Sabahları taze heavy metal kokusuna bayılıyorum…
Sizden ricam, aşağıdaki Spotify listesinden Lost My Mind’ı açın ve yazıyı o şarkı eşliğinde okuyun. Öyle daha güzel olacak gibime geliyor.
İlk ürününü çıkaran yeni bir grup, seksenlerden kök alan ama taze olarak sunulmuş bir albüm, tam olması gerektiği gibi bir prodüksiyon… İşte başarının formülü.
SUMERLANDS, kendi adını taşıyan ilk albümüyle neredeyse tüm basın tarafından yüksek not verilen, yıl sonu listelerinde kendine yer bulma potansiyeli olan bir grup olarak çıktı karşımıza. Albümün promosunu aylar önce almış, ancak o dönemki çeşitli yoğunluklardan dolayı sadece birkaç kez dinleyip yazma fırsatı bulamamış biri olarak, heavy metalin saf hâlinden hoşlanıyorsanız ve albümü henüz dinlemediyseniz sizi nefis şarkıların beklediğini en baştan söyleyeyim.
SUMERLANDS; ilk dönem QUEENSRŸCHE, bir nebze FATES WARNING, yer yer SANCTUARY ve ağırlıklı olarak da OZZY OSBOURNE havasına sahip, tümüyle seksenlere yaslanan nefis bir heavy metal yapıyor. Özellikle “Bark at the Moon” dönemi OZZY OSBOURNE’u seviyorsanız, Jake E. Lee’nin gitar çalış tarzından zevk alıyorsanız, SUMERLANDS size istediğinizi net şekilde verecektir.
VAN HALEN’ın Ain’t Talkin’ ‘Bout Love’ını andıran bir rifle albüme girişen The Seventh Seal’dan, albümü kapatan Sumerlands’e kadar, “Sumerlands” bir heavy metal severin hoşuna gidecek sayısız fikirle dolu. Yer yer MANILLA ROAD’vari bir sıcaklığa kayan, Phil Swanson’ın Ozzy ile Messiah Marcolin arasında gidip gelen vokalleri sayesinde yer yer SABBATH’vari doom metal kalıplarına da giren albüm, kusursuza yakın bir şarkı yazımı barındırıyor. Şarkılar baştan sona sular seller gibi akıyorlar ve her birine kazandırılan farklı kimlikler sayesinde sımsıcak, çok kolay ısınılan ve sevilesi bir hava yaratıyorlar. “Sumerlands”i dinlerken bir an olsun kulağınıza eğreti gelen bir şey olmuyor ve ufak detaylarla zenginleşen şarkılar eşliğinde seksenlerin samimiyetini anbean hissediyorsunuz.
Albümün yazımında başrolü üstlenen Arthur Rizk’in NWOBHM ve Amerikan power metali konusunda ciddi bir birikimi olduğu belli. Seksenlerin AOR grupları da dâhil pek çok grubu iyi özümsemiş olan Rizk, bu sayede SUMERLANDS sound’unu gayet dolgun ve zengin bir kimliğe büründürmüş. Grup ılıman bir hüzün (Haunted Forever) ve gayretli bir gaz (Spiral Infinite) arasında giden, uçlara uğramayan ve bu sayede naif kalan bir kimlik kazanmış. Elbet bunun gerçekleşmesinde aslan paylarından biri de Swanson’ın oturmuş ses rengine gidiyor. Hem Swanson’ın sesinde hem de “Sumerlands”in genelinde sezilen tatlı bir görmüş geçirmişlik var. Lost My Mind’ın nakaratında gördüğümüz türde nefis melodik vokal fikirleri, seksenlerde yapılmış olsalardı bugün on binlerce kişi tarafından konserlerde hep bir ağızdan söyleniyorlardı.
Grubun kullandığı silahlardan biri de melodiyi riflere iyi yedirebiliyor oluşu sonucunda ortaya çıkan minimal epiklikler. Görkemli yahut vahşi gibi sıfatlarla ifade edilemeyecek bu epiklik; kullanılan akorların karakteri ve kalıplara sıkışmayıp yer yer enteresan nota tercihleri yapması sonucunda müziğe tatlı bir canlılık, dozunda bir dinamizm katıyor. Bu açıdan bakınca, vokalleri bir kenara ayırarak grubu bir ölçüde “lo-fi GRAND MAGUS” şeklinde bile tarif etmek mümkün.
Ne olduğunu çok açık ve hiç lafı dolandırmadan gösteren ve bunu retro olmaya çalışmadan, gayet içten bir biçimle sunan SUMERLANDS, kendi türünde yılın en iyilerinden biri. Neredeyse her an dinlenebilecek, uzun süre geçerliliğini koruyacak ve sahip olduğu samimiyet sayesinde pek çokları için büyük anlamlar kazanabilecek bu her anlamda güzel albümü, heavy metal sevenler başta olmak üzere, kalpten gelerek yapılmış müzik dinlemek isteyen herkese öneririm.
Kalpten gelerek yapılmış müzik… Ben dinleyeyim bu albümü.
Çok güzel bir kritik olmuş. Benim sene sonu listeme kesinlikle giren bir albüm.
