Yaptığı şeyi çok iyi yapan bir grupla birlikteyiz bugün. Bir black metal ülkesi olmadığı aşikâr olan İspanya’dan çıkan SHEIDIM var huzurlarımızda. 2012′de kurulan SHEIDIM; 2015′te bir EP çıkarmasının ardından, geçtiğimiz Temmuz ayında da ilk albümü olan “Shrines of the Void”u saldı ortamlara.
Grup çok net şekilde iyi bir black metal icra ediyor. Kazıntısı, karanlığı, ruhu yerli yerinde, taş gibi black metal. Peki muhtemelen böyle gaz ve doğrudan bir giriş yapmamdan da hissedilecek o “ama” ne zaman gelecek?
Dinlediğim grupların değerini hiçbir zaman için özgünlük merkezli olarak veren bir insan olmadım. Elbette ki özgün, kimseye benzemeyen işler sunan gruplar her zaman daha değerlidir. Lâkin bunu yapmayan ve önceden yapılmışı çok iyi şekilde tekrarlayan gruplara da asla burun kıvırmadım; kıvırılmasını da saçma buldum.
O beklenen “ama”yı burada verebiliriz.
SHEIDIM iyi bir black metal yapıyor. WATAIN’in ilk iki albümündeki black metalin çok benzerini, o albümlerdeki havayı çok iyi şekilde yansıtan bir black metal ile yapıyor.
“Rabid Death’s Curse” ve “Casus Luciferi“; WATAIN sound’unun temellerini atan, grubun DISSECTION’cılığa soyunmadan önceki çiğ, kuduz köpek sound’unun tadı damaktan silinmez örnekleri… SHEIDIM belli ki WATAIN’in bu ilk dönemini çok fazla seven arkadaşlardan oluşuyor. Genel hava ve prodüksiyon -ki cidden süper prodüksiyon- ilk dönem WATAIN referans alınarak yapılmış gibi. Bunun yanında MAYHEM ve kimi yerlerde BATHORY etkileri de sezilebiliyor (hangi black metal grubunda sezilmiyor ki?).
“Shrines of the Void”la ilgili iyi şeylerden biri, grubun müziğini dizginlemeyi ve 37 dakikada tutmayı başarmış olması. Epik olacağız diye bu sayı 45-50′lere varsaydı, albümün dinlenebilirliğinin sıkıntıya gireceğini düşünüyorum. Bunun başlıca sebebi “Shrines of the Void”da tek yönlü bir black metal icra edilmesi. Bu illâ ki kötü anlamda alınmak zorunda değil elbet, ancak SHEIDIM’in bu albümde benimsediği sınırları belli bir karakter var ve onun dışına çıkma konusunda da pek bir isteklerinin olmadığı ortada. Yer yer death metal unsurlarının, ufak BEHEMOTH’çukların, kimi melodik riflerde DEATHSPEL OMEGA’nın dahi duyulduğu albüm, bu irili ufaklı tatlar sayesinde dinamizm kazanıyor. Ancak bahsettiğim WATAIN hissi asla ve asla görmezden gelinemiyor. Melodilerde, riflerde, vokallerde, pek çok unsurda WATAIN’e muadil bir anlayış benimsenmiş ve başarıyla uygulanmış. WATAIN etkisi ne kadar kesinse, uygulamadaki başarı da o kadar kesin.
SHEIDIM’in bundan daha yaratıcısını yapma potansiyelinin olduğunu düşünüyorum. Bunu “WATAIN’den sıyrılırlarsa” olarak değil, “kendi güçlerini tam olarak keşfederlerse” şeklinde ifade etmek daha doğru olacaktır. “Shrines of the Void” iyi bir black metal albümü, iyi de bir ilk albüm. Yolları açık olsun.
Alt başlıktaki kelime oyunu kahkaha attırdı. :)
05.11.2019
@Ouz, o zaman cevap vermemişim ama yazıyı yazdığım yer de Girne, Kıbrıs.
05.11.2019
@Ahmet Saraçoğlu, Tebdil-i mekânın faydaları. :)
abi bu kelime oyunların yüzünden the forsaken dinleyemiyorum yaw artık,tam dinlicem aklıma çiftleşmeye hazır erkek geyik sesi deyişin geliyor :))
24.08.2016
@ozzy, ahaha
Bunu Korhan abinin yazması gerekmez miydi ya :)
24.08.2016
@agrypniæ, sitedeki Watain kritiklerinin yarısından çoğunu ben yazmışım, o yüzden normal bir durum bence. :)
böyle albüme 6.5 nedir aga yapma gözünü seviyim. tamam adamlar Watain’e baya benziyor ama bu albüm The Wild Hunt palyaçoluğuna en az 10 takla attırır. Watain’in ruhuna el-fatiha okuduğumuz şu dönemde ilaç gibi bir albüm bence.
05.11.2019
@ismail vilehand, The Wild Hunt özelinde hakkın var.