# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
METALLICA – Hardwired… To Self-Destruct
| 13.11.2016

Baba yadigârları arasındaki kimlik arayışı.

Hayatımda dinlediğim ilk metal grubunun, 1991′den bu yana bu müziği dinlememin, solumamın, yaşamamın sebebi olan bir numaralı grubun yeni albümünün incelemesinden merhaba.

METALLICA; çeyrek asırlık eski dostum… Demek tekrar birlikteyiz.

METALLICA’nın benim için ne ifade ettiğinden bahsetme gereği duymuyorum. Gayet net: şu anda bu cümleyi okuyorsanız METALLICA sayesindedir.

Metal tarihindeki tüm gruplar içerisinde, albümlerini objektif değerlendirmesi en zor olan grubun METALLICA olduğunu düşünüyorum. Ya bu müziği dinlemeye METALLICA ile başlamış oluyor ve kalbimizde ona ayrı bir yer açıyor, yaptıklarını herhangi bir grup gibi değerlendiremiyor ve olduğundan daha yukarı çıkarıyoruz; ya da grubu bu şekilde yücelten kitleye tepki olarak, yahut çeşitli dış faktörlere kapılarak grubu olduğundan da kötü değerlendiriyoruz.

Metal tarihinin en büyük grubu söz konusu olunca, bunun aksini düşünmek de zor. Seksenlerdeki tartışılmaz mükemmelliklerinin ardından doksanlarda saptıkları yol ve metal tarihini neredeyse tek başlarına değiştirmiş olmalarının akabinde yaptıkları tercihler; onları metal dünyasının gelmiş geçmiş en büyük hedef tahtasına dönüştürmeye yetti de arttı. Başta “St. Anger” ve “Lulu” olmak üzere adeta kaşınırcasına yaptıkları birtakım şeyler, bu hedef tahtasını daha da büyütmekten ve daha kolay nişan alınır hâle getirmekten başka işe yaramadı.

Grubun konserlerinde adeta bu durumu onaylarcasına eskiye odaklanması ve son iki albümünü neredeyse tamamen pas geçmesi; METALLICA’nın ilk 15 yılını anlamlı, son 15 yılını ise anlamsız kılmak adına atılan adımlar gibiydi.

Şunu kabul etmek lazım ki, “St. Anger” şokunun ardından gelecek şey, sadece prodüksiyonunun biraz daha iyi olmasıyla bile hayranların gözünde olumlu puan olacaktı. METALLICA’nın inanılmaz şekilde bunu başaramaması ve prodüksiyon namına “St. Anger”dan kötü olmasa bile pek çok açıdan sorunlu bir albüm olan “Death Magnetic”le dönmesi, METALLICA adına gerçek bir dönüm noktasıydı.

“Death Magnetic” çeşitli ilginçlikleriyle ilk andan dinleyicileri çarpsa da, derine inildiğinde albümün eksiklerini avazı çıktığı kadar bağırarak ve olduğundan büyük gözükmeye çalışarak kapatmaya çalışan bir iş olduğu kabak gibi görülüyordu.

Aradan geçen 8 yılın ardından, grubun nasıl bir şeyle döneceği konusunda kafalarda soru işaretinden ziyade temenni vardı. Bu temenni müzikal olmaktan ziyade prodüksiyonla ilgiliydi; grubun sayısız hayranı, “Gözünüzü seveyim şu albümü düzgün kaydedin” diye adeta yalvarıyordu.

Yeni albüme adını veren “Hardwired” hiç beklenmedik bir anda ortaya çıktığında yapılan yorumlar, yazının başında bahsettiğim ayrıklık durumunu net şekilde ortaya koymuştu. Bir kısım dinleyici şarkının sound’unun jilet gibi olduğunu iddia ederken, diğer bir kısımsa bir an bile duraksamadan kaydın bok gibi olduğunu söylüyordu. Müzikal olarak da kutuplaşma sürüyor, bir taraf METALLICA’nın eski günlerine dönmesini kutlayacak kadar gaza gelirken, bazıları ise şarkının en ufak bir olumlu yanının olmadığını öne sürüyordu.

Konu METALLICA olunca dinleyici yorumları ve bakış açıları o kadar kutuplaşıyordu ki; insan adeta dinlediği şeyi, kafasında oluşan fikirleri sorguluyordu. “Objektif olarak doğru bir yorumlama mı yapıyorum, yoksa iki kutuptan birine kapılmamak adına gerçek düşüncemi oluşturamıyor muyum?”

METALLICA’yı kendimi tanıdığıma yakın düzeyde tanıyan bir insan olarak bu ikilemden çıkış noktamı bulmam da tam bu soru sayesinde oldu.

“Objektif olarak doğru bir yorumlama…”

“Objektif olarak doğru…”

“Objektif…”

Durum şu ki; konu METALLICA, yani belli bir yaş grubunu bu müzikle tanıştıran grup olduğunda, ortada objektif bakma diye bir zorunluluk olması pek de mümkün değildi. Mümkünlüğünü geçtim, olması bile gerekmiyordu. METALLICA başka bir şeydi. Hayatımızı değiştiren, ciddi anlamda bizi biz yapan pek çok şeye yön veren bu müziğin kapılarını bize ilk açandı. Dolayısıyla METALLICA’dan bahsederken birtakım duyguları, yaşanmışlıkları, kazanımları, zamanları dışlayıp grubu sadece o sırada ürettiği müzikle değerlendirmek mümkün değildi.

Burada çok özel anlara fon müziği olmuş, manevi önem taşıyan, bize gerektiğinde güç vermiş bir gruptan bahsetmiyoruz. Burada insanların şu anki karakterinin, duruşunun, varlığının şekillenmesini sağlamış bir gruptan bahsediyoruz. Kimileri için; onları bu müzikle tanıştırması vesilesiyle kendilerini yetiştiren anne babaları gibi karakterlerine, düşünce yapılarına, hayata bakışlarına yön vermiş bir gruptan bahsediyoruz. Bu yüzden de muazzam miktarda insan için METALLICA; “sözleri şöyle, müziği böyle, prodüksiyon fena değil, grup bu albümde şunu yapmaya çalışmış, notum da şu” denecek bir grup olamaz. Böyle bir şey mümkün değil.

Tüm bunların ışığında, gelin şimdi “Hardwired… To Self-Destruct”tan bahsedelim.

“Hardwired… To Self-Destruct”; “Master of Puppets” gibi saf bir thrash metal albümü değil.
“Hardwired… To Self-Destruct”; “Metallica” gibi bir heavy metal albümü de değil.
“Hardwired… To Self-Destruct”; “Load” gibi hard rock’vari bir albüm de değil.

“Hardwired… To Self-Destruct”; METALLICA’nın bu üç özelliğini bir araya getiren ve bunu neyse ki son iki albümden çok daha iyi bir prodüksiyonla sunan bir albüm. İçinde thrash metal de var, BLACK SABBATH’vari bir doom metal de, belki de daha önce hiç olmadığı kadar yoğun bir NWOBHM de. Şarkılarda Cthulhu referansları da duyuyoruz, politik mesajlar da. Grup bize her yanından bir şeyler sunuyor ama bunu “hatırlar mısınız biz zamanında böyle şeyler yapmıştık siz de çok beğenmiştiniz, aslında şu anda da bize çok kızmayın çünkü o güzel şeyleri de yine biz yapmıştık” diyerek yapmıyor.

Ne acayiptir ki METALLICA bunu, bu sefer suçu başkalarına atarak yapıyor.

Albümün 2 CD’den oluşacağı ilk açıklandığında biraz endişelenmiştim. Grubun “Death Magnetic” benzeri 2 saatten uzun bir albüm yapması ihtimali beni ziyadesiyle tedirgin etmişti. Neyse ki “Hardwired… To Self-Destruct”, 77:29′luk süresiyle son dört METALLICA albümünden çok da uzun bir süreye sahip değil, hatta tek CD’lik “Load”dan 1,5 dakika daha kısa. Bu korkumun sebebi elbette ki METALLICA’nın 2000 sonrasındaki en büyük derdi olan kendini editleyememesi ve özellikle “Death Magnetic”te ayyuka çıktığı üzere epik olacağım diye şarkıları süründürürcesine uzatmasıydı. “Hardwired… To Self-Destruct” bu açıdan çeşitli sorunlar barındırsa da, “Death Magnetic” kadar göstermelik bir arka arkaya rif ekleme durumu içermiyor.

