Oğuz Sel
Son birkaç yıl, metal dünyasına çok şey kazandırsa da müziğin armoni zenginliği ve melodi çeşitliliği gibi pek çok noktada olmazsa olmaz sayılabilecek ögelerinin büyük ölçüde erozyona uğramasıyla da geçti. Neyse ki, müzik yapalım derken “müzik” kalıplarına bağlı kalabilen ve kendi içindeki karmaşayı, yine kendi çözümleriyle oluşturduğu müziğe adapte eden gruplar da piyasada yerlerini alabildi. İngiliz menşeli Bal-Sagoth da o gruplardan biri, hatta bana göre en önemlilerinden biri…
Fantastik hikâyeleriyle kafa kafaya giden fantastik müziklerin grubu Bal-Sagoth, black metal kavramını baştan tanımlamasa da, kendilerine özgü yorum ve klavye destekli senfonik ögeleri, epik bir biçimde yansıtmayı başarıyor. Bu klişe cümleden sonra daha ayakları yere basan bir yorum yapayım; bu albümde adamlar, hem rif hem klavye melodisi hem de davul kullanımıyla aklınızı almaya ant içmişler resmen. Gitarların ritme katkılarının yanı sıra biri bitip biri başlayan klavye melodilerine destek atmaları, davulcunun haplı gibi çılgın ataklarıyla birleşince dinlemeye doyulamayan bir eser ortaya çıkmış.
Grubun dördüncü albümü olmasının verdiği rahatlık ve oturmuşluk, hemen her parçanın kompozisyonunda ve genel gidişatında kendini gösteriyor. “Bu şarkıyı nasıl bağlayacaklar acaba?” diye beklerken öylesine sürprizli işlere girişiyorlar, öylesine ilginç partlarla şarkıyı zenginleştiriyorlar ki, “Adamlar ilhamı kiloyla mı alıyorlar ne!” diyebilmeniz işten bile olmuyor.
“Epik black metal yapıcaz” diye yola çıkıp “Epic Fail Metal” yapan çok sayıda grubun aksine Bal-Sagoth, kurgusu inanılmayacak derecede başarılı şarkılarla hop oturup hop kaldırıyor dinleyicisini. Gayet sönük başlayan ve bir yol olmaz gözüyle bakabileceğiniz eserlerinde öylesine bir atmosfere can veriyor ki grup,insan gerçekten hayret ediyor… Beri yandan adamlardaki enstrüman hakimiyeti resmen kulağa sokuluyor. Klavyelerde seçilen seslerintonları, şarkının gidişatına göre sıklıkla değiştirilmesi ve bunu zerre kadar rahatsız etmeden yapması, albümün en güçlü yapan detaylar arasında yerini alıyor.
Benzeri gruplarda yer verilen scream vokalden çok, “Gel sana bir hikâye anlatacağım,” edasıyla davranan ve yerine göre anlattığı olaylardaki karakterlerin kimliğine bürünerek clean, screan birleşimiyle hareket eden vokal, atmosferin tepe noktasına ulaşmasına imkân tanıyor. Çiğlikten uzak kayıt kalitesi, kullanılan çeşitli efektlerle ve gitarların gerçekleştirdiği minik oyunlarla albümü dinleme süreciniz boyunca kendinizi başka bir boyutta gibi hissetmenizi sağlıyor.
2006’da çıkardıkları albümlerinden sonra çalışmalarını askıya alan ve eski kayıtlarını çeşitli mecralarda paylaşan grup, az sayıda dinleyiciye sahip olmasıyla beni en çok şaşırtan gruplardan biri oldu hep. Bunda sanırım konser performanslarının çok da iyi olmaması ve albüm kayıtlarındaki atmosferi,konserlerinde yaşatamamaları da etkili; en azından YouTube üzerindeki birkaç canlı kayıttan anladığım bu. Öte yandan oluşturdukları dünya ve kariyerlerinin başından beri çizdikleri başarılı profil, Bal-Sagoth’un bu tanınırlıktan daha fazlasını hak ettiğini düşünmeme neden oluyor.
Bu adamların Kull diye yeni bir grubu var, albümleri yakın zamanda çıkacaktı sanırım.