İsveç death metalinin en önemli gruplarından biri olan ENTOMBED, türün standartlarını belirlediği kariyerinin henüz başlarında, bir hayli cesur bir karar almış ve HM-2 soslu acımasız death metalini bambaşka boyutlara taşıyacak ve sayısız gruba ilham verecek diğer bir “path“ten yürümeyi seçmişti.
Bu “path”; ne önceki albümleri kadar haşin, ne de o sıralarda benzer sularda yüzen türdaşları kadar “olanla yetinen” cinstendi. ENTOMBED, adeta kendisini bekleyen müzikal sıkışmayı görmüş ve elini çabuk tutup bir çıkış yolu aramıştı.
“Wolverine Blues”; grubun daha kolay dinlenir, daha çabuk alışılır, death metale soğuk kitle tarafından bile benimsenebilecek havadaki ilk albümü olarak metal tarihine yazıldı. Grup adeta death n roll’u icat ediyor, alışık olunan uğursuz death metalini blues gamlarıyla ısıtıyordu.
Albüm çeşitli tepkiler alsa da net olan bir şey vardı, o da ENTOMBED yeni bir şeyler yapıyordu. Kendine özgü bir tını yakalamışlardı ve bu cesur hamleleri baya bir insanı beklemedikleri yerden vurdu. “Wolverine Blues” grubun saf death metal yanını seven ve bundan feragat edilmesine dayanamayan kitle tarafından eleştirildiyse de, ortaya konan işin coşkusu, gazı, insanı yerden yere vuran groove’u asla yadsınamazdı.
ENTOMBED “Wolverine Blues” ile ufak çaplı bir devrim yapıyordu ve bu konuda kimsemin iznini almaya da niyeti yoktu.
Albümdeki riflerin pek çoğunun mükemmel oluşu bir yana, “Wolverine Blues”daki vokaller ayrı, baslar ayrı, davullar ayrı övgü konusuydu. L. G. Petrov’un kırçıllı kükremesi albümü gazdan gaza koşturuyor; hem yazımı hem de sound’uyla albümün gücüne güç katan davullar ve bir araya geldiklerinde Voltran’ı oluşturan baslar, albümün klasik mertebesine yükselmesi adına önemli roller oynuyorlardı.
Peki asıl konuya gelelim: bayram değil seyran değil, ENTOMBED neden “yumuşadı”?
Bu sorunun cevabını da dönemin Earache Records yönetimi ve o sıradaki müzikal bakış açılarında aramak lazım. İster inanalım ister inanmayalım, doksanların ilk yarısında death metalin çok popüler olduğu ve gruplara baya yatırım yapılan bir dönem vardı. Floridalı gruplara büyük bütçeli klipler çekiliyor, CARCASS’ından MORBID ANGEL’ına pek çok grup; bir yandan kaliteyi korurken bir yandan da MTV’de gösterilebilir olmaları konusunda şirketlerden “telkinler” dinliyorlardı.
İşte ENTOMBED’un bu müzikal reformu da tam bu döneme denk geliyor. ENTOMBED, death metalin daha pazarlanabilir tarafında kullanılabilir hâlde gözüken ve bu görevi de her anlamada başarıyla yapan bir grup olarak adını metal tarihine kazımıştı. Earache’in o dönemde ENTOMBED’un etinden sütünden faydalanmak istemesi de ayyuka çıkmış, şirket grubun olanca itirazına rağmen Marvel Comics’le anlaşıp albümü bir de Wolverine kapağıyla piyasaya sürmüş, dahası telif muhabbeti olmasın diye albümdeki filmlerden alınma ses kayıtlarını çıkarıp, bu versiyonda Out of Hand’i de albümden komple atarak piyasaya sürmüştü.
Tüm bunlar yaşanmış olsa da, ortada tek bir gerçek vardı, o da “Wolverine Blues”un bir başyapıt oluşuydu. Zaten ENTOMBED’u bu denli önemli yapan da; “Left Hand Path” ve “Clandestine” ile yaptığı devrimi, bu köklü sound değişiminde de tekrarlaması, adeta death metale farklı bir bakış açısı getirip bu şekilde de ikinci bir devrime imza atması ve bir kez daha, bu sefer başka türlü bir ilham kaynağına dönüşmeseydi.
Albümdeki şarkıların ne kadar iyi olduklarını, sayısız insanın bu şarkılarla boyun kaslarına onarılmaz zararlar verdiğini falan anlatmaya gerek yok. Sadece Eyemaster’ı bir kez dinleyen biri bile bunun sebebini gayet keyifli şekilde anlayabilir.
Bu yüzden kritiği daha fazla uzatmadan kapanışı yapıyorum. “Wolverine Blues” çok iyi bir albüm; çok hayvan bir albüm; ısıran, koparan, pençe atan bir albüm; ama hepsinden önemlisi, özellikle de dönemi itibarıyla eşi benzeri olmayan bir albüm.
bu albüm baya zamandır duruyordu arşivimde merak ettim baya, şimdi bi dinleyeceğim, yalnız kritikte bahsedildiği üzere entombed gibi bi grubun piyasaya oynaması da biraz racona ters gibi geldi bana
Nicke Andersson güzellikleri
ben de bunu yazmisim 10 sene once
http://www.delikasap.com/yazi/muzik-odasi/wolverinenin-huznu/339
bu albüm baya zamandır duruyordu arşivimde merak ettim baya, şimdi bi dinleyeceğim, yalnız kritikte bahsedildiği üzere entombed gibi bi grubun piyasaya oynaması da biraz racona ters gibi geldi bana
Jesus christ
lord of flies
in disguise
fuck!
Yıllardır dinleye dinleye eskitemediğim muhteşem albüm.
Bu albümü sevip sevmemelerine göre çok pis insan yargılarım.