Nedense son beş-on yıldır çıkan metal gruplarının yüzde doksan beşi hep brutal/guttural/scream/harsh vb. sert ve çizgisel vokali tercih ettiği için -ki severim, böyle sert rifflerin üzerine yüksek perdeden Halford gibi, Dio gibi melodik ve güçlü vokalli grupları duyunca görmemiş gibi saldırıyorum. Sumerlands’in vokalistinin sesi de Ozzy Osboune’a oldukça benziyor sahiden.
Bu arada bahsi geçmişken, Ozzy Osbourne bugün metal dünyası tarafından bazıları haklı olan gerekçelerle pek sevilmiyor. Yanında çalıştırdığı iyi müzisyenlerin ekmeğini yemiş, karısı tarafından çok iyi pazarlanmış, sırf ekipmanları olduğu için Sabbath’ın vokali olmuş, kendi liriklerini bile yazmamış, Dio’yla atışmış, reality show’larla şaklabanlık yapmış, Justin Bieber’la reklamda oynamış, yok civciv ezmiş, ağzına yarasa almış falan.. (tü! ne kötü adammış lan harbiden)
Öteki yandan bu adam kendine has ses rengiyle bu grupta da gördüğümüz gibi pek çok vokaliste ilham olmuş, popüler kültürde bile bilinen, Prince of Darkness olarak metalin ön yüzü olmuş biri. Hiçbiri olmasa bile Tony Iommi’nin o bol eksik beşlili(lili), ürkünçlü rifflerinin daha ilk kez duyulduğu günlerde üzerine dünyanın en uğursuz vokaliyle eşlik ederek şarkıları başka boyutlara çıkarmış biri. Fakat bir gün (umarım çok çok uzak bir gündür) metal dünyası Ozzy Osbourne’u kaybettiğinde pek çok kişi için sonradan değerli olacak ve her zaman olduğu gibi “vay şöyle efsaneydi, şöyle büyük adamdı” falan denecek. O yüzden o gün gelmeden söylemek istiyorum. Her şeye rağmen Ozzy Osbourne yeri doldurulamaz, efsane bir frontman’dir. Çok yaşasın.
Muazzam bir albüm ya bu. Çıktığından beridir sürekli dönüp dönüp dinleme ihtiyacı hissettiriyor.
Nolur yeni albüm haber verin lan. 1000 kez dinledim doyamıyorum ilk albüme.
Pek ilgimi çekmeyip arada kaynamıştı çıktığı sene ama 2 aydır sürekli dinliyorum, pişmanım. Son yıllarda Arctic Thunder’la birlikte çıkmış en özel albüm olduğunu düşünüyorum. Müziğin ötesinde, bu 2 albümü dinlerken metal denen bir kültürü tecrübe ettiğini hissediyorsun.
2015 sonrası çıkan en sevdiğim 2 albümden biri.
25.05.2020
@Ahmet Saraçoğlu, diğeri neydi ? :)
25.05.2020
@dice, Be’lakor – Vessels
Arthur Rizk yeter artık prodüksiyon yaptığın, gözünü seveyim bir ses verin.
22.01.2020
@Ahmet Saraçoğlu, verdiler.
http://www.pasifagresif.com/2020/01/sumerlands-yeni-album/
oha 2016 mı, ben çok daha yakın diye hatırlıyordum nedense. buradaki övgüleri okuyup bir heves etmiştim ama tür hiç ilgimi çekmediği için dinlememiştim. fvneral fvkk, crypt sermon falan sayesinde türe(aynı olmasa da benim kafamda yakınlar işte) girdikten sonra geçenlerde dinledim çok çok iyi gerçekten söylenenleri hakediyormuş. tam da yeni albüm arifesine denk gelmişim <3
05.04.2020
@den4x, ha bir de summerlands diye okuyordum ben hep, sitede arama yaparken typo yaptım diye düşündüm ama zaten doğrusu sumerlands imiş ahhah böyle görsel ezber yüzünden senelerce aynı kelimeyi farklı yazılıyor sandığım çok oluyor
Bu albümü ne kadar çok sevdiğimi anlatamam ya. Çok çok seyrek dinliyorum ve bu sayede hep özel kalıyor. Hissettirdikleri, sadece düşününce bile hatırlattıkları bambaşka.
Her dinleyişimde başka bir şarkısına kesinlikle bu favorim diyorum.
Şu sıralar fena şekilde Lost My Mind’a takılmış durumdayım vokal beni benden alıyor. Çok kaliteli iş. Dinlerken erimemek, kendinden geçmemek elde değil
Bugün bu kritiğin altına “Yeni bir şeyler çıkartın artık.” gibisinden ağlamaya gelecektim ki beni durdurdular. O kadar mutluyum ki şu an. İki yeni şarkı yayınlandı sevenlerine duyrulur
https://tinyurl.com/44v544hv
Lost My Mind adlı parça, Allah’ın yok senin. “I feel it go, slipping through my fingers
Take all that i know, a small bit of prudence lingers” derken içimi paramparça etmeye ne hakkın vardı amk? Şaka gibi, müziğin ötesine geçmiş bir albüm.
Hayatımda dinlediğim en iyi albümlerden birisi.
Bu albümdeki nostaljik hissiyatı o kadar seviyorum ki sanki daha veletken iron maiden , judas priest , queensryche falan dinlerken sumerlands de yanlarındaymış ama ben bunu yıllar sonra fark etmişim gibi