# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
QUEENSRŸCHE – 2 Eylül 2016, Amager Bio, Kopenhag, Danimarka
| 20.09.2016

Ölmeden mutlaka.

Erhan Kasal

Progresif devi Queensryche’ı canlı izlemek çok uzun yıllardır kurduğum en büyük hayallerden biriydi. Geoff Tate ve diğer 3 baba arasındaki grup için verilen kavga ve sonrasında tarzın en iyi vokalistlerinden Tate’le yolların ayrılması bile bu hayalime engel olamamıştı. Çünkü biliyordum ki, eğer Tate ortalarda yoksa, olabilecek en iyi alternatiflerden birini edinmişti Queensryche.

Ve sonunda Condition Human turnesi Kopenhag konseri için her şeyi ayarlayarak grubu izleme hayalimi gerçeğe dönüştürdüm. Yakın arkadaşım Fatih ile İstanbul’dan yola çıkarken konser biletlerini bile almamıştık. Bu yüzden Kopenhag’a ulaşır ulaşmaz çantaları otele atıp doğruca konser mekânı olan Amager Bio’yu aramaya başladık. Mekânı bulur bulmaz bilet sormak için giriş kapısına doğru yöneldik.

Açık kapıdan içeri doğru uzandığımda grup elemanlarını içeride soundcheck’le uğraşırken buldum. Görevli arkadaş yeterli bilet olduğunu ve konser girişinde rahatça bulabileceğimizi söylediğinde, bu rahatlıktan sonra aklımda sadece bu kadar yaklaşmışken grup elemanlarıyla konuşup tanışabilmek vardı. Soğuk havada bir süre bekledikten sonra nihayet karşımızda vokalist Todd La Torre vardı. 2010 yılında, yine progresif favorilerimden Crimson Glory tarafından yeni vokalist olarak açıklanan Todd’u, efsane vokalist Midnight (R.I.P.) yerine Crimson Glory şarkılarında ilk dinlediğimde ufak çaplı bir şok geçirmiştim. Muhteşem Crimson Glory şarkılarını neredeyse Midnight ayarında söylüyordu yeni vokalist.

Ve 2011 yılında Crimson Glory’yi Todd vokaldeyken canlı izlemiş ve vokale hayran olmuştum. Crimson Glory’nin sonrasında hiçbir faaliyette bulunmaması sebebiyle Todd 2013’te Queensryche’a katıldı. Crimson Glory adına üzülürken, Queensryche adına da çok iyi bir haberdi bu transfer. Todd’la ufak bir selamlaşma, muhabbet ve birlikte çekilen fotoğraflardan sonra akşamı beklemeye koyulduk.
Akşam konser mekanınîn girişinde güzel bir kalabalık vardı.

Bir taraftan mekâna gelirken hazırladığımız alkollerimizi yudumlarken, diğer taraftan giriş sırasında tanıştığımız, Kopenhag’da yaşayan Savaş Karakaplan ile konser, Kopenhag’da yaşam muhabbeti yapıyorduk. Laf lafı açtı ve Pasifagresif için konser yazısı hazırlamaya varan bir muhabbet silsilesi yaşandı. :)

Amager Bio 1100 kişilik, maalesef bizde fazlaca bulunmayan güzellikte bir konser mekânı. Giriş kısmı alkol satışı yapılan, grup merchandise satışının olduğu standın bulunduğu bir bölme. Gerçekten oldukça pahalı bulduğum biralarımızı aldıktan sonra sahnenin olduğu bölüme geçtik ve Queensryche öncesinde 2 tane ön grup performansı izledik.

