Steven Wilson’la olan ilişkim büyük ölçüde PORCUPINE TREE’ye dayanıyor. Bundan doğal ne olabilir diye düşünülmesi normal, lâkin demek istediğim Wilson dendiğinde aklıma %95 oranında PORCUPINE TREE, %5 oranında ise Wilson’ın solo kariyeri geliyor. PORCUPINE TREE ile çıkardığı tüm albümleri dinleyen ve “Lightbulb Sun”dan beri grubu takip eden biri olarak, Wilson’ın solo albümlerine gereken değeri verdiğimi ne yazık ki söyleyemeyeceğim.
İstanbul konseri duyurulduğunda hem sevindim hem de şaşırdım. Mutluluğumun sebebi, elbette ki bu dahi müzisyeni canlı izleyebilecek olmak ve aşırı sevdiğim PORCUPINE TREE şarkılarından bazılarını ve solo işlerini canlı canlı duyacak olmaktı. Şaşırma sebebim ise, konserin yapılacağı mekânda daha önce en önden başka bir konser izlemiş biri olarak, o mekânın Steven Wilson kitlesi tarafından doldurulup doldurulamayacağı konusundaki şüphemdi.
Ne yalan söyleyeyim, konser öncesinde Wilson’ın son albümü “Hand. Cannot. Erase.“i dinleme şansım olmamıştı. Klip de çekilen Routine dışında albümden tek bir nota dahi duymamıştım. Konserden önce albüme bir bakmayı düşündüysem de, her şeyi sürprize bırakmanın ve konserin ilk yarısında baştan sona çalınacak albümü ilk olarak orada duymanın daha eğlenceli olacağını düşündüm.
İyi ki de düşünmüşüm.
Konseri Pasifagresif’ten Nazım Kemal Üre ve diğer bir arkadaşımız olan Alper’le birlikte izledik. Salonun neredeyse tamamen dolu olmasının verdiği mutlulukla, saat 21:00′de yerlerimize oturduk ve 3,5 saat süren konserin keyfini çıkarmaya başladık. Gerçek anlamda tam bir keyfini çıkarma konseriydi, zira hem icra hem sound hem de görsellik namına son derece başarılı bir performans vardı.
Konser “Hand. Cannot. Erase.”in baştan sona çalınmasıyla başladı. Her bir şarkı teker teker kusursuz şekilde icra edildi. Albümü ilk kez bu şekilde duymak, benim için de harika bir deneyim oldu, zira grubun performansı her anlamda albüm kaydından farksızdı. Steven Wilson’ın aralara girdiği -kimisi epey uzun- eğlenceli konuşmalarla birlikte bu ilk bölüm tamamlandı. Wilson burada bize, aslında çok mutlu bir insan olduğunu ancak yaptığı müzikten dolayı “miserable bastard” şeklinde görüldüğünü söyledi. Önceden sorup anlaşıldığı üzere seyircinin neredeyse tümünün İngilizce biliyor olmasından mütevellit, Wilson anlattı durdu.
20 dakikalık bir aranın ardından konserin ikinci kısmı başladı. Wilson bu kısma son çıkan mini albümü “4½”tan 3 şarkı çalarak başladı. Özellikle My Book of Regrets tek kelimeyle mükemmeldi. Seyircinin şarkı aralarındaki heyecanı yoğun olsa da, sanırım Wilson bizden daha büyük bir coşku bekliyordu. İki ya da üç kez fazla sessiz olduğumuzu, biraz gaza gelmemiz gerektiğini söyledi. Sanırım bunda konserin oturmalı olmasının da etkisi büyüktü, zira oturduğu yerde imkânlar dâhilinde kafa sallamaya çalışan tek tük dinleyiciler mevcuttu. Bu bölüm, David Bowie ve Prince için yapılan tribute şarkılarla devam etti. Bowie için çalınan Lazarus da, Prince için çalınan Sign ‘O’ The Times cover’ı da mükemmeldi.
Ardından The Sound of Muzak ve son olarak da Wilson’ın “yazdığım en iyi şarkı” dediği The Raven that Refused to Sing ile konser sona erdi. Saat 00:30′du ve salondan çıkan herkeste aynı mutluluk, tatmin ve hayranlık vardı. Bunun birinci sebebi elbette ki grubun müthiş performansıydı. Ancak sahne, görseller, ışık gibi diğer faktörler de hem işitsel hem de görsel anlamda enfes bir deneyim yaşamamızı sağladı. Benim için üzücü olamasa da keşke dedirten tek şey, hem solo kariyerinden hem de PORCUPINE TREE’den çalınmasını istediğim kimi şarkıların çalınmamış olmasıydı. Özellikle Anesthetize ve Luminol’ün çalınmasını çok istiyordum. Diğer bir ufak çaplı şikâyetim de, sound her anlamda çok iyi olsa da, davulun ve özellikle de trampetin biraz daha duyulur olması gerekiyordu gibime geliyor. Bulunduğum yerden bu durum minimal bir sıkıntıydı, ama neredeyse hiçbir ghost note’u duymadığımı söyleyebilirim. Gitarlar ve diğer her şey cayır cayırdı, kusursuzdu.
