“Modern insanın derdi sadece sömürmek mi? Umutsuz düşleri köle olmuş korkulara, esir olmuş arzulara, bu sence adil mi? Kaçıp gitsek mi?”
Çoğumuzun sorduğu ama cevabını bir türlü bulamadığımız ya da bulmak istemediğimiz şu kaçıp gitme sorusu var ya, işte bizi içten yiyip bitiren şey o. Hayatın sıkıntılarından kaçıp gitsek mi? Belki de bu yüzden var gücümüzle sarılıyoruz müziğe. Bizi bu hayatın sıkıntılarından alıp götürüyor, içinde kayboluyoruz. Bu yüzden belki de çoğumuz distortion sesine aşık, kimimiz cayır cayır brutale hayran.
Son Fersah’ın aynı isimli EP’si promo olarak ulaştırıldığında neyle karşılaşacağım hakkında bir fikrim yoktu fakat kapağı görür görmez ellerimi bok sineği ya da Simpsons karakteri Mr. Burns gibi bir birine değdirip “güzeeeeel, kesin thrash…” dedim. Municipal Waste havasında Türkçe sözlü bir crossover bekliyordum. Oynat düğmesine bastım ve arkama yaslandım.
Yağmur, şimşek arasından tek başına duyulan gitar melodisi bir yandan benim gibi Metallica fanı bir insana heyecan verirken bir yandan da “acaba yine Metallica etkilenimini abartan gruplar kategorisinde milletin eleştirileriyle boğuşmak zorunda kalan ekiplerden mi olacaklar?” dedim. Çünkü gerçekten de kendini tanıttığın ilk saniye için James Hetfield introsu çok tehlikeli olabilir. Öte yandan çok işlevsel de olabilir tabii. Bu konuya tekrar döneceğiz ileride. Netice olarak kafam bu soruyla meşgulken, cevabımı anında giren punk gitarlar ve “HAYALET, SEN GÖRDÜĞÜM HAYALETLERİN EN KEDERLİSİSİN.” diye kulak kesilmemi sağlayan sözlerle birlikte tatmin edici şekilde aldım. Kendilerindeki cevheri işlenmiş ve parıldayan şekilde ortaya ilk şarkıda koyabilmeleri hem müziği yazacak biri olarak EP’nin kalanı için beni son derece rahatlattı hem de dinleyen olarak grubun sounduna alışma açısından ilk şarkının üstlendiği görev yerine gelmiş oldu.
“Mavi Kan” yani EP’nin ikinci şarkısı benim için açık ara EP’nin en iyi şarkısı. Rifflerin ciğer söken heavy havası, yazının girişinde yazdığım sözler, kısa armoni kısmı, pozitif ama duygulu nakaratı, modern bir davul odası yankısı hareketiyle finale bağlanan aranje, finalde giren breakdown’umsu kapanış… Birçok açıdan son derece önde bir şarkı olmasını sağladı benim kalbimde. Mavi Kan’ın hemen arkasından gelen Son Fersah prog hareketler ve nispeten daha karışık yapısıyla Mavi Kan kadar punk değil ama EP’nin göbeğinde ağır abi gibi oturup grubun neler yapabileceğini gösteriyor. Bu şarkıda davulculuk da, vokal altındaki kesik giren melodeath gitarları da grubun azgınlaşırsa fena şeyler yapabileceğine işaret.
Her ne kadar EP’nin genel soundu ve grubun müziği kolay dinlenebilir, koşu için, spor salonu için şahane olsa da ilerki işleri için öngürdüğüm 2 yol var (2 yol var demiştiiiiiii hangisini seçeeeyiiim…). Ya daha metal olacak ve halihazırda ulaştıkları mis gibi sound’u bir kademe ileri miksle değil riflerle taşımak isteyeceklerinden dolayı karmaşık ama daha “metal!” bir grup olacaklar. Net bir şekilde, dinleyen “nasıl diyim David Bowie’yi Anaal Nathrakh’la karıştır, şimdi biraz da Arcade Fire düşün…Tamam şimdi onunla Shining’i birleştir…” gibi zorlama tanımlamalardan ziyade TRIVIUM tarif eder gibi “İYİ METAL GRUBU” diyecek YA DA şarkılar kısalacak ama punk crossover artacak, vokaller sıkıcılaşacak ama konserlerde insanlar kollarını bacaklarını kucağına alıp en yakın hastanenin aciline gidecek. Bunlar “halkın Nostradamus’u” olan Bahadır kardeşinizin öngörüleri. He böyle olmayabilir mi? Muhtemelen hemen olmaz, ama grubun üretimi sıklaşırsa ister istemez bir yöne yöneleceklerdir, zira şu an EP, çoğu EP’nin EP olma amacı doğrultusunda grubun elinde ne varsa insanlara öyle ya da böyle duyurma çabası.
Çoğu zaman benim yerime konuşan hiperaktivitem sebebiyle grubu övüyor mu yoksa yeriyor mu olduğum belli olmadıysa dostlar o kısma açıklık getireyim, bu kısma kadar övüyordum. Ha eksikleri var mı? elbette ama onlara eksik demeyelim de kendi dünyamdan “şöyle olsa ben daha çok severdim”ler.
