Christian black metal kadar olmasa da, progresif doom metal de ilk duyuşta baya garip tınlayan bir tabir. Doom metalin dinamizme savaş açan dinamikleri düşünüldüğünde, insan progresif bir anlayışın nasıl benimsenebileceğini ister istemez düşünüyor.
KING GOAT, Bristol’ün bağrından kopup gelen genç irisi bir grup. Kendi tabirleriyle progresif doom metal yapan grup, tek cümleyle açıklanması gerekse değişken ve daha varyasyonlu bir CANDLEMASS’i andırıyor. Bunun başlıca, hatta %95′lik sebebi, vokalist (ki grubu genç “irisi” yapan da o) Trim’in ses tonunun, ses renginin, yorumunun ve tarzının Messiah Marcolin’e acayip fazla benzemesi. Öyle ki, CANDLEMASS Marcolin döneminden şarkılar çalacağı bir turneye çıkacak olsa ve Marcolin son anda tura katılamasa, grup Trim’i alıp aynen devam edebilir. Aynen olmasa da, Trim çok büyük oranda iş görür. Sevimli vokalistin ses renginin ara ara benzediği bir diğer vokalist de, ülkemizin pek süper grubu FURTHERIAL ve RAZOR’ın sesi, pek sevgili Başer Çelebi. Özellikle hafif çatallandığı anlarda Trim’in sesi ve yorumu Başer’i anımsatıyor.
“Conduit” grubun ilk albümü. Baştan söyleyeyim, CANDLEMASS, BLACK SABBATH ayarı doom metal sevenler için KING GOAT keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. Her ne kadar ilk şarkı Flight of the Deviants ilk saniyesinden A PERFECT CIRCLE gibi giriyorsa da, grubun meziyetleri ve karakteristik özellikleri teker teker önümüze seriliyor.
Progresiflik mevzusu da bu noktada başlıyor. Her ne kadar grup bu sıfatı kendine yakıştırmışsa da, çalan müziğin teknik anlamda bir progresifliği yok. Aksak ritimler, poliritmik olaylar, yahut sürekli değişen rif ve melodiler de yok. Ancak bu sıfatın havada kalmamasını sağlayan ve standart doom metal normlarını esneten bir özgürlük arayışının ve rif zenginliğini olduğunu da belirtelim. Vokalist Trim’in çok farklı karakterlerde vokal yapabiliyor oluşunun yarattığı dramatik etki ile kılık değiştiren müzik, dinlediğiniz şeyin kanıksanmış bir doom metal olmadığını size anbean hissettiriyor.
1
“Progresif x metal”, “teknik y metal” kavramlarının içi uzun zaman önce boşaltıldığından, bu sıfatları bir pazarlama manevrası olarak kullanan (öhöm…) şirketlerin yedikleri tatlı boklar sonra gelip grupların başını ağrıtsa da, KING GOAT’un bu cesur tanımın altını dolduran, hatta yer yer hayret uyandıran düzeyde zenginlikler sunan müziği, muhakkak ki takdire şayan.
Grubun ve albümün iyi olmasını sağlayan başlıca konulardan biri de, KING GOAT’un müziğindeki dinamizmi çok iyi dengelemesi. Doom metal deyince akla gelen ve iki trampet vuruşu arası markete gidip gelinen türde bir yavaşlık “Conduit”te yok. Revenants’ın girişi gibi gayet hoş tempolarda, akla BARONESS’in ciciliklerini dahi getiren tatlı akor bileşimli rifler bolca mevcut. Albüme adını veren şarkıdaki kadın vokal destekli enfes kısım, yahut son şarkının WINDHAND gibi başlayıp sonra Trim’in coşması ile şekil değiştiren yapısı, KING GOAT müziğinin epey bir denemeye müsait olduğunu gösteren örnekler.
Bu yıl dinlediğim iyi albümlerden biri olan “Conduit”, doom metal sevenlerin baya sevebileceği, doom metalden uzak duranların da epey bir şey bulabileceği bir ilk albüm. Grubun metal dünyasına çok iyi bir giriş yapmasını sağladığı kadar, türe getirdiği anlayış açısından da kimilerine ilham verebilecek düzeyde karakterli bir iş.
Yine de olmaz olsun christian black metal.
Önce bir garip gelse de kafayı yakalayınca gayet güzel albüm. İlk şarkıda bu ne la diyorsun, ortalara doğru açılıyor, son şarkıda dur bakayım ben şu albümü baştan bi tekrar dinliyim oluyorsun. Progresif midir değil midir diye pek takılmadan ortada özgün bir şeyler yapmaya çalışan bir albüm var.
Her yer merkez sağ old school doom gruplarıyla doluyken umarım ikinci albümleri için birilerinin dikkatini çekerler.
Sonunda dinliyorum şu albümü. Her yerde görüyordum, özellikle Angry Metal Guy’da ayın albümü seçilmesinden sonra iyice sabırsızlanmaya başlamıştım. Tek tük şarkı dinlemek dışında albümü dinleme fırsatım olmamıştı… Bugüne kadar.
An itibariyle görüyorum ki denilen ve yazılan kadar varmış. “Progresif Doom” adının iticiliğine hiç girmeyeceğim. Kayıt kalitesi ve vokalin çok çeşitli şekillerde söyleyebilmesi albümün en öne çıkan yanları. Melodik, güçlü yer yer bi sinirli bir vokal tarzı beni direk tavladı. Ki öyle ölümüne “doom metal” fanı falan da değilim. Fakat hazretin dediği gibi: bu melodiler, vokal, güçlü gitarlar Çin’de olsa gider bulurum. Bulmayanı da örselerim gerekirse.
İlk albüm olması dolayısıyla direk takibe alıyoruz grubu. Gerekirse konserlerinde “keçiiiiii, allahına gurbaannnn” diye bağırıyoruz.