Thrash metal gibi zirve örneklerinin kayda değer bir kısmı 80’ler sürecinde verilmiş, son yıllarda revaçta olan modern metal icralarının neredeyse tümünü bir şekilde etkilemiş, hem Avrupa kıtasında hem Amerika kıtasında ayrı ekollere sahip bir müzik tarzını icra ederken özgün kalabilmek açıkça zor bir iş. Hatta hatırlanırsa 2005 ve sonrasında kısa sayılabilecek bir süre hayatta kalan “retro thrash metal” akımının ardının gel(e)memesinin belki de en önemli nedeni bu. Tarzın dinleyicisi tok ve seçici. Ayrıca referans noktaları çok erişilmez yerlerde.
“By Inheritance” klasiğini bir kenara koyarsak, Artillery sırf bu yüzden bile çok özel bir grup. Danimarka gibi Avrupa kıtasında olsa da “olayın” uzağındaki bir ülkede var olmuş ancak yarattıkları eserleri birkaç dakika körlemesine dinlediğinizde dahi “bu Artillery!” diyebileceğiniz denli özgün bir sound’a sahip olmaları, vaktiyle Flemming Rönsdorf’un marka olmuş sesi ve Stützer kardeşlerin gitar işçiliği onları thrash metal içerisinde farklı bir yere koymaya yetiyor.
2009 yılındaki geri dönüşlerinden bu yana çıkardıkları dördüncü albüm olan “Penalty By Perception” pek çok açıdan Artillery sevenleri tatmin edebilecek bir albüm, öncelikle bunu söylemeliyim. Bir üst paragrafta da bahsettiğim şeyler grup için hala daha geçerliliğini koruyor. Ayrıca çok kişisel olarak belirtmem gerek ki “When Death Comes” sonrası çıkan albümler arasında en sevdiğim albüm de bu oldu şu ana kadar.
Herhangi bir thrash metal grubundan beklenebileceği üzere hala daha hızlı, köşeli ve yırtıcı bir müzik icra eden, kısaca kendinden zerre taviz vermeyen grup albüme In Defiance Of Conformity gibi muazzam bir speed/thrash kırması şarkıyla başlamış ki açıkçası vokalin girmesiyle birlikte şarkının dikkatinizi şiddetle çekmesi bir oluyor. Gerek söz altı rifleriyle, gerekse geri vokal kullanımlarıyla, genel kompozisyon itibariyle 80’lerden fırlamış bir albüm dinleyeceğinizi hissedebiliyorsunuz.
Şimdi söz altı rifleri dedik, bunu açmak lazım biraz. Metal Müzik tarihi içerisindeki en unutulmaz rifler dendiği akla gelecek şeylerin hiç de azımsanmayacak bir kısmında imzası olan Stützer kardeşler, kabaca izah etmek gerekirse şarkıları yazarken gitar çalmaktan pek üşenmezler. Nitekim thrash metal için çok önemli olan gitar işçiliği hususu öncesinde de bahsettiğim gibi her Artillery albümünde göze çarpar. Grubun şarkılarında jenerik riff bulmanız biraz zordur. Dikkatlice kulak verdiğiniz zaman söz altı olsun, genel omurga rifleri olsun inanılmaz şeyler duyabilirsiniz. Nitekim her albümde olan bu şey, bu albümde de varlığını koruyor. Çok çok ekstra bir şeyler var demek eski Artillery klasiklerine haksızlık olacağından bu yorumun doğru algılanması önemli.
Standart versiyonunda 11 şarkı bulunan ve yaklaşık 53 dakika olan albümde uzunluk bakımından gereksiz diye nitelenecek herhangi bir şarkı barındırmıyor. Albümle aynı adı taşıyan “Penalty By Perception” barındırdığı limitsiz gaz potansiyeliyle, “Mercy Of Ignorance” şarkının genel trafiğinin aksine müthiş hızlı çalınmış klasik bir solo bölümü barındırıyor olmasıyla, “Sin Of Innocence” sıra dışı havasıyla, “When The Magic Is Gone” Artillery için fazla tanıdık sayılamayacak şekilde bir power ballad olmasıyla ve “Cosmic Brain” belki de albümün gizli silahı gibi oluşuyla öne çıkan şarkılar.
