DEATHSPELL OMEGA, duruşları ve adanmışlıkları dolayısıyla şu hayattaki en sevdiğim gruplardan biri. “Fas – Ite, Maledicti, In Ignem Aeternum” kapağını çerçeveletip salonumun baş köşesine asan, “Si Monvmentvm Reqvires, Circvmspice”yi nabzımın ölçüldüğü yere dövme yaptıran, bu yazıyı yazarken karşımda gürül gürül yanan şömine alevine bakınca aklına “Paracletus”un kapağı gelen bir insanım. Lâkin yaptıkları müziğin seviyesi, eşsizliği gibi zaten malum olan durumların dışında, DEATHSPELL OMEGA’yı aşırı fazla seviyor oluşumun asıl nedeni; grubun müziğinden ziyade manevi anlamdaki gücü.
DEATHSPELL OMEGA şu dünyada eşi olmayan bir müzik yapıyor olsa da, onları değerli yapan asıl şey, yaratımlarının müzik boyutunu aşması, psikolojik düzlemlere çıkması, korteksleri siyaha boyaması…
Diğer hiçbir inanç kırıntısına olduğu gibi, Ortodoks Satanizm’e karşı da en ufak bir eğilimim yok. Lâkin “The Satanist” yazısında da bahettiğim gibi; gerçek olduğu düşünülen ve normal kabul edilen, eline aldığı bu kitlesel ve korku tabanlı güç sayesinde zorbalığını hayatı kontrol etmek için kullanan mevcut düşünceleri rahatsız eden her tür kavramı, perde arkasından da olsa alkışlamaktan geri durmam.
DEATHSPELL OMEGA ve yaratımını bu düzleme çıkaran benzer gruplar işte bu yüzden önemli; zira tarih boyunca yaşanan pek çok korkunç şeyin sorumlusu olan kavramlara duyulan tarifsiz nefretin fon müziğini yapabilmek, herkesin harcı değil.
“Drought”; grubun “Si Monvmentvm Reqvires, Circvmspice”, “Fas – Ite, Maledicti, In Ignem Aeternum” ve “Paracletus” üçlemesinin ardından çıkardığı ikinci EP. 6 şarkı bulunan çalışmada, grubun sona eren üçlemenin kavramsal ve konseptsel bütünlüğünü kovalamayan bir iş ortaya koyduğunu görüyoruz. Şarkılar, her ne kadar grubun bütünlüklü sound’u bakî kalsa da, birbirleriyle bir ilişki içinde değillermiş gibi duruyorlar. Bunun en net örneğini, açılışı yapan enstrümantal Salowe Vision ve akabindeki Fiery Serpents’ta görüyoruz. Üçlemenin ilk iki albümünü açan ve DEATHSPELL OMEGA’yı DEATHSPELL OMEGA yapan eserlerden olan First Prayer ve Obombration’ın aksine, Salowe Vision’ın EP’ye atmosfer ve bütünsellik anlamında bir açılış vazifesi üstlendiğini söyleyemeyiz.
Böylece neredeyse her şeyiyle bir post-rock şarkısıyla açılan “Drought”, sonrasındaki Fiery Serpents ile gerçek kimliğini gösteriyor. Aşırı teknik, yırtıcı, önüne gelen her şeyi içine çeken bir DEATHSPELL OMEGA kaosuyla kendi içine çöreklenen kalbimiz, bir sonraki Scorpions & Drought’un girişiyle resmen kabuklanmış dış çeperini kırıyor ve kan ve lav sızıntıları eşliğinde etrafa saçılıyor.
Arka arkaya vuran bu iki şarkı DEATHSPELL OMEGA’nın kudretini iliklerimizde hissettirse de, sonradan gelen Sand’in alışık olunan tarzda ruhanî bir DEATHSPELL OMEGA hissiyatı yaratabildiğini düşünmüyorum. Abrasive Swirling Murk’e bir hazırlık niteliğinde değerlendirilebilecek bu şarkının ardından giren mevzubahis şarkı da, 2. ve 3. şarkılar gibi gerçek bir DEATHSPELL OMEGA deneyimi yaratmayı başaran bir eser. “Paracletus”un içine emiciliğinden ziyade “Si Monvmentvm…” ve “Fas – Ite…”nin hoyratlığını barındıran bu şarkıda, grubun kaosunun yanına farklı denemeler eklediğini de görüyoruz. İlk kısımlardaki -neredeyse- groovy kısım, akabindeki kaos ve sonlara doğru başlayan kederli kısım, adeta bir eski KATATONIA melodisiyle şarkıyı kapatıyor.