Hardwired ile albümü agresif biçimde açan METALLICA, 3. single’ı Atlas, Rise! ile NWOBHM etkilenimlerini yansıtıyor ve tekil hâlde fazla bir öne çıkarlıkları olmasa da bir araya geldiklerinde albüm içinde ortalamanın üstüne çıkan bir şarkı sunuyor. Bu şarkıdaki IRON MAIDEN etkileri, “Hardwired… To Self-Destruct”ın en iyilerinden olduğunu düşündüğüm Moth into the Flame’de de görülüyor. Bu ikisinin arasındaki Now That We’re Dead ise çok da bir şey sunduğunu düşünmediğim, bana pek bir şey hissettirmeyen bir şarkı. “Load” döneminde yazılmış ama kullanılmamış gibi duruyor ve epey düz bir karakter barındırıyor.

Cthulhu’yu duyduğumuz ve James’in seksenlerdeki vokallerini anımsatan vokal yorumlarıyla dikkat çeken nispeten karanlık Dream No More, ilk CD’nin iyileri arasında. Akılda kalıcı ve misal bir Now We’re Dead’in aksine, kendine özgü bir karakter oluşturmayı başarıyor. Vokal namına eski dönem METALLICA’yı anımsatması nedeniyle yer yer bana METALLICA’dan ziyade EVILE havası verdiğini de söylemem gerek (Interception gibi interception be kardeşim).

İlk CD’yi kapatan Halo on Fire’a geldiğimizdeyse bana kalırsa albümün en iyi 2 şarkısından biriyle karşılaşıyoruz. 8:15′lik süresiyle “Hardwired… To Self-Destruct”ın en uzunu olan Halo on Fire; albümdeki en değişken, en çok farklı şey yapmaya çalışan, James’in yıldızlaştığı bir şarkı olarak karşımızda duruyor. Clean verse bölümleri, patlayan nakaratları ve 3:30 sonrasındaki “Garage Inc.” medley tadındaki gitgelleriyle kesinlikle iyi bir şarkı. Eşlik edilesi pek çok yeri olan, melodik riflerle vokalleri gayet iyi harmanlayan ve uzun süresini hissettirmeyen bir çalışma. Albümdeki kimi 6 dakika civarı şarkılarda bile “artık bitse iyi olur” hissini yaşarken Halo on Fire’da bu tarz bir “e hadi tamam artık” yaşamamak gayet iyi. Şarkının 6. dakikadan sonra KVELERTAK’vari bir coşkuya sapması da başka bir sevimlilik.

İkinci CD’ye geldiğimizde karşımıza çıkan Confusion ve Rob Trujillo’nun da yazımına katıldığı ManUNkind ile birlikte, “Hardwired… To Self-Destruct”taki orta tempoluğun albümün genel bir karakteri olduğunu kanıksamaya başlıyoruz. Hardwired’ı duyunca “ooOOOOooooOOOOoo Kill ‘em All gibi mi olacak acabaaağğğ???” hissiyatının neredeyse hiç başlamadan sönmesi ve özellikle 2. CD’yi bu orta tempoluğun domine etmesi albümün bu noktada zorlandığı, hatta can çekişir gibi olduğu hissettiriyor. Tempo değişimi olmayınca, şarkıların birbirlerinden ayrıştırılırlıkları da azalıyor ve yazıma hiç katılmayan Kirk’ün kopyala yapıştır soloları sayesinde özellikle sololara bağlanma, solo ve solodan çıkış kısımları epeyce aynılaşıyor.

Here Comes Revenge’in son derece formülize yapısı ve ardından gelen Am I Savage? ile birlikte albümün enerjisinin iyice düştüğünü görüyoruz. METALLICA eli yüzü düzgün temiz bir albüm yaratmış olsa da, Hardwired’la, Moth into Flame’le ve Halo on Fire’la oluşan heyecan ve beklenti; 2. CD’nin ilk dört şarkısında epey bir sönüyor. Yaklaşık yarım saat süren bu orta tempolu benzer şarkı formu, bence “Hardwired… To Self-Destruct”a dair en büyük sorun. Grup bu bölümü hareketlendirecek, dinleyiciyi içine girdiği durgunluktan çıkaracak hiçbir şey yapmaya çalışmıyor. Albümdeki genel “eskilere öykünme, ataları yad etme” hissi çerçevesinde, albümün ikinci CD’sine yedirilmiş gizli bir BLACK SABBATH anması mı var acaba diye düşünülebilecek düzeyde bir ağırlık söz konusu.

Tüm bunların üstüne DIAMOND HEAD’i de es geçmeyelim tadındaki Am I Savage? ve açıklandığı üzere Lemmy ve MOTÖRHEAD için yazılan Murder One da gelince; “Hardwired… To Self-Destruct”ın özellikle ikinci yarısı kesinlikle içselleştirilebilecek bir METALLICA sunmuyor. Gruptan size bir şey ifade edecek, sizin için önem taşıyacak şarkılar bekliyorsunuz, ancak şarkıdan şarkıya bunun imkânsız olduğunu, zira METALLICA’nın bizzat bu şarkıları size değil, başkalarına yazdığını hissediyorsunuz. Bu açıdan bakınca “Hardwired… To Self-Destruct”ı içselleştirmek, sizin için değer ifade eden bir yere koymak gerçekten çok zor ve bu da albümü içine girmeden, hep dışarıdan bakarak değerlendirmek gibi bir sıkıntıyı doğuruyor.

Bu baba yadigârları sandviçini kapatan son şarkıya geldiğimizde ise neyse ki grubun tempoyu yükselttiğini görüyoruz. Spit Out the Bone albümün en thrash metal şarkısı olmasının yanı sıra değişken rifleriyle de en azından nefes aldırıyor. Son yarım saatte yaşanan kısmi daralmanın ardından, pek de akıl alıcı bir içeriği olmayan Spit Out the Bone bile bir şükür vesilesi oluyor. Bu şarkıda bile araya bir IRON MAIDEN melodisi sokuşturuluyor, hem de solonun orta yerine, “Kirk bi müsaade et abi” dercesine, adeta bir komiklik unsuruymuşçasına.

Böylece albüm bitiyor.

Peki sonuçta “Hardwired… To Self-Destruct” nasıl bir albüm?

“Hardwired… To Self-Destruct”ın en yakın durduğu METALLICA albümü, bir notası dahi METALLICA tarafından yazılmayan “Garage Inc.”. Grup IRON MAIDEN^dan BLACK SABBATH’a, MERCYFUL FATE’ten NWOBHM’nin demirbaş gruplarına çok genel bir heavy metal perspektifi sunuyor ve bunu Hardwired ve Spit Out the Bone gibi iki thrash özellikli şarkı arasında sandviçliyor.

Bu yüzden de “Hardwired… To Self-Destruct” dağınık bir albüm. Açıkçası biraz kimliksiz, biraz fazla aynı, biraz fazla dışa bağımlı. Ancak benim adıma albümün değerini düşüren asıl şey bunların hiçbiri değil.

Bence “Hardwired… To Self-Destruct”ın belli bir değerin üzerine çıkamayacak oluşunun sebebi, albümün empati kurulabilir olmayışı. Albümün bir METALLICA hayranının kendisiyle özdeşleştirip anlamlar yükleyeceği çok az şey sunuyor olması. Başta bahsettiğim “METALLICA olduğu için objektif bakması zor” durumunu dahi yaratmıyor oluşu.

Albümün gerçek hakkı aslında 7 ama METALLICA olduğu için 9 veri-

Ahah yok yok, öyle bir durum bu sefer yok. Maalesef yok.

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.46/10, Toplam oy: 233)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2016
Şirket
Blackened Recordings
Kadro
James Hetfield: Vokal, gitar, şarkı yazımı, sözler
Lars Ulrich: Davul, şarkı yazımı
Rob Trujillo: Bas, şarkı yazımı (ManUNkind)
Kirk Hammett: Lead gitar
Şarkılar
Disk 1 1. Hardwired
2. Atlas, Rise!
3. Now That We're Dead
4. Moth into Flame
5. Dream No More
6. Halo on Fire

Disk 2
1. Confusion
2. ManUNkind
3. Here Comes Revenge
4. Am I Savage?
5. Murder One
6. Spit Out the Bone
  Yorum alanı

“METALLICA – Hardwired… To Self-Destruct” yazısına 132 yorum var

  1. Cihan says:

    olmasa da olurdu modun da bir album atlas dışında dinlemeye değer parca bulamıyorum. 10 dan fazla cevirdim dinledim yok maalesef. anlamsız riffler içeren parcalar hepsi 5 dakikanın üzerinde sabır sınıyor sanki dedirten bir album bir nevi. load ve reload ilk dinledgimde de bole dusunmustuma ma bir farklılık olduugnu gormustum bunda o da yok maalesef. sunu ifade ediyorum ki grubun adı metallica ve o sahane logusu olması ve bu album x bir isimde yayılansa kimse ne dinler nede yorum yapar. yani metallica benim icin nottingham forest gibi bir takım. zamanında premier league sampiyonlukları olan ama suan amator kumeden cıkamayan bir unu var. yada baskalarının bir solemi var metal evreni diyorlar. metallica metal evreninde sonmüş bir güneş kendini ısıtamazken cevreye ne ısı ne ışık veriyor.

    murat

    @Cihan, albümü nasıl dinledin çıktı mı

    Osman Gümüş

    @murat, Ne kadar illegal müzik paylaşım sitesi var hepsine düştü.