Albümde kötü denilebilecek bir şarkı yok işin özü. Belki en zayıf halka olarak nitelenebilecek “Path Of The Atheist” dahi kendi sevenini yaratabilecek bir şarkı. Albümü dinlemeye başladığınızda “When The Magic Is Gone”a kadar neredeyse hiç nefes alamıyorsunuz. Nitekim sonrasında da albümün bitişine kadar aynı fırtına sürmeye devam ediyor. Hiç gösterişe kaçmadan çalınmış davullar size kesinlikle hiçbir şeyin eksikliğini hissettirmiyor çünkü gitar riflerinin yaratmak istediği etkiye öyle iyi yardımcı oluyorlar ki daha farklı bir şey düşünmenizi olanaksız kılıyor.
Prodüksiyon anlamında belki bir eleştiri getirilebilir ancak ne yazık ki bahsedeceğim şey belli bir maddi gücün altında olan tüm grupların istese de istemese de yakalandığı bir durum olduğundan ne denli önemsenmeli sizlerin takdirine bırakıyorum. Özellikle klasik metal tarzlarında dijital kayıt yaklaşımı bir türlü ısınabildiğim bir şey olamadı şu ana kadar. Duyduğunuz gitar sesinin bir amfiden değil de bir ton prosesöründen kayıt edilmiş olduğunu bilmek, daha doğrusu duymak ve bazı çok hızlı çalınmış gitar partilerinde bunun negatif etkilerini duymak -kayıt teknolojileriyle ilgilenen arkadaşlar ne demek istediğimi anlayacaklardır- tüylerimi diken diken ediyor ki bu albümde de bu sorun mevcut. İşin aslı eskisi gibi amfilerle yapılacak bir kayıtta bu rifler nasıl tınlayacak, fazlasıyla merak ediyor olsam da öğrenebileceğimiz bir şey olmadığı gerçek. Ancak eminim ki çok daha güçlü, insanın suratında patlayan ve tekrar tekrar dinleme isteği doğuracak bir sonuç ortaya çıkacaktır. Yine de şu anda elimizde tuttuğumuz bu albüm, çoğu kulağı rahatsız etmeyecek bir prodüksiyona sahip, objektif olarak bu söylenebilir.
Sona gelirken bir paragraf da “Michael Bastholm Dahl” için açmak gerek. Açıkçası ben kendisini “Søren Nico Adamsen”den daha fazla sevmekteyim. Her ne kadar kendisi kallavi bir “heavy metal” vokalisti gibi tınlasa da ve grubun genel sound’unu bir miktar farklılaştırsa da son derece yetenekli olduğu, yazdığı akılda kalıcı vokal melodilerinden belli oluyor ve bir şekilde Artillery ile gayet uyumlu olduğunu söylemek mümkün.
Artillery ve thrash metal dinleyicilerinin zaten kaçırmaması gereken bir albüm olduğunu ekstra söylemeye bile gerek olmasa da bu albümü bir yandan klasik heavy metal dinleyicilerine de önermek boynun bir borcu. Eminim ki çok eğlenecekler ve keyif alacaklar. Daha nice güzel albümlere…
Kadro Morten Stützer: Gitar
Michael Stützer: Gitar
Peter Thorslund: Bas
Josua Madsen: Davul
Michael Bastholm Dahl: Vokal
Şarkılar 1. In Defiance Of Conformity
2. Live By The Scythe
3. Penalty By Perception
4. Mercy Of Ignorance
5. Rites Of War
6. Sin Of Innocence
7. When The Magic Is Gone
8. Cosmic Brain
9. Deity Machine
10. Path Of The Atheist
11. Welcome To The Mindfactory
Hayvan gibi yardıran albüm.