Çirkinlik, sanatın özellikle belli türleri ve anlayışları açısından düşünüldüğünde son derece güçlü bir silah. Pek çoklarınca, çok kereler yaratılmaya çalışılan, ancak gerçek anlamda ulaşılamadığında yüzeysel ve içi boş sonuçlar yaratan bir kavram. Hakkını vererek çirkinleşmek, plan programdan ziyade çok daha içselleştirilmiş bir anlayışla, çirkinliği tüm benliğiyle özümseyen sanatçılar tarafından ortaya konabiliyor. Çirkinliğe ulaşmaya çalışmaktansa, çirkin olarak gerçekleşebiliyor.
Konu çirkinlik olunca, metalin de tarihi boyunca üzerine düşeni hakkını vererek yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Pek çok müzisyen ve grup; kafalarının içini kemiren uğursuzlukları, buhranları, pislikleri olanca gerçeklikleri ve çıplaklıklarıyla sergilemekten geri durmadı, durmuyor. Bu isimlerden, müziklerini sadece bir notalar bütünü olarak değil, bir manifestoyu yansıtan bir araç olarak görenler; çok daha tehditkâr, korkutucu, nefes kesici işler ortaya koymayı başarıyorlar.
Çirkinliğin manevi bir boyut kazanması da bu cesur ve sıra dışı yaratıcılar sayesinde oluyor.
IRKALLIAN ORACLE, İsveç’ten çıkmış ve tüm kimliğini karanlığın yeryüzündeki elçiliği üzerine kurmuş, aşırı çirkin ve karabasanvari bir grup. İlk albümleri olan “Grave Ekstasis”i 2013′te çıkaran grupla, ikinci albümleri “Apollyon” sayesinde tanıştım. Death metalin iğrenç bir versiyonunu sunan IRKALLIAN ORACLE, buhranlı havasını pekiştiren prodüksiyonun da etkisiyle, kapağındaki belirsiz tekinsizliği kulaklarımıza boca eden bir iş ortaya koyuyor.
1
Babil mitolojisinde geri dönüşü olmayan yeraltı dünyası anlamına gelen Irkalla’yı grup adına referans yapan grup, kaset formatında çıkan ilk albümün gördüğü ilgi neticesinde, “Apollyon” öncesinde tam da olması gerektiği şekilde yuvarlanmış, kapağını bulmuş ve Nuclear War Now! ile anlaşmış. Bu birliktelik sayesinde daha da derinleşen pislik çukuru, “Apollyon” adı altında beğenimize sunulmuş. Şimdi gelin IRKALLIAN ORACLE bu albümde neler etmiş bakalım.
“Apollyon”un genel kasvetini ve ezicilik gayesini yansıtması açısından, 1 saat süren albümde yalnızca 6 şarkı olduğunu söyleyerek başlayalım. En kısa şarkının dahi 6 dakikanın üzerinde olduğu “Apollyon”un kapanışını ise, At the Graveyard of Gods, 11 dakikalık süresiyle yapıyor (aslında 20 dakika ama son 9 dakikası sadece uğultu). Kimlikleri belirsiz ve birbirinden acayip takma adlara sahip altı kişiden oluşan IRKALLIAN ORACLE’da, kimin ne çaldığı da belli değil. O yüzden grubu ve müziğini bir bütün olarak ele almak durumundayız.
Hem imaj, hem de müzik olarak PORTAL’la yakın tutabileceğimiz IRKALLIAN ORACLE; PORTAL’ın yok edici ve acımasız kaosundansa; daha ağır, üzerinize çöreklenip sizi ezen bir korku sunuyor. Müziğin ağırlığı, tüm müzikal anlayışın aynı uçsuz bucaksız karanlığı besleyen tavrı ve başta vurmalılar olmak üzere kullanılan ek enstrüman ve sesler sayesinde, ortaya grubun adının hakkını veren ayinsel bir atmosfer çıkıyor.
“Apollyon”daki müzik; kadim karanlık büyüler eşliğinde bir tasa konan birtakım şeylerin yanmasıyla ortaya çıkan uğursuz dumanı tasvir edercesine, her yöne genişleyici ve bir o kadar da sinsi. Sanki ilk şarkıyla birlikte bu tastan kara bir duman tütmeye başlıyor ve albüm ilerledikçe duman büyüyor, büyüyor, göz gözü görmez oluncaya dek her yeri kaplıyor, akciğerlerimize dolup nefesimizi kesiyor. Albümden bu tarz içselleştirilmiş bir etki edinmek isterseniz, grup size bunu yapabileceğiniz altyapıyı gayet iyi şekilde sağlıyor.
Hem ağırlığını, hem süratini dengeli bir oranda sunan albüm; bu özelliğiyle sertlik konusunda iddialı olan pek çok death metal grubunu gölgede bırakıyor. Yine de, genel anlamda “Apollyon” ürkütücülüğünü ve uçlardalığını sürat ve teknikle değil, büyük oranda uğursuzluk ve ağır aksaklıkla zerk ediyor. Elemental Crucifiction gibi, Apollyonic Enstasis gibi şarkılarda epey vurguya kırdıya rastlasak da, ilk şarkı Reflections’ın yerleştirdiği karanlık buhran, “Apollyon”u tanımlayan asıl bileşen olarak ifade edilebilir.
Başta da dediğim gibi, çirkinlik öyle olmak istemekle elde edilebilen bir şey değil. Her ne kadar alışılmışın dışında bir yaklaşım olduğu için bu tarz müzik yapan grupların sırf çirkin ve aykırı oldukları için benimsenmesi durumu söz konusu olabiliyorsa da, IRKALLIAN ORACLE’ın gerçek ve içi dolu bir müzik ortaya koyduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
kritiğin ilk cümlesinde aklıma hemen francis bacon’ın (filozof olan, ressam olan değil) “orantısında biraz gariplik (strangeness) olmayan hiçbir mükemmel güzellik yoktur.” lafı geldi.
orijinalini de yazayım, daha iyi olur: “There is no excellent beauty that hath not some strangeness in the proportion.”
Eğlenceli bişeyler dinleyemediğimiz şu günlerde gerçeklerin ne denli iğrenç olduğunu hatırlatan böyle pislik albümleri seviyorum
20.03.2016
@Yeniyetme, +1
Yine mi cübbeliler
kritiğin ilk cümlesinde aklıma hemen francis bacon’ın (filozof olan, ressam olan değil) “orantısında biraz gariplik (strangeness) olmayan hiçbir mükemmel güzellik yoktur.” lafı geldi.
orijinalini de yazayım, daha iyi olur: “There is no excellent beauty that hath not some strangeness in the proportion.”