    Cihan

    @murat, internete dustu cuma öğlen.

    Osman Gümüş

    @Cihan, Forest’in Şampiyonlar Ligi Kupası (2x) bile var. İngiliz takımlarının huyu bu, huyu kuruyasıyacılar.

  2. serhat says:

    ya peki sürekli dolanan ”lord of summer” nerede :/

    Osman Gümüş

    @serhat, Deluxe, Limited versiyonlarında cover ve live parçalarla birlikte.

    Cihan

    @serhat, ticaret işte deluxe edition box setin icinde o parca

    şeyh hulud

    @serhat, deluxe 3. cd’de var. Bu arada uzun zamandır yayınlamalarını istediğim coverlarını da 3. cd’de toplamışlar çok güzel olmuş. Özellikle Ronnie Rising Medley Mercyful fate’le kapışır.

  3. Salih says:

    Hardwired… To Self-Destruct gibi nefret ettiğim şarkılar ile beraber Month Into Flame ve Altas, Rise! gibi beğenerek dinlediğim şarkılar da var. Fakat bu iki kutup albümün geneline yayıldığını düşünüyorum

  4. Sikth says:

    Sanırım albüm dün gece malum ortamlara düştü ve bu durumun üzerinden daha yarım gün bile geçmemişken, albüm kritiğinin fazlasıyla kesin , acımasız ve vurdumduymaz kanılara varılarak yazılmış olmasını fazlasıyla yadırgadığımı söylemek isterim. (albümü dinledim, dinliyorum)
    Bir Metallica albüm kritiğinin bu kadar hızlı bir tüketime maruz kalınarak ele alınıp da yazılmış olmasını bütünüyle önyargı seviyesinde değerlendiriyorum.Ki okuduğum bazı değerlendirmeler gerçekten bundan öte sağlıklı ve doğru yargılar içermiyor.
    Hele ki Death magnetic gibi muazzam yanları olan ve bana kalırsa şu şaşalı ilk dönem albümlerinden eksik kalır hiçbir yanı olmayan bir albüme dahi (prodüksiyon ve uzatmalı şarkı süreleri hariç ) kritikte yapılan eleştirilerin tarzını ve dokundurmaları okuduktan sonra kritiği zoraki bitirdim.
    Albümü biraz içselleştirdikten sonra yorumlamaya çalışacağım.

    Berca B.

    @Sikth, PA basın statüsünde olduğu için muhtemelen birkaç gün önce gönderilmiştir albüm.

    deadhouse

    @Berca B., Abi senin yorumunu merak ediyorum dinledin mi albümü

    Berca B.

    @deadhouse, henüz tam dinleyemedim abi, dinleyince yorum yazmayı planlıyorum ben de, sağolasın.

  5. şeyh hulud says:

    Bu albümdeki en belirleyici noktalardan biri albümü bir prodüktör veya müzik şirketine bağlı kalmadan el emeği göz nuru Blackened Recordings’ten çıkarmış olmaları olabilir. Gerçekten albümü başkaları için değilde sanki kendileri için yapmış gibiler, ona buna bağlı kalmadan istedikleri neyse onu yapmışlar. Sevdikleri gruplara bir tribute, biraz da toplama albüm gibi bir şey çıkmış ortaya.

    Mesela albüm için bir prodüktörle çalışsalardı büyük ihtimalle şöyle derdi “yav koskoca metallica Hardwired gibi basit şarkı yapar mı?” ama yapmışlar, veya yine “koskoca metallica bu devirde Angel Witch, Diamond head coverı gibi şarkı yapar mı?” onu da yapmışlar, ya da şu şarkı albümle alakasız oldu onu çıkarsak mı acaba dememiş allah ne verdiyse koymuşlar. Bu açıdan hesaplı kitaplı Death Magnetic’den daha rahat, ferah bir albüm olduğunu düşünüyorum olumlu anlamda.

    Death Magnetic demişken, bu albümde de Greg Fidelman’la çalışmalarının sebebi Death Magnetic’in prodüksiyonuna gelen eleştiriler karşısında geri adım atmamak mı acaba diyorum, ben Lars’ı azıcık tanıyorsam (ki tanımıyorum) bunu yapar. Death Magnetic’de yapmaya çalışırken çuvalladıkları şeyi bu albümde becermişler neyse ki, DM de böyle olsa keşke, seviyorum keratayı aslında.

    James’in sesinden yeni birşeyler duyabilmek adına Lulu’daki geri vokallerini dinlemeye çalışan biri olarak ne olursa olsun albümün çıkmış olmasından memnunum ben. Kafa biraz karışık olabilir ama aradan geçen uzun süreden sonra normal, arayı bu kadar uzatmazlarsa bir sonraki albümde toparlarlar. Sonuçta öyle ölmüş bir Metallica falan yok bu albümde, ikinci CD biraz düşük olmasına rağmen gayet eğlenerek dinliyorum.

  6. ruru says:

    kritiğe dayanarak şunu söylemek istedim, genel olarak dağınık, ne idiğü belirsiz bir albüm var ortada. little little into the middle gibi, hepsinden azar azar ortaya. kimliksiz bir iş olmuş olmasını sanki grup da biraz istemiş gibi duruyor, zira albüm kapağı da bana bunu çağrıştırdı.

  7. mete says:

    olm kapanmayın bu kadar içinize ya! biraz dış dünyaya bakın. ortalığı sallıyo şu an albüm. bizim babayarolar şu şöyle olmuş bu böyle olmuş…

    o yaşta tek başıma çişimi yaparsam öpüp başıma koyarım. bu adamlarınbu albümüne ise tüm dünya gibi ben de şapka çıkardım.

  8. Mehmet says:

    Çok güzel bir rock albümü olmuş. Arabada ve kulaklıkla bol bol dinlemeniz dileğiyle. Tadını çıkarın

  9. yunus emre says:

    death magnetic’e biraz haksızlık ettik bence.the day that never comes ayarına yaklaşabilen bir şarkı bile yok bu albümde.

  10. mysh says:

    Henuz ilk cd yi dinledim. Allah gibi

  11. mysh says:

    Yine Ahmet Abi yine inanilmaz bir tespit. Bunu bu sekilde anlatabilmek bile belirli bir ustaligi gerektiriyor. Helal olsun…
    “Burada çok özel anlara fon müziği olmuş, manevi önem taşıyan, bize gerektiğinde güç vermiş bir gruptan bahsetmiyoruz. Burada insanların şu anki karakterinin, duruşunun, varlığının şekillenmesini sağlamış bir gruptan bahsediyoruz. Kimileri için; onları bu müzikle tanıştırması vesilesiyle kendilerini yetiştiren anne babaları gibi karakterlerine, düşünce yapılarına, hayata bakışlarına yön vermiş bir gruptan bahsediyoruz. Bu yüzden de muazzam miktarda insan için METALLICA; “sözleri şöyle, müziği böyle, prodüksiyon fena değil, grup bu albümde şunu yapmaya çalışmış, notum da şu” denecek bir grup olamaz. Böyle bir şey mümkün değil.”

    mysh

    @mysh, manunkind, halo, dream no more, now were dead en cabuk isindiklarim. Dream no more bunlarin arasinda beni en sasirtani oldu.

  12. junkman afatsum says:

    Ben en iyisi dönemdaşlarının (Megadeth, Anthrax, Testament, Death Angel, Destruction ve Sodom) thrash adına bu yıl çıkarttıkları albümleri dinleyeyim!

  13. anti çomar says:

    Şu grubun fanları ile Akpli çomarlar arasında tek bir fark göremiyorum. Grup iyi bi iş çıkarsa da kötü bir iş çıkarsa da hülooooooooooo diyolar. La oğlum dinleyici olarak, müşteri olarak eleştirme yorum yapma hakkına sahipsin. Düşün ve düşündüğünü dile getir, karşındaki bir zamanlar hoşuna giden müzikler yapıyordu diye her yaptığı müziğin hoşuna gidecek hali yok. Ve gitmediğinde de bunu dile getirmek en doğal hakkın. Bırakın şu çomarlığı. Albüm bok gibi. James in vocali ve ritim gitar olmasa 5 para etmez bu albüm. Adı olmayan bir grup çıkartsa bu albümü, hiçbir zaman ünlü olamazlar.

    gXnn

    @anti çomar, ben de metallicaya sallayınca marjinal oldugunu sanan kamillerle senin aranda bir fark göremedim. benden sana tavsiye sevmesen bile sallama metallicaya. cocugun olmaz.