Ve nihayet beklenen an… Tüm turnede olduğu gibi, son albüm “Condition Human”ın iyi şarkılarından Guardian’ın giriş introsu ile birlikte Queensryche sahnede. Geoff Tate ve grubun müzikal olarak farklı (ama iyi olmayan) işler yaptıkları “Promised Land” sonrası dönemden sonra Todd’la birlikte son 2 albüm gerçekten ciddi toparlanma sinyalleri veriyor. Özellikle son albüme ciddi şans verilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Bir taraftan coşarken bir taraftan da özellikle grubun babaları, asıl adamları olan gitarda Michael Wilton, basta Eddie Jackson ve davulda Scott Rockenfield’ı takip ediyorum. Sonrasında Operation Mindcrime ile başlayan klasikler periyodu. Mindcrime, Best I Can, Damaged, The Killing Words… Wilton baba sahnede çok aktif bir şekilde yer alıyor. Aynı şekilde Scott Rockenfield da davul setinin arkasında oldukça formda. Eddie Jackson çok iyi enstrüman performansına rağmen sahnedeki en durağan elemandı. 2. gitarda Parker Lundgren diğer elemanlara göre gençliğinin de verdiği enerjiyle sahnede oldukça hareketli. Ve hiç merak etmeyin; Todd Queensryche klasiklerini de oldukça başarılı bir şekilde söylüyor.

İyice havaya girmiş durumdayken, inanılmaz sevdiğim The Mission geliyor sırada ve ben iyice kendimi kaybediyorum. Babalar durmadan klasiklere devam ediyorlar ve arka arkaya Silent Lucidity ve Empire geliyor. Queensryche sahnede coşarken ben de onların karşı tarafında, en önlerden ciddi bir performans sergiliyorum. :)

Empire sonrasında son albüme dönüp Eye9 ile devam ediyorlar. Sonuçta “Condition Human” turnesinde oldukları için tamamen eski klasikleri çalmalarını beklemek de fazla iyimserlik olurdu. Ama yine de, son albümden sadece 2 şarkı ve “Promised Land” sonrası kısır 5-6 albümlük döneme hiç girmemeleri ile birlikte tamamen klasiklerden oluşan bir setlist vardı karşımızda. Ve Eye9 sonrası “nerede kalmıştık?” dercesine muhteşem Queen of the Reich ile iyice koptuk. Ne muhteşem şarkısın sen öyle ya. :)

Sonrasında Jet City Woman ve Take Hold of the Flame ile sahneye veda etti babalar. Tabii ki “bis” için bekledik, Queensryche tezahüratları yaptık ve beklediğimize değecek şekilde tekrar geldiklerinde Screaming in Digital ve en son şarkı olarak da Eyes of a Stranger ile doyamadığımız konseri tamamladılar. Bu kadar klasik içerisinde illa ki çok sayıda “ya bunu niye çalmadılar?” oldu. Revolution Calling ve I Don’t Believe in Love ilk aklıma gelenler mesela. Her şeye rağmen şöyle bir baştan sona bakınca, süper bir setlist, harika bir sahne performansı ve Queensryche gibi bir grubu sonunda canlı izlemiş olmanın hazzı çok büyük bir keyifle mekândan ayrılmamı sağladı.

Konser bitiminde sahnede gitarist Parker’dan setlist kağıdını almış olmam da arşiv için saklanacak malzeme olmadan geri dönmememi sağlamış oldu.

Bu tarzı, Queensryche’ı seven herkesin, bir gün canlı izlemek üzere yollarının kesişmesini dilerim. Benim gibi 80’ler, 90’lar heavy metaline gönül vermiş biri için harika bir olaydı ve “ölmeden izlenmesi gerekenler” listesinden bir grup daha çıkmış oldu. Geoff Tate dönemi klasik albümlerin yanı sıra son albüm “Condition Human”ı da Queensryche ve progresif/heavy severlere tavsiye ederek huzurlarınızdan ayrılıyorum.

Son olarak, Kopenhag’da olduğumuz sürece tanışmamızdan itibaren bize süper bir ev sahipliği gösteren Savaş’a tekrar sonsuz teşekkürler. Son bir tavsiye de şehirle ilgili; bir turne-konser planınız olursa hakkınızı bu şehirde kullanıp, bu gerçekten çok güzel şehri ve insanlarını da görmelisiniz.

Sürçülisan ettiysek affola…

Fotoğraflar: Savaş Karakaplan, Erhan Kasal

  Yorum alanı

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.