Progresif rock dünyasının uzun zamandır ve günümüzdeki en önemli isimlerinden biri olan Steven Wilson’ı canlı görmek, üretkenliğine, fikirlerine, zekasına, tecrübesine böyle tanık olmak gerçekten çok güzeldi. O ısrarla sessizliğimizden dem vursa ve Instagram’daki video paylaşımında bile bunu vurgulasa da, umarım bir kez daha bu taraflara gelir, biz de onun istediği tür bir coşkuyla izleriz. Konserde emeği geçen herkese teşekkürler.
Set 1 (Hand. Cannot. Erase.): First Regret
3 Years Older
Hand Cannot Erase
Perfect Life
Routine
Home Invasion
Regret #9
Transience
Ancestral
Happy Returns
Ascendant Here On…
Set 2: Dark Matter (PORCUPINE TREE)
Harmony Korine
My Book of Regrets
Index
Lazarus (PORCUPINE TREE)
Don’t Hate Me (PORCUPINE TREE)
Vermillioncore
Sleep Together (PORCUPINE TREE)
Bis: Sign “☮” the Times (Prince cover’ı)
The Sound of Muzak (PORCUPINE TREE)
The Raven That Refused to Sing
Yorum alanı
“STEVEN WILSON – 2 Mayıs 2016, Zorlu Center PSM, İstanbul” yazısına 21 yorum var
opeth’i ve orphaned land’i bitiren adam olarak tanıdığım steven wilson’u en önden böğrüme vura vura dinlemek için balıkesirden konsere geliyorum. neydik ne olduk be.
Yılların prog peygamberi(!) gelmiş ama maalesef istediğimiz gibi olmadı. Sanatçı mütevaziliğinden eser yoktu kendisinde. Bu sitede röportajı çıkan ve konser veren, dinleyicilerine alçak gönüllü davranan bir çok sanatçı bizim sevgimizi kazanmıştı ama bu adamın clapton ve david gilmour gibi müzisyenlere laf çarpmasını kendisine yakıştıramadım. Hoş belki de yakıştırmam lazım ki kendisi bayağı ukala birisi anlamsızca laf yetiştirip durdu. İstersen tanrı ol umurumda değilsin! Sıtivın vilsın mış! Sen kim o müzisyenlere laf atmak kim.
@bahadır, Tam da gaza gelip hangi albümünden başlamak lazım diye soracaktım ki bu mesajı görüp soğudum birden. Nolmuş ya ben olaylara acayip yabancı kaldım.
@bahadır, Gilmour’u çok seven biri olarak kendisine laf atan Steven Wilson olsun yeter ki diyorum.Bu ne zerre koyar ne de gocundurmaz…
David gilmour’un prog. rock üzerindeki etkisi ve kimliğini tarif edecek söz bulamam; özeldir , hastır ve en önemlisi öncül’lerden’dir. (Her ne kadar kendi grubu gibi prog. rock’un doğumuna babalık eden ve bu alanda albümleriyle destan yazan efsanevi Yes , Genesis, Gentle Giant , Camel vs. gibi gruplardan kat be kat reklamı olan ,yani bir nevi onlara nazaran overrated tutulan bir grupla özdeşleşmiş olsa da) . Fakat Steven Wilson’un bu progresif alandaki bilgisi, bilim adamlığı ve bu bilgisini işlerlik kazandırdığı çalışkanlığı, farklı yaratıcılıklarla pekiştirdiği çalışmaları Gilmour’un çoook çok daha ötesinde bir takdiri hakediyor düşüncesindeyim.
Üstelik bunu ne dediğimin de gayet farkında olarak yani Gilmour’un da Wilson’un da tüm solo projelerinin sıkı takipçisi olarak söylüyorum.İlla Gilmour kıyası üzerinden yorumlayacaksak da Steven Wilson Gilmour’dan daha öte bir kimliğe erişecek vaziyette bir deha boyutuyla ilerliyor.Ama lüzumsuz kıyas tabi.
Bilet fiyatlarına gelirsek fiyatlara laf atmışsın ama İzmir’de yaşayan biri olarak daha bugün DJ çocuklar duymasının havuç’unun müzik dinletisinin 60 tl ! olduğu pankartını gördüm ben!
300 pek tabi pahalıdır ve ”kim gelirse gelsin!” çok çok pahalıdır.Ama verdiğin bu rakamın doğru olmadığını belirtmekle birlikte yığınla ergen rock grubunun 120-150-180-220 tl’yi bulduğu bir ortamda, yaptıkları müziğin her alanında kitap yazıp basacak üstüne de sıra sıra ciltleyecek kadar müzisyen kişilikteki şu adamlar sahnede 3 buçuk saat süresince çalıyorlarsa 90-180 tl arası edinilen bilet fiyatları pek bir uygun ve pek bir cezbedici geliyor.
AAAAAAAAAAAAAAA
EVET.EVET.EVET.EVET.EVET.EVET.EVET.EVET.EVET.EVET.