    Anti - anti comar

    @anti çomar, kritigi okuduguna emin misin ? Bak ahmet abi yazmis, konu Metallica olunca objektif degerlendirmek mumkun degil diye.

  14. HaydoBaba says:

    Bence 8-8.5 puanı hak eden bi albüm

  15. deadhouse says:

    Albümü dinlemedim daha ama umarım Reload Load tadında şarkılar yapmamışlardır. O albümleri sevmediğimden değil, severim ama Metallica’dan Rock şarkısı yerine Metal şarkısı duymayı seviyorum.

    deadhouse

    @deadhouse, CD 1 : Hard Rock/Rock’n Roll. İstediğim bu değildi pek. Ama şarkılar güzel. Halo on Fire’ın solosu taş gibi.

  16. volkanatay says:

    Ortamlarda hemen kritik olsun diye! nete düşen kopya ile alelacele kritik yazmak.Umarım beklediğiniz tıkı alırsınız ne diyim.

  17. Arkadaşlar, Nuclear Blast’inden Relapse’ine, Season of Mist’inden Sumerian’ına, Century Media’sına kadar pek çok şirketle basın ortaklığımız var. Son Hammerfall albümünü internete düşmesinden 3 hafta önce, In Flames albümünü internete düşmesinden 4 gün önce, Alcest albümünü internete düşmeden 1 hafta önce, Ion Dissonance albümü internete düşmeden 2 hafta önce yayınladık.

    İncelemeler konusunda dünyadaki en güncel ilk 5 siteden biri oluşumuzun, hepimiz açısından memnun edici bir şey olması gerekir diye düşünüyorum.

    PA yaklaşık 8 yıldır açık bir site, albümlerin internete düşmesini bekleyen bir dinleyiciden bir farkımız olduğunun tahmin edilmesini umuyorum. Bizim günlerdir dinleyip yazdığımız albümler o gün internete düşüyorsa, bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok.

    Sikth

    @Ahmet Saraçoğlu, Bu albümü kaç gün ya da saat öncesinde dinlediğini öğrenebilir miyim?
    kaldı ki ; zaten 6 gün öncesinde ortamlara düşen bir durumdan söz ediyoruz. bir metallica albümünün çıkış tarihinden bir haftadan ziyade iki ,üç hafta öncesinde basına dağıtıldığını da hiç sanmıyorum.

    Yanı sıra ilk yorumumda belirttiğim gibi kritiğin değerlendirme tarzı fazlasıyla alelacele tüketilip baştan savma ön yargılarla yazılmış olmaktan farksız. Ve değerlendirmelerin çoğu bariz bir şekilde ancak bu tarz bir tüketimin sonucu yapılabilir.

    Bu arada bir metallica albüm değerlendirmesinde çomar akape laflarının geçmesi bir yana herif james’in ritim gitarı vokali olmasa beş para etmez demiş lan!
    yahu albüm bütünüyle riff ve vokaller üzerine kurulu zaten.
    gel de nezaketi elden bırakma!
    şu albümleri kulağınızla dinleyin be birader.

    bu arada yeri gelmişken lars’ın en iyi ve fevkalade güzel çıkardığı , trujillo’yla çok tatlı ritim oyunlarına girdiği metallica’nın sayılı albümlerinden olmuş. Neyse yorum kasmayalım şimdilik…

    Ahmet Saraçoğlu

    @Sikth, albümü 2 gündür dinliyorum. Metallica dünyanın en büyük grubu olduğundan elbette ki albümlerinin basın aracılığıyla önceden reklamının yapılmasına ihtiyacı yok. Bu sebepten albümü Ekim ayı sonlarında ilk olarak sadece Metal Hammer’a gönderdiler ve Metal Hammer’ın sitesi Team Rock 31 Ekim’de albümdeki şarkıların açıklamalarını yayınladı. Üstelik de Metallica tarafından özellikle sadece kendilerine gönderilen bu albüme baya eleştiriler de getirdiler.

    Ardından Los Angeleslı bazı basın organlarına gönderdiler ve onlar da Kasım başında albüme dair epey yüzeysel kısa yorumlar yazdılar.

    Onlar haricinde albüme dair Cuma günü yazılan yabancı kritikler var. Bu kritikler de muhtemelen albümü ilk dinleyişte yazılmış, incelemeden ziyade şarkıların trafiklerini anlatan ve ilk heyecanla her şarkının aşırı övüldüğü yazılar.

    Benim yazımı yüzeysel, acele bulmuş olman seni ilgilendiren ve subjektif bir yorum. Bu sabah kritiği yayınladıktan sonra bana “olması gerekenden fazla puan vermişsin” diyenler de oldu, “daha yüksek puanı hak ediyor” diyenler de.

    “Şu an bu sitede bunu konuşuyorsak bu Metallica sayesindedir” diyecek kadar büyük bir Metallica hayranı olarak, kendi sitemde Metallica’yı alelacele yazacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Yazının neresini acele buldun bilmiyorum, ama ben albümü pek çok açıdan ele almaya ve olabildiğince detaylı anlatmaya çalıştım.

    Senin de gördüğün gibi yukarıdaki yorumlar da tamamen subjektif, bazısı harika diyor bazısı çöp diyor; bunun da yazıda bahsettiğim Metallica’ya objektif bakamama fenomeninin bir kanıtı olduğunu düşünüyorum.

    Konu Metallica olunca olay anında kişiselleşiyor. Asla fanboyluk yapıyorsun demiyorum, ama senin de tahminen büyük bir Metallica hayranı olduğunu varsayarak, albüme misal 8,5 vermiş olsaydım açıkçası şu an bunu konuşmuyor olacağımızı tahmin ediyorum.

    Sikth

    @Ahmet Saraçoğlu, -Kritiğin yazım sürecine dair ifade ettiklerimde yanılmadığımı hissediyorum ve bu bir metallica albümü icin fazlasiyla üzücü…
    bu kanaatimi ego ürünü olmadığı konusunda seni temin ederim.

    -Albümün puanına yönelik bir degerlendirme yapmadım ve elestirilerimin ortaya çıkış noktasının buna bağlı olması büyük bir yanılgı…

    Kaldı ki, puandan ziyade kritikteki değerlendirmelerin biçimi üzerinden eleştirilerimi sundum. Ve halen de görüşümde sarfettigim ”hızlı tüketim unsuru, alelacele yazılmış , baştan savma ,acımasız, vurdumduymaz önyargılı yaklasimlarla dolu” bir kritik olduğunu albümü dinledikçe maalesef daha fazla anlıyorum.
    bunu metallica’nin hayatindaki yeri ya da olmasaydı olmazdık türünden önemi ile ilişkilendirmek kritiğe yönelik sunduğum eleştirilere set çekmeme sebep değil.

    -pek tabi konu metallica olunca değerlendirmeler de fazlasıyla subjektif, duygusal ve kişinin yüklediği anlamlarla ya da nefretlerle! dolu olacaktır. Fakat bu albümdeki şarkılarda daha önceki hiçbir metallica albümünde olmayan bir tür çeşitliliğinin yanı sıra albumde şaşırtıcı derecede özel anlar ve farklı sound denemeleri mevcut. Doğrusu bu kadar şaşırtıcı ve muzikalite olarak çarpıcı nitelikte bir albüm beklemiyordum.

    -Ve böylesi özel farklılıklar içeren bir albüme hakettiği kritiğin yazıldığını kesinlikle düşünmüyorum.Bu albüme yüksek puan verilmesi ya da methiye dizilmesi ile ilgili de asla değil, bu sığlıkta bir dinleyici yorumu yapmadım. ..

    Ve evet bunlar bütünüyle beni ilgilendiren fazlasiyla subjektif eleştiri.

    Cihan

    @Ahmet Saraçoğlu, o değilde TurkGitar da bu albumu sizden once yorumlamıs ama aynı albumumu yorumlamis merak ettim :D sen yazmısın benim dusuncelerime yakın seyler cocuklar yazmıs master of puppetsın yorumu san ki :)

    dice

    albümlerle ilgili düşündüklerimizi yazabilmemiz için, yorum bölümü var yahu :) kritiklerle dolu bir sitesi olan birine neden böyle yazdın demek abesle iştigal bence. eksik görülenleri ya da düşündüklerini herkes yazabiliyor, kimi beğeniyor, kimi beğenmiyor. kısacası yazmasa daha mı iyiydi ? değildi bence.

    ozzy

    @Ahmet Saraçoğlu, eleştiri amacıyla sormuyorum kesinlikle sadece şunu merak ettim,hardwired.. ın death magnetic den daha kötü bir albüm olduğunu mu düşünüyorsunuz?

  18. bora says:

    albümü kritik etmeden sözün özü şunu söyleyeceğim. halo on fire ve spit out the bone gibi iki şarkıyı ölmeden dinleyebilmiş olmak bile çok büyük mutluluk. sağolun lan, neyle ödenebilir ki bunlar karşılığı?

