Fransa metal sahnesinin en önemli isimlerinden biri şüphesiz ki Neige. ALCEST, AMESOEURS, LANTLOS, MORTIFERA, PESTE NOIR gibi gruplarda yer alması bir yana, ALCEST’le icat ettiği kimi şeyler ve adeta bir türü başlatması, onu metal dünyasının önemli dğerlerinden biri yapıyor. DEAFHEAVEN, GHOST BATH, SO HIDEOUS gibi isimler bugün varlarsa, bunun en önemli müsebbibi şüphesiz ki Neige’in vizyonudur.
“Souvenirs d’un Autre Monde” ile başlayan ve bugün çıkan “Kodama”yı da sayarsak şu ana dek beş albüm yaratan ALCEST; ilk üç albümüyle kitlesini büyük oranda memnun etse de, bir önceki “Shelter” ile büyük fikir ayrılıklarına neden olmuş, hiç olmadığı kadar çok eleştirilmişti. Önceki işlerindeki harsh vokalleri ve blast beat’leri tamamen ortadan kaldıran grup; “Shelter” ile dreampop’un narin kollarına atılmış ve olayın black metal tarafını pas geçip iyice SLOWDIVE’a yaslanmıştı.
Şu an karşımızda duran “Kodama” bir köklere dönüş değil. Harsh vokaller ALCEST müziğine geri dönmüş, Neige’in yürek parçalayan haykırışları geri gelmiş, blast beat’ler de tekrar huzurlarımızda; lâkin buna bir geri dönüş demek doğru olmaz diye düşünüyorum.
“Kodama” konsept bir albüm. Japon kültürünün köpeği olan Neige’İn Prenses Mononoke’den esinlediği ve insan ile doğanın birbiriyle olan ilişkisi konu eden bir albüm. “Kodama” Japonca’da “ağaç ruhu” demekmiş; albümü dinlerken bu tabiat hissini ve Japon halk kültürünü hissetmek de gayet kolay.
ALCEST’in karakteristik sound’u ile Japon halk müziğine özgü gamları dozunda birleştirme konusunda Neige son derece başarılı bir iş yapmış. Albümü dinlerken hafif bir Japon mistisizmi hissetmeden edemiyorsunuz, ancak bunu yaparken baskın olan taraf her zaman için ALCEST’in özündeki blackgaze ruhu. İlk şarkı olan Kodama’da Neige’in yırtıcı vokallerine rastlamazken, ikinci sıradaki Eclosion’da bildiğimiz, özlediğimiz ALCEST’e kavuşuyoruz. Çok net ALCEST hareketleri içeren şarkı, sonraki Je Suis D’Ailleurs (Başka bir yerdenim) ile de bu tavrını sürdürüyor. “Kodama”yı dinlerken ALCEST’in eski kimliğine geri kavuştuğunu hissediyoruz, ancak bunun “köklere döndü” densin diye yapılmadığını da bariz şekilde anlıyoruz.
“”Shelter” ile zaten yapabileceğimiz en yumuşak albümü yapmıştık, onun daha ötesine gidemeyeceğimizden biraz daha sert bir yöne kayalım dedik” diyen Neige, iyi ki de bu kararı vermiş demeden edemiyorum. Her ne kadar “Shelter”ı yerin dibine sokan biri olmasam da, ALCEST bu “güzel ve çirkin” olayını muazzam bir güzellikte yaptığından, bunun geri planda bırakılmasını istemiyorum. Neyse ki “Kodama” bu açıdan bize istediğimizi veriyor.
Konsept gereği albüm aydınlık bir seyre sahip. Yırtıcı vokallerin ve blast beat’lerin olduğu kısımlarda dahi, misal bir “Les Voyages de L’Âme”daki gibi bizi acıdan geberten, kederden içimizi kanatan bir hüzün, ızdırap mevcut değil. Bu açıdan bakınca albüm grubun ilk üç albümüne göre biraz hafif gelebilir. Bu hafiflik müzikaliteden ziyade duygu yoğunluğu ve şarkı karakteri bağlamında değerlendirilebilir. Aydınlık, ferah, ışıltılı ve nefes alan akorlarla iç içe geçen melodiler her zamanki gibi yine ön planda, Kodama’nın 4. dakikasını geçtikten hemen sonra giren enfes bölüm ve şarkının 5.20 gibi tamamen durup yepyeni bir şarkı olarak devam etmesi gibi şeyler, ALCEST’ten her gün karşılaşmadığımız şeyler. Aynı şekilde Untouched da özellikle 2. yarısıyla ALCEST’ten çok da sık duymadığımız türde, bas gitara yaslanan bir karakter üzerinden devam ediyor.
Son notlara geldiğimizde, “Kodama” “Shelter”dan daha zengin bir albüm. Sadece daha sert olduğu ve grubun özlenen kimliğine geri döndüğü için değil, “Shelter”a göre daha oturaklı bir karakter ortaya koyduğu için. Bu açıdan yüzleri güldüren “Kodama”, daha çok benzeştiği ilk 3 albüm kadar güçlü ve sağlam karakterli olmadığı için de bence onlar kadar etkileyici bir dinleti sunmuyor.
Yine de ALCEST çok önemli bir grup. Her ne kadar yıllar içinde pek çok benzeri çıkmış olsa da, bu işi onlar gibi yapabilen birileri hâlâ yok. “Shelter”dan sonra gitmek isteyebilecekleri diğer alternatif düşünüldüğünde, hem “Kodama”yı tebrik etmeli hem de “Kodama”ya şükretmeliyiz.
Kendime hakim olabilirsem CD’si elime geçene kadar dinlemeyeceğim. Kodama adlı parça o kadar büyüledi ki, hak ettiği şekilde bir deneyim yaşamak istiyorum.
Niege nin japon kültürüne olan ilgisini bilmiyodum.Şimdi albümü başka bir gözle dinleyeceğim.
Ama şunu söylemeden geçemiycem,Shelter benim için özellikle Delivrance parçası içermesi sebebi ile baştacıdır.
Bu albümün bazı kısımlarını belki yüzlerce kere dinledim ama bir sıkıntı var o da bu albümün yarısının iyi olması. İlk 3 şarkının yarısından sonrası ve albümün diğer kısımlarının çoğu maalesef sadece doldurulmuş. Ancak yine de Neige in ne kadar önemli bir bestekar ve his adamı olduğunu ayan beyan gösteren yerler de mevcut. Puan çok yerinde olmuş Ahmet abi eline sağlık yazı için de.
Hakikaten Neige in yürek parçalayan haykırışlarını özlemişiz. Shelter ı da beğenmiştim ama asıl, eski istediğim Alcest işte bu.
Kendime hakim olabilirsem CD’si elime geçene kadar dinlemeyeceğim. Kodama adlı parça o kadar büyüledi ki, hak ettiği şekilde bir deneyim yaşamak istiyorum.
Niege nin japon kültürüne olan ilgisini bilmiyodum.Şimdi albümü başka bir gözle dinleyeceğim.
Ama şunu söylemeden geçemiycem,Shelter benim için özellikle Delivrance parçası içermesi sebebi ile baştacıdır.
Bu albümün bazı kısımlarını belki yüzlerce kere dinledim ama bir sıkıntı var o da bu albümün yarısının iyi olması. İlk 3 şarkının yarısından sonrası ve albümün diğer kısımlarının çoğu maalesef sadece doldurulmuş. Ancak yine de Neige in ne kadar önemli bir bestekar ve his adamı olduğunu ayan beyan gösteren yerler de mevcut. Puan çok yerinde olmuş Ahmet abi eline sağlık yazı için de.
Neige’in Eclosion’daki çığlıkları beni benden alıyor
Japon esintisinden midir nedir bu albümün başka bir tadı var.