EVET.
(Burada açıklanamaz bir sırıtış var.)
Yurt dışında olma ihtimalim yüksek o sıra ya. Belanı versin ya :-
Şöyle temmuz ağıztoz gibi gelse olmuyor yani
MMMHMHMHMMHMMMMMMMMMMMMMMUAZZAM HABER AAAAAAAAAAAAAAAAAA
Mutluluktan bayılabilirim
http://www.biletix.com/etkinlik/TKSW1/TURKIYE/tr
bilet fiyatları açıklandı
Orkestra orta b sirasindan uygun fiyata bilet satiyorum. Ilgilenenler costille00@gmail.com
Tovbeler olsun!
opeth’i ve orphaned land’i bitiren adam olarak tanıdığım steven wilson’u en önden böğrüme vura vura dinlemek için balıkesirden konsere geliyorum. neydik ne olduk be.
2 adet 1. kategori Steven Wilson biletim var. Konser yarın. Biri öğrenci. Bana 315 TL’ ye geldi. 300 TL ye veriyorum.
Vay arkadaş bir bilet 300 küsür lira. Sanki babalar babası konsere geliyor. Altı üstü bir prog gurusu(!) Yazık verilen paralara…
03.05.2016
@bahadır, en pahalı bilet 180 liraydı
03.05.2016
@bahadır, benim biletim 90 TL’ydi.
Yılların prog peygamberi(!) gelmiş ama maalesef istediğimiz gibi olmadı. Sanatçı mütevaziliğinden eser yoktu kendisinde. Bu sitede röportajı çıkan ve konser veren, dinleyicilerine alçak gönüllü davranan bir çok sanatçı bizim sevgimizi kazanmıştı ama bu adamın clapton ve david gilmour gibi müzisyenlere laf çarpmasını kendisine yakıştıramadım. Hoş belki de yakıştırmam lazım ki kendisi bayağı ukala birisi anlamsızca laf yetiştirip durdu. İstersen tanrı ol umurumda değilsin! Sıtivın vilsın mış! Sen kim o müzisyenlere laf atmak kim.
03.05.2016
@bahadır, Tam da gaza gelip hangi albümünden başlamak lazım diye soracaktım ki bu mesajı görüp soğudum birden. Nolmuş ya ben olaylara acayip yabancı kaldım.
03.05.2016
@bahadır, Oha bir fani nasıl David Gilmour’a laf atar, olacak iş değil.
07.05.2016
@bahadır, ortada bir laf atma durumu yok. ProgTürk’te birkaç üye durumu gayet iyi açıklamıştı, ama o gönderiyi bulamam şimdi.
@bahadır, Gilmour’u çok seven biri olarak kendisine laf atan Steven Wilson olsun yeter ki diyorum.Bu ne zerre koyar ne de gocundurmaz…
David gilmour’un prog. rock üzerindeki etkisi ve kimliğini tarif edecek söz bulamam; özeldir , hastır ve en önemlisi öncül’lerden’dir. (Her ne kadar kendi grubu gibi prog. rock’un doğumuna babalık eden ve bu alanda albümleriyle destan yazan efsanevi Yes , Genesis, Gentle Giant , Camel vs. gibi gruplardan kat be kat reklamı olan ,yani bir nevi onlara nazaran overrated tutulan bir grupla özdeşleşmiş olsa da) . Fakat Steven Wilson’un bu progresif alandaki bilgisi, bilim adamlığı ve bu bilgisini işlerlik kazandırdığı çalışkanlığı, farklı yaratıcılıklarla pekiştirdiği çalışmaları Gilmour’un çoook çok daha ötesinde bir takdiri hakediyor düşüncesindeyim.
Üstelik bunu ne dediğimin de gayet farkında olarak yani Gilmour’un da Wilson’un da tüm solo projelerinin sıkı takipçisi olarak söylüyorum.İlla Gilmour kıyası üzerinden yorumlayacaksak da Steven Wilson Gilmour’dan daha öte bir kimliğe erişecek vaziyette bir deha boyutuyla ilerliyor.Ama lüzumsuz kıyas tabi.
Bilet fiyatlarına gelirsek fiyatlara laf atmışsın ama İzmir’de yaşayan biri olarak daha bugün DJ çocuklar duymasının havuç’unun müzik dinletisinin 60 tl ! olduğu pankartını gördüm ben!
300 pek tabi pahalıdır ve ”kim gelirse gelsin!” çok çok pahalıdır.Ama verdiğin bu rakamın doğru olmadığını belirtmekle birlikte yığınla ergen rock grubunun 120-150-180-220 tl’yi bulduğu bir ortamda, yaptıkları müziğin her alanında kitap yazıp basacak üstüne de sıra sıra ciltleyecek kadar müzisyen kişilikteki şu adamlar sahnede 3 buçuk saat süresince çalıyorlarsa 90-180 tl arası edinilen bilet fiyatları pek bir uygun ve pek bir cezbedici geliyor.
Drag Ropes çalınmaması kötü olmuş, Berlin konserinin en etkileyici kısımlarından biriydi.