  19. mahmut tuncer bey says:

    yalnız beni üzen asıl şey albümde ballad denebilecek bir parçanın olmaması…

    HaydoBaba

    @mahmut tuncer bey, +1

  20. Ş. Yıldırım says:

    Albümü birkaç defa dinledim. Akıcı bir albüm. Ama derinlemesine fikirlerim yok, olsa da belirtmemeye karar verdim bir süre önce. Bu tarz büyük gruplar hakkında fikir belirtmek bana artık sakıncalı geliyor nedense. Adamlar yılların grubu. Bir sürü deneyim filan var en başta, ayrıca en büyük albümlerini vaktiyle yapıp bundan sonra da kafamıza göre takılalım diye düşünüyor bile olabilir. Ne düşündükleri hakkında hiç fikir yürütemiyorum. Yürütülen fikirler de hep bir tarafı eksik geliyor artık. Misal son Slayer albümü iyiydi ama davul soundunu beğenmedim demiştim Megadeth için albüm iyi ama ruhsuz filan demiştim bir de. Fikirlerim habire değişti durdu adamların konumu göz önüne geldikçe çelişki yaşıyordum. Aynısı Metallica için de oldu bu albümde. Artık Motorhead i nasıl dinliyorsam Metallica’yı da Megadeth’i de Slayer’ı da Exodus’u da Black Sabbath’ı da kısacası vaktiyle zirveleri gezmiş olanları iyi ya da kötü diye değerlendirmeyeceğim. Gerçekten kafa karıştırıyor çünkü. Yaptığım yorumlardan da hep pişman oluyorum bu yüzden. Bu adamları sadece dinleyeceğim.
    Ama Metallica bu kafa karıştırıcılıkta diğer bütün gruplardan önde. St. Anger travmasının bir sonucu olarak dinleyiciler sürekli kutuplaşıyor. İyi ya da kötü, şöyledir böyledir diye diye içinden çıkılmaz yollara giriliyor.
    Özetle: Ben de dinledim albümü. Çalıyor işte adamlar. Notum yok.

    deadhouse

    @Ş. Yıldırım, Sitede okuduğum en orijinal, samimi yorumlardan biri oldu bu :)

    Salata

    @Ş. Yıldırım, Aynı durumu bende yaşıyorum düşüncelerime tercüman oldu resmen :)

  21. Anne Pizzasının Laneti says:

    İnanılmaz sıkıcı. 4 kere baştan sonra dinledim ve bazı şarkıları daha faza dinledim ama kendi düşüncem sıkıcı olduğudur

    Albümün içine girmek zor. Yani içine gireceksin zorla giriyorsun. Sonra girdikten sonra kendini kaybolmuş hissediyorsun. Şimdi ifade edemedim onu. Yani müzik oynatıcısına hiç bakmadan albümü dinlerseniz bir ara ben nerdeyim burası neresi? Bu kaçıncı şarkı. Ne alaka nereden nereye geldik diyebilirsiniz. Öyle bir kopukluk. Öyle bir meteor yağmuru içerisinde kendini yabancı hissetmek

    Bu albümü kumpire benzettim. İçinde her şeyden var. Her şeyden olsunda ama o her şeyin için bir olmamışlık var. Birde bazı şarkılar öyle sıkıcı ki insana ” ne zaman bitecek acaba bu? ” dedirtmesi farz oluyor. Baştan sona dinlerken dalıp başka alemlere gidip döndüm. Sonra baktım Lars gene dan dan dan aynı tempoda devam ediyor. Böyle arada Tony Iommi havası hissettim bak o güzeldi. Metallicanın cover olmayan albümünde oldukça iyi bir yenilik. Son olarak kritiği beğendiğimi söyleyeyim doğru tespitler yapılmış

  22. sefagn says:

    albümü dinledim içinde birkaç iyi şarkı + birkaç iyi an bulunan vasat bir albüm olmuş malesef. metallicanın beni ilk kez hayal kırıklığına uğrattığı albüm, ki ben load reload dahil her metallica albümünü seven bir insanım. st.angerı ilk dinlediğimde çocuktum onu olumsuz hatırlamıyorum ama death magnetic şarkıların gereksiz uzunluğuna rağmen kendine feci bağlamıştı hala arada döndürürüm hatta. fakat bu albüm bilmiyorum ya fazla “düz” geldi bana, baya dümdüz bir albüm işte bu düzlüğü metallicaya yakıştıramadığım için hayal kırıklığına uğradım yoksa kötü bir albüm değil.

    saraçoğlunun verdiği not makul. sadece bir hayran olarak demiyorum bunu objektif olarak da makul, belki bir yarım puan daha aşağıda da olabilirdi, 6,5ten daha düşük bir puanı ise kalbim kaldırmazdı ekrana kafa atardım. muhtemelen yazan adamında kalbi kaldırmazdı o notu verirken fenalaşırdı, zaten albüm o notu hak etmediğinden yani kötü olmadığından vermek durumunda kalmamış neyse ki.

    neyse atlas rise ve moth into the flame çok güzel, spit out the bone ve halo on fire güzel şarkılar. internette bir queen hayranının yorumunu görmüştüm “i envy metallica fans i wish queen was alive” gibi birşey demişti birazda o taraftan bakıyorum ben. metallica tarihin en büyük gruplarından biri ve bu albümlede şanlı diskografilerine 2 – 3 tane daha hatırlanacak şarkı eklediler ne güzel işte

  23. markusulf says:

    İnsan oğlunu memnun etmek zor, hele ki bu devir de. Albüm için kötü dersin “yuh be adamlar taş gibi albüm yapmış bu kadar mı müzikten anlamıyorsun” derler. Süper albüm olmuş dersin “lan ne baba albümler çıkarmış bu adamlar tutup buna nasıl güzel dersin” derler. Ondan siktir edin milleti, dinleyip geçin abi. Günümüz Metallica’ sı işte, yer yer tatlı yer yer yavan…fanları gibi

  24. ruru says:

    biraz daha dinleyince tekrar yorum yapma ihtiyacı hissettim. birkaç kez dinledim albümü, şahsi kanaatim albümün en iyi şarkısı moth into flame. bu güzelim şarkı albüm çıkmadan önce yayınlandığı için biraz çabuk tüketildi, üzerine atlas rise! çıktı, hemen ardından albüm sızdırıldı. olan moth into flame’e oldu bence. genel olarak albümü dinlerken sıkıntı bastı beni. metallica’nın müzisyenliğine laf etme haddim yok, zira yaptıkları ortada, adamlar bu işin piri. ancak onlar da bana göre üzerindeki bu yükün altında fazla ezilmemek için uzun şarkılar yapıyorlar. tamam şarkının iskeleti güzel, ritmi ve melodikliği, barındırdığı fikirler güzel ama(death magnetic’te de böyleydi) 6-7-8 dakikalık fikir ve malzeme barındırmayan şarkılar uzatılınca 1,5 saat çiğnenmiş bir sakız tadı oluşturuyor ağızda. şu şarkıları 4 dakikada falan tutup albümü kısaltsalardı çok daha güzel bir iş ortaya çıkardı diye düşünüyorum.

  25. junkman afatsum says:

    Boşverin bu trumpcı yankeeleri yeni yılda hem Kreator hem Overkill’dan albüm geliyor.

    İlk albümlerini kutsal kitap gibi gören bendeniz nedenmi böyle düşünüyor. Thrash’i bir öfke patlaması bir başkaldırış gibi ele alırsak bu baboliler bana çok sahte geliyor artık. Adamlar sonuçta şöminede dolar yakan tipler yukarda ki iki grup gibi şuurlu bir öfke ve başkaldırış yok artık Metall(dolar)ica’da.

    Sözün özü her zaman için thrash yapsınlar desemde samimiyet açısından 90′lar Metallica’sına dönüş yapsalar daha iyi olurmuş.

    Sikth

    @junkman afatsum,
    Metall(dolar)ica…kardeş sen git kreator, overkill dinle ama mümkünse bu grubun adını ağzına alma. Lütfen ama lütfen alma.Yaratıcılıkta sinir tanımıyan bir tanımlama bu.
    sinir uçlarımı yaktın (bkz. skibbıraktı), kısa devre oldum resmen.
    hayır kayıtsız kalayım diyorum ama bir ”müzik albümü” üzerine sınır tanımaz düzeyde abuk sabuk yorumlar dönüyor, kayitsiz kalamıyorum.
    mümkünse site yönetici’leri istisnai olarak metallica albüm yorumları kısmını kapalı tutsun da herkes rahat etsin.
    Ve bunu öylesine şaka olarak değil fazlasıyla ciddi bir öneri olarak sunuyorum.

    hf

    @Sikth, =troll ?

