2014’ün “Contradiction”ı SCHAMMASCH tarafından verilmiş sürpriz bir hediye gibiydi. Hiç beklenmedik, adı duyulmadık bir gruptan ve hatta beklenmedik bir ülke olan İsviçre’den çıkıp gelen iki disk, 80 dakikalık bu koyu renkli avangart albüm bir anda birçok yerde yılın en iyileri zirvelerinin tepesine fırlayıvermişti. Bunun üzerinden henüz iki yıl geçmişken aldığımız yeni albüm haberi önce beklentilerimi tavan yaptırdıysa da, sonra “Triangle” ismi ve üç disk, 100 dakikalık çalma süresi bu beklentileri biraz aşağı çekmişti açıkçası. İki yıllık süreçte bunca uzun süreli bir çalışmanın doğal olarak gelişmeyeceğini düşünüyor, konsept tamamlamak adına biraz zorlama bir şeylerle karşı karşıya kalacağımızdan korkuyordum.
Belki korkularımın haklı çıktığı ufak tefek noktalar olsa da, genel olarak “Triangle” gibi bir albümün SCHAMMASCH’ın kariyerini sekteye uğratacağını söylemek pek mümkün değil. 80 dakika dinlemesi bile epey zorlayıcı olan yarı-kaotik müziklerinin 100 dakika süresince bir çamur deryası gibi dinleyiciyi içine saplayacağının onlar da farkında olacak ki, bu İsviçreli arkadaşlar albümün her diskinde biraz farklı yönlere gidip ortaya daha renkli, ya da renkli değil de de; siyahın farklı tonlarında diyelim, bir yapıt ortaya çıkartmayı seçmişler.
Her biri 33’er dakikadan oluşan üç kısmın ilki “The Process of Dying”, “Contradiction”dan alıştığımız SCHAMMASCH tınısının devamı niteliğinde. Kendileri için doğru çalışan bir formül bulduklarının aldıkları olumlu tepkilerden farkında olan grup, burada yeni topraklar keşfetmektense aynı formülleri yeni besteler üzerine taşıyor ve bu bestelerin yüksek kalitesiyle yine defalarca dinlenecek, dozunda karanlık, dozunda melodik ve bir tutam kaos içeren bir başlangıç yapıyor.
İkinci disk “Metaflesh”te ise yavaş yavaş değişimi görmeye başlıyoruz artık. Sert vokallerin miktarının azalıp, temiz vokallerin parlamaya başlamasıyla birlikte müzikteki progresiflik vurgusu da nispeten daha ön plana çıkmaya başlıyor. Kaosun biraz altının kısılmasıyla şarkıların akılda kalıcılığı artıyor; fakat tüm bunları karanlıktan ödün vermeden yaparak grup niyetinin radyo dostu bir hale gelmek değil, hissettikleri konsepte farklı açılardan da bakmak olduğunu gösteriyor. Zaman zaman şirazeyi kaçırıp çıldıran vokaller de zaten grubun kolay dinlenirlik peşinde koşmadığının en büyük belirtisi gibi.
Albümün son 33 dakikasını ise çoğunluğu enstrümantal olan “The Supernatural Clear Light of the Void” oluşturuyor. Atmosfere abanmak olarak adlandırdığım işin en büyük örneklerinden biri olan bu son kısım ambient ve post metal yaklaşımlarının SCHAMMASCH müziğiyle yorumlanmış hali olarak karşımıza çıkıyor. Dediğim gibi grup yine farklı sularda yüzüyor; ama bunu yaparken kendi atmosferinin içinde kalmayı başarıyor. Albüm çıkmadan önceki korkularımın kısmen yüzeye çıktığı kısım da maalesef burası fakat aynı zamanda. Grubun yapmak istediğini anlamak zor değil, ve bir yere kadar altından iyi kalktıklarını inkar etmek doğru olmaz; fakat albüm boyunca sık sık ortaya çıkan deha kıvılcamlarının arasının en çok açık olduğu yer de bu son disk. Sanıyorum enstrümantal parçalar biraz daha kısa tutulsa albümün kaybettiği pek de fazla bir şey olmazmış.
“Triangle”dan önce henüz kendini kanıtlayacak fazla vakti dâhi olmamış bir grubun, önceki devasa albümünün üzerinden henüz yalnızca iki yıl geçmişken böylesine büyük bir eser ortaya koyup, hem de kendi müziğine farklı tarzlar üzerinden yeni yorumlar getirmesi gerçekten takdire şayan. Örneğin Metanoia şarkısı grubun şimdiye dek yaptığı işlerle dibine kadar aynı atmosferdeyken neredeyse düz yazı şeklinde okunan temiz vokallerin ve gitar sololarının şarkıya acısız ve iyi bir şekilde yedirilmesini sağlayabilmek SCHAMMASCH adına şimdiden bir olgunluk belirtisi.
