Folk müzik yaparak başladıkları kariyerlerine folk metal yaparak devam eden In Extremo, grup üyelerinin artık ufaktan amca kıvamına gelmiş olmasına aldırmadan yine dinleyicisini coşturabilecek nitelikte işler yapabileceğini kanıtlamak istercesine Quid Pro Quo’yla karşımıza çıkıyor.
Normal hayatta davul – zurna ikilisine ifrit olsam da folk metal dendiği zaman benim için akan sular duruyor ve benzeri sesleri, bu müziklerin içinde duyduğumda kendimden geçebiliyorum. Konuya davul – zurnayla girince okurların bir kısmını kaçırmış olabilirim ancak In Extremo’yu benzeri gruplardan ayıran en temel özelliği shawm, laterna, gayda, nyckelharpa (ve daha fazlası) gibi geleneksel çalgıları, müzikleri içerisinde acayip etkin ve uygun alanlarda kullanması. Elbette grubun 1990’ların sonundan beri oturttuğu şarkı yapılarının, melodi zenginliğinin ve kalitesinin bu enstrümanlarla bir araya gelmesi de In Extremo’yu neredeyse benzersiz bir hale getiriyor. Şarkı kalitesi açısından 2000’lerin ortasına kadar tam anlamıyla boş albüm yapmayan grup, sebebi nedir bilinmez, bana göre son iki – üç albümde beni pek de mutlu etmeyen işlerle çıkageldi. Geleneksel enstrümanları biraz daha geriye atan grup, vurucu melodi konusunda da sıkıntı yaşayınca bu albümden epeyce umudu kesmiştim ki düşüncemin yersiz olduğunu albümü dinlemeye başlayınca anladım.
Klasik In Extremo havasını hemen her şarkıda hissedebileceğiniz albüm, kendi içinde bütünlüklü olsa da bir zamanların “Abi kasetin A tarafı bomba, B tarafı ise eh işte..” muhabbetinden fırlamış gibi. Gaz oğlu gaz şarkılarla yoğrulmuş hatta Hansi Kürsch ve Heaven Shall Burn gibi görece daha ünlülerle coşturulmuş parçaların yanı sıra, herkesin ezbere bildiği Hücum Marşı’nın uzaktan akrabası sayılabilecek bir eserle ilk yarıda beyinleri allak bullak eden albüm, diğer yarıda kendini “Hmm, iyi bakalım,” tadında dinlemenize ortam hazırlıyor resmen. Bu kötü bir şey mi? Değil tabi ki ama albüm baştan sona böyle devam etse 2010’lu yılların efsane albümlerinden biri olabilirdi grup adına.
Şarkı yapılarında hafif bir geçmişe öykünme var yapımda, bu da iyi bir şey zira grubun son zamanda takip ettiği yol, yol değildi bana kalırsa. Birbirinin benzeri grupların arasından sıyrılmayı başaran ve ekipçe gayet enteresan enstrümanları yine gayet iyi bir şekilde kullanabilen In Extremo’nun hâkim olduğu alanda oynaması ve düz hard rock grubu havasından sıyrılması iyi olmuş. Wacken başta olmak üzere In Extremo’nun katıldığı festivalleri çeşitli ortamlardan takip edip izliyorum. Setlist’lerinde daha çok 1990’lar sonu 2000’ler başı albümlerindeki eserlerine yer veren grup bence bundan sonra Quid Pro Quo’dan da birkaç parçayı setlist’lerine ekleyecektir.
Tüyleri diken diken eden gayda melodilerini, oturduğunuz yerde çılgın atmanızı sağlayacak geleneksel davul – shawm’lı bölümleri ve dinlerken başka boyuta ışınlanabileceğiniz nitelikteki parçaları özlediyseniz, hadi yine iyisiniz; In Extremo imdadınıza yetişti. Grupla ilgili tek şikâyetim, iTunes ve Spotify gibi alanlarda kendilerini görememek. Adamlara az buçuk para kazandırayım diyorum, başaramıyorum. Umarım yakın zamanda plak şirketleri sesimizi duyar.
Önemli Not: Das Letzte Einhorn, sesine zeval gelmesin.
Kadro Das Letzte Einhorn: Vokal, gayda, cister
Dr. Pymonte: Gayda, harp, shawm
Flex der Biegsame: Gayda, shawm, laterna
Yellow Pfeiffer: Gayda, shawm, nyckelharpa
Sebastian van Lange: Gitar
Die Lutter: Bas
Specki T.D.: Davul, perküsyon
Şarkılar 1. Störtebeker
2. Roter Stern
3. Quid pro Quo
4. Pikse Palve
5. Lieb Vaterland, magst ruhig sein
6. Flaschenteufel
7. Dacw 'nghariad
8. Moonshiner
9. Glück auf Erden
10. Чёрный ворон
11. Sternhagelvoll