    Sikth

    @hf, Rica ederim senin gibiler dururken bana ne hacet…

    junkman afatsum

    @Sikth, Abi sana ne oluyor anlamış değilim! Benim bu söylemimi bir çok usta müzisyen ve usta müzik yazarları da söylüyor ki bu mevzuda grubun kendi söylemleride öyle zaten isteselerde tersi olması mümkün görünmüyor şu anki konumları gereği. Ayrıca emin ol bizde Metallica’yı seviyoruz senle ayrıştığımız nokta ben aşkıma eleştirel yaklaşıyorum sen ise seviyorsam herşeyiyle kabulüm diyorsun. Neyse metal çok güzel şey yahu. \m/

    Sikth

    @junkman afatsum, Öncelikle ”Abi sana ne oluyor” kısmında haklısın.Bu haklılık söylemimde samimiyim.
    (Sayende herifin teki kendi algı yetmezliği sonucu yorumlarımı trollük bellediyse de… )
    Bana sorunlu gelen kısma gelirsem; bu grupla olan ilişkinde kendini aşık olarak tanımlıyorsan,
    bu grubun üyelerini de az buçuk tanımış olman ve her birinin ne denli nitelik sahibi, kişilikli müzisyenler olduğunu da bilmen gerekir-di.
    Ve yorumunu kusurlu kılan bilmezliğinin kaynağı da zaten bu kısım.

    -Gruba bu denli aşık birinin, bu grubun ”müzikal hırs ve süreçlerinde” ihtiyaç duyduğu,duyacağı en az şeyin belki de para ya da para kazanma hırsı olabileceğini tahmin etmesi , ya da düşünmesi çok da zor olmasa gerekir-di.
    (kaldı ki; bahsettiğimiz grup, parayı ön planda tutup da özel olarak girişmesi gereken işleri de yoğunlukla olması gereken! bir grup ve bazı girişimlerde paraya önem vermeleri kadar da doğal bir şey olamaz.
    Çünkü Metallica dediğin şey 4 kişiden ibaret değil. Binlerce kişinin, sayısız kitlenin ekmeğini -pastasını, lüksünü- istihdamını kazandığı büyük şirketten de öte bir yapının da adı ve ‘bu açıdan’ asla sadece bir müzik grubu olarak bakamayız.

    -grup üyelerini, 8 yıl aradan sonra yaptıkları ve sana sıradan gelen bir albümü yorumlarken ”ya adamlar sonuçta şöminede dolar yakan tipler , metall(dolar)ica ” gibi abuk sabuk ve bütünüyle maddi hırslara yönelik bir kesin yargıya maruz bırakırsan,
    ve yaptıkları müziğin kendince ilham kaybı nitelediğin değersizliğini, sıradanlığını, kalitesizliğini maddi temelli kazançlarla ilişkilendirirsen bu grubu seven biri de sana bu yorumunun saçma sapan olduğunu ifade eder.
    Yetmez biri daha gelir ve en haklı haliyle overkill ve kreatör diye sıraladığın grup üyelerinin de zar zor kredi kartlarının asgari ücretini ödeyebildiklerini söyler.

    Sitede bu kadar laf yaptığım ( Anders Björler – Antikhythera albüm kritiğim hariç :) ) ki sevgili Ahmet Saraçoğlu’yla dahi baya baya takışacak kadar laf yaptığım başka bir kritik ya da yorumum olmadı sanırım.
    Yorum kısmında bu denli laf-ı güzaf yapmışken şu albümü en yakın zamanda yorumlayıp bu mecrada kalemi kırmak, okuyucu moduna geçmek lazım.

    junkman afatsum

    @Sikth, Kardeşim cevap verebilmek için yarım saat methiye düzmüşsün ama metal dünyasının ve benim de hemfikir olduğum yukarıda ki belirttiğim argümanlarıma doğru dürüst bir cevap bile yazamamışsın.

    Neyse sana açık açık anlatmam gerekirse düşüncelerimi pure metalci için Metallica’yı ilk dönem diğer thrash gruplarından bu kadar büyük yapan nedir? Cevap ne tek başına müziğidir ne imajları ne de olmayan tipleridir. Metallica’yı akranlarından büyük yapan asıl şey diğer dönemdaşları ne biliyim iblisler, şeytanlar, nükleer facialar ya da çizgi romanlar hakkında lirikler yazarken, Metallica ise paso bir dönemde kimsenin dönüp bakmak istemediği yerlere bakıp toplum dışı insanların beyinlerine girip onların gözlerinden dünyayı görmeye çalışıyordu ki bunu her zaman tümüyle içselleştirip parçalardaki karakterle kendilerini özdeşleştirip ilk dönemdeki başyapıtlarına bu temaları yediriyorlardı. Yani mesaj kaygısı gütmeden (akranlarının hemen hemen hepsinde mesaj kaygısı vardı) nihilist, pesimist veya kaybeden adam tavrında parçalar üretiyorlardı. Üstelik Cliff babanın etkisiyle ”One Flew Over Cuckoo’s Nest”, ”Cthulhu Mitosu”, ”Shadow Over Innsmouth” gibi masterpiece seviyesindeki sanat eserlerinden etkilenerek bunu yapıyorlardı.

    Sonra ne oldu grammy kazandılar ve ardına ise MTV’nin etkisiyle popülerleştikçe popülerleştiler pop dergilerine bile kapak grubu oldular. Ardına da daha öncede dediğim gibi Metallica oldu sana Dolarrica! Yani doğal bir sonuç bu çünkü adamlar dipten aydınlığa kavuştular. Sonuçta ise aydınlığa kavuştukları o dönemden sonra parayla bastırdıkları içlerinde ki dip adam modelini alkolle bastırmaya çalıştılar o terapist bu terapist dolaşıp durudular işte.

    Sözün özü o Metallica nere bu Dollarica nere?

    junkman afatsum

    Şunu da belirtmekte fayda var sanılmasın ki albümü beğenmedim. Bence gayet iyi bir albüm ortalamanın yukarısında yani. Şöylede diyebilirim düşüncelerim kritikte ki yorumlamalara yakın (bir kaç şarkıda fikir ayrılığı var ama).

    Benim yukarıda ki yorumlamalarım tamamen lirikal bazda samimiyet sorgulamasıdır.

    Thingol

    @junkman afatsum, +1

    bora

    @Sikth, kreator ve overkill üyeleri kredi kartlarının asgarisini zor ödüyor malum:) trollüğün de başarısızı hiç çekilmiyor.

    hf

    @bora, hatası çok ateşli saldırması. halbuki biraz daha orta şeker girse bir kaç kişiyi yanına çekip daha çok infial yaratabilirdi :D

  26. Godless Killing Machine says:

    Çok değil bir sene sonra herkesin albüme verdiği puan en az iki puan artar. Metallica albümleri için hızlı karar vermemek gerekiyor. Sindirme, nadasa yatırma süresi falan var. Henüz albümü tamamen dinlemeden yapıyorum bu yorumu. İlk defalarda sevmesem bile ilerleyen zamanla beraber çok seveceğime şimdiden eminim. Bu adamların kötü müzik yapma olasılığı yok.

  27. Albüm birçok şeyin karışımı olarak görünse de başka birisi yapsa beğenmeyeceğimiz şeyleri Metallica olunca beğeniyoruz. Bizim sitede de incelemesi yayınlandı.
    http://sertsesli.com/metallica-hardwired-to-self-destruct/

  28. gXnn says:

    3 defa arka arkaya dinledim albumu. taş gibi album. min 8 hakediyor. 4-5 tane best ofa girecek şarkı var.ki metallica best ofu diyorum yani oyle her şarkı giremez. kritiğe %80 katılıyorum fakat bu kimlik arayışı muhabbetini anlamadım tam olarak. metallica neden kimlik arasın? günümüz metal müzik dünyasının temelini yaratmış bir gruba aşırı haksızlık yapılmış bu anlamda. album 1-2 şarkı dışında baya olmuş.manunkind ve now that we’re dead olmasaydı da olurmuş bence sadece.

