Metal dinleme konusunda bardağın dolu ve boş taraflarına bakılabilecek pek çok durum var. Bunların en ön planda olanlarından biri; dinleyecek sayısız güzel şeyin olduğunu bilirken, bir yandan da pek çok güzelim şeyden bihaber olmak. Bu önüne geçilemeyecek ve bir yerde şansın da etkili olduğu, ilginç bir durum.
Bugün bahsedeceğim grup, Oslo’ya yerleşen iki Türk tarafından kurulan, ilk ve şimdilik tek albümü “Nightmare Years”ı 2014′te çıkaran melodik progresif death/black metal grubu MAAHLAS.
Peki kim bu ikili?
MAAHLAS’ı oluşturan iki kişiden biri olan gitarist Cüneyt Çağlayan’ı OMINOUS GRIEF’ten tanıyoruz. Vokalde ise Levent Ultanur var. Bu iki kişi nasıl bir araya geldiler, nasıl tanıştılar bilmiyorum ama bu birlikteliğin ortaya hayırlı bir sonuç çıkardığını şimdiden söyleyebilir, ardından da bu düşüncemin altını doldurmaya geçebilirim.
Bir kere MAAHLAS gayet ne yaptığını bilir bir kimlik sergiliyor. Karakteristik ve epey akılda kalıcı melodi ve rifler; iyi düzenlenmiş, karakteristik özelliklerini öne çıkarmada hiç de çekingen olmayan şarkılar; albümün atmosferine yön veren gayet değişken bir tansiyon ve iyi prodüksiyonla sunulmuş başarılı bir albüm… Bunları laf olsun diye söylemiyorum. “Nightmare Years” içinde dilinize dolanacak pek çok melodi, zevk sahibi ellerden çıkmış birçok fikir var.
Albümün melodik tarafına dair söylenmesi gereken başlıca şey; MAAHLAS’ın “Norveç’e yerleşmiş iki Türk” olarak yaşadıkları coğrafyanın alışıldık özelliklerini kopyalama yoluna gitmemeleri. Black metale kayan melodilerdeki soğukluk; şarkıların yükselme ve alçalmaları; rif ve melodi değişimleri, aklımıza hiçbir şekilde bir sonradan görmelik getirmiyor. Dolayısıyla ortada gayet içselleştirilmiş bir müzik var; “Norveç’e yerleştik birden Kuzeyliden çok Kuzeyli olduk” gibi göstermelik bir şey asla yok.
Tam tersi olarak, “Norveç’e geldik ve Türk etkili metal yaparak ilginçlik yapalım” türevi bir kolaycılık da söz konusu değil. Bunun başlıca sebebi, Cüneyt Çağlayan’ın şarkı yazımında hissedilen bariz “iş bilirlik”. Bu elbette ki tesadüfi bir şey değil, zira MAAHLAS’ı dinlerken bariz şekilde OMINOUS GRIEF tatları da alıyorum. Bilinçli mi yapıldı, yoksa “Nothing in Remembrance“a konmayan kimi materyallerin yeniden dizenlenmesi mi bilmiyorum, ama “Nightmare Years”ın kimi kısımlarında çok net “Nothing in Remembrance” havası aldığımı söyleyebilirim, ki bu iyi bir şey.
Bu konuyu ve MAAHLAS’la ilgili düşüncelerimi desteklemek adına, OMINOUS GRIEF’e dair de bir şeyler söyleyeyim ki az sonra söyleyeceklerim boşta kalmasın. İlk kez 1999′daki “Reborn into the Light” EP’siyle tanımıştım OMINOUS GRIEF’i. Bir sürü yerli grubun olduğu bir toplama albüm, ya da o tarz karışık bir şeyde bir şarkılarını dinlemiştim. İsmini hatırlamıyorum, ama diğer tüm gruplardan farklı olduklarını düşünmüştüm ilk andan. Özellikle klavyelerde çok leziz EMPEROR havaları hissetmiştim. AMON AMARTH’ın ön grubu olarak da gördükten sonra OMINOUS GRIEF’i beğenmiş ve albümü satın almıştım.
Bunu niye anlattığıma gelince; MAAHLAS müziğinde de az önce bahsettiğim türde bir EMPEROR etkisine rastlıyoruz. Sadece black metal altına klavye basmakla bitmeyen ve belli bir sofistikelik düzeyine erişilmesini gerektiren bu durum, MAAHLAS tarafından ustaca ve ne yaptığını bilerek kotarılmış. Burada bir klonluktan, çakmalıktan bahsetmiyorum. Belli bir etkilenmenin iyi şekilde kullanılmış olmasından söz ediyorum. Melodik death metalin yırtıcı tarafı ve kimi şarkılarda baya baskın şekilde baş gösteren progresif unsurlar da eklenince, ortaya son derece zengin bölümler çıkıyor.
Bu melodik yırtıcılık, Levent Ultanur’un aynı hırpanilikteki sesiyle birleşince, zaman zaman akla NAGLFAR ve bilhassa da KEEP OF KALESSIN’vari bir lezzeti getiriyor. Atarlı rifler, stereotipleşmeyen bir black metal anlayışı, blast’leriyle, ataklarıyla tokatlayan sağlam davul performansıyla kendi belli eden son derece agresif bir duruş da “Nightmare Years”ı bezeyen faktörler arasında.
Bunlar arasından vurgulanması gereken başlıca iki konu; MAAHLAS’ı muadillerinden ayırma konusunda başrolü oynayan ve bundan sonra da gruptan beklentimi artıran progresif yapı ile melodilerdeki zeki yaklaşım. Özellikle progresif anlayış MAAHLAS müziğine baya bir renk katıyor. Yer yer daha belirgin şekilde kullanılan bu kısımlar, MAAHLAS müziğinin hem nefes almasını hem de dinlenirlik süresini uzatıyor. Aynı şekilde melodilerde kullanılan kimi beklenmediklikler ve usta işi nota seçimleri, albüme yönelik beğeni eşiğinizi bir anda yukarı çekiyor.
Yazının başında dediğim gibi, pek çok iyi albüm dinlerken, pek çoğunu da kaçırıyoruz. Belki görüp ilgi duymuyor ve müthiş bir işten mahrum kalıyoruz, belki de öyle bir şeyin varlığından dahi haberdar olmuyoruz. “Nightmare Years”, işte bu ilk andan “iyi ki denk gelmişim” dedirten albümlerden biri. Eli yüzü düzgün, çorba olmadan ve kendini şaşırmadan epey bir şey yapan, yüksek müzisyenlik ihtiva eden ve en değerli tarafı olarak da MAAHLAS’ın ileride daha iyisini yapabileceğini net şekilde hissettiren bir albüm.
Yazının başlığına koyduğum ilgi çekme amaçlı “Osla’da iki Türk” oltasına takılmaya bile gerek yok aslında; MAAHLAS’ın müziği zaten kendini anlatmak için yetiyor da artıyor.
Kadro Cüneyt Çağlayan: Gitar, bas
Levent Ultanur: Vokal
Konuk:
Łukasz Krzesiewicz: Davul
Şarkılar 1. Sun of the Sumerian
2. A False World
3. Morning Light
4. An Ancestral Memory
5. At the Edge of Life
6. Æra
7. Nightmare Years
8. The Great Divide
9. The Birth of Setience
10. Of Hypocricy, Hate and Fall
11. Simulacrum of Reality
Kritik okumayı hiç sevmem ama ne kadar güzel yazmışsın. Eline sağlık.