Sondaki The Cracked Book of Life’ta ise yine bir diğer enstrümantal ile EP’yi kapatıyoruz. Alengirli bir giriş yapan şarkı; bas-davul-klavyeli orta kısmıyla bizi sondaki epik kapanışa hazırlıyor. Şarkının ilk ve orta kısmı aşırı etkileyici olmadığından, bu kapanış melodisi daha görkemli bir şarkıyı kapatsaydı çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Şarkıya genel olarak bir lafım yok, ancak alıştığımız DEATHSPELL OMEGA soyutluğunu tam da içselleştiremeden, olaylar çok da ihtişamlı hâle gelmeden, şarkı başlıyor, ilerliyor ve bitiyor.
Nihayetinde “Drought”, elbette ki sadece DEATHSPELL OMEGA’nın yapabileceği bir müzik içeriyor. Her ne kadar atonal, dezonant, uyumsuzluğu kutsayan çirkin müzikal anlayış artık kanıksandıysa ve pek çok grup tüm kimliğini bunun üzerine kuruyor olsa da, hepsinin böylesi ulvî bir soyutluğa eriştiğini söylemek mümkün değil. Müzikal anlamda DEATHSPELL OMEGA’nın bir sonraki albümü için bir işaret olmadığından emin olduğum “Drought”u böylece noktalıyor, grubun buradaki kaos+keder ikilisini, kaos+öfke ile taçlandırmasını dilediğim yeni albümü dinleyeceğim, aklımı yitireceğim ve buraya yazacağım günü de iple çekiyorum.
Muzik zaten bir yana da, o kapak.
16.03.2016
@Ertuğrul Bircan Çopur, http://www.cmaj.ca/content/181/1-2/63/F1.large.jpg
16.03.2016
@Ahmet Saraçoğlu, Ah, bunu bilmiyordum bak. Yine de kapak daha guzel yalniz ahah.
Usta album kritiği çok başarılı tabiyki ama bişey sormak istiyorum son paragrafta bir sonraki album için bir işaret yok diyosun da; adamlar senenin başında bandcamp sayfalarını yenilediler, birde bunların çizimlerini yapan elemanın grup için yeni artwork yaptığına dair söylentiler var, gerçi yeni ablüm için bi ton söylenti var ama senin bunların aksine bir bildiğin varsa bizimle paylaşırmısın…
16.03.2016
@Mumiy, sağ ol. Son cümleyi eksik yazmışım, şimdi düzelttim. Aradaki 2 kelimeyi yazmayınca yeni albümden bahsediyormuşum gibi olmuş. İyi ki uyandırdın.
16.03.2016
@Ahmet Saraçoğlu, teşekkür ederim :)
Hocalar kızmayın da şu Deathspell Omega ve Blut aus Nord tarzı black metal gruplarını sevmedim sevemiyorum sevemicem de sanırım. Gaza gelip kritiklerini okuduktan son hep tekrar oturup dinliyorum ama..cıkss ı-ıh
The crackled book of life bir yana diğer şarkılar bir yana.
en sevdiğim DsO icraatı. her anı, her saniyesi kusursuz bir başyapıt. 10/10.
Ben bu albümdeki davulların hastasıyım. Cidden her saniyesi muazzam. Çoğu zaman albümü bırakıp davulları dinliyorum.
Bir de en temiz, ferah en kolay dinlenebilen DsO albümü. Süresi de 20 dk olunca bulabildiğim her 20 dklik boşlukta “Bi’ Drought mu açsam?” diyorum içimden ve açıyorum. Öyle yani.
Son cümle aynen gerçekleşti yalnız :)
19.01.2017
@Buhtunnasr, ahah evet.
Dön dolaş yine DSO’ya geldik işte.
The Crackled Book of Life inanılmaz derecede iyi bir kapanış şarkısı ya.