  29. furkan_sensoy says:

    onu bunu bırakın da ulcerate ne albüm yapmış be

  30. lokinindamadi says:

    Metallica’nın her albümünü kendi içinde ve konsepti dahilinde tarihsel şartlara göre düşünüldüğünde seven -All Within My Hands’ten Call of Ktulu’ya, Fixxxer’dan Frayed Ends Of Sanity’e türlü yelpazede- biri olarak albümü malum ortamlara düştüğünden beri 7-8 kere baştan sona daha çokta tek tek dinledim. Önceki her albümünden tatlar sunan albümde gözüme çarpanlar thrash altyapısıyla ve mükemmel solosuyla Spit Out The Bone ve cthulhu mitosuna göndermesi ile Dream No More oldu ( ilk dinleyişte Papa Hett ilk girdiğinde tüylerin diken diken olması..) Moth İnto Flame ile Atlas Rise daha önce yayınlandığı için daha çok sindirdiğimden mütevellit ilk cümlem ile birlikte değerlendirdiğimde Moth İnto Flame’in 01:11 in de giren gitar atraksiyonunun gereksiz olduğunu ve Atlas Rise ile birlikte ortalama üstü ve dinlenebilir nitelikte şarkılar olduğunu düşünüyorum. Black Sabbath vari riffleri en yoğun şekilde hissettiren Am I Savage ile canımız ciğerimiz Lemmy’ye adanan Murder One şahsi favori albümüm Load’tan çıkmış gibi enfes şarkılar. Here Comes Revenge ise kafa göz yardıracak cinsten sanki böyle viski soslu bir başyapıt Now That We’re Dead ise şahsi kanaatimce Reload albümünde olsa sırıtmayacak şekilde nakaratı ile ve nakaratın arkasındaki melodi ile öne çıkan bir parça. Halo On Fire da şöyle bi gözler doldu böyle ilk dönem Amon Amarth şarkılarında ki ağlayarak adam öldüren kaslı viking hüznünü alakasız biçimde hissettim. Albümden ilk çıkan şarkı Hardwired ise tahmin edilebilir nitelikte tekdüzeliği ile albümün vasat şarkılarından. Confusion ile Manunkind ise o kadar dinlemeye rağmen birbirinden hala ayırt edemediğim ve ısınamadığım parçalar. Sonuç olarak kritikte ki duyguya paralel şekilde objektiflikten kaçamayarak yine senelerce dinlenebilir bir albüm olduğunu düşünüyorum. İleride ki albümde The Outlaw Torn ile Call of Ktulu ayarında şarkılar görebilme umudu ile herkese iyi dinlemeler.

  31. Bahadir Sarp says:

    Lars çocukken bando takımından kovulmuş da acısını bu albümden çıkarmış gibi her yere “TATA TATA” diye trampet doldurduğu için başım ağrıdı. İlk izlenimim “dinlemeden önce bi minoset almak lazım”

    uğur aslan

    @Bahadir Sarp,

    çok güldüm yahu :) hardwired ilk yayınlandığında aynı şeyi düşünmüştüm dostum :)

  32. emre says:

    Sabrettim ve 5. dinlemelerden sonra ilk anda hissettiğim kötü hislerim için tövbe ettiğim bir albüm olduğunu görmüş oldum. Kesinlikle acele yorumlara gelmeyen bir albüm. Evet ilk dinleyişte hit etkisi yaratacak şarkılar yok gözükürken dinledikçe boşuna yapılmamış şarkılar olduğunu her zerrenizde hissediyorsunuz.Şarkılar kısa sanıyorsunuz ama bir bakmışsınız 7 dakika olmuş. Gerçekten Metallica severler sabrederlerse dinledikçe çok şey bulacaklar şarkılarda. Eskisi gibi ilhamla gelen şarkılar beklemek gereksiz , çalışmışlar çok güzel bir karışım elde etmişler.İlk dinleyişte puanım 10/6,5 iken şu an hayretler içinde 10/8,5 en az.

  33. deadhouse says:

    CD 2′yi açası gelmiyor insanın. CD 1′de muhteşem değil hani. 8 sene sonra albüm çıkaran dünyanın en büyük metal grubu dinleyicilerini umursamadığını göstermiş oldu. Hayal kırıklığına uğramadığını söyleyen bir daha düşünsün bence. Olaya Metallica külttür, adamlar kaç yaşına gelmiş ne bekliyorsun ki tadında yaklaşanlara şaşırıyorum. Metallica etkisinde başka bir grup dünya’da yok. Bu büyüklükte ve etkide bir grubun hayranlarını 8 sene bekletip vasat bir albüm çıkarması kabul edilebilir bir şey değil. Death Magnetic’i tercih ederim. Bu albümün temel sorunu Kirk Hammet ya da Lars Ulrich değil, bu albümün temel sorunu bestelerin kötü olması. 6 ideal.

  34. Stand Ablaze says:

    Neden 2 CD yapıldı anlamadım. Hesaplarıma göre tüm şarkıların uzunluğu tek CD’ye sığabiliyor. Daha mı havalı oluyor acaba 2 CD olunca?

  35. Furkan says:

    Sorun Kirk Hammet. Bazı şarkılarda sololar hiç olmasaymış daha iyiymiş; çünkü şarkıya bir katkısı yok. Bir de albümde fade to black gibi bir ballad yada orion gibi bir enstrümantal parça yer alsaymış daha iyi bir albüm olabilirmiş.

    Bence, çok iyi şarkıların olmasının yanı sıra çok vasat şarkılar da var. Bu da albümü iyi şarkıların olmasına rağmen vasat bir albüm yapıyor. Aynı sorun Death Magnetic’te de vardı. all nightmare long, unforgiven iii , the day that never comes oldukça hoş şarkılar olmasına reğmen diğer parçalar vasat olduğu için albüm bir bütün olarak zayıf kalmıştı. Mesela Black Album’de enter sandman, nothing else matters, unforgiven, sad but true en çok dikkati çekiyordu ama diğer parçalar da vasatın üzerindeydi . Sonuç olarak bir bütün olarak düşünüldüğünde gayet iyi bir albüm ortaya çıkmıştı.

  36. emre says:

    İlk dinleyişte ne kadar kötü bir şarkı diye düşündüğüm Manukind ve COnfusion şu an mükemmel geliyor hatta müthişmiş diyorum şimdi.1 kereyle bırakmayın albümü. İlk dinleyişte farklı beklentilerimizin karşısında karmaşık bir yapı bulunca afallamışız bence. Ama şimdi hepsini ayırt edebildiğim için kirkün sololarının bile son yıllardaki en anlamlı sololar olduğunu anlayabiliyorsunuz. En azından Death magneticten bu kadar zevk almam mümkün değildi ama bu albümü her an açtığımda heyecanlanıyorum.

  37. Thingol says:

    Fanboyluk bir yere kadar.kötü bir albüm bu death magnetic çok daha iyiydi ve daha özgündü en azından.metallica benim de bu müziğe başlama sebebim ve çok seviyorum ama bazı şeyleri kabul etmek gerek.Ayrıca efsane gruplar bazen boktanlaşabiliyor mesela dream thater,pain of salvation hatta judas priestın bile son albümleri kötü bence.evet her şeye bok attım.içim rahatladı.
    Keşke metallica müthiş bir albüm yapsaydı da ilk 7 albüm üstüne bunu dinleseydim bütün gün

    anti çomar

    @Thingol, +1. Death Magnetic bu albüme 10 basar.

  38. bora says:

    death magnetic’ten işçilik,prodüksiyon anlamında 10 gömlek, beste kalitesi anlamında 3 gömlek üstün iş.

    benim için ironbound’la birlikte son 25 yılda yapılmış en taşaklı albüm. ömürleri bol olsun.

    Thingol

    @bora, dostum zevkler ve renkler tartışılmaz tabi ama son 25 yılın demek abartı değil mi sence de?Hani 5 değil 10 değil 25 yani?

    bora

    @Thingol, 1991 rust in peace.

  39. rockersoldier says:

    vay vay vay adamlar yapmış beee! işte metallica farkı, işte metallicayı buyüzden ayrı tutup çok seviyoruz vs.gibi yorum yapmayı okadar çok isterdimki bunu o kadar gönülden söylüyorumki.. load veya reload değil black albümü ilk çıktığında teyibime ilk koyduğumda bi dumur olmuştum bunun önceki albümlerle uzaktan yakından alakası yok bu nasıl bişey böyle demiştim ama yinede onu çok sevdim dinledikçe daha çok sevdim lakin sonra gelecekler için aynı şey olmadı! Load albümü “The Outlaw Torn” ve “Bleeding Me” dışında bana bişey vermedi reload ve sonrasından hiç bahsetmeyelim. sanırım biz metallicayı metallica yapan ilk 4 albümüyle tanıdık öyle sevdik, halen o çizgide beklentilerimiz var ve bundan kurtulamıyoruz. Söyleyemediğimiz şey şu ki; metallica en az 20 senedir ikon grup olma özelliğini yitirmiştir gerisi tamamen zevk meselesi. yaşı küçük 2000 sonrası fanlar düşüncelerime katılmayabilir ama ben ergenliğimi nwobhm işleriyle geçirdim hetfied’ın deneysel çalışmaları bana zevk veremiyor her yeni albüm sinyalinde gerçek metallicanın hortlamasına olan inancımı artık kaybettim. bu albümle ilgili fikrime gelince; akıcılık yok, estetik yok, abondone düzensiz bir gidiş, anlamsız ve yorucu geçişler kısacası kuru gürültü

  40. Raddor says:

    Albümü beğendim. Fakat Metallica’nın diğer albümleriyle kıyaslamam gerekirse benim için son durum şöyle bir şey oldu:

    RtL = MoP = ..aJfA >
    Kill ‘Em All >
    Black Album >
    Death Magnetic >
    Load >
    “Hardwired to Self-Destruct” >
    ReLoad >
    St. Anger

    Moth Into Flame, Halo on Fire, Spit Out The Bone ve Murder One’ı aşırı beğendim. Halo on Fire’ın 6. dakikasından sonra o yükseliş şahane olmuş. Bir de ballad, olmadı instrumental parça duymak isterdim, olmadı.

