzel röportaj olmuş, Unique Leader Records’la çalıştıklarını bilmiyordum ve death metal piyasasının en büyük birkaç şirketinden biriyle çalışıyor olmalarının ülkemiz adına gurur verici olduğunu düşünüyorum. Eskisi kadar sık gelmeyeceğini bilsem de röportaj bölümüne biraz daha ağırlık verilirse sevinirim, röportaj için iki tarafa da teşekkürler.

  3. cebeci says:

    henüz dinlemedim de daha başlıktan soğudum. 30 sene öncesinin geyiğina takılmışlar..

    Ahmet Saraçoğlu

    @cebeci, demek ki 30 senedir düzelmeyen bir konu olduğunu vurgulamışlar. Başlığı yazı içinden ben seçtim, onların özellikle takıldığı bir şey değil.

  4. aethyrs says:

    röportaj müthiş, ellere sağlık… carnophage, türünde öncü ve dünya standartlarında bir grup, yeni albüm de harika… tebrikler \m/

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.