İngiltere’nin oldukça tanınmış sayılı core gruplarından biri olan ARCHITECTS, 10 senedir albümleriyle core müziğine yol gösteriyor. Şu ana kadar albümlerindeki emeğin ve 10 senelik serüvenin getirdiği profesyonelliğin bir önceki albüm “Lost Forever//Lost Together” (2014) ile en üst noktaya çıktığını görmüştük. 27 Mayıs 2016 ile birlikte ise “Lost Forever//Lost Together”a bir o kadar yakın, aynı zamanda bir o kadar yepyeni ve özel bir albümle karşımızda ARCHITECTS. 7. LP albümünü hayranlarına sunan grup, şimdiden çok büyük övgüler almaya başladı.
Şarkıların içeriği klasik bir metalcore grubundan çok öte. Kendi içinde benzer ancak öteki metalcore gruplarından farklı. Bu cümle yanlış anlaşılmalara yol açmasın diye minik bir açıklama getirelim; parçalar bazen “klasik ARCHITECTS parçası” hissi verebiliyor. Bazı anlarda duyduklarınızı “klasik ARCHITECTS geçişleri, klasik ARCHITECTS rifleri/vokalleri” diye nitelendirebiliyorsunuz ancak bu durum, başlı başına bir gerçeği göz önüne koyuyor: Grubun oturmuş bir kişiliği ve tarzı var. Bu durum gerek Sam Carter’ın kendine has vokalinden ve ses renginden, gerekse grubun kendine özgü rif yapısı ve şarkı iskeleti alışkanlığından kaynaklanıyor.
Grupla yapılan özel bir röportajda vokal Sam ve gitarist Tom, grubun deneysel yanının bu albümdeki parçalara oldukça yansıdığını söylemişti. Kendi tarzlarından yer yer uzak, farklı bir arayışın ürünü olduğu belli 2-3 parça var albümde. “All Our Gods Have Abandoned Us”ın klasik bir albümün dışına çıkmasının sebeplerinden biri de bu aslında. ARCHITECTS, belirli çizgilerin içinde yazdığı parçaların yanına öyle özel dokunuşlarla öyle özel parçalar koymuş ki, bir parçada Deftones tadı alırken başka bir şarkıda Meshuggah rüzgârlarının yüzünüze çarptığını hissediyorsunuz.
Parçalar genel olarak dünyanın içinden geçtiği zor durumu, insanların içinde bulunduğu şartları, içinde olduğumuz sonsuz “arayış”ı, yer yer de aşkı barındırıyor. ARCHITECTS, sözler için gereken ilhamı hiç uzakta aramamış. Şu an hâli hazırda yaşanan olaylar;“taht” kavgaları, sonucu belli olan yollara gözlerini kapatıp giren, umudun mahkûmu olmuş insanlar bu albümün teması için yeterli olmuş. ARCHITECTS, bu albümündeki bazı parçalarla insanları adeta “başlarını kumdan çıkarıp dünyadaki süregelen yanlış düzene dur demeye” çağırıyor. Bu, klasik bir söylem olabilir ancak ARCHITECTS bunu öyle yapıyor ki siz o sözleri dinlerken adeta bir aşk şarkısı dinler gibi duygu içinde boğulabiliyorsunuz.
Bunun sebebi ise öncelikle sözlerin bazı noktalarda tarafını tam belli etmeden “bulanık” bırakılmış olması. Şarkılardan istediğiniz anlamı, duyguyu alabilmenizi sağlıyor. Öteki sebebi ise Sam Carter’ın ses karakteri. Grubun temel taşı olan vokal Sam, her albümdeki kişisel gelişimini bu albümde de sürdürmüş. Gittikçe daha da üst notalara çıkan “yelling” vokali, zamanla daha da başarılı olan “clean” vokaliyle bu tarzın günümüz vokalistleri için zirveyi belirliyor.
Önceden de bahsettiğimiz gibi ARCHITECTS bazı noktalarda kendini tekrarlayan bir müzik yapısına sahip. Eleştirilen yönlerinden biri bu. Ancak “Lost Forever//Lost Together”ın çok beğenilmesinden sonra, bir sonraki albümün de onun çizgisinde ilerliyor olması şaşırılacak bir durum olmamalı. Yoğun melodik yapılı nakaratları, sözleri tamamlayan altyapılar zaten şarkıları sıkıcı olmaktan uzaklaştırıyor. Öte yandan bu albümde de öncekilerde olduğu gibi tek seferde ezberlenebilecek, akılda kolay kalan nakaratlar var. Şarkıların temel taşının nakarat olduğunu düşünecek olursak ARCHITECTS bu işi layıkıyla yerine getiriyor. Şarkıları nakaratın etrafına kurmuş olan grup, dinleyiciyi nakarat öncesinde adeta o ana hazırlıyor ve size kendinizi nakaratın kollarına bırakmak kalıyor.
“All Our Gods Have Abandoned Us”, grubun her açıdan oldukça oturmuş olduğunu tekrar kanıtladı. Bir ARCHITECTS şarkısı nedir, rahatça tanımlayabiliyoruz ve bu çok değerli. Gerek Dan Searle’ın riflerle iç içe, çok temiz groove’lar barındıran davul paternleri, gerek Tom Searle’ın fazla karmaşığa kaçmadan yazılmış, ARCHITECTS’in progresif yanını da barındıran rifleri,gerekse Sam Carter’ın her albümde daha çok gelişen, daha çok değişen vokal yapısı grubun karakterini oluşturuyor. Sonucunda ortaya çıkan bu albüm ise tamamen bir başyapıt değerinde.Tabii aynı cümleyi “Lost Forever//Lost Together” çıktığında da çok duymuştuk. Anlaşılan o ki grup, bu çizgiyi bozmazsa her albümde dinleyenlerini kendine tekrar aşık etmeye devam edecek.
Kadro Sam Carter: Vokal
Tom Searle: Gitar
Alex Dean: Bas
Dan Searle: Davul
Adam Christianson: Gitar
Şarkılar 1) Nihilist
2) Deathwish
3) Phantom Fear
4) Downfall
5) Gone With the Wind
6) The Empty Hourglass
7) A Match Made In Heaven
8) Gravity
9) All Love Is Lost
10) From the Wilderness
11) Memento Mori
bu sene içerisinde dinlediğim en “komple” en “olmuş” en “ruhlu” albümlerden biri.
Hollow Crown başta olmak üzere ilk üç albümüne hasta olduğum bir gruptu Architects ama mathcore atarından uzaklaşıp daha mainstream denizlere yelken açtıklarında beni kaybettiler. ancak bu albüm tüm kariyerlerinin özeti gibi olmuş.
bütünlük kavramı bakımından uzun süredir dinlediğim en iyi albüm. tam bir yapboz gibi. belli bir süre dinledikten sonra aradan tek bir şarkı çekilse bu mükemmellik çökermiş gibi geliyor. O derece hassas bir bütünlük var albümde.
bu sene içerisinde dinlediğim albümler arasında en iyi şarkı sözleri çok net bu albümde ayrıca.
bunları okuyan herkese tavsiyem, türe takılmayın ve dinleyin bu albümü. puanım 9,5/10.
‘Bu sene içerisinde dinlediğim en “komple” en “olmuş” en “ruhlu” albümlerden biri.’ Çok doğru, benim de öyle.
Yıllardan beri çok severim grubu,ama bu albüm önceki albümlerden bence çok farklı.Belki riffler benziyor olabilir de ben albümü hiçbir şekilde benzetemiyorum.Bu çok farklı,acayip bir şey.Hatta metalcore denmesi bayağı üzüyor şu albüme.Architects de kendine has müzik türü icra eden bir grup oldu ve gittikçe de olgunlaşıp muhteşem işler yapıyorlar.
Albümdeki bütünlük ve hissiyat inanılmaz gerçekten, albüme başlayınca ya da rasgele bir şarkı dinleyince sıradakini de dinlemeden katiyen bırakamıyorsun.
İlk single yayınlandığında yavan gelmişti,bir Broken Cross ya da Naysayer ayarında değil falan demiştim de böyle bir albüm çıkacağını hiç düşünmedim. Atletico Madrid gibi albüm. 9,9/10.
Bir parantez de Sam’in vokallerine açmak lazım,parçalıyor resmen.
Memento Mori’yi acayip sevmiştim, şunu görünce https://www.youtube.com/watch?v=YumhzVvq63w tekrar aklıma geldi de, Tom’un ölmeden önce son yazdığı şarkı veya son albümünün son şarkısı diyelim, Memento Mori.
Yeni albüm hakkında insanlar konuştukça albüm aklıma tekrar geldi ve 2 gündür hayvan gibi dinliyorum. Hatırlıyorum da ilk dinlediğimde hiç hoşlanmamış hatta nefret etmiş, Downfall’da kapatmıştım. Sonradan anladım ne kadar harika bir albüm olduğunu. Bir de gelecek albüme bak, tu kaka.
Hayatımda dinlediğim en mükemmel albümlerden biri. Her saniyesi kusursuz.
“We are beggars, we are so fucking weak
And once upon a time, we had the world at our feet
Well, we’re all dying to meet our maker
But all our gods have abandoned us”
Şaheser resmen. Modumu çok düşürüyor ama alakasız zamanlarda aklıma Nihilist’in vokalleri geliyor ve tekrardan düşüyorum albüme. 10-20 arası çıkmış en sevdiğim albümlerden biri.
Hayatımda dinlediğim en iyi, en bütün, en dokunan albümlerden biri. Son iki albüm üzse de en sevdiğim gruplardan birinin beni en çok etkileyen albümlerinden biri. Kusursuz.
Kahrolmuşluğun, umutsuzluğun soundtrack’ini yapan adamlar ne oldu da gidip ibiş ibiş işlere daldılar hala aklım almıyor. Yeryüzüne böyle albüm gelmez bir daha.
Nihilist metalcore tarihinin en iyi şarkılarından olabilir. 9/10
bu sene içerisinde dinlediğim en “komple” en “olmuş” en “ruhlu” albümlerden biri.
Hollow Crown başta olmak üzere ilk üç albümüne hasta olduğum bir gruptu Architects ama mathcore atarından uzaklaşıp daha mainstream denizlere yelken açtıklarında beni kaybettiler. ancak bu albüm tüm kariyerlerinin özeti gibi olmuş.
bütünlük kavramı bakımından uzun süredir dinlediğim en iyi albüm. tam bir yapboz gibi. belli bir süre dinledikten sonra aradan tek bir şarkı çekilse bu mükemmellik çökermiş gibi geliyor. O derece hassas bir bütünlük var albümde.
bu sene içerisinde dinlediğim albümler arasında en iyi şarkı sözleri çok net bu albümde ayrıca.
bunları okuyan herkese tavsiyem, türe takılmayın ve dinleyin bu albümü. puanım 9,5/10.
‘Bu sene içerisinde dinlediğim en “komple” en “olmuş” en “ruhlu” albümlerden biri.’ Çok doğru, benim de öyle.
Yıllardan beri çok severim grubu,ama bu albüm önceki albümlerden bence çok farklı.Belki riffler benziyor olabilir de ben albümü hiçbir şekilde benzetemiyorum.Bu çok farklı,acayip bir şey.Hatta metalcore denmesi bayağı üzüyor şu albüme.Architects de kendine has müzik türü icra eden bir grup oldu ve gittikçe de olgunlaşıp muhteşem işler yapıyorlar.
Albümdeki bütünlük ve hissiyat inanılmaz gerçekten, albüme başlayınca ya da rasgele bir şarkı dinleyince sıradakini de dinlemeden katiyen bırakamıyorsun.
İlk single yayınlandığında yavan gelmişti,bir Broken Cross ya da Naysayer ayarında değil falan demiştim de böyle bir albüm çıkacağını hiç düşünmedim. Atletico Madrid gibi albüm. 9,9/10.
Bir parantez de Sam’in vokallerine açmak lazım,parçalıyor resmen.
Memento Mori’yi acayip sevmiştim, şunu görünce https://www.youtube.com/watch?v=YumhzVvq63w tekrar aklıma geldi de, Tom’un ölmeden önce son yazdığı şarkı veya son albümünün son şarkısı diyelim, Memento Mori.
Bir şeyler yapıp 2018 de getirilmesi gerekilen grup. Strasbourg’da canlı izleme şansı buldum ve büyülendim bir daha da kendime gelemedim resmen
Şarkı sözlerini tekrar okuyunca Tom’un hastalığının ne yöne gittiğini ve nasıl sonuçlanacağını bilip de yazdığını fark ediyorum. İçim burkuluyor.
Yeni albüm hakkında insanlar konuştukça albüm aklıma tekrar geldi ve 2 gündür hayvan gibi dinliyorum. Hatırlıyorum da ilk dinlediğimde hiç hoşlanmamış hatta nefret etmiş, Downfall’da kapatmıştım. Sonradan anladım ne kadar harika bir albüm olduğunu. Bir de gelecek albüme bak, tu kaka.
Hayatımda dinlediğim en mükemmel albümlerden biri. Her saniyesi kusursuz.
“We are beggars, we are so fucking weak
And once upon a time, we had the world at our feet
Well, we’re all dying to meet our maker
But all our gods have abandoned us”
11.11.2022
@ismail vilehand, “Rabbin seni terk etmedi.” (Duhâ 3)
12.11.2022
@biri, bu albümü her gördüğümde aklıma bu ayet geliyor.
Şaheser resmen. Modumu çok düşürüyor ama alakasız zamanlarda aklıma Nihilist’in vokalleri geliyor ve tekrardan düşüyorum albüme. 10-20 arası çıkmış en sevdiğim albümlerden biri.
Yine düştüm. Baştan sona kusursuzluk abidesi. 10/10
10.07.2021
@Yiğit, kesinlikle öyle. Modern başyapıt.
Hayatımda dinlediğim en iyi, en bütün, en dokunan albümlerden biri. Son iki albüm üzse de en sevdiğim gruplardan birinin beni en çok etkileyen albümlerinden biri. Kusursuz.
Kahrolmuşluğun, umutsuzluğun soundtrack’ini yapan adamlar ne oldu da gidip ibiş ibiş işlere daldılar hala aklım almıyor. Yeryüzüne böyle albüm gelmez bir daha.
Sevip sevmediğimi bile bilmediğim bir türden hayatımda en sevdiğim albümlerden birinin çıkmış olması inanılmaz bir durum. Kusur bulamıyorum.
13.11.2023
Bir de Nihilist dünyanın en iyi şarkılarından birisi.
13.11.2023
@Yiğit, çok net biçimde dünyanın en iyi şarkısı denince aklıma ilk gelenlerden biri.