    Herkes albümün bir yerini başka bir gruba falan benzetmiş. Evet ben de Am I Savage’ın 4:10′dan sonrasını Skrillex’e benzettim. İşin ilginci kimse Dystopia’yla karşılaştırmamış. Magnetic ile Endgame sürekli karşılaştırılmıştı. Yüz yıllık muhabbet nihayet bitmiş, iyi olmuş :)

    St. Anger sorunlu ve agresif dönemleriydi. Magnetic geriye dönüş, eskiyi hatırlamaydı. Sanırım şimdi de artık işin keyfine bakma dönemindeler. İstediklerini yapıp eğleniyorlar https://www.youtube.com/watch?v=GXJifYl_byU
    Bundan sonra bize de kulaklığı takıp eğlenmek düşüyor. Sonuçta bu albümden de 12 klipten de kârlı çıkan biz dinleyicileriz.

  41. İlker says:

    Halo on Fire ve Spit Out the Bone o kadar iyiler ki, O KADAR iyiler ki sabahtan akşama kadar övmek istiyorum. Onun dışında albümde meh denecek şarkılar da yok değil elbet ama o iki şarkı kadar üst düzey şeyler duyacağımı hiç sanmıyordum o yüzden çok şaşkın ve bir o kadar mutluyum. İkinci diskin ortaları gerçekten biraz can sıkıcı ama. Dinledikçe daha ekleme yaparım, şimdilik böyle bırakayım.

  42. All2 says:

    Ben de albüme haksızlık edildiğini düşünenlerdenim. Şöyle ki:
    -Albüm internete düştüğü gibi sayısız kritik yazıldı
    -Sözlüklerde, sosyal medyada en çok konuşulan şey haline geldi. İnsan alt komşu Neriman teyze ”Ah nerde Black album zamanları…’ şeklinde durum atınca afallıyor biraz
    -Bunun sonucunda albüm hevesle 5-6 gün önceden temin edilip fast food gibi tüketiliyor. Belki şarkıları ileri sararak hatta. 8 senedir dört gözle beklenen Metallica albümü evet…

    Dişimi sıkıp albümü internetten indirmedim (Evet sadece 2 gündür dinliyorum)
    Sonuç: Metallica herkesi mutlu edicek bir şey sunmuş. Zaten yorumlara baktığınızda hemen farkediliyor 12 şarkının da adı ayrı ayrı bir yerlerde övgülerle geçiyor. Evet biraz karışık bir albüm olmuş ama eğer şu albüm hem lise edebiyat hocamı, hem Neriman teyzeyi, hem de pasifagresiften bu kadar kişiyi kendine bağladıysa amacına ulaşmıştır. Metallica üzerine konuşması gerçekten çok zor bir grup çünkü müzik dışında başka mevzular işin içine giriyor. 1-2 hafta sonra albüm Spotify listelerinden falan kaldırılır zaten. Bırakın herkes bir hevesini atsın.

  43. deadhouse says:

    Bugün Metallica’nın yeni albümünü dinleyeyim dedim bir baktım Sad But True açmışım sonra da The Shortest Straw dinlemişim. Bu albüm için söyleyeceğim son şeyler bunlar.

  44. Küçük Zenci says:

    2. CD inanılmaz derecede sıkıcı, vasat, zorlama, tekdüze. Koskoca 2. CD içinde Spit Out The Bone dışında bir tane elle tutulur şarkı yok maalesef. O kadar ki bir ara esnedim uykum geldi mikro uykuya daldım böyle.

    Ben albüm iyi başlamış ve ilk CD’nin sonuna gelindiği zaman tatmin olmuş bir haldeyken, o rezalet 2. CD’nin sonunda bütün olumlu fikirlerimi geri aldım. Keşke albümü sadece 1 CD olarak yayınlayıp kısa ve öz kesselermiş. Neden böyle uzattıkça uzatırlar anlamıyorum. Bu eleştirim Metallica özelinde değil, çok uzun albümler yapan gruplara karşı hep gıcığım vardır. Elimde değil üzgünüm.

    2. CD’nin çok kötü olduğunu söyledim. Böyle düşünmemde en büyük sebeplerden biri de Thrash Metal dinleyicisi olarak Thrash’e daha yakın olan ilk CD’yi beğenirken; şahsen hiç haz etmediğim Load-Reload dönemlerine yakın olan 2. CD’nin beni acayip uyuz etmesi.

    Ben pek tatmin olamadım maalesef. En azından Death Magnetic kadar tatmin olamadım. Death Magnetic demişken kritiğe katılmadığım tek nokta Death Magnetic konusu. O albüm beni gerçekten mutlu etmişti. Harbiden iyi albümdü ama bu albüm için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.

    Aslında ilk CD güzel ama o 2. CD ortalamayı o kadar düşürüyor ki. 6,5′dan yukarısını pek uygun göremiyorum. Şimdilik böyle keskin düşünüyorum ama ilerde parçalara daha iyi ısınıp, görüşlerimin daha yumaşama ihtimaline karşı da kapıyı açık bırakıyorum.

  45. mahmut tuncer bey says:

    bir şey sorcam, albümün açıklamasında kirk in yanında lead guitar yazıyor direk. E soloları yazan bu adam değil mi sonuçta solo da şarkı yazımının bir parçası değil mi ? yani demem o ki neden kirk in adı da yazmıyor burda ? aslında sadece bu albüm için değil çoğu metallica albümü böyle.

  46. Erinç says:

    İlk CD cidden çok iyi. Dinlerken ”OHA LAN ÇOK İYİ SÜPER METALİKA GERİ DÖNMÜŞ!1!!” modundaydım ancak ikinci CD o kadar tempoyu düşürüyor ki o kadar olur yani. Yazıya sonuna kadar katılıyorum eline sağlık benden de 7 işler albüme.

  47. P L A G U E says:

    Yarrak gibi iğrenç bok gibi albüm. Hic riff yok, hersey kötü. Metallica bitmiş.
    Kızlar eqlesin ihatemetallicamegadethsikerkornoper@outgmaillook.com.

    Acayip coolum eklemeden gecmeyin. Kıps.;)

  48. uğur aslan says:

    İlgili giriş yazısını ben yazmışım gibi sevgili Ahmet :)

    “Hayatımda dinlediğim ilk metal grubunun, 1991′den bu yana bu müziği dinlememin, solumamın, yaşamamın sebebi olan bir numaralı grubun yeni albümünün incelemesinden merhaba.

    METALLICA; çeyrek asırlık eski dostum… Demek tekrar birlikteyiz.

    METALLICA’nın benim için ne ifade ettiğinden bahsetme gereği duymuyorum. Gayet net: şu anda bu cümleyi okuyorsanız METALLICA sayesindedir.”

    Çok uzatmadan hemen fikrimi söyleyip kaçacağım..
    Bence tüm şarkılar kendi içinde muhteşem.. St.Anger ve Death Magnetic ile nefret etme noktasına geldiğim Metallica’ya yeniden aşık olmamı sağlamıştır albüm..
    9/10 veriyorum albüme.. bu yıl dinlediğim yüzlerce albüm arasından en sağlam 10′un içerisinde…

    not: hardwired’ı ilk dinlediğimde “bok gibi bi albüm geliyor” diye hayıflananlardan biriyim :)

  49. den4x says:

    Cillop gibi albüm.Bir tane kötü şarkı yok.Sadece Murder One vasat,Am I Savage ve ikinci cddeki bi iki şarkı da fazla uzun gibi ama sound o kadar iyi ki şarkılar ne kadar uzun olsa da ya da fazla sayıda şarkı olsa da yine de dinletir kendini.Olumlu olumsuz söylenecek bütün saçmalıklar söylendiği için bir şey demeye gerek yok,9/10. Favorim Dream No More. Atlas Rise,Confusion,Halo on Fire acayip iyi. St.Anger da Death Magnetic de fena albümler değil bence ama Metallica’nın tekrar bu hale gelmesi,eski albümlerdeki şeyleri hissettirmesi çok güzel bir şey.Sadece long live metallica demek istiyordum aslında dünyada uzun yaşamasını istediğim başka bir şey yok nerdeyse. 2016 da gittikçe daha da yarraklaşırken müzik konusunda bu albümle birlikte ilerleyişini taçlandırdı,acayip bi yıl.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.