Umuyorum potansiyelini haldır haldır kinetiğe dönüştürmekte olan bu nefis grup bir sonraki albümünü dört disklik çıkartmaya kalkışmaz diyerek satırlarıma burada son verirken, albümün sözlerinden şu alıntıyı da şuraya bırakıvereyim.
Bizler yarattıklarımız değiliz,
Geçmişimiz ya da geleceğimiz de.
Verdiğimiz kararlar değiliz biz.
Veya inandıklarımız.
Taşıdığımız zihinlerimiz de değiliz,
Yalnızca ışığız, dönüşeceğimiz.
Kadro Chris S.R.: Vokal, gitar
Boris A.W.: Davul
M.A.: Gitar
A.T: Bas
Şarkılar Disc 1 - The Process of Dying
1. Crepusculum
2. Father's Breath
3. In Dialogue with Death
4. Diluculum
5. Consensus
6. Awakening from the Dream of Life
Disc 2 - Metaflesh
1. The World Destroyed by Water
2. Satori
3. Metanoia
4. Above the Stars of God
5. Conclusion
Disc 3 - The Supernal Clear Light of the Void
1. The Third Ray of Light
2. Cathartic Confession
3. Jacob's Dream
4. Maelstrom
5. The Empyrean
Contradiction’ın verdiği gazla büyük merak içerisinde beklediğim albümlerden biriydi ve çıktığından beri dinliyorum ancak bu albüm bende tam bir duygu karmaşası yarattı.
Disk 1′i dinlerken: “kesinlikle yılın en iyi albümlerinden biri.”
Disk 2′yi dinlerken: “yok ya. yılın en iyilerinden olmasa da çok manyak albüm.”
Disk 3′ü dinlerken: “yapacağınız işe sokayım.”
şeklinde tepkiler veriyorum her seferinde.
kısacası Disk 3, müzik terminolojisinde bir çuval inciri bok etmenin tam karşılığı olmuş. keşke son kısmı bonus olarak verselerdi de albümü yargılarken işin içine katmak zorunda kalmasaydım.
albümün ilk diski bu sene içerisinde dinlediğim en iyi şeylerden biri olduğu halde 10 üzerinden 7 diyerek uzaklaşıyorum.
Contradiction’da düştüğüm bir hatayı tekrarlamamak adına grubun ayırdığı şeklinde dinlemeye karar verdim, uzun albüm süresinde dikkatimin dağılacağını bildiğimden sadece 1. diski sindirdim. Albüm için belki erken ama şuanki düşüncem muh-te-şem olduğu yönünde, umarım yorumlar haksız çıkar da aynı heyecanda devam ederim :’((
Contradiction albümlerini baya-baya beğenmiştim. En kısa zamanda dinlerim umarım :D Tamam black metal ama ilginç bir karanlık havaları var.
İlk notadan itibaren dinleyeni çarpıyor. Daha şimdiden senenin en iyilerinden biri. Karanlık, bataklık gibi bir havası var. Enfes.
Contradiction’ın verdiği gazla büyük merak içerisinde beklediğim albümlerden biriydi ve çıktığından beri dinliyorum ancak bu albüm bende tam bir duygu karmaşası yarattı.
Disk 1′i dinlerken: “kesinlikle yılın en iyi albümlerinden biri.”
Disk 2′yi dinlerken: “yok ya. yılın en iyilerinden olmasa da çok manyak albüm.”
Disk 3′ü dinlerken: “yapacağınız işe sokayım.”
şeklinde tepkiler veriyorum her seferinde.
kısacası Disk 3, müzik terminolojisinde bir çuval inciri bok etmenin tam karşılığı olmuş. keşke son kısmı bonus olarak verselerdi de albümü yargılarken işin içine katmak zorunda kalmasaydım.
albümün ilk diski bu sene içerisinde dinlediğim en iyi şeylerden biri olduğu halde 10 üzerinden 7 diyerek uzaklaşıyorum.
Contradiction’da düştüğüm bir hatayı tekrarlamamak adına grubun ayırdığı şeklinde dinlemeye karar verdim, uzun albüm süresinde dikkatimin dağılacağını bildiğimden sadece 1. diski sindirdim. Albüm için belki erken ama şuanki düşüncem muh-te-şem olduğu yönünde, umarım yorumlar haksız çıkar da aynı heyecanda devam ederim :’((
ilk diskin son şarkısı mükemmel
3. diskteki Cathartic Confession ruhumu öyle arındırıyor ki, bundan böyle aşırı öfkeli olduğum anlarda da dinleme kararı aldım.