İlki vokallerin kendini biraz daha paralamasını ve haykırmasını duymak isterdim. “Tam patlayacak ama kendini tutuyor” hissini genel anlamda aldığımdan, bu konu, üzerine grubun belki de ağırlık vermesi gereken bir konu olabilir. Zira çok kısa 1-2 anda bu zincirini kırma halini gerçekliştiriyor, ki bu da yapabildiğini gösteriyor. İkincisi de daha yazının girişinde bahsettiğim Metallica etkisi olabilir. Bu etki -beni hiç rahatsız etmese de (çünkü ben bir ‘tallica fanboy’um)- kolay yakalanan şeyler olmaktan ziyade bazen grubu “aaa aynı Metallica gibi oldu lan çok iyi” demiş de eklemiş gibi gösteriyor. İlk şarkının introsu, ikinci şarkının introsu, solo öncesi armonisi, “Yol”un solosu… diye net kısımlar var. Bu kısım benzerlikleri grubu kolay sevilebilir de yapabilir, kolay eleştirilebilir de. O yüzden aslında ince bir buz üzerinde verilmiş kararlar olarak görüyorum.
İlk şarkının sonlarına doğru giren blast beat’lerle, zil oyunlarıyla zaten yeterince canavar bir davulcu olduğunu gösteren davulcunun bence grupta aşırı sıkı backbeat -buna da tebrik- çalan davulcu rolünden öteye geçmeli. Tüm müziğin seyrini ve grubun rif yapısındaki “Bad Religion” tarzını farklı bir yöne çekebilir.
Sözler ise spesifik konular üzerine değil. Genel insani durumlar ve tasvirler üzerinden her noktaya çekebileceğiniz, dolayısıyla kendinizle rahatça özdeşleştirebileceğiniz sözler. Örneğin “Kendi Kıyametin” politik de olabilir, bir ayrılık da olabilir. Siz hangisine göre yorumlarsanız.
Yazıyı toparlamadan önce benim için çok zevkli diğer bölüme de değineyim yani ki bir tarafım şişmesin: Miks!
Opus Production’dan güzel insan, işini bilen adam Mehmet Yaranona EP’nin prodüktörlüğünü yapmış. Grubun işini ciddiye aldığını gösteren bir diğer unsur olarak da prodüktör kararını yazabilirim köşeye. Çünkü dostlar bu adam ne yaptığını iyi biliyor. Yüzünde, kendi gruplarında belli etmediği metalciliğini stüdyosunun rafında MESHUGGAH görünce anladığım adam her zaman istikrarlı ve dengeli yapıyor metal mikslerini. Genelde metal gitar tonlarında midleri kaşıkla çıkartıp yutuyor ve oraya cuk diye trampeti koyuyor, bu da o ciğer söken tonları kazandırıyor. Bence grup prodüktör seçimini kesinlikle doğru yapmış. Mastering ise Amerika’da Don Fury tarafından yapılmış.
Bence EP her zaman bir grubu takibe almak için iyi bir araç ama acımasız davranmak için doğru bir materyal değil. Beğendiğiniz bir avuç özellik bile varsa takip etmek için yeterli sebebiniz var demektir. Son Fersah bu EP’siyle birlikte ülkede Türkçe metal azlığına ilaç gibi gelecek, modern duruşu olan, sound’u düzgün, aranjeleri anlaşılır ve kolay kavranabilir, melodik, güzel bir grup olduğunu ispatlıyor. Yaptıkları başlangıç umarım uzun soluklu olur.
Ben albümü Spotify’dan dinleme fırsatı buldum. Kayıt çok mu kötü bana mı öyle geliyor? Vokal zaman zaman çok zor duyuluyor. Özellikle “Kendi Kıyametin” parçasında. Ben bu kayıt, mix olaylarından hiç anlamam. Ama albümü dinlerken -mesela- davuldan zaman zaman rahatsız oldum. Beni teknik olarak aydınlatabilecek varsa sevinirim. Bu arkadaş albümü dinlemiş biri olursa sevinirim :) Bu konuyu es geçerek güzel albüm olmuş diyorum. Emeğinize sağlık.
@Aaron, Belki Spotify’da dinlerken kalite düşüktür ayarlarda ya da o tarz bi durum olmuştur. Teknik olarak sıkıntılı bir kayıt değil çünkü, dediğim gibi belki de dinlediğin ekipmanda bir sıkıntı olmuştur o sırada. Ha EP’nin soundu beğenmediysen o kısım zevk meselesi tabii.
Ben albümü Spotify’dan dinleme fırsatı buldum. Kayıt çok mu kötü bana mı öyle geliyor? Vokal zaman zaman çok zor duyuluyor. Özellikle “Kendi Kıyametin” parçasında. Ben bu kayıt, mix olaylarından hiç anlamam. Ama albümü dinlerken -mesela- davuldan zaman zaman rahatsız oldum. Beni teknik olarak aydınlatabilecek varsa sevinirim. Bu arkadaş albümü dinlemiş biri olursa sevinirim :) Bu konuyu es geçerek güzel albüm olmuş diyorum. Emeğinize sağlık.
06.09.2016
@Aaron, Belki Spotify’da dinlerken kalite düşüktür ayarlarda ya da o tarz bi durum olmuştur. Teknik olarak sıkıntılı bir kayıt değil çünkü, dediğim gibi belki de dinlediğin ekipmanda bir sıkıntı olmuştur o sırada. Ha EP’nin soundu beğenmediysen o kısım zevk meselesi tabii.
çocuk klipte neden kaykay kayıyo yani ne alaka onu çözemedim onun dışında güzelmiş.