Oğuz Sel
Sağ kulağımda tinnitus denen zıkkım var yıllardır. Kimi zaman kendimle baş başa kaldığım anlarda beni çıldırtacak seviyelere gelse de, yapay ve mekanik sesleri odadan eksik etmeyerek varlığını bir nebze de olsa unutuyorum. Tabii bunun bir altyapısı var; mesela yüksek sesle müzik dinlemek, mesela yüksek sesle 1349 dinlemek, mesela yüksek sesle 1349’un “Liberation” albümünü dinlemek gibi…
Her şey discman denen şeytan icadı aletinevime kadar gelip elimdeki paralarıboş CD’lere ve kalem pillere yatırmamla başladı. Bilgisayardan mp3’ler arasında dolanırken bakıp albümdeki “I Breathe Spears” parçasını “Britney Spears’a gönderme var herhal!” diye düşünerek -alakaya gel- CD’ye kaydetmemle 1349’un karanlık girdabına dahil oldum. Evde, yolculukta, boşta kaldığım her an artık robot gibi aynı şarkıları günde belki onlarca defa dinler hale geldim. Bunda parçaların büyülü bir etkisi olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla, bir dinleyen bir daha bırakamıyor gibi… Yazıya enikonu girmeden uyarımı yapayım; bu albümü kulaklıkla ve yüksek sesle dinlememenizi öneririm. Sağlam kulaktan olma ihtimaliniz yüksek, zira soundhayli çiğ.
Satyricon’un kadim davulcusu Frost’un, farklı farklı gruplarda yan işleri olan heriflerle bir araya gelip oluşturduğu 1349, 1990’lar black metalinin 2000’li yıllardaki karanlık bir uzantısı gibi. Daha ilk albümlerinde ortaya koydukları leş sound’lu ve bir defa dinlemeyle kolay kolay hazmedilemeyecek şarkılarla hazırlanan “Liberation”, çağdaşlarının aksine klavyeye sarılmadan, polis telsizi efektlerine bulaşmadan ve en önemlisi bu tarzın en temel gereksinimlerinden hareketle tamamlanmış. Gitarlardaki anlaşılmaz tonlar, basların adeta cımbızla ayıklanacak şekilde konumlandırılması ve davulların kazımalarına ek olarak fill kısımlarında gök gürültüsüymüşçesine haşmetli tonlara sahip olması, albümün karakteristik özelliklerinden. Ravn kişisinin vokallerinde eser miktarda efekt olsa da kabul edilebilir ölçülerde, belirtmekte yarar var.
Ne raw black metal grupları gibi tekdüze ne de senfonik – melodik black metal grupları gibi estetik kaygılı olan grup, “Liberation”da acayip gaz rifleri arka arkaya döşeyerek dinleyicinin şarkıları dinlerken komaya girmesini amaçlamış. Hele bazı parçalarda kazıma ve rifler normal düzeyde giderken, birden bire duran parçalar daha da şahlanarak öküzlemesine bir hal almış.
Yalnızca kazıma bağlamında değil, bu şahlanma anlarında seçilen melodiler de gayet fantastik olmuş ve sözlerin verdiği mesajlara “Al bu da sözlerin melodik karşılığı” denmiş sanki. Bunların yanı sıra orta tempo giden ve thrash etkilenimli kısımlar da albümün cazibesini arttıran etmenlerden.
Kulakları sağlam olanların ve black metalle ilgilenenlerin eğer henüz dinlemedilerse tez elden dinlemeleri gereken albüm, 2000’li yıllara damgasını vuran eserler arasında. Hele ilk albüm olarak bakıldığında aşırı dozda cesur olan “Liberation”, gözünü karartmış gençlerin “Al sana has black metal yeğenim…” dercesine çıkarıp masaya vurdukları bir albüm. Dinleyin, dinletin.
çok severim bu albümü,raw enerjisi ve inanılmaz ritmi,hızı lirikleriyle kült bir albümdür,Riders of the Apocalypse en avori şarkım ilk duyduğumda on defa aralıksız çalmıştım,insanlık dışı bi şeydir
I ride on burning wings
With a blazing demon
We paint the night sky red
With the blood of god’s angels
We piss on the tormented souls
Of religious believers
We rape the Virgin Mary
To create an Anti-Christ
[Ref:]
This is the war of angels
This is the war of demons
This is the war of heaven
This is the war of hell
Burning angels falling
(Their) corpses littering the ground
We crush the pearly gates
Burn all heaven down
We quench the sun
And burn the moon
Remove Jehovah
And welcome Emptiness
[Ref:]
Walk through the valley of death
Smell the stench of decay
As the war is ending
They will curse this day
On this day Death walks the earth
Reaping all mankind
As the sky burns we march forward
Crushing, tormenting and raping the
world
Hunt down all survivors, living in fear
We ride with death so no one is
spared
What once were will never be again
(Because) the horseman of death
brings the world to an end
gözlükle dinleyenlere bir uyarı yok mu?! :D
vay canına!!! abi tinnitus bende de var ya! tek birşey sorucam… nattens madrigal’i kulaklıkla çok dinledin mi? çünkü bende o albümü dinledikten sonra başladı,ardından biraz araştırdım birkaç kişide de aynı albümden olduğunu gördüm nette.
çınlama hep var durdurmanın tek yolunun da sert müzik dinlemeye devam etmek olduğu sonucuna vardım.yalnız artık kulaklıkla dinlemiyorum…
kulağımı s.ktiği için ulver’e dava açmayı planlıyorum…1 imzalı bergtat plağına davayı düşürürüm:)
06.04.2019
@Siyah forma, 1349′u keşfettiğim zamanlar Ulver diye bir gruptan ve Nattens Madrigal’den haberim yoktu, iyi ki de yokmuş. O gazla kulağı iyice perişan edermişim yoksa.
Ben de kulaklık olayını bir tek yoldayken devam ettiriyorum. Eskiden evde film izlerken de müzik dinlerken de kulaklık kullanırdım özellikle geceleri, şimdi mecbur olmadıkça kullanmıyorum. Bir ara (3-4 yıl oluyor) test merkezine gidip kulaklarıma baktırmıştım, neyse ki işitme kaybım yok. Bence kulağın üstüne çok gitme. Ve bir de mümkünse kulaklarını kontrol ettir. En azından açacağın davada bir kanıtın olsun elinde, değil mi ama. :)