Baran Yıldırım

Avrupa’da oldschool death metal denince ilk sırada türün kıtadaki neferi İsveç akıllara geliyor. Kitleleri hipnotize edecek ve yeni gruplara ilham oluşturacak eserleri ile metal dünyasında çığır açan Entombed, Dismember, Unleashed gibi efsane grupları sadece 10 milyonluk nüfusundan çıkartarak dünyaya armağan eden bu güzide ülkenin belli ki torbasında halen muazzam cevherler mevcut.

2008 yılından bu yana sessiz sedasız dört albüm yayınlamış fakat yeteri kadar dikkatleri çekememiş Vanhelgd tam da bu cevherlerden biri. Son albümleri“Temple of Phobos”un 2016 yılının en iddialı death metal albümlerinden biri olduğunu iddia edersek cüretkâr davranmış olmayız.

Albümü yüzlerce diğer albümden ayıran özelliklerin başında alışması kolay fakat sıyrılması bir o kadar güç karanlık bir atmosferi albümün merkezine koymuş olması geliyor. Grup dinlenebilirlik ile kasvet dengesini çok iyi yakalamış. Temiz bir prodüksiyondan beklenmeyecek derecede kötücül bir ambiyanstan bahsedebiliriz.

Albümün adında tercihin neden “Temple of Phobos” (Yunan mitolojisinde korku tanrısı) olduğunu ise albümün ilerleyen dakikalarında daha iyi kavrıyoruz. Zira albüm dinleyicide tavanı zar zor seçilen, devasa fakat parça parça dökülen sütunların desteklediği, köşelerde cılız mumlar ile aydınlatılmış loş bir tapınakta kaybolmuşluk hissi uyandırmayı başarıyor

İncelemenin giriş kısmında Entombed ve Dismember’a atıfta bulunulması, Vanhelgd’in de o vızıldayan karakteristik gitar öncülüğünde death and roll’a meyleden bir müzik icra ettiği yanılgısını beraberinde getirmesin. Karşımızda zaman zaman doom metal’e de selam veren fakat çoğunlukla melodi varyasyonlarla bezeli mid tempo ritimde ilerleyen taş gibi bir death metal albümü var.

Dolayısıyla, siz de şu sıralar piyasayı domine etmiş teknik, brutal ve melodik death metal gruplarına çarparak ilerlemeye çabalamaktan yorulanlardansanız, Vanhelgd – “Temple of Phobos” ile sağlam bir kayaya yaslanarak nefeslenme